Doğu Perinçek: 15 Temmuz, Amerika'nın Türkiye'ye yenildiği "Fetullah darbesi"dir!  

“Ermeni soykırımı” iftiralarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde tarihe gömen Vatan Partisi Genel Başkanı Yeniçağ’a konuştu: “Bir NATO ülkesinde ilk kez silahlı gladyo, ağır yenilgi alarak temizlendi”

Yeniçağ: Bölgede Türkiye’yi bu veya diğer biçimde yakından ilgilendiren baş döndürücü gelişmeler yaşanırken nasıl bir değerlendirme yapmak isterdiniz?

Perinçek: Bir kere son yaşadıklarımız Batı Asya’da Şii-Sünni ekseninde yapılan tahlillerin ve üretilen politikaların çöktüğünü gösterdi. Amerika 1990’dan beri Şiiler-Sünniler diye hep bunu işliyor. Neden? “Küreselleşme”, “Yeni dünya düzeni” dedikleri şey milli devletleri dağıtarak nasıl çökertir? İçindeki dinsel, mezhepsel, kavimsel etnik bölünmeleri işleyerek. Zaten hep bunu Irak’ta, Suriye’de yaptı, Türkiye’de yapıyor, İran’da yapıyor,Asya’da, Afrika’da yapıyor. Her yerde etnik ve dinsel bölünmelerle milli devletleri bölmeye ve dağıtmaya çalışıyor. Ama şimdi ne oldu? Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşme sonrasında 21 Mayıs’ta önce Suudi Arabistan’a geldi, sonra İsrail’e, sonra Vatikan’a, sonra Brüksel’e gitti. Arkasından bir söylem çıktı: Efendim bir Sünni NATO’su kuruluyor Ortadoğu’da. ABD’nin önderliğinde. Hatta Tayyip Erdoğan orada yer alacak, Türkiye, ABD’den sonra Sünni NATO’sunun ikinci patronu olacak. Şimdi tüm bu söylemler çöktü. Ne oluyor? Türkiye Katar’la birlikte hareket ediyor. Çünkü ABD’nin Batı Asya’daki birinci hedefi artık Türkiye, aynı zamanda ABD’nin bölgedeki planlarını bozmada da en birinci rol Türkiye’de.

Yeni çağ: Tüm bunları 1980’lerin sonuna doğru çıkarmaya başladığınız dergilerde yazıyordunuz. Medeniyetler çatışması teorisinin de ana hedefi bu değil miydi?

Perinçek: Biz ta o zamanlar da yazıyorduk. Dedik ki, ABD Türk ordusunu zayıflatmaya çalışıyor,Türk ordusu aleyhine Amerikan kaynaklarında sürekli yazılar yayınlanıyor, “Kontrolden çıkan Türk ordusunun hizaya getirilmesi” teması aralıksız işleniyordu. 1990’dan sonra ABD Türk ordusunun kontroldan çıktığını saptadı. Neden? Çünkü ABD gelip Irak’ı işgal ederek ikiye böldü, 36. Paralelin yukarısına çıkamazsın dedi. O nedenle Türk ordusu da cephesini oraya kurdu.Çünkü ana tehdidin Irak’ın kuzeyinde ABD’nin İkinci İsrail kurma planından geldiğini gördü. Buna karşılık ABD’nin adım adım saldırıları oldu. 2003 baharında İkinci Körfez saldırısını yaptı, orada sözüm ona Kürdistan’ı-Barzanistan’ı pekiştirdi. O nedenle Türkiye’nin Kürdistan hassasiyeti daha da yoğunlaştı. Ve ABD ile Türkiye karşı karşıya geldi. ABD orada Barzanistan’dan Akdeniz’e doğru bir koridor açmaya yöneldi PKK aracılığıyla. Biz ona ABD-İsrail koridoru dedik, Amerikalılar ona “Kürt koridoru” diyor. Ama Türkiye 2015 yılı 24 Temmuz tarihinden itibaren önce PKK’yı hendeklere gömdü, Türkiye Vatan Parti’sinin siyasetine geldi. Hükümetin yaptığı “açılım-maçılım”lar yürümedi ve biz onlara dedik ki, bu terör silahla yok edilir. Okşamayla, açılmakla, şunla-bunla olmaz. Nitekim 24 Temmuz 2015’de Tayyip Erdoğan hükümeti silahlı kuvvetlere PKK’nın üzerine yürümesi talimatını verdi ve PKK’yı hendeklere gömdü. 24 Ağustos 2016’da ise PKK’yı sınırın ötesine yaptığı Fırat Kalkanı harekatıyla takip etti. Bu arada ABD’nin yaptığı atak 15 Temmuz 2016 darbesidir. Yani “Sen PKK’yı hendeklere mi gömersin, ben de seni deviririm, FETÖ terör örgütüyle Ankara’da Amerikancı bir hükümet kurarım”- dedi. 15 Temmuz darbesi “Amerika’nın Fetullah darbesi”dir. Ama 15 Temmuz’da ABD Türkiye’de yenildi, ABD’nin Türkiye’deki gladyosu ezildi, ABD’nin Türk ordusu ve polisi içindeki gücü yerle bir oldu. O gece bir Türk-Amerikan savaşı oldu ve ABD o savaşı kaybetti. Sokaklara en önde Vatan Partisi çıktı. Önce televizyona çıkarak dedi ki, bu ABD darbesidir ve milletimiz bunu ezecektir ve bir anlamda Vatan Partisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne görevini hatırlattı, bunu ezeceksin dedi. Ve aynı zamanda Millet-Ordu işbirliğiyle bu tasfiye edilecektir dedi. Biz bu tavrı aldıktan sonra hükümet toparlandı ve devreye girdi. Türkiye Fetullah Gülen darbesini ezdi ve ABD gladyosu Türkiye’de başarısızlığa uğrayarak ordudaki, polisteki ve yargıdaki gücünü büyük ölçüde kaybetti. Bu tarihi bir olaydır. İşte bu süreçte ABD kendi açısından Türkiye’yi en birinci sıradaki tehdit olarak görmeye başladı. İran ABD’nin baş hedefidir-falan söyleniyor.Hayır, İran’dan önce Türkiye’dir, çünkü Türkiye Fırat kalkanı operasyonuyla doğrudan doğruya sahaya girdi, İŞİD’in üzerine, PKK’nın üzerine yürüdü. İŞİD de Amerika’nın kuvvetidir, bunu herkes bilsin. İŞİD, ABD’nin hedef aldığı bir kuvvet olmayıp orada ABD planlarını uyguluyor. Sünni-Şii-Alevi zıtlaşmalarını keskinleştirerek ABD planlarına alet oluyor. Öbür taraftan PKK da Amerikan planlarına hizmet ediyor. Bir tek Türkiye bu planları bozan askeri hamleler yaptı. Hem İŞİD’e çok ağır darbeler indirdi El-Bab’a kadar giderek. Orada Türk ordusu dışında İŞİD’e karşı savaşan yok. İkincisi,Türk ordusu PKK’yı hedef alıyor.İşte bu ortamda Sünni NATO planı uygulanmaya başladı ve Türkiye yine Amerika’nın karşısında Katar, İran, Suriye ve Rusya’yla birlikte mevzilendi.

Yeniçağ: 15 Temmuz sonrası bir dizi ülkenin iktidarları ve siyasi partileriyle temaslar kurarak Türkiye’deki gerçek durumları anlattığınızı bilmekteyiz. Fırat kalkanı operasyonunda Rusya kapsamında herhangi girişimleriniz olmuş muydu? Olduysa, açıklayabilir misiniz?

