Çavuşoğlu: Demokratik muhalefetle teröre destek verenler ayrımını bilmeliyiz

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, gerçek demokratik muhalefetle teröre destek verenlerin ayırt edilmediğini belirterek, “Gazeteci kimliğine sahip olmak her türlü suçu işlemeyi meşru göstermez veya başka bir meslek de olabilir. Hain darbe girişiminin içinde bulunan ve bu darbe girişimine aktif destek veren kim olursa olsun, ister gazeteci ister asker ister polis ister siyasetçi fark etmez, hepsi aynıdır, birini diğerinden ayıramayız.” dedi.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapılan Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı’nın ardından Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonunun Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn ile ortak basın toplantısı düzenleyen Çavuşoğlu, Türkiye ile AB arasındaki diyalog ve iş birliğinin devam etmesinden yana olduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mayıs ayında AB liderleriyle yaptığı görüşmenin ilişkilerde “yeni bir sayfa”nın açılmasına vesile olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, belirlenen yol haritası çerçevesinde karşılıklı ziyaretlerin sıklaştığını, çalışmaların daha verimli hale geldiğini ve iş birliğinin giderek arttığını bildirdi.

Bugünkü toplantının da yol haritasının uygulanması bakımından önemli olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, Türkiye ve AB’yi ilgilendiren katılım müzakereleri, enerji, gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesi, terörle mücadele, göç anlaşmasının uygulanması gibi konuları değerlendirdiklerini kaydetti.

Türkiye ile AB arasındaki iş birliğinin neticelerini verdiğini ve Yunan adalarına geçen kaçak göçmen sayısında yüzde 99’luk bir azalma olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye olarak yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz. Avrupa Birliği de yükümlülüklerinin bir kısmını yerine getirmiştir. Bazı konularda eksiklikler var. Bu eksiklikleri nasıl gideririz bugün bunu da değerlendirme fırsatı bulduk. Özellikle Suriyeli göçmenlere aktarılması gereken yardım miktarı ve gönüllü yerleşim gibi bazı konularda eksiklikler var. Ama diğer taraftan vize serbestisi ve geri kabul anlaşmasını da bu göç anlaşmasına bağlamıştık. Bunların da uygulanmasıyla ilgili adımlarımızı birlikte atmaya devam etmeliyiz.”

Bölgesel meseleler

Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz, Suriye, Irak, Libya, İran, Ortadoğu barış süreci, Rusya ve Ukrayna gibi bölgesel konuları da görüştüklerini aktaran Çavuşoğlu, Türkiye ile AB’nin bu konulara bakış açılarının büyük oranda uyum gösterdiğini vurguladı.

Bölgenin istikrarı, barışın sağlanması ve huzurun tekrar temini için bugüne kadar AB ile hareket ettiklerini söyleyen Çavuşoğlu, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin bir an önce çözümü için de çaba sarf ettiklerini anlattı. Çavuşoğlu, bu minvalde Mogherini’nin Kuveyt ziyaretini de “faydalı” diye niteledi.

Suriye’de ateşkesin tesisi, siyasi çözüme ulaşılması ve ülkenin yeniden imarı konusundaki çalışmaları da sürdürdüklerini belirten Çavuşoğlu, Irak konusunda da sadece Musul’un DEAŞ’tan temizlenmesinin yeterli olmadığının, Irak’ın bütün sorunlarının aşılabilmesi için Irak’a desteğin devam etmesi gerektiğinin altını çizdi.

Libya’da da bir “belirsizlik” bulunduğuna işaret eden Çavuşoğlu, birlik ve beraberliğin sağlanması ve terörle mücadeleye destek olunması gerektiğini kaydetti.

İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlalleri

İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerine de değinen Çavuşoğlu, “Harem-i Şerif’teki İsrail’in uygulamalarını doğru bulmadığımızı özellikle vurguladık. Bu konuda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirve Başkanı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ve bizlerin yoğun gayretleri var. İsrail’in attığı adımlar var. Durumun bir an önce normalleşmesi gerekiyor. Ve bir daha bu tür sorunların tekrar edilmemesi gerekiyor. Önümüzdeki hafta İİT İcra Komitesi Bakanlar Toplantısı’nı da İstanbul’da gerçekleştireceğiz.”

“Demokratik muhalefetle teröristleri bir tutmamak gerekiyor”

Türkiye-AB ilişkilerindeki sorunların aşılması için diyalog ve iş birliğinin devam ederek güçlenmesi gerektiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, anlayış farklılıklarının da giderilmesi gerektiğini söyledi. Çavuşoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye’deki demokratik muhalefetle teröristleri ve teröre destek verenleri bir tutmamak gerekiyor. Elbette Türkiye’de demokratik muhalefet var. Halkın iradesiyle meclise veya diğer kurumlara seçilenler var. Fakat bunların içinde terör örgütüne silah taşıyanlar da var. Diğer demokratik muhalefetle terör örgütüne silah taşıyanları bir tutarsak o zaman halkın iradesine de saygısızlık yapmış oluruz.

