“Ankara’nın mültecilerle ilgili anlaşmadan vazgeçmesi Avrupa’yı Orta Doğu’dan yeni mülteci akınıyla karşı karşıya koyabilir”.
Amerika-Azerbaycan Gelişime Destek Fonu’nun Baş uzmanı Aleksey Sinitsın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle ilişkilerinin geleceğini Yeni Çağ Azerbaycan‘a değerlendirdi.
Sinitsın’a göre Brüksel Ankara’yı kendi safında görmek istemese de onu kendinden fazla uzaklaştırmayı da istemiyor:
“Daha yazın sonlarında Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, ülkenin başkanlık sistemine geçmesinden sonra Avrupa Birliği’ne üye olma konusunun Ankara’nın temel prensibi olarak kaldığını beyan etmişti. Çavuşoğlu, Türkiye’nin bu yönde çalışmalarını sürdürdüğünü ve Brüksel’den de adımlar beklediğini söylemişti.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçimlerinde zafer kazanmasından sonra Batı’nın bir dizi beyin merkezleri Türkiye’ye yönelik politikanın gelecek yönlerine dair sürekli müzakereler yapıyordu.
Örneğin, Karnegi Fonu’yla işbirliği yapan İtalyan uzman Marko Pyerini, “Avrupa Birliği, Türkiye ile ilişkileri iyileştirme üzerine düşünmelidir. Buna rağmen Türkiye’nin Birliğ’e tam haklı üyeliği yönündeki görüşmelere geri dönmesi pratik olarak mümkün değil – Berlin, Paris, Lahey ve Viyana bunu kabul etmeyecektir” diye konuşmuştu. Yani Türkiye’ye karşı tutumda Avrupa Birliği’ni ilgilendiren konular farklıdır.
Ama tüm bunlara rağmen, Türkiye şu anda Akdeniz ve Avrasya bölgesini kapsayan çok önemli bir güç merkezidir. Hükümetlerin varlıklarını koruma konusunda kriz yaşadığı bir dönemde Avrupa siyasi ve ekonomik alanda Türkiye’yle birleşme fikri üzerine düşünmeyor.
Diğer yönden Avrupa Birliği Türkiye’yi kendinden uzaklaştırmayı istemiyor. Her halde seksen milyonluk nüfusuyla dünyanın en güçlü yirmi ekonomisinden biri olan Türkiye’den vazgeçmek mümkün değil. Türkiye’de sadece Almanya’nın altı binden çok şirketi veya şirket şubeleri var.
Türkiye savaş yeteneği yüksek olan yarım milyonluk bir orduya sahip. Eğer Türkiye NATO’yu terk ederse o zaman alyansın sol kanatı çöker ve blok ağır askeri siyasi kayıplar verir. Aynı zamanda Ankara’nın mültecilerle ilgili anlaşmadan vazgeçmesi Avrupa’yı Orta Doğu’dan yeni mülteci akınıyla karşı karşıya koyabilir.
Bu şartlarda Türkiye’yle Rusya arasındaki ilişkilerin gelişimi Azerbaycan için de büyük önem ifade ediyor. NATO üyesi olan Türkiye ile Rusya gibi stratejik ortağa sahip olmak Bakü için ideal bir durumdur. Bu, Azerbaycan’ın güvenli gelişiminin garantörüdür. Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişimi Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün sağlanmasına iyi bir zemin hazırlıyor”.
Kafkas Ömerov