Perinçek: Tabi,tabi. Bizim izlediğimiz siyaset açık ve zaten kamuoyunu bilgilendiriyoruz. Rus uçağı düşürülünce iki ülke arasında gerginlik çıktı. Biz hemen Moskova’ya heyet yolladık. Biz Rusya’ya dedik ki, Türkiye’yi sadece mevcut yönetimden ibaret olarak görmeyin. Türkiye ile Rusya’nın kaderi ortaktır, bize karşı düşman siyasetlere yönelmeyin.Türkiye de zaten Rusya düşmanı siyaset yapamaz. Konstantin Malofeyev ve Aleksandr Dugin televizyonlara çıkarak “Vatan Partisi geldi bizi ikna etti”- dediler. Ondan sonra biz Rusya’dan sürekli heyetler getirerek Tayyip Erdoğan yönetimiyle buluşturduk.

Yeniçağ: Hatta Aleksandr Dugin Ak Parti’nin Meclisi Grubu toplantısına da katıldı.

Perinçek: Dugin 15 Temmuz’dan önce de burdaydı, Mart’ta gelmişti. Her gelişinde biz kendisini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresiyle, danışmanlarıyla buluşturduk. Bunu zaten bizden Sayın Tayyip Erdoğan da istedi. Türk-Rus ilişkilerinin normalleşmesi her iki ülke için çok yararlı oldu.

Yeniçağ: Yaklaşık bir buçuk ay önce “FETÖ siyasi açıdan toparlanmaya çalışıyor o nedenle siyasi operasyonun yapılması şart”- diye bir uyarı yaptınız. Türkiye mücadeleyi azcık gevşetse, hemen Azerbaycan’da kafalarını kaldıracaklar. FETÖ’ye karşı siyasi operasyonların yapılmaya başlandığını söyleyebilir miyiz, örgüt yeniden belini doğrultur mu sizce?

Perinçek: Bana göre doğrultamazlar, çok ağır darbe yediler. En önemlisi şu: istedikleri kadar gizli ilişkileri olsun, silahlı güçlerini kaybettiler. Tayin edici durum budur. NATO ülkelerinde bir gladyo örgüt diye bir örgüt kuruluyor, anlaşmalarda var, bir nevi, yeraltı NATO’su. İlk defa NATO tarihinde bir gladyo örgütü silahla ezildi, NATO tarihinde böyle bir şey yok, bunun ikinci bir örneği de mevcut değil. NATO’nun gladyo örgütlerinin silahla ezilmesi olayı Türkiye’den başladı.

Yeniçağ: Bu neyin sayesinde oldu, Sayın Genel Başkan?

Perinçek: Bu Türkiye’nin Atatürk’ten kalan başı dik yaşama, bağımsız yaşama isteği sayesinde ve Türkiye’nin vatan bütünlüğünü koruma ihtiyacı sayesinde oldu. Yani açıkça ne gözüktü: ABD ve NATO, Türkiye’yi bölen güçlerdir. NATO’nun bir savunma örgütü değil de Türkiye’yi bölen bir örgüt olduğu, ABD’nin gerçek müttefik değil Türkiye’yi bölmeye çalışan bir ülke olduğu ortaya çıktı. Türkiye’yi bölmeye çalışan patron nasıl bölecek: Kürdüstan’la bölecek, değil mi? Onun için Türkiye’yle NATO ve Amerika karşı karşıya geldi. 15 Temmuz 2016 gecesi bu bütün açıklığıyla ortaya çıktı. Türkiye olarak biz NATO’yla savaştık. Ama NATO bu savaşta dışarıdan asker getirmedi, daha önce içerde kurduğu gladyoyu ateşe sürdü ve orada yenildi. Savaş sınır ötesinde değil Türkiye’nin içinde başladı.

Yeniçağ: ABD-İsrail koridoru’ndan bahsedyorsunuz. Fırat kalkanı operasyonu sayesinde Türkiye’nin oradaki süreci durdurduğunu görmekteyiz. Orada yeni girişimler yaşanması durumunda Türkiye bu kez ağırlığını ne şekilde koymalı?

