Türkiye ve Azerbaycan iki dost ülke, iki kardeş toplum; “bir millet, iki devlet” hatta…
Sovyet döneminin zihinleri, kültürleri, akrabalıkları silme operasyonlarının ardından 1990’larda yeniden kurulan köprüler, yeniden hatırlanan kardeşlikler, yeniden şekillenen dostluklar Türkiye ile Azerbaycan’ı her alanda yakınlaştırmaya başladı; büyük oranda başarılı da oldu. İlişkilerimiz eskiye nazaran çok daha iyi artık…
İlişkilerin bir yönü biz eğitimcileri ilgilendiriyor; Azerbaycan’dan Türkiye’ye eğitim için gelen çok sayıda öğrenci bulunuyor. Ancak bu sayının daha da artmaması için bir neden yok…
Türkiye son yıllarda Orta Asya ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere çok farklı coğrafyalardan ve kültürlerden öğrencilerin tercih ettikleri bir ülke konumuna geldi. Türkiye’deki üniversitelerde eğitim gören yabancı öğrenci sayısı 2019 yılında 154 bine ulaştı. Bu sayının onda birini Azerbaycanlı öğrenciler oluşturuyor (2018 yılında 14 bin 878 Azerbaycanlı öğrenci Türkiye’de lisans ve lisansüstü eğitim almak için bulunuyordu).
“Türkiye’deki Azerbaycanlı Öğrencilerin Eğitim Süreci” üzerine bir çalışma yapan Könül Abaslı’nın sorularına yanıt veren Azerbaycanlı öğrenciler, “daha iyi ve kaliteli bir eğitim sistemi, daha çok kaynağa erişim, konferans ve benzer bilimsel etkinliklere katılma imkânları, uluslararası öğrencilerle etkileşim ve bilgi alış verişi”, “staj ve konferans süreçlerinin sürekliliği, araştırma becerileri yüksek öğretim üyelerinden ders alma”, “alanında gelişmiş olan profesyonel hocalardan daha kaliteli bir eğitim alma” gibi avantajları dile getirmiştir. Öğrenciler gelecekteki kariyerleri, kişisel gelişime sunduğu olumlu katkılar, farklı kültürleri tanıyabilme fırsatı, öğrencilere sunulan burs, öğrenci indirimleri vs. imkânları, uyum rahatlığı ve dil konusundaki kolaylıkları avantaj olarak gördüklerini belirtmiştir.
Mehmet Sezai Türk ise yabancı uyruklu öğrencilerin en fazla İstanbul Üniversitesini tercih ettiklerini, onu Anadolu Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi ve Ankara Üniversitesinin takip ettiğini belirlemiştir.
Bu bilgiler Azerbaycanlı gençler için yol gösterici olabilir; ancak ben burada mensubu bulunduğum Atatürk Üniversitesi’nin de son 10 yılda yaptığı atılımlarla Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri arasında yer aldığını, dünya çapında yapılan “ilk 500” sıralamalarına girmeye başladığını belirtmek istiyorum. Atatürk Üniversitesi, Türkiye’nin dördüncü üniversitesi olarak kurulan ve 63 yıldır eğitim veren köklü, geleneği olan, geniş imkanlara sahip bir eğitim kurumudur. 23 fakültesi ve 400 bini aşkın öğrencisiyle (bu sayının 340 bini açık ve uzaktan öğretim öğrencileri oluşturuyor) Türkiye’nin en önemli eğitim kurumlarından biridir. Kütüphaneleri, sosyal mekanları, spor tesisleri, hastaneleri, çiftlikleri, medya merkezleri, televizyonu, gazetesi ve çeşitli bilimsel yayınları ile öğrencilerinin her türlü ihtiyaçlarına cevap verebiliyor.
Bunlar Atatürk Üniversitesinin tercih edilmesi için yeterli sebeptir. Azerbaycanlı öğrenciler için bu özelliklerinin yanı sıra kültürel ve coğrafi yakınlık da ayrıca bir tercih sebebi sayılmalıdır (Şunu da belirtmek isterim ki, Atatürk Üniversitesi coğrafi konumu itibariyle yani İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlere uzak olması sebebiyle hak ettiği ilgiden/tercihten mahrum kalmakta ve dezavantajlı görülmektedir. Oysa, Erzurum tam da bir eğitim şehridir; öğrencilerine sunduğu imkanlar ve deneyimli, donanımlı ve alakadar öğretim kadrosu ile İstanbul ve Ankara’daki üniversitelerin çoğundan daha iyidir).
Birkaç cümle de gazetecilik/medya eğitimi ile ilgili olsun: Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi 20 yıllık geçmişi ile binlerce mezun vermiş bir fakülte olarak Türk yüksek öğretiminde saygın bir yer edinmiştir. Mezunları hem sektörde (gazete, televizyon, ajans, internet medyası vs.) hem de akademide önemli mevkilere gelmiştir. Fakültenin (ve Gazetecilik Bölümünün) eğitim kadrosu, Türkiye’nin en iyi fakültelerinde eğitim görerek kendilerini yetiştirmiş, önemli bir kısmı sektör tecrübesi de yaşamış öğretim elemanlarından oluşmaktadır. Öğrencilerine hem lisans hem de lisansüstü düzeyde özverili, ciddi, yenilikçi eğitim vermektedir. Erzurum’un Türkiye’nin önemli medya merkezlerinden biri olması da öğrenciler için ayrıca bir avantajdır.
Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin siyasi, ticari, ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan iyi olması önemlidir; ama belki en önemlisi eğitim alanındaki ilişkilerin ve yakınlığın artırılması gerektiğidir. Bu açıdan iki ülkenin birbirine vereceği çok şeyler bulunmaktadır; Atatürk Üniversitesinde müzik, resim, edebiyat alanında eğitim veren Azerbaycanlı hocaları görmek, birçok fakültede Azerbaycanlı gençleri görmek güzel bir şey, ancak bunların sayısının artması, kültürel ve coğrafi yakınlığın sağladığı avantajların yansımalarını daha ileri boyutlara taşımak daha güzel olacaktır.
Prof. Dr. Hakan Temiztürk
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı