“DAEŞ-PYD itifakı, ABD’nin Rusya ve Türkiye’ye cevabı” – Rus uzman

Rus siyaset bilimci, İslam Araştırmalar Merkezi Başkanı Kiril Semyonov, PYD ve DAEŞ arasında elde edilen mutabakatı Yeni Çağ Haber‘e yorumladı.

Uzmana göre, bu mutabakatı Rusya ve Türkiye için “büyük hediye” olarak nitelendirebiliriz.

“BÜYÜK HEDİYE!”

“PYD liderleri kendi kendilerinin düşmanı değil. Hatta DAEŞ’le herhangi bir mutabakata varılsaydı bile, bunu hiçbir zaman resmen onaylamazdılar. Çünkü zaten bu belgelerin hiçbir hukuki dayanağı ve gücü olamaz.

Eskiden de ateşkesi sağlamak ve “hilafet” güçlerini bölgeden geri çekmek için DAEŞ’le anlaşmalar yapılıyordu. Herhalde bu durum, hiçkimse için sırr niteliğinde değil. Esad rejimi, Münbiç’te PYD’yle karşı mücadele ettiği dönemde DAEŞ’le anlaşmıştı. Hatta Esad rejimi PYD’ye yönelik diğer savaşlarda da DAEŞ militanlarını kullanıyordu.”

Atekes konusuna gelince Semyonov, Esad rejiminin DAEŞ aracılığıyla Yarmuk bölgesine kontrolü sağladığını düşünüyor:

“O bölgede uzun zamandır hiçbir askeri operasyon düzenlenmiyor. Buna karşılık Doğu Guta’da muhaliflere yönelik operasyonlar sürdürülüyor. Eğer gerçekten de PYD ve DAEŞ herhangi bir anlaşma yaptıysa, PYD’nin bu konuda ilk olmadığını belirtmek isterim. Ama anlaşmayı kağıt üzerine taşımaya gerek yoktu,çünkü bu durumda belgelerin gerçek olmasıyla ilgili şüpheler oluşabilirdi.”

PYD-DAEŞ İTTİFAKI

Semyonov ayrıca, PYD ve DAEŞ bünyesinde Arap kavimlerinden çok sayıda temsilci olduğunu söyledi.

“2015’te DAEŞ’e yönelik isyana kalkışan Şaytatları hatırlamak yeterli. İsyanın amansızca bastırılmasından sonra kavimin bir kısmı Kürtlerin kontrolü altındaki bölgelere geçiş yaptı, diğerleriyse DAEŞ’in üstünlüğünü kabul etmeye mecbur bırakılarak PYD’ye katıldılar.

Onların bünyesinde kendi dövüşçülerini de DAEŞ’e vermeye mecbur olan birkaç grup var. Yani bir kısmı PYD’ye katılan, diğer kısmıysa DAEŞ’in üstünlüğünü kabul etmeye mecbur bırakılan farklı gruplar arasında görüşmeler yapılıyor.”

Uzman, Arapların hiçbir zaman Kürtlerden memnun olmadığını belirtti.

“Bu durum PYD’nin oluşturulduğu dönemde de mevcuttu. O zamanlar “Arap unsuru”na yokmuş gibi davranıyorlardı. Ama şimdi bu onların varlığını kabul etmek zorundalar. Türkiye yanlısı güçler, PYD’nin Arap dövüşçülerini kendi taraflarına çekme sözü verdiler. Ama bunu başarıp başaramayacakları konusunda bir öngörüm yok.

Aynı zamanda, eğer Suudi Arabistan ve BAE gerçekten Suriye’nin Cezire ve Rakka bölgelerinin eskisi gibi olmasına çalışıyorsa, bu durum PYD’nin Kürt-Arap ittifakı olarak korunmasına neden olabilir.”