Aynı şekilde gazeteci olsun, sivil toplum örgütü olsun fark etmez. İşini düzgün yapan gazeteci, özgürce yapan gazeteciyle terör örgütüne doğrudan destek veren adı ‘gazeteci’ varsa bunları da ayırmak lazım. Gazeteci kimliğine sahip olmak her türlü suçu işlemeyi meşru göstermez veya başka bir meslek de olabilir. Hain darbe girişiminin içinde bulunan ve bu darbe girişimine aktif destek veren kim olursa olsun, ister gazeteci ister asker ister polis ister siyasetçi fark etmez, hepsi aynıdır, birini diğerinden ayıramayız. O yüzden gerçek demokratik muhalefetle teröre destek verenleri ayırt etmezsek, bu ayırımı bilmezsek o zaman sorun orada başlar. Bunu çok iyi bir şekilde tespit edip ayırt etmek lazım. Bu konularda her türlü bilgiyi biz AB’ye vermeye, bilgiyi paylaşmaya hazırız, bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonraki süreçte de yapacağız. Avrupa kurumlarıyla da bu süreçte yakın iş birliğimiz var. Avrupa Konseyinin tavsiyelerini yerine getiriyoruz. Olağanüstü hal (OHAL) dönemindeki uygulamaların incelenmesi için bir komisyon kurduk.”

İktidara geldikleri günden bu yana çıkarılan yasaların hiçbirinin “geri adım” olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, hepsinin hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri güçlendirici yasalar olduğunun ve AB ile diyalog halinde çıkarıldığının altını çizdi.

Türkiye’nin sosyal hukuk devleti olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, “Terör örgütleri ile mücadele ediyoruz. Elbette bir darbe girişimine maruz kaldık. AB’den de yeterince destek görmedik. Bir yıl sonra yeterince destek görmeye başladık; o da açıklamalarla. Bunlarla mücadele ediyoruz. Bunlarla mücadele yaparken attığımız adımlar, alınan tedbirleri hukuk içinde yapmaya çalıştık, varsa bir hata bunu da düzeltiyoruz. Olağanüstü hal (OHAL) de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun bir şekilde gerçekleştirildi. Yani olağanüstü hal kararı, tıpkı Fransa’nın yaptığı gibi.” diye konuştu.

Türkiye’de herkesin demokratik seçimlerle iş başına geldiğini söyleyen Çavuşoğlu, ama demokratik şekilde seçildikten sonra terör örgütlerine silah taşınamayacağını belirtti. Çavuşoğlu, bu durumda tıpkı bugün olduğu gibi hukukun gereğinin yapılacağını vurguladı.

Türkiye-AB ilişkileri

Vize serbestisi meselesini de görüştüklerini aktaran Çavuşoğlu, Türkiye’nin 5 kriter üzerinde çalıştığını ve hazırladıkları belgeyi AB’ye ulaştıracaklarını anlattı.

Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi hususunda da 3 tur görüşme yapıldığını dile getiren Çavuşoğlu, bu süreci de AB içindeki muhataplarıyla yürüttüklerini bildirdi.

Çavuşoğlu, “(Türkiye-AB ilişkileri) Kıbrıs gibi konular önümüzde engel olmamalı. Kıbrıs konusunda ne kadar yapıcı olduğumuzu, ne kadar çözüm için Crans-Montana’ya gittiğimizi bizzat Mogherini, Timmermans, Avrupa Birliği yetkilileri görmüştür. Yine Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri ve temsilcileri burada görmüştür. Çözümü kimin isteyip kimin istemediğini de net bir şekilde herkes görmüştür. Dolayısıyla Kıbrıs sorunu da artık Türkiye ve AB ilişkilerinin önünde adeta bir duvar, bir engel gibi durmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

“FETÖ, Uluslararası Af Örgütü Türkiye’yi de ele geçirmiş, tedbir almayıp ne yapacağız?”

Almanya ile ilişkilerin geleceğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, Türkiye ile AB arasında diyalog olmasının her konuda hemfikir olunacağı anlamına gelmediğini ancak ortak hedeflere ilerlemek gerektiğini söyledi.

