Aslında aklıma hep takılan bir soru vardı. Nuru Paşa neden görmezden geliniyor? Neden birileri Kafkas kahramanı, Bakü kahramanı bir kumandanın ismini hatırlamak dahi istemiyor?
Evet, Nuru Paşa olmasaydı, belki Bakü bir türk şehri olma şansını temelli kaybetmişti. Eskiden Nuru Paşanın isminin anılmamasına Türkiye Devletinin politikası sebep gösteriliyordu. Mustafa Kemal Paşanın ezeli rakipi olan Enver Paşa`dan dolayı kardeşinin isminin anılmaması gerektiği tevatürü dolaşıyordu dillerde. Ama son 15 senede Enver Paşa`ya olan bakış acısı da çok farklıdır. O zaman neden Bakü kahramanının anıtı için payitaht-i Azerbaycan`da bir kaç metrekare yok ki, anıt Büyükelçiliğin bahçesinde, istenilen vatandaşın istediği zaman ulaşamadığı bir yerdedir. Sakın yanlış anlaşılmasın. Büyükelçilikler devamlı korunan bölgelerdir. Mesela, ABD Büyükelçiliğinin yan sokağından bile geçemezsin. Şimdi Nuru Paşa anıtını görmek isteyen vatandaşımız neden bunun için X-ray cihazından geçmeli? Geçtiğimiz Haziran ayında Bakü”nün kurtarıcısı ve Türk silah sanayiinin önemli ismi Nuri Killigil`in hayat ve faaliyetine ilişkin 928 sayfalık kitabı piyasaya çıkaran araştırmacı-yazar Atilla Oral`ın imzalı kitabını okurken, bu soruya cevap bulduk. Nuru Paşa ile ilgili gizli yasağın aslında ne Türkiyenin eski yönetiminden, ne de eski sovyet taraftarları olan bürokratlardan kaynaklanmadığını öğrendik.
İki kardeşin menhus taleyidir ki, birisi Turan kurmak için Türküstan`da can verirken, diğeri de müslümanlar uğrunda şehit oldu.
Yeniçağ.Az`a konuşan Atilla Oral bu konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“Yahudilerin uyarıları karşısında Nuri Paşa, İstanbul`daki silah fabrikasını kapatsaydı, kendisini Suriye`deki veya Mısır`daki fabrikasında katle yetireceklerdi”
Yeniçağ.Az: Nuri Killigil kitabınızın piyasaya çıkması sonrası Edirnekapı şehitliğinde kendisine ve fabrikadaki patlama sonucu şehit olmuş 26 arkadaşına cenaze namazı kıldırdınız. Şimdiki hedefleriniz ne?
Oral: Kitabımın çıkmasından sonra arkadaşlarımla bir araya gelerek yaptığımız başka mühim bir iş-sizin de belirttiğiniz üzere- 28 Eylül tarihinde Edirnekapı şehitliğinde Nuri paşa ve 2 Mart 1949`da Sütlüce`deki sliah fabrikasında baş vermiş patlamada şehit olmuş arkadaşlarına cenaze namazı kıldırmamız oldu. Paşa`nın cenazesi yirmi gün sonra Haliç`te bulunmuş, cenaze namazının kılınması uygun görülmemişti.
Yeniçağ.Az: Neden uygun görülmemişti?
Oral: Bunu dönemin siyasi otoritesinin izlemekte olduğu konjonktürel politikada aramak lazım. Şöyle ki, 2 Mart 1949`da Sütlüce`deki silah fabrikasında baş vermiş patlamadan üç hafta sonra Türkiye, İsrail`i tanımıştı.İsrail ise Nuri Killigil`in silah fabrikasından gizli biçimde arablara silah satıldığını veya yardımı yapıldığını biliyordu. O nedenle Nuri Killigil`in silah üretimine devam etmesini engellemek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Nuri Killigil,yahudilerin uyarılarını dikkate alarak İstanbul Sütlüce`deki fabrikasını kapatsaydı, onu Suriye”deki veya Mısır”daki fabrikasında öldüreceklerdi.
Yeniçağ.Az: 2 Mart 1949`da Paşa`nın Sütlüce`deki fabrikasında patlama operasyonunu onların organize ettiğini mi düşünüyorsunuz?
Oral: Nuri Paşa, idealist Müslümanlarla irtibat kurarak Filistin uğruna mücadeleye silah desteği veriyordu. Paşa bu işi BM Güvenlik Konseyi`nin İsrail`e karşı olan ülkelere silah satışı yasağı koymasına rağmen devam ettiriyordu.
Yeniçağ.Az: Silah Sütlüce”deki fabrikadan doğrudan mı gönderiliyordu?
Oral: Bazen fabrikadan iskeleye kadar açılmış tünelden gemiye yükletiliyordu, bazen ise idealist Müslümanlar İstanbul`a gelerek silahları Haliç`in girişinde teslim alıyorlardı. Silah 7 arap ülkesine gönderiliyor, oradan ise Filistin`e sevkediliyordu. Bence, Nuri Killigil`e cenaze namazı kılınmaması talimatını İstanbul Müftülüğü`ne siyasi otorite vermişti. Fakat 67.5 sene sonra biz Paşa`ya cenaze namazı kıldırdık.
Yeniçağ.Az: Bildiğimiz kadarıyla Nuri Killigil ismini ebedileştirmek üzere faaliyetleriniz devam etmektedir. Şu an hangi aşamadasınız?
Oral: Sütlüce`deki fabrikanın önündeki parka Nuri Killigil ismini verdirmeye çalışıyoruz. Paşa`nın ve arkadaşlarının mezarını isminin açıklanmasını istemeyen bir işadamı yaptırmıştı. Şimdi ise kıymetli bir siyasetçi ağabeyimiz bize destek veriyor. Parka iki paslanmaz direk diktirerek Azerbaycan ve Türkiye bayraklarını göndere çekecek, granitin üzerine Nuri Killigil Parkı sözlerini yazdıracağız. Bunun masraflarını siyasetçi ağabeyimiz kendi cebinden karşılayacağını söyledi. Park İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin mülkiyetinde olduğu için işlemlerin yapılması iznini Belediyeden alacağız.Bu işlere de siyasetçi ağabeyimiz iştigal ediyor. Bürokratik işlemlerin yapılması sonrası konu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisinin gündemine gelecek, Mecliste onaylandıktan sonra direkleri dikecek, bayrakları göndere çekecek ve granit levhayı asacağız. Bu işleri mümkün oldukça kısa sürede bitirmeye çalışıyoruz. Sonrasında Uluslararası Nuri Killigil sempozyumu düzenleme çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
Agil Alesger
Tr.Yeniçağ.Az
www.yenicag.info