Dolardan vazgeçme süreci: Dünya ekonomisini ne bekliyor?

Rusya ve Türkiye ortak ticarette ruble ve lirayla ödeme yapmaya başladı. Son haberlere göre, Türkiye Rusya’dan aldığı buğdayın ödemelerini ruble ile hayata geçirecek. Bunun aksine Rus uzmanlar dolardan tamamen vazgeçmenin mümkün olmadığını savunuyorlar.

S-400’lerin alımında da Türkiye Rusya’ya ödemeleri ruble ile yapabilir mi? Türkiye bu rubleyi Rusya’dan yine dolar karşılığnda almıyor mu? Öyle bir durumda bunun neresi “dolardan vazgeçiş” oluyormuş? Türkiye’nin sattığı malları lira ile satması ekonomik açıdan ne kadar karlı? İhracatta esas hedef istihdamsa, ikinci hedef döviz akışı değil mi? Gelen döviz tükenirse, Türkiye Batı’dakı, Asya’daki ve Afrika’daki ticaret ortaklaryla nasıl ticaret yapacak? Her ülkeyle kendi para birimiyle alış veriş yapılırsa ekoniminin hali ne olur?

Yeni Çağ Azerbaycan, TESPAM (Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi) Başkanı, ekonomist Oğuzhan Akyener’le birlikte bu sorulara cevap aramaya çalıştı:

Mevcut durumda dünya ticareti; ticari, politik, çevresel gibi risk faktörlerinin yanı sıra, bir de dolara olan bağımlılık sebebiyle büyük oranda ABD’nin uygulayabileceği manipülasyonlara karşı savunmasızdır. Hatta ABD’nin karşılaşacağı finansal riskler dahi küresel piyasaları etkilemekte ve global büyümeyi yavaşlatmaktadır.

Yani, dünya ticareti üzerindeki ABD kaynaklı, reel ticarete dayalı yada manipülatif risk seviyesinin azaltılabilmesi için aslında küresel anlamda dolara olan talebin en aza indirilebilmesi gerekmektedir.

Tabii küresel dolar talebinin düşürülmesi hiç de kolay olmayacaktır. Buna öncelikle ABD ve dolar trilyoneri olan küresel para baronlarının karşı çıkacağı tahmin edilebilecektir. Fakat günümüzde karşı karşıya olduğumuz küresel dengelerde yaşanan değişimler, bu süreçler ile birlikte bazı fırsatların söz konusu olabileceği sinyallerini vermektedir.

Şöyle ki; ABD yönetiminde sürekli duymaya başladığımız yönetimsel çatlaklar, Pentagon ile bazı küresel para baronları arasında iyice kızışan mücadele, Trump’un ifade ettiği:

“Küreselleşme bitmiştir” söylemleri, Avrupalı devletlerin de üstü kapalı bir şekilde ABD’nin hegemonyasına karşı önlem alma refleksleri, daha da güçlenen ve küreselleşmenin yeni merkezi olmayı hedefleyen Çin’e ek olarak, Türkiye ve Rusya’nın birbirlerine çok daha yakın durmaya başlaması gibi faktörler artık bazı dengeleri değiştirmek için hamle yapabilme fırsatlarının oluştuğunu göstermektedir. Diğer bir ifade ile endişe edildiği kadar yapılabilecek karşı hamlