Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında gerçekleştirilen “Akademisyenlerle İstişare Toplantısı”nda konuştu.
Enerjide sanayi, ısınma ve hanehalkının arz güvenliğini sağlamak için gerekli adımların atıldığını vurgulayan Albayrak, bu sürecin devam ettiğini ve çalışmaların süreceğini söyledi.
Albayrak, Türkiye’nin ilk yeniden gazlaştırma ve yüzer LNG santralini rekor sürede devreye aldığını hatırlatarak, “İkincisini inşallah BOTAŞ eliyle bu yıl sonundan önce devreye sokacağız. Üçüncüsü için de yaptığımız çalışmalarla bu altyapıyı ülkemizde çok daha ileriye taşımamız gerekiyor.” diye konuştu.
Doğalgazın yüzyılı
Bakan Albayrak, dünyada birçok raporda mevcut yüzyılda en önemli enerji kaynağının doğalgaz olacağının öngörüldüğünü anlatarak, şöyle devam etti:
“Dünyada enerjiye ilişkin birçok raporda ifade edildiği gibi 19. yüzyıl kömür, 20. yüzyıl petrol ve 21. yüzyıl doğalgaz üzerine olacak. Bu konuda çok derin rapor ve analizler var. Bu ekosistemin geliştiği iklimde biz sıvılaştırılmış doğalgazı da (LNG) düşünüyor, göz önünde bulunduruyoruz. Önümüzdeki 5 yıl sadece Avustralya ve ABD’de, mevcut kapasitenin yarısından fazla bir kapasite devreye girecek. Kimisine göre 60 kimisine göre 100 milyar metreküpe yakın bir kapasitenin dünya pazarına gireceğini göz önünde bulundurarak, Türkiye olarak LNG altyapısında da yatırımlar yapmamız gerekiyor. Nitekim, günlük 34 milyon metreküp sisteme gaz basma kapasitesi olan Türkiye, geçen yıl bunu 64 milyona çıkardı. Bu yıl sonunda da günde 107 milyon metreküpe ulaşacak şekilde LNG altyapısını da geliştiriyoruz.”
‘Sondaj faaliyetlerimizi Türkiye olarak kendimiz yapacağız’
Bilimselliğin ön planda tutulacağını, doğalgaz ve petrol arama çalışmalarının devam edeceğini, Akdeniz ve Karadeniz’de bu çalışmaların sürdüğünü hatırlatan Albayrak, “Yerli üretim teknolojileriyle hayata geçirdiğimiz Oruç Reis gemimiz bulunuyor. İnşallah artık müzakereleri bitti. Bu yılın son çeyreğinde envanterimize alacağımız kendi sondaj gemimiz ve mühendislerimizle sondaj faaliyetlerimizi Türkiye olarak kendimiz yapacağız. Birileri kızıyor ama kimse kusura bakmasın, Akdeniz kimsenin tekelinde değil, Türkiye olarak biz daha aktif olacağız. Detaylı analiz edip alacağız, kendimiz kazacağız, sondajı ve aramayı kendimiz yapacağız.” ifadelerini kullandı.
‘Rüzgar YEKA ihalesi için son teklifler alındı’
Albayrak, dün Rüzgar YEKA ihalesi için son tekliflerin alındığını ve bu projenin Milli Enerji ve Maden Stratejisi’nin kritik ayağını oluşturduğunu vurguladı.
Söz konusu ihale için dünyanın en büyük ilk 10 rüzgar türbini üreticisinin 8’inin teklif verdiğini anımsatan Albayrak, “Bundan, inanılmaz bir gurur duydum. Bu proje, yerlileşmenin önünün açılması açısından önemli bir adım. Gelen bu teklifler, Türkiye’nin tüm bu yaşananlara rağmen hem cazip hem de güvenilir ülkelerden biri olduğunu ortaya koyuyor. Teklif veren 8 konsorsiyumun içinde dört Alman, iki Çin, bir Amerikalı ve bir Danimarkalı şirket var. Dünyadaki toplam rüzgar türbin pazarının yüzde 90’ını elinde bulunduran firmalar bunlar.” diye konuştu.
Albayrak, bu projeyi, Türkiye’nin bölgesel bir enerji üretim üssü olması amacıyla ve rüzgar teknolojisinin üretiminde yerli mühendis istihdam edilmesi şartıyla hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, “İnşallah süreç haftaya açık eksiltme usulüyle yapılacak ihalede neticelenecek.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin 2002-2016 döneminde bir üst lige çıkma yolunda büyük bir dönüşüm yaşandığına işaret eden Albayrak, bu dönemde istikrarlı altyapı ve gelişmiş işgücü sağlandığını ayrıca küresel pazarda aktif siyaset yürütüldüğünü dile getirdi.
