Azerbaycan Sağlık Bakan Yardımcısı Elsever Ağayev, “Türkiye halkına, devletine, Cumhurbaşkanına minnettarız. Hem manevi hem siyasi destek anlamında yanımızda olduğunuz için teşekkür ediyoruz.” dedi.
Türk Konseyi Sağlık Bilim Kurulu toplantısı için İstanbul’da bulunan Ağayev, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada Kovid-19 salgını başladığında Azerbaycan’ın da gerekli tedbirleri aldığını, Başbakan Ali Esedov rehberliğinde bakanların yer aldığı bir kurul oluşturulduğunu, salgınla ilgili kararların alınmasının ve günlük durumların bildirilmesinin bu merkezce sağlandığını anlattı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in talimatıyla yaklaşık 2 ayda 4 bin yatak kapasiteli 12 modüler hastanenin Kovid-19 hastalarının hizmetine açıldığını aktaran Ağayev, Kovid-19’u hafif geçiren kişilerin de ilaçlarının devlet tarafından verildiğini, izole şekilde tedavilerinin evlerinde sürdüğünü aktardı.
Ağayev, Kovid-19 vakalarının dünya genelinde arttığına işaret ederek, Azerbaycan’da da bugüne dek maksimum 500-600’lere ulaşan günlük vaka sayısının bini, toplam vaka sayısının ise 53 bini geçtiğini belirtti.
Ülkedeki vaka artışı nedeniyle önleyici tedbirlerin gündeme geldiğini söyleyen Ağayev, yüz yüze eğitime başlanılan okulların 1 haftadır kapalı olduğunu ve online eğitimlerin sürdüğünü kaydetti.
Ağayev, Azerbaycanın 7-8 bölgesi ve bazı köylerinde, vaka sayıları arttığı için önleyici tedbir olarak giriş ve çıkışların yasaklandığını dile getirerek, “Hasta sayısı arttığında devletin çalışmaları neticesinde kontrol altına alınır ve hasta sayıları azaltılır. Bu hastalığın korkulu tarafı nedir? Ölümse, vakalara göre ölüm oranına bakıldığında bu yaklaşık 1,5 civarındadır. 53 bini aşkın hasta, 700’e yakın vefat sayımız var.” ifadelerini kullandı.
Ermenistan’ın, Dağlık Karabağ işgali
Kurul toplantısındaki konuşmasında Ermenistan’ın saldırılarına işaret ederek, dünyanın koronavirüse karşı mücadele verdiği bir dönemde, Azerbaycan’ın “başka virüslerle” de mücadele ettiğini dile getirdiğinin hatırlatılması üzerine Ağayev, şöyle konuştu:
“Azerbaycan’ın hali hazırda iki cephesi var. Bu pandemiyi bir savaş ilan etmiştik. Dünya bununla bir muharebededir. Sağlık toplantısı olduğu için ülke adı söylemedim ve ‘ikinci bir virüs’ adını koydum. Bu virüsle de mücadele ediyoruz. Azerbaycan 30 yıla yakındır bu meselelerle ilgili barışa varmaya çalışıyor. Toplantılar da sayısızdır ancak bunların hiçbir neticesi olmadı. Sadece Karabağ bölgesine değil Azerbaycan’ın diğer bölgelerine de saldırdılar. Yedinci ayda Tovuz bölgemize saldırdılar ve cevaplarını aldılar. Onların sivillere yaptığı bu atakların cevabını dövüş meydanında Azerbaycan tarafı fazlasıyla veriyor. Bizim topraklarımızdan kaçmaya başladılar.”
Ağayev, Türkiye’nin bu süreçte Azerbaycan’a desteğine ilişkin, “Sayın Bakanım da söyledi, yanıkla ilgili Türkiye’den uzmanlar da Azerbaycan’a 2 ekip olarak geldi. İhtiyaç olduğunda, her sahada Türkiye’yi yanımızda görüyoruz. Bir daha da vurgulamak istiyorum ki; Türkiye halkına, devletine, Cumhurbaşkanına minnettarız. Hem manevi hem siyasi destek anlamında yanımızda olduğunuz için teşekkür ediyoruz.” dedi.
Kurulun ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile gerçekleştirdikleri ikili görüşmede, iki ülkenin de her zaman birbirinin yanında olduğunun vurgulandığını aktaran Agayev, 1994’te Türkiye ile sağlık alanında imzaladıkları ve daha sonra yenilenen protokol kapsamında faaliyetlerini sürdürdüklerini anlattı.
Azerbaycan’a Türkiye’den birçok doktorun gelerek, özel hastanelerde faaliyet gösterdiklerini belirten Ağayev, kapılarının onlara her zaman açık olduğunu dile getirdi.
Azerbaycan Sağlık Bakan Yardımcısı Elsever Ağayev, sözlerini şöyle tamamladı:
“İnsanlarımız Türk doktorlarına güvenle yaklaşıyorlar. Rahatsızlığı olan da Azerbaycan ve Türk doktorlarına inanıyor. (Pandemiden önce) Gidiş gelişte problem olmadığı zaman da hastalarımızın çoğu Türkiye’ye geliyordu. Biz buna da çok normal bakıyoruz çünkü kardeş ülkemiz. Rahmetli Haydar Aliyev’in söylediği gibi ‘İki devlet bir milletiz.’ Adetlerimiz bir. Birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Bu nedenle bu kardeşlik daimi olmalıdır, daima devam etmelidir. Atatürkümüzün de dediği gibi, ‘Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir.”