Zaman zaman AB üyesi devletlerin de kendi arasında sorun yaşadığını hatırlatan Çavuşoğlu, Türkiye’nin de bazı AB üyesi ülkelerle sorun yaşayabileceğini dile getirdi. Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bir ülkeyi eleştirmek, Avrupa’yı, Avrupa Birliği’ni ya da Avrupa’nın değerlerini eleştirmek anlamına gelmez. Hangi ülke yanlış yapıyorsa pekala o ülkenin yanlışını söyleyebiliriz. Referandum zamanında Dışişleri Bakanı olarak benim uçuş iznim iptal edildi. Hamburg’daki otel rezervasyonum Alman istihbaratı ve polisi tarafından otele baskı yapılarak iptal edildi. Şimdi bunu hangi Avrupa değerleriyle bağdaştırıyorsunuz? Avrupa da maalesef dayanışma uğruna eleştirmeyi bırak, destek veriyor. Eee nerde kaldı standartlar? Zaten esas sorun burada. Biz ‘çifte standart’ diyoruz da neden bunu söylüyoruz?

Son zamanlarda iki tane gazeteciyi biz sınır dışı ettik, iki farklı ülkeden. İkisi de casusluk yapmaktan yakalandı. Yani Türkiye’de askeri üslerin fotoğraflarını çekip, Irak’a geçip Irak’takilerle paylaştı. O ülkeler bizden rica etti, iade ettik. Daha herhangi bir hüküm de yoktu. Son zamanlarda moda bu, gazetecileri ajan olarak kullan, yakalandığı zaman nasıl olsa kıyamet kopacak herkes hassasiyet gösterecek, Türkiye üzerinde baskı oluşacak. Şimdi bir tane Türk aynı zamanda Alman vatandaşı ajanlık yapmaktan yakalandı, Türkiye’de. Ne yapacağız?”

Çavuşoğlu, Uluslararası Af Örgütünün bugüne kadar Türkiye’de özgürce faaliyetlerini yürüttüğünün altını çizerek, bu tür örgütlerin herkesle de görüşebileceğini söyledi.

Ancak objektif ve dengeli olunması gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Görüşmek başka bir şey, o örgütün mensubu olmak başka bir şey. Bu örgütün (Uluslararası Af Örgütü) başındaki Taner Kılıç, FETÖ’nün, yani darbe girişiminde bulunan FETÖ’nün, FETÖ üyelerinin kullandığı ByLock programını kullanmış telefonunda ve buradan da FETÖ’nün yurt dışındaki üyeleriyle, üst düzey yöneticileriyle görüşme yapmış. Şimdi bu şahsın işlediği suç, Uluslararası Af Örgütünü bağlamaz ki. Bunun tutuklanması, Türkiye’nin Uluslararası Af Örgütüne karşı olduğu anlamına gelmez, şahısla ilgilidir bu. Diğer konu da tercümanın ihbarı üzerine bir soruşturmadır. Bizim siyasetçi olarak yapacağımız iş ancak soruşturma sürecinin hızlandırılmasını istemektir. FETÖ, tıpkı kurumlara, bakanlıklara yaptıkları gibi Uluslararası Af Örgütü Türkiye’yi de ele geçirmiş, şimdi burada tedbir almayacağız da ne yapacağız?”

Türkiye’nin ne Uluslararası Af Örgütü ne de başka sivil toplum kuruluşlarıyla bir sorunu olmadığını belirten Çavuşoğlu, “FETÖ gibi örgütleri yani biz terör örgütü olarak görüyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), terör örgütü ilan etti. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), terör örgütü ilan etti. Biz terör örgütü olarak ilan ettik ve tedbir alıyoruz. Ama AB bunu (FETÖ), Türkiye’de darbe yapmasına rağmen bir terör örgütü olarak görmediği için onlara yönelik attığımız her adımı hukukun ihlali olarak görüyor. Sorun burada, nasıl gördüğüne bağlı. Darbenin hemen arkasında da aynı anlayış vardı, şimdi de aynı anlayış var.” diye konuştu.

Anlaşmalar uygulanmayacaksa en baştan hiç imza atılmaması gerektiğini kaydeden Çavuşoğlu, Kıbrıs konusunda da böyle olduğunu hatırlattı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) üzerindeki ambargoları kaldırma kararı alınmasına rağmen bunun uygulanmadığını anımsatan Çavuşoğlu, bu durumda muhataplarına nasıl güveneceklerini sordu. Çavuşoğlu, Türkiye’nin bir şeyin altına imza attığında yükümlülüklerini yerine getirdiğini söyledi.

Almanya ile ilişkilerin normalleştirilmesi için mevkidaşı Sigmar Gabriel’le yakın diyalog içinde olduklarını dile getiren Çavuşoğlu, Almanya’da 3,5 milyon Türk vatandaşının yaşadığını ve Türkiye’nin Almanya’ya karşı bir husumeti olamayacağını vurguladı.

Çavuşoğlu, sorunları aşmak için mevkidaşı ile çalıştıklarını ifade ederek, “Umarım önümüzdeki süreçte ilişkilerimiz normalleşir, eskisinden de daha iyi noktaya gider. Bizim en büyük arzumuz budur.” şeklinde konuştu.

Kaynak: AA

Yenicag.Info