AKPM'deki Türkiye delegasyonu üyesi: "Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yaparak yolumuza devam ederiz - ilkemiz geçerliliğini koruyor"  

Adalet ve Kalkınma Partisi Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta Yeni çağ’a konuştu:

Yeniçağ: Türkiye özellikle rahmetli Özal’dan bu yana konuşulan fakat bir türlü gerçekleştirelemeyen ülkenin başkanlık sistemiyle yönetilmesine ilişkin Anayasa değişikliği referandumunu 16 Nisan’da yaptı. Değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Usta: 16 Nisan’da büyük başarıyla gerçekleştirdiğimiz Anayasa değişikliği referandumu Türkiye’nin kendi dinamiklerinin gereği olup şimdiye kadar birçok liderin hayal ettiği fakat gerçekleştiremediği bir halkoylamasıydı. Ülkemizin yönetim sistemini daha dinamik hale getirmenin ilk adımını atmak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği ve iradesi sayesinde mümkün oldu. Bu güzel bir başarı. Yeni sistemin ilk adımı 16 Nisan’da atıldıktan sonra Cumhurbaşkanımız kendi kurucusu olduğu, ilk seçimde iktidara taşıdığı ve girdiği tüm seçimleri kazandığı AK Parti’ye üye oldu. 21 Mayıs’ta Cumurbaşkanımız kurucusu olduğu partinin liderliğini yeniden üstlenecek. Aslında onun gönlü AK Parti’den hiçbir zaman kopmadı. Resmi olarak bir süre partiden ayrı kalsa da gönlü her daim bizimleydi. Bazen Cumhurbaşkanımızın partili olmasını eleştirenler de oluyor, bunun Cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayacağını iddia ediyorlar. Oysa iddialar tamamen yanlıştır, Cumhurbaşkanımızın partili olması Türkiye’nin kazanımıdır. 2019 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde her parti kendi adayını çıkaracaktır. O zaman milletin her adayı tanıması ve siyasi geçmişini bilmesi gerekecek ki, ona göre oy versin.Ben şimdiden 2019 yılındaki seçimlerde milletimizin gönül rahatlığıyla Sayın Cumhurbaşkanımıza oy vereceğini söyleyebilirim.Partili Cumhurbaşkanı tarafsız olacaktır. Mevcut sistemimizde Başbakan da partilidir fakat tüm ülkenin Başbakanıdır. Halktan yetki alan Cumhurbaşkanının arkasında halkın parti olarak siyasi desteğinin bulunmasından doğal bir şey olamaz. 2019 seçimleri sonrası yürürlüğe girecek olan sistemde Cumhurbaşkanının hem yetkisi hem de siyasi sorumluluğu olacaktır, o nedenle siyasi parti lideri olması doğaldır. Yeni sistem Türkiye’ye kısa sürede daha büyük mesafeler katetme fırsatları tanıyacaktır.

Yeniçağ: Sayın Erdoğan’ın liderliği Batı’da ve Rusya gibi büyük ülkelerde önemsenmekte ve “Erdoğan’ın başında bulunduğu Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olunulması” telkini yapılmaktadır. Yeni idare şekli ve güçlü lider formülünün Batı nezdinde Türkiye için avantajlarını irdelemeniz mümkün mü?

Usta: Biz geçtiğimiz 15 Temmuz’da FETÖ’nün hain darbe girişimiyle karşı karşıya kalsak da Sayın Cumhurbaşkanımızın zamanında aldığı isabetli kararlar ve milletimizin kendi seçtiği iktidarı desteklemesi sonuncunda o ihaneti önledik. Batılı ülkeler bu bölgede Türkiye’siz hiçbir şey yapamayacaklarını anlıyorlar ama öte yandan bizi engellemeye çalışıyorlar. Onlar Türkiye’nin her adımını kontrol etmek istiyorlar. 26 Nisan’da benim de Türkiye delegasyonu üyesi olduğum Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin Türkiye aleyhine almış olduğu karara bakınız. Biz o kararı tanımadığımızı açıklayarak redettik. Avrupa bizdeki Olağanüstü halı eleştirirken ve kaldırılmasını isterken Fransa’da aynı koşullarda seçim yapılmasına sesini çıkarmıyor. Biz olağanüstü şartlarda PKK/PYD terörüne, DAEŞ terörüne karşı mücadele vererek başarılı oluyoruz, güçleniyoruz. Fakat onlar bizim güçlenmemizi istemiyorlar. Biz bu durumu kabullenemeyiz.Yapılan üstdüzey açıklamalarda Avrupa’nın durumu anlamaya başladığını görmekteyiz. Yeni müzakere fasıllarının açılmasını bekliyoruz, bunu yapmazlarsa, biz kendi ülkemizin ve milletimizin çıkarları namına demokrasimizi daha da derinleştirerek yolumuza Avrupa’sız devam ederiz.

Yeniçağ: Zaten 18 Kasım 2002’de AK Parti Sayın Abdullah Gül’ün Başbakanlığında hükümetini kurar kurmaz atılan ilk adım AB’ye daimi üyelik müzakerelerinin başlaması için dilekçe vermek olmuş, o zaman yasaklı olmasına rağmen Sayın Erdoğan ve Gül, AB Zirvesi’nde üyelik müzakerelerinin başlatılmasını talep etmişlerdi. ”Kopenhag kriterleri olmazsa, yolumuza Ankara kriterleriyle devam ederiz”- ilkesi hala sizin için yürülükte mi?

Usta: Biz gücümüzü seçim yoluyla milletimizden aldığımız için yaptığımız herşeyi milletimizin iyiliği, refahı, vatandaşlarımıza daha çok hak hukuk vermek için yapıyoruz. Türkiye’ye karşı yapılan haksızlıklar ve çifte standartların devam etmesi durumunda biz kendi demokrasimizi daha da derinleştirerek yolumuza devam etmekte kararlıyız. Milli irade bizden neyi istiyorsa, biz o adımları teredütsüz biçimde atacağız. Ve Avrupa’ya bizim demokrasimizin hiç de onlardan eksik olmadığını göstereceğiz. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin de Avrupa Birliği kurumlarının da tüm bunları iyi değerlendireceklerini ve Türkiye’yle ilgili verdikleri kararlara yeniden bakacaklarını umuyoruz. Karşılıklı çıkarlar bunu gerektiriyor. Bizim için her şeyden önemlisi- ülkemizde vatandaşlarımızın iyi yaşamasıdır.

Tr.Yeniçağ.Az

www.yenicag.info

752