“Azerbaycan’ın kapasitesi yeterli” – Bakan Çavuşoğlu

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, katıldığı canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan sorunlara, Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile gerilimlere değindi.

Çavuşoğlu’nun konuşmasından satır başları;

Ermenistan’a Temmuz ayında çok ciddi uyarı gönderdik, ‘Aklını başına al, bu yaptıkların yanına kalmaz’ dedik. Tüm bu uyarılara rağmen, bu cesareti nereden buluyor?

Bu sorun 30 yıldır çözülmedi. Minsk üçlüsünün somut bir adımı olmadı. Suriye’de yaptığımız iş birliğini buraya da yansıtmak istedik. İkili ya da çok taraflı bu sorun çözülmedi. Çözülmedikçe Ermenistan saldırıyor. Uluslararası toplumun çağrılarına bakıyoruz, ‘Çatışmalar dursun.’ Dursun da, Ermenistan’a Azerbaycan topraklarından çekilmesini söylüyor musunuz? Diplomasi yoluyla bu çözülmedi, Azerbaycan da topraklarını savunmaya, kendi topraklarında mücadele ederek veriyor. Ukrayna’da, Kırım’da bunu yapıyor muyuz? Eşit yaklaşmak gerekiyor. Azerbaycan bunu sahada çözmek istiyorsa da yanında olacağız.

Ermenistan bugün başka ülkelerden, hatta Rusya’dan bu cesareti bulmasaydı, bunu yapamazdı. Azerbaycan ‘Benim gücüm var’ diyor. Azerbaycan ile iş birliğimiz olduğu gibi, askeri yardımımız da olabilir. Askeri malzemeleri bizden ya da başkasından almıştır, gayet doğaldır. Bir millet, iki devlet anlayışıyla olmuştur. Kendi topraklarını kurtaracak kapasitesi vardır. Nerede, nasıl asıl yardıma ihtiyacı olursa da, biz devlet, millet olarak can Azerbaycan’ın yanındayız.

Biz diplomasi yoluyla, barıl yoluyla çözülmesini tüm platformlarda savunduk. 30 yıldır sorunun çözülmesi için Azerbaycan da, biz de somut hiçbir öneri görmedik. 30 yıldır çözülmediği gibi, Ermenistan saldırganlığını sürdürüyor, Ortadoğu’dan getirdiği kişileri de topraklara yerleştiriyor.

‘Ermenistan mı, Azerbaycan mı?’ deseniz, ülkeler Ermenistan’ı destekler. Ayrıca tek başına ateşkes sorunu çözmez, ‘Ermenistan derhal Azerbaycan topraklarından çekilsin’ demeleri gerek, bunu diyorlar mı? Hayır. ‘Çatışmalar dursun’ diyorlar, nasıl olacak bu? Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si işgal edilmiş bir ülke olarak bugüne kadar çok sabretti. Büyük bir travma. İnsanlar evlerinden, şehirlerinden uzak kalıyor. Hiç kimse bunu görmüyor, görmezden geliyor. Azerbaycan hukuken haklıdır. Halkın duygularını, hassasiyeti de yazdıklarından görüyoruz.

“AB İLE BİRAZ DAHA İYİ BİR DİYALOĞUMUZ VAR”

Pandemi tam başladığında Cumhurbaşkanımızın Brüksel ziyaretinde, ilgili komiserlerle temaslarımız, daha iyi bir ortam var. AB’nin her politikasında bölünmüşlük ve Türkiye karşıtlığı da var. Türkiye’nin AB ile ilişkilerini rehin almaya çalışanlar da var. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi… Doğu Akdeniz’deki neticelerle gerginlik oldu. Bu süreçte de diplomasiyi hiçbir zaman kenara bırakmadık. Özellikle Cumhurbaşkanımız ile Merkel arasında yoğun bir temas var. Diplomasiye tanıdığımız fırsatları Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi tepti. Yunanistan görüşmelere açık olduğunu nihayet söyledi. Kendine güvenen ülke tezlerini güçlü bir şekilde savunmalı. Türkiye’nin de beklentileri var. 18 Mart mutabakatı geçerliliğini yitirmedi ama güncellenmesi gerekiyor. Gümrük Birliği anlaşmasında somut adımlar bekliyoruz. Vize serbestiyeti, terörle mücadele konularında beklentilerimiz var, olumlu adımlar bekliyoruz. Tek taraflı olmaz bu işler, zirveden beklentilerimiz bu.

Doğu Akdeniz’de bir konferans fikri Cumhurbaşkanımız’dan çıktı. ‘Bir araya gelip hakça bir anlaşmaya varırız’ dedik. Bugüne kadar Türkiye’yi dışlayıcı adımlar atıldığı için biz de kendi adımlarımızı attık. Borrell ile beni görevlendirdiler, bunun üzerine çalışıyoruz, kimler katılır, hangi formatta olur diye.

