Agil Alesger, Türk televizyonuna 15 Temmuz’u ve 2 yaşındaki Zehra’yı anlattı

Yeniçağ analitik internet gazetesinin imtiyaz sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Agil Alesger, Türkiye’nin ÇayTV kanalına konuştu. İşte o röportaj…

-Agil bey, siz Azerbaycan’da gazetecilik yapıyorsunuz. Sizinle daha önce tanışmıştık, Hasan ve Sinan beyle bir araya gelmiştik. Bildiğim kadarıyla, 15 Temmuz’la ilgili sizin de önemli çalışmalarınız, kitaplarınız var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

– Öncelikle 15 Temmuz gecesini bizzat isimlerini zikr ettiğiniz Hasan beyle ve Sinan beyle birlikte Konya’da yaşadık. İşgalciler isteklerine ulaşsaydılar, Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın başbakan olarak görüştüğü son kişiler bizlerdik. Çankaya’da görüşme yaptıktan sonra Konya’ya gittik, birkaç saat sonra malum darbe girişimi haberini aldık. Ben bu olayı darbe olarak nitelendirmiyorum, bu darbeye teşebbüs değil, bizzat Türkiye’ye yönelik bir işgal projesiydi. Türkiye’yi işgal etmek istediler ve gazi Türk halkının iradesiyle yüz yüze geldiler. Hesaplamadıkları bir konu vardı: Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesi ve direnişi. Böylelikle işgal planı gerçekleşemedi.

-Sizin bu konuda önemli kitaplarınız var. 2008’de yayımlanan “Terörün Gülen yüzü” adlı bir kitap yazdınız, 2016’da “Sessiz işgal” diye bir kitap yazdınız. Bu kitapları yazdıktan sonra, 2008’de ve 2016’da özellikle Azerbaycan’da nasıl tepkilerle karşılaştınız?

– Şöyle söyleyeyim, ben dünyada hakkında büyük miktarda tazminat davası açılan gazetecilerden biriyim. Bana iki buçuk milyon dolarlık tazminat davası açtılar. FETÖ’nün, Gülen tehlikesinin Türk dünyasına, özellikle Türkiye’mize ve Türkiye’mizin Azerbaycan başta olmak üzere, Orta Asya, Rusya ve diğer ülkelerle ilişkilerine darbe vurduğunu 2000’li yılların başından beri söyleyenlerden ve yazanlardan biriyim. Defalarca davalar açtılar, tehditler savurdular, ama biz bu yola kefenimizi giyerek çıktığımız için hiçbir zaman çekinmedik. Çok isterdik ki, biz bu konularda haksız çıkalım, 2007-2008’de yazdıklarımızda haksız olalım ve Türk halkı böyle günler yaşamasın. Ama maalesef zamanında onlar kendilerini çok iyi kamufle ettiler. Tıpkı Fetullah Gülen’in söylediği gibi devletin kılcal damarlarında öyle bir dolaştılar ki, fark edilmediler. Ve farkedilmedikleri sürece de tehlike daha da büyüdü. 15 Temmuz’da da bir kez daha gazi Meclis’in ve Türk halkının üzerine bombalar yağdırarak, maskelerini çıkarmış oldular. Evet maalesef, FETÖ tehlikesi bugün de devam ediyor. Hem Türkiye için, hem Türk dünyası için, hem Azerbaycan için. Doğrudur bu konuda hem Türkiye’de, hem Azerbaycan’da önemli adımlar atılıyor. Mesela birkaç gün önce bunların Azerbaycan’daki önemli iş adamlarından-imamlarından biri Türkiye’de yakalandı ve hapsedildi. Ama adamlar işlerini kamufle etmeyi o kadar iyi başarıyorlar ki. Bunlara karşı hep takayyuzda olmak, fırsat vermemek gerekiyor. Çünkü ufacık bir rahatlık bulur bulmaz kendi isteklerini, kötü emellerini gerçekleştirmekte tereddüt etmiyorlar.

-Peki Türkiyede alınan tedbirler nelerdir? Türkiye hükümeti kadar sıkı tedbirler alıyor mu, Azerbaycan hükümeti?

-Azerbaycan’da bu konularda 2008 yılında da baya bir adınlar atılmışdı. Maalesef o zaman dönemin Dışişleri Bakanı Azerbaycan’a gelerek bunları koruma altına aldı. Ama Azerbaycan’da 15 Temmuz’dan sonra onların medya kurumları, iş adamları derneği kapatıldı. Azerbaycan bu konuda bir dizi adımlar atdı. Bu adımlar Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in iradesiyle atılmış adımlardır. Aliyev’in bu konuda tavrı nettir. Bildiğimiz kadarıyla, bugüne kadar Türkiye’ye, Recep Tayyip Erdoğan’a en büyük detsek Sayın İlham Aliyev tarafından verilmiştir.

– Özellikle 2008’den sonra tehdit aldınız mı?

-Tabii ki, tehdit aldık. FETÖ’nün en önemli imamları Elnur Alanov, Ceyhun Osmanlı ve diğerleri devlet kurumlarında görevdeydiler. Birisi Cumhurbaşkanı Sarayında oturuyordu, birisi milletvekiliydi. Şu anda bile Azerbaycan’da bunlar bitmiş değiller. Bakan yardımcısı var, kripto Gülenciler var Meclis’te. O zamanlar bunlar daha rahatdı ve beni hem Azerbaycan, hem Türkiye devletine düşman ilan etmişlerdi. Ben devletin siyah listelerindeydim. Hiçbir zaman Azerbaycan’a, yani kendi devletime ve kardeş Türkiye’nin aleyhine bir cümlem, bir faaliyetim olmadığı halde, sırf bunlar istiyor diye bloke edilmişdim.

-Peki bu isimler şu anda Azerbaycan’da görevdeler mi, görevden alınanlar var mı?

– Bu isimler özellikle Elnur Aslanov, sayın İlham Aliyev’in emriyle 2014’te 17-25 Aralık ilk başarısız darbe girişiminden sonra görevden alındı.

– Şu anda Meclis’te ve devlet kademelerinde bilinen veya sizin bildiğiniz bir üst düzey FETÖ’cü var mı?

– Bakan yardımcıları var, kripto milletvekilleri var.

– Sizin bildiğinizi Azerbaycan hükümeti bilmiyor mu, ya da siz bu konuyla ilgili bilgi vermiyor musunuz?

– Şöyle bir durum var, tabii ki biz her zaman elimizdeki bilgileri devletimizle ve hükemetimizle paylaşmaya hazırız ve zaten bu konuda yazıyoruz. Ara sıra bu konulara değiniyoruz ve FETÖ’ye en büyük darbenin para musluklarının kesilmesi olduğunu belirtiyoruz. Biz uyarılarımızı yapıyoruz, biz gazeteci olarak çalışmalar yaptığımız gibi, devletin de kendine ait bir pröseduru var. Türkiyede de operasyonların, ilerlemelerin daha hızlı olmasını istiyoruz, ama bu süreç aşama aşama devam ediyor. Bu konuda Azerbaycan devletinin de etkili çalışmalar yaptığını biliyoruz, duyuyoruz ve takip ediyoruz.

– Bir konu üzerinde kendini geliştirmiş, ihtisas etmiş veya çok fazla haber kaynağı edinmiş bir gazeteci o ülkeyle ilgili istihbarat alabiliyor. Dolayısıyla siz Türkiye’de hala üst düzey görevde bulunan FETÖ’cüleri biliyormusunuz, tanıyormusunuz?

– Türkiye’yi biz basından izliyoruz, FETÖ’nün siyasi kanadıyla ilgili soru işaretlerinin olduğunu duyuyoruz. Ama kardeş de olsa yabancı bir ülkenin vatandaşı olarak Türkiye’nin iç işine fazla müdahele etmememizin gerketiği kanaatindeyim. Ama FETÖ konusunda herkesin özellikle siyasilerin Erdoğan gibi inanarak mücadele etmesini istiyoruz.

– Soruyu şu anlamda sordum. Bazı gazeteciler ülkelerle ilgili istihbari bilgileri öğrenebilirler. Bu yüzden sordum Türkiye’de hala FETÖ’cü olduğunu bildiğiniz görevde olan biri var mı?

– Birçoklarının damatları yakalandı. O konu üzerinde yoğunlaşılırsa sonuçlar elde edilebilir, bence.

– 15 Temmuz’dan sonra Azerbaycan halkının Türkiye’ye karşı tutumu nasıldı?

– Bir hafta önce Azerbaycan’da iki yaşındaki Zehra isimli bir bebek babaannesiyle birlikte hunharca katledildi. Yani bir hafta öne Hocalı katliamı iki yaşındaki çocuğun üzerinde tekrar yaşandı. Bu konuda tüm dünya duyarsız kaldı, bütün dünyanın üç maymunu oynadığı bir durumda Türkiye ve Türkiye halkı, siyasileri, aydınları sosyal medyada, televizyonlarda Azerbaycan’ın yanında olduklarını söyledi. Konuşmamızın başında Hasan beylerle beraber 15 Temmuz’a şahit olduğumu söyledim. Evet o gece Hasan beyler hangi saate kadar uyumadılarsa ben de bir Azerbaycanlı kardeşleri olarak uyumadım, birlikte olayları takip ettik. Yaklaşık 48 saat gözümüzü kırpmadık. O saatlerde Azerbaycan’da bir çok kişi Türkiye Büyükelçiliği’nin önüne geldi, bir çoğu bilgisayar başında Türkiye için kaygılanarak, Türkiye’nin başına bir şey gelir diye korkarak geceyi ayakta geçirdiler. Azerbaycan halkı Türkiye için uyumadı, Türkiye için dua etti, Türkiye için önemli bir değer olan Recep Tayyip Erdoğan’ın korunması için dua etti. Biz bir millet iki devlet olduğumuzu dara düştüğümüz zaman da göstermeyi bilen bir milletiz.

– Agil bey, Azerbaycan’da gazetecilik yapıyorsunuz, zaman zaman da Türkiye’de bulunuyorsunuz. Türkiye’de de dostlarınız, arkadaşlarınız var. Bir tanesi Hasan bey, diğeri bizim Genel Yayın Yönetmenimiz Sinan bey. Fikir alış verişlerinde bulunuyorsunuzdur. Sizce Türkiye’de mi gazatecilik yapmak kolay, yoksa Azerbaycan’da mı?

– Şöyle söyleyeyim, normal gazetecilik yapmak dünyanın her yanında zordur. Çünkü gazeteci görevini yaptığı zaman hiçbir zaman sevilmez. Gerçek gazetecilik yapmak hakikaten zordur, meşakkatlidir. Onu öveyim, bunu öveyim dersen, herkes seni sever, ama gazetecilik yapmış olmazsın. Ama araştırmalar yaparsan, gerçek ayrıntıda gizlidir diyerek gerçek gazeteciliğe soyunursan dünyanın her tarafında zordur.

– Agil bey, katıldığınız için çok teşekkür ediyorum. Özellikle “Terörün Gülen yüzü” isimli kitabınızı çok merak ediyorum, “Sessiz işgal”i de okumak isterim. Bu kitapların Türkiye’de yayımlanması için bir girişimde bulundunuz mu?

– “Sessiz işgal” zaten Türkiye’de basıldı, “Kırmızı kedi” yayınlarından çıktı. Şu anda da Türkiye’de tüm yayın evlerinde var.

-Peki ya “Terörün Gülen yüzü”?

– “Terörün Gülen yüzü” Azerbaycan’da basıldı, Azerbaycan Türkçesinde. “Sessiz işgal” ise Türkiye’de çıktı ve Türkiye Türkçesinde.

-O zaman kısa bir sürede inşallah “Terörün Gülen yüzü”nü de Türkiye Türkçesinde basarsınız ve bizlerin de okuma fırsatı olur. Birkez daha katıldığınız için teşekkür ediyorum, çok önemli şeyler söylediniz. Başarılarınızın devamını diliyorum.

Sohbeti kaleme aldı: Aytek Yusifsoy

Yenicag.Info