Perinçek: Efendim, orada Türkiye’nin birinci meselesi PKK’nın temizlenmesidir. Yani Türkiye için birinci tehdit İŞİD değil PKK ve PKK’ya bağlı olan PYD/YPG örgütleridir. Öncelikle onları temizlememiz lazım. Onlar orada olduğu sürece Türkiye’nin rahatsızlığı devam eder. ABD ise YPG’ye açıkça silah veriyor. ABD bizim müttefikimizdir, bizi korur, terörü bitirir. Yıllardır bu nakaratları dinledik ama Türkiye her şeyi apaçık gördü. ABD 1991’de gelip Irak’ı işgal ederek Barzanistan’ı kurdu ve biz şimdi Amerika’nın komşusuyuz. O nedenle ABD, Suriye’nin, Irak’ın kuzeyinde olduğu sürece Türkiye’ye tehdit devam eder. Mesele Kürtlerden kaynaklanmıyor, onlar bir alet, piyon. Yani ABD ile PKK arasındakı ilişki bir piyon ilişkisidir. Ve stratejik piyondur, PKK, ABD’siz yapamaz. Rusya olsun, İran olsun, PKK’yi ABD’nin elinden alamazlar. Bölgede Türkiye, Suriye, İran ve Irak arasında birlik ve beraberlik var, ABD bunu bölmeye çalışıyor. İran ve Ruslara da diyoruz ki, PKK’yı ABD’nin elinden alıp kullanamazsınız çünkü onların stratejik ortaklık çizgileri size uymaz.

Yeniçağ: Sünni ülkeler tarafından devre dışı bırakılınca Katar’a Türkiye sahip çıktı. O bölgede neler oluyor?

Perinçek: İşin ekonomi cephesi de var ama bence burada ekonomiden ziyade siyasi yön önemli. ABD bölgedeki ülkeleri Rusya, İran ve Türkiye’ye karşı birleştirmeye çalışıyor. Esasen de Türkiye’ye karşı birleştirmeye çalışıyor. Türkiye bölgede güçlü bir ülke güçlü ordusu var. ABD’ye karşı en önemli direnç Türkiye’den geliyor. İran gerek sahada etkili değil ve gerekse doğrudan ABD ile doğrudan karşı karşıya gelme konumu bulunmamaktadır. Bu bakımdan ABD daha çok Türkiye’yi hedef alıyor. ABD’nin Sünni NATO’su da Türkiye’ye karşı bir örgüttür. Türkiye bunu anladı ve oraya girmedi. Demek ki, Türkiye’de kör bir Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla analiz yapmak da mümkün değil siyaset yapmak da mümkün değil.

Yeniçağ: Ona hep vurgu yapıyorsunuz.

Perinçek: Evet.Türkiye’de kör Tayyip Erdoğan düşmanlığı bir kez daha iflas etti. Bakın,Pekin’de Asya ülkeleri toplandı, orada Türkiye’yi merkeze aldılar.Çin devlet başkanı ortada, bir tarafında Vladimir Putin, öbür tarafında Tayyip Erdoğan, az ötede Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev. Türkiye birden bire Asya’nın merkezinde bir konuma yerleşti. Bu Kemalist devrimin devamıdır. Biz 19.yüzyıldan beri hep Batı emperyalizmiyle savaşıyoruz, bunun dünyada eşi yoktur. Batı’yla savaşan üç büyük imparatorluk mirasçıları Çin, Rusya ve Türkiye vardır. Bizim bugün Batı’ya karşı verdiğimiz savaş emperyalizme karşı mücadelemizin devamıdır. Arada bir kesinti oldu, 1945’den sonra Türkiye Atlantik sistemine bağlandı, 2014 yılına kadar sürdü, 70 yıl ve bitti.Türkiye tekrar Asya’daki yerini almaya başladı.Biz Atatürk’ün yolundan giderek tüm mazlumlar dünyasının namına savaşıyoruz.

Yenicag.Info

www.yenicag.info

1.5 K