“MACRON, CUMHURBAŞKANIMIZIN MEKTUBU ÜZERİNE GÖRÜŞMEK İSTEDİ”

AB ülkelerinin çoğunluğu, Türkiye’nin haklı taleplerini çok iyi anlıyorlar. Doğu Akdeniz konusunda da önemli ülkelerin liderleri hukuken Meis adası konusunda haklı olduğunu kabul ediyorlar. Biz tezimizi çok güzel şekilde anlattık. İngiltere, Malta, Ukrayna, Romanya, Yunanistan, İtalya çok örnekleri var. Konuyu bilmeyen, Türkiye sanki bir anda karar verdi, gemileri Doğu Akdeniz’e indirdi gibi algılıyor. Buraya nasıl gelindi, hangi çağrılarda bulunduk, çözümleri konusunda neler önerdik? Bunları hep anlattık, bir de 4 sayfalık bir mektubu AB üyelerine, NATO ve BM Genel Sekreterlerine gönderdik. Cumhurbaşkanımız tüm AB liderlerine mektup gönderdi, Macron bunun üzerine görüşmek istedi.

Yunanistan ve Rum Kesimi başka konuları bahane ederek, AB’yi hep rehin almıştır. ‘Bizi desteklemezseniz, alınacak kararları veto ederiz’ diyorlar. Mesela, “Türkiye’ye yaptırım uygulamazsanız, Belarus’u veto ederiz.” Bu konuyla Belarus’un ne alakası var? ‘Cumhurbaşkanımız neden “Dünya beşten büyüktür” diyor, oradaki veto hakkından dolayı.

“YUNANİSTAN İLE KOMŞUYUZ, SİLAH SATANLARIN AMAÇLARIYLA ADIM ATMAMALILAR”

Biz iki komşuyuz ve aramızda geçmişten bu yana çözülememiş sorunlar var. Bizden önceki iktidar, istikşafi görüşmeler diye bir şey bulmuş, biz de bunu sürdürdük. 2016’dan bu yana Yunanistan bu görüşmelere yanaşmak istemedi. O günkü Dışişleri Bakanı Koçiyas’la da biz gayrıresmi görüşüyorduk, ama yakın dostum olmasına rağmen Dendias’la bu diyaloğu yakalayamadık. Yunanistan bu süreçte şunu anlaması gerekiyor: Birilerinden aldıkları destekle, onların silah satmak amacıyla ortamı gerginleştirmek için yaptıklarıyla adım atmamaları gerekiyor.

Herkes kendi bayrağı için hassas, bizim bayrağımız Yunanistan’da yakıldı, tepkimizi gösterdik. Bu hassasiyeti herkese göstermemiz gerekiyor. Bayraklara yapılan saldırıları doğru bulmuyoruz. Bir ülkeyle sorunlarımız var diye, bu ilkesel tutumumuzdan vazgeçecek değiliz.

“ABD, İKİ TARAFA DA GENEL OLARAK EŞİT DAVRANIYOR”

ABD’nin bugüne kadar Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde dengeli bir tutum sergilediğini, iki tarafa da eşit davrandığını gördük. Biden, Başkan Yardımcısıyken KKTC’ye giderek görüştüler. Pompeo bunu yapmadı, kendisine de söyledim. Önceki hükümetler bunu yapıyordu. Herkes herkesi ziyaret edebilir, Ama Kıbrıs konusunda bazı ülkelerle rekabet halinde olduğunu görüyoruz. ‘Burayı kaptırmamalıyım’ gibi…

“TÜRKİYE’NİN NEREDE OLDUĞUNU BİLMEYENLERİN AHKAM KESMESİ CEHALETTİR”

Amerikan seçimlerine baktım biraz gergin geçti. Bu zaten bekleniyordu karşılıklı suçlamalardan sonra… Amerikan halkı televizyondaki bu tartışmalara önem veriyor. Hangi aday iş başına gelirse gelsin, ilişkilerimizi geliştirmek isteriz ama onlarında bunu yapması gerekiyor. Başka ülkelerin, adayların da Türkiye’yi seçim malzemesi yapmasına karşıyız. Demokratların Türkiye’yi hedef aldığını gördük. Biden Ocak ayında Türkiye ile ilgili açıklama yaptı, Pelosi de Türkiye ile ilgili konuştu, tepkilerimizi gösterdik. Daha Türkiye’nin nerede olduğunu bilmeyenlerin Türkiye hakkında ahkam kesmesi cehalettir. Türk halkının iradesine saygı duyacaksınız. Milletimiz 15 Temmuz’da neden sokağa çıktı? Dikta yönetimlere karşıdır, kendine hizmet edenleri sever.

Biden’ın son çağrısını da doğru bulmuyorum. ‘Türkiye gibi ülkeler Azerbaycan’dan uzak dursun’ çağrısını anlamayız. Azerbaycan’ın meselesi bizim meselemiz ve sorunumuz. Türkiye ile Azerbaycan’ı ayrı düşünemezler.

Macron da bizimle ilgili açıklama yapmış. Bugüne kadar Ermenistan’ı desteklemek dışında ne yaptınız? Macron’un “Azerbaycan’ın topraklarını yeniden fethetmesi” ifadesi, topraklarının işgal edildiğini kabul etmiş demek. Sayın Aliyev ilk seçildiğinde yemin törenine gitmiştim, “Elbette bizim de sabrımız sınırsız değildir” demişti 17 yıl önce, hiç unutmuyorum bunu.

Hafter kısa süre içinde Libya’yı ele geçirecekti, Fransa da bunu destekliyordu, yine olmadı canları sıkıldı. Gereksiz agresifleştiler.