Albayrak, gelecek dönemde Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını azaltmak için yerli ve yenilenebilir kaynakları daha etkin kullanmaya yoğunlaşacağını anlattı.
Akkuyu’da temel atma yıl sonuna
Enerji ve madende yılda ortalama 55 milyar dolarlık bir ithalatın söz konusu olduğunu hatırlatan Albayrak, nükleer enerjinin gelecek dönemin önemli konuları arasında yer alacağını ifade etti.
Türkiye’nin ilk nükleer santrali olma özelliğini taşıyan Akkuyu Nükleer Santrali’yle (NGS) ilgili bu yıl önemli süreçler yaşandığını belirten Albayrak, şöyle konuştu:
“Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde inşallah bu yıl sonuna kadar temel atma sürecine yürüyeceğiz. Sinop Nükleer Güç Santrali için de görüşmelerimiz nihai noktaya geldi. 2023’te ilk reaktörü devreye alarak başlayan süreçle, 2030’a kadar inşallah üç nükleer santralimizi de devreye alacağız. Santrali çalıştıran mühendisi de yetiştirerek, buna hazır olmamız lazım. Kaç tane nükleer ile ilgili bölümümüz var? Yok denecek kadar az. Peki 2023, 2030 diyorsak bu alanda en az doktoralı yetişmiş insan kaynağına ihtiyacımız varsa bu çalışmaları birlikte yürüteceğiz. Hele de 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’nin kaybedeceği hiç birşey yok. Bu kapsamda sizlere de iş düşüyor. Milli Enerji ve Maden Politikası ışığında sizlerle eğitim, müfredat, enerji diplomasisi gibi önemli konularda iletişim yönünde adımlarımız olacak.”
‘Türkiye’nin çevre standartları çok ileri’
Türkiye’nin yerli kömür kaynaklarının son 15 yılda ciddi oranda artarak 2016 sonu itibarıyla 15 milyar tonu geçtiğini belirten Albayrak, “Bu kadar rezervin olduğu bir ülkede, yılda 40 milyon ton civarı kömür ithal ediyorsanız düşünmek lazım. ‘Yerli kaynaklardan yapalım’ dediğinizde de birileri ortalığı ayağa kaldırıyor, ‘ithal kömürden yapalım’ dendiğinde kimse ses çıkarmıyorsa buna da bir bakmak lazım.” dedi.
Albayrak, çevre anlamında AB standartlarının üstüne çıkıldığını belirterek, “Türkiye’nin çevre standartları çok daha ileride. Yerli istihdam, yerli ekonomi ama en çevreci bir şekilde bunu yapacağız. Birileri bundan rahatsız oluyor, olabilir. Kolay değil, sadece ithal kömüre ödediğimiz para yıllık 3-5 milyar doları buluyor. Yenilenebilirde de birileri yapamaz dedi ama çalıştık, koşturduk, özellikle güneş ve rüzgarda devrim niteliğinde adımlar attık.” diye konuştu.
Türkiye’nin kendi SCADA sistemlerini geliştirmesinde üniversitelerin daha fazla devreye girmesi gerektiğini vurgulayan Albayrak, şunları kaydetti:
“Kim süreçleri yavaşlatıyorsa bilmiyorum ama süreçleri daha da hızlandıracak ve özel sektörle iş birliği yapacağız. Kimse alınmasın, gocunmasın. Öte yandan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) artık sadece düzenleyici bir kurum olarak değil, üniversiteler ve sanayi ile iş birliği içinde olacak. Önümüzdeki dönemde daha somut bir şekilde açıklayacağımız proje bazlı adımlarla TAEK’i çok farklı bir noktaya dönüştüreceğiz. Öyle bir yüzyıla girdik ki, ya var olacaksınız ya da yok olacaksınız. Bu anlamda ümidimiz de gücümüz de yerinde. Dolayısıyla üniversiteler bazında bakıldığında sizlerin de ne kadar katkı sağlayacağınızla ilişkili bir resimle birlikte karşı karşıya kalmamız gereken bir dönem artık. Taşın altına artık hepimiz elimizi koyacağız. Bu noktada bakıldığında çok ama çok kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu yüzyıl, artık refahın batıdan doğuya kaydığı, Çin ve Hindistan gayrisafi milli hasılalarının G-20 ülkelerinin toplamını geçtiği bir dönem.”
Kaynak: AA
Yenicag.Info