"Ahıska Türkleri’nin davasını savunmaktan geri durmayacağız" - Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sürgünün 75. Yılında Ahıska Türkleri Anma Programı’nda yaptığı konuşmada, “Herkes sessiz kalsa da biz her platformda Ahıska Türkleri’nin davasını savunmaktan geri durmayacağız. Ahıskalı kardeşlerimizin gönlünde açılan yaraları bir nebze de olsa hafifletecek tek yol, arzu eden her Ahıska Türkü’nün vatanlarına geri dönebilmesini sağlamaktır. 75 senedir vatanlarına kavuşma özlemiyle bekleyen insanların daha fazla mağdur edilmesine kayıtsız kalınmamalıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen “Sürgünün 75. Yılında Ahıska Türkleri Anma Programı”na katıldı.

Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahıska Türkleri’nin sürgüne gönderilmelerinin 75. yıl dönümünü bir kez daha üzüntüyle yâd ettiğini belirterek, programı düzenleyen Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığına ve programa destek veren Dünya Ahıska Türkleri Birliğine şükranlarını sundu.

Tarihten ders çıkarılması, ibret alınması gerektiğini, aksi takdirde tarihin tekerrür edeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu engellemenin yolu ise yaşananları unutmamak ve unutturmamaktır. İstikbalimizin teminatı olarak gördüğümüz evlatlarımızın tarih şuuru kazanmaları, anne-babalarının neler yaşadığını, hangi badireleri atlatarak bugünlere geldiğini bilmeleri çok önemlidir” dedi.

Sürgünü yaşamış ve hâlen hayata olanlardan görsel ve yazılı olarak kayıtlar alınması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahıskalı gençlerin ata yurtlarını ziyaret ederek, oraları görmelerini istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayata geçireceğimiz projelerle Ahıska müziğini, Ahıska folklorunu, kültür ve sanatını daha fazla insana ulaştırabilmeliyiz. Köklerimizle bağımızı güçlendiren, bize mazimizi hatırlatan ata yadigârı mimari eserlerin yok olup gitmesine müsaade etmemeliyiz. Restorasyon çalışmalarıyla ortak tarihî mirasımızı korumanın ve gelecek kuşaklara aktarmanın mücadelesini vermeliyiz. Biz sahip çıkamadığımız için kaybolan, yıkılan her eserin, aynı zamanda hafızamızdan bir parça götürdüğünü de unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 75 yıl önce Ahıska’da son dönem insanlık tarihinin en utanç verici sahnelerinden birinin yaşandığına vurgu yaparak, 14 Kasım 1944 tarihinde 100 bin civarında Ahıska Türkü’nün Stalin tarafından birkaç saat içeresinde öz yurtlarından kopartılarak, Sovyet coğrafyasının dört bir ucuna sürgün edildiğini hatırlattı.

Eşine az rastlanır bu zülüm ve sürgün sırasında, yaklaşık 20 bin Ahıska Türkü’nün yokluk, açlık ve perişanlık içinde hayatını kaybettiğini, Sovyet yönetiminin, Ahıskalıları, kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan en ağır işlerde kullanmak üzere çalışma kamplarına gönderdiğini anlattı.

Sürgünde ve daha sonra hayatını kaybeden Ahıskalıları rahmetle, saygıyla yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyanın 9 ayrı ülkesinde 550 bin civarında Ahıska Türkü’nün yurtlarından uzakta hayatlarını devam ettiğini kaydetti.

Ahıskalıların bir bölümünün 75 yıl önce ansızın terk etmek zorunda bırakıldıkları evlerine geri dönmenin haklı ve onurlu mücadelesini verdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak biz de, adaletin yerini bulması için uluslararası hukuk ve hakkaniyet temelinde bu sürece destek veriyoruz” diye konuştu.

Türkiye’de geçmişte yaşanmış en küçük bir hadiseyi bile mecrasından saptırarak küresel çapta karalama kampanyasına çevirenlerin, Ahıska Türkleri’nin trajedisine kör ve sağır kaldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bunların hakkı, hakikati, adaleti, insani değerleri savunmak gibi bir dertleri asla yoktur. Böyle bir hassasiyetlerinin olmadığını Nobel Edebiyat Ödülünü Bosna Soykırımını inkâr eden bir faşiste vererek tekrar göstermişlerdir. On binlerce Müslümanın kanını döken bir caniyi savunan, destekleyen, hatta öven bir şahsın, böyle bir ödüle layık görülmesi utanç vericidir, rezalettir. Bu şahsın, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edildiği 10 Aralık İnsan Hakları Gününde ödüllendirilmesi ise ayrı bir garabettir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “İslamofobinin batı ülkelerinde veba gibi yayıldığı bir dönemde, soykırım heveslilerini ödüllendirmek, çok açık söylüyorum, yeni cinayetlere, yeni ırkçı saldırılara, yeni soykırımlara icazet vermek demektir. Kirli ve kanlı siciline rağmen bu şahsı ödüllendirenler, 25 yıl önce Bosna’da işlenen soykırıma da ortak olmuşlardır. Zira bizim değerlerimizde zulme rıza, zulümdür. Nobel Komitesi, hem edebiyat hem de barış ödülü alanında daha önce de benzer vahim kararlara imza atmıştır. Ortada küresel barış ve istikrar adına hiçbir başarısı olmayan, hatta eline masumların kanı bulaşmış kimi siyasetçiler, bu komite tarafından ödüle layık görülmüştür.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nobel’in barış çabalarını veya edebiyatta kaliteyi ödüllendirmekten ziyade çoğu zaman siyaset ve toplum mühendisliğinin vasatı olarak kullanıldığını belirterek, “Böylesi hassas bir dönemde, ırkçılığından adeta gurur duyan bir şahsın ödüllendirilmesini biz kesinlikle iyi niyetli görmüyoruz. Bana göre Nobel itibarını tamamıyla kaybetmiştir, Nobel tamamıyla siyasileşmiştir. Nobel, tamamıyla ideolojik kararlar vermektedir” değerlendirmesinde bulundu.

“Avrupa’da hemen her gün camilere saldırılırken, Müslümanların can ve mal emniyeti giderek kaybolurken, bu ödül, sadece İslam ve insanlık düşmanlarına cesaret aşılayacaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, akıl, izan ve vicdan sahibi herkesi bu skandala tepki koymaya çağırdığını ve tepkisini dile getiren Nobel ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar’a hassasiyetinden dolayı teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, lafa gelince insan haklarını kimseye bırakmayanların, söz konusu Müslümanların hakları olunca birden derin bir sessizliğe büründüklerini vurgulayarak, “Bize demokrasi ve hukuk dersi verenler, on binlerce insanın kanını döken diktatörleri ve terör elebaşlarını kırmızı halıda ağırladılar. Kendi vatandaşlarına hak gördükleri demokrasi ve özgürlükleri; Afrikalıya, Asyalıya; Suriyeli, Yemenli, Libyalıya lüks gördüler. Çıkarları uğruna, komşumuz Suriye’de olduğu gibi dünyanın en vahşi terör örgütlerini desteklemekten bir an olsun çekinmediler, utanmadılar” şeklinde konuştu.

Şimdiye kadar hak ve adalet çizgisinden sapmadıklarını, sapmayacaklarını, başkasının hakkına el uzatmadıkları gibi haklarının yenmesine de rıza göstermeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Herkes sessiz kalsa da biz her platformda Ahıska Türkleri’nin davasını savunmaktan geri durmayacağız. Tabii burada bir gerçeği tekrar ifade etmekte de fayda görüyorum. Ahıskalı kardeşlerimizin gönlünde açılan yaraları bir nebze de olsa hafifletecek tek yol, arzu eden her Ahıska Türkü’nün vatanlarına geri dönebilmesini sağlamaktır. 75 senedir vatanlarına kavuşma özlemiyle bekleyen insanların daha fazla mağdur edilmesine kayıtsız kalınmamalıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ahıska Türkleri’nin vatanlarına gönüllü ve güvenli bir şekilde geri dönüş taleplerinden hiç kimse rahatsız olmamalıdır. Ülkemiz, dostluk, saygı ve iyi niyet temelinde, bu meselenin insani ve hukuki çerçevede çözüme kavuşturulması için üzerine düşeni yapmakta bir an olsun tereddüt göstermemiştir, göstermeyecektir. İnşallah bundan sonra da sizlerin “davasını davamız addederek” hem Gürcistan makamları, hem de Avrupa Konseyi nezdinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Ahıska Türkleri’nin 75 yıldır büyük sabırla yürüttükleri adalet mücadelesinde hiçbir zaman meşruiyetten ve hukuktan ayrılmadıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Amerika’dan Kazakistan’a dünyanın 9 farklı ülkesinde kurdukları hayatlarla, umudun ve dayanışmanın sembolü olmuşlardır. Türkiye olarak sizlerin gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde her türlü sıkıntıya göğüs gererek yazdığınız başarı hikâyelerinden biz gurur duyururuz” ifadesini kullandı.

Ukrayna’da olayların başlamasının ardından bu ülkedeki soydaşları Türkiye’ye getirdiklerini ve farklı gruplar hâlinde toplam 672 ailenin Erzincan ve Ahlat’a yerleşmesini sağladıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye yerleşmiş Ahıskalıların farklı alanlarda karşılaştıkları sorunların çözümü için de gerekli tedbirleri aldıklarını bildirdi.

“Yerinde Burslandırma Projesi” kapsamında ve Türkiye Burslarıyla Ahıskalı gençlere ücretsiz yükseköğrenim imkânı sunulduğunu, çeşitli projelerle Ahıska tarihine, sanatına ve kültürel mirasına sahip çıkıldığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahıska Türkleri’nin yoğun olarak bulunduğu ülkelere yaptığı resmî ziyaretlerde, Ahıska toplumunun temsilcileriyle görüşmeye özel önem verdiğini dile getirdi.

Arzusunun; Ahıska Türkleri’nin on yıllardır olduğu gibi geri dönüş idealinden vazgeçmeden kimliklerine, dillerine, köklü değerlerine sahip çıkmaları olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerden kimsenin aranıza nifak tohumları ekmesine fırsat vermemenizi bekliyoruz. Enerjimizi iç kavgalara değil, davamızın başarısına teksif edeceğiz. Dünyanın neresinde olursa olsun, ülkemiz kurumlarıyla bağlarımızı daima güçlü tutacağız. Mücadelemizi sürdürürken demokratik zeminden asla sapmayacak, art niyetli kimi çevrelerin bu mücadeleye gölge düşürmesine rıza göstermeyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva’nın “Ahıska” şiirini okuyarak konuşmasını tamamladı.

www.yenicag.info

853