Azerbaycan özel timinin Şuşa operasyonu Türkiye’nin Yakın Dövüş Akademisi’nde öğretilecek

International Practical Martial Arts Academy’nin kurucusu ve aynı zamanda başegitmenliğini yapmaktayım. Kurucu eğitmen hocamiz Teyyar Tosun ile birlikte Sivil hayatta insanların kendilerini korumasına yönelik sistem ve tekniklerin KAPAP KRAV MAGA organizasyonuyla insanlara aktarılmasını sağlıyoruz. 6 yıldır uluslararası önemli organizasyonların seminer ve eğitimlerinden edindiğimiz tecrübelerle askeri ve sivil hayatta kullanabilecek birçok yakın dövüş tekniğini repertuarımıza kattık. Her geçen gün de güncellenerek kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz.

Dünyada Yakın dövüş egitimlerinin verildiği bir programı olan ve sahadan aldıkları verilerle programlarını güncelleyen üç ülke öne çıkıyor: Amerika, İsrail ve Rusya.

Gelişen yeni harekat ve taarruz konsepti ile birlikte çatışma alanları meskun mahal dediğimiz şehir içlerine taşınmıştır. Sivillerin de zarar görmemesi için operasyonel birlikler bu yüzden daha dikkatli olmak zorunda olduklari için olası aksi bir durumda yaşanacak sıcak bir temasta yakın dövüş tekniklerine büyük ihtiyaç duymaktadır.Örnek olarak

Amerikan ordusunu yaptığı çalışmalardan birinde 2004-2008 yılları arasında Irak ve Afganistan’da görev yapan 1226 askerin %19’u görev sırasında yakın dövüş tekniklerini kullandığını belirtmiş, en yaygın olarak boğuşma teknikleri (%72,6) kullanılmış, %5,5 ise tekme ve yumruk tekniklerini kullandığı tespit edilmiştir.

Rus “Spetnaz” ve Israil “YAMAM” başta olmak üzere operasyonel birliklerinin kendine has ve devamlı güncellenen eğitim programlarının olduğunu bilmekteyiz.

Sahaya baktığımızda geçen yıl Şuşa’da Azerbaycan ordusunun özel kuvvetler personeli yoğun sis nedeniyle mevcut iha-siha desteğinden uzak, dağlardan şehre sızmış göğüs göğüse dövüşerek sahada kanını akıtarak adeta destan yazmıştır. Buradan çıkarılacak verilerle birlikte operasyonel birliklerin yakın dövüş egitimlerinde “Bıçak” kullanımının son derece önemli olduğu sonucuna varıyoruz. Tüfek ve tabanca kullanımına ek bıçak ile özellikle “sinsi taarruz” anında düşman hattının gerisine yapılan sızmalarda düşman kuvvetlerini etkisiz hale getirirken ses disiplinine riayet etmek için yakın temasta bıçak ve boğma tekniklerinden faydalanmak gerekir.

Operasyonel birimlere yine ülkemizden güzel bir örnek verelim.

800`e yakın şehit verdiğimiz kamuoyunun Hendek operasyonları olarak bildiği meskun mahal operasyonları. Yıl 2015, yer Nusaybin.
Sıçrama metodu ile ele geçirilen 4 katlı bir binada özel birimlerimiz üst katlarda düzen aldıklarında bir kahramanımız giriş katı mutfağında iken çelik yeleği dahil techizatini çıkarmış vaziyette yüzünü yıkarken arkasından ona karsı bir hamlenin olacağını hissederek döndüğünde mutfak tezgahının üzerinde kendisini boğmaya doğru hamle yapmış bir teröristin olduğunu görmüş, daha önce bireysel olarak Judo ve Jiu Jitsu eğitimleriden aldığı tecrübe ile çok hızlı reaksiyon vererek yere atmış ve boğarak boynunu kırmıştır. Bu anlattığımız 10 sn bile sürmemiştir. Gürültünün duyulması ile üst kattan aşağıya inen diğer arkadaşları ikisini de yerde görüyorlar etrafa baktıklarında başka bir yerden açılmış bir tuneli farkediyorlar. Bir kaç teröristin daha çıkma riskiyle el bombasiyla tüneli patlatıyorlar. Burada çok önemli bir husus var. Bu kahramanimizımız yakın dövüş bilmeseydi kendiyle birlikte bütün operasyonel birimimiz olası tunelden gelecek diğer teröristlerinin kontra bir baskınıyla orada şehit olacaklardı. Kendisiyle birlikte ekip arkadaşlarının hayatını da kurtarmıştır. Bu gerçek bir kahramanlık örneğidir.

Gelişen teknolojik gelismelerle birlikte yakın dövüş eğitimleri ihmal edilmemeli, aksine yeni teknikler geliştirilerek arttırılmalıdır. TSK, Polis ve Komando Tugayları başta olmak üzere kolluk kuvvetleri ve özellikle operasyonel birimlerde “Basit-Sade ve Sonuç Odaklı” bir yakın dövüş eğitim programının oluşturulması hayati önem taşımaktadır.

Harp okulları(4+1 yıl) ve Astsubay Meslek Yüksek okulları(2yıl) bünyesindeki “Savaş Beden Eğitimi” dersine ilk etapta dışarıdan bu işin uzmanı “Combat Fight” dediğimiz bu disiplinin oluşması ve kendi bünyesinde yetişecek eğitmenlerle birlikte sahadan gelecek verilerle devamlı kendini güncelleyebilen ve ısrarla söyledöğimiz temelde “Basit-Sade ve Sonuç odaklı” bir yakın dövüş eğitim programının oluşturulması gerekir.

Bu anlattıklarımdan yola çıkarak ben Onur Birzak olarak kendi üzerimize düşen her konuda da göreve hazır olduğumuzun bilinmesini isterim. Eğitimli insanların hayatın her alanında ülkemize katkı vermesi gerektiğini düşünüyorum. Öğrendikleriniz öğretebilirseniz değerlidir. Şu anda sivil insanlara verdiğimiz eğitimlerle bu anlamda katkı sağlamaya çalışıyoruz. Bahsettiğimiz yönde kapsamlı bir çalışma ordumuz için de gerçekleşir ve bize de ihtiyaç duyulursa, organizasyonumuzla beraber her türlü konuda elimizden gelenin en iyisini ortaya koymaktan onur ve gurur duyarız.

Röportajımızın ikinci kısmı Kurucu Egitmenimiz Teyyar Tosun’un sivil hayatta kadına şiddetin önlenmesi ve bireylerin günlük hayattaki gereksinimleri hakkındaki değerlendirmesi ile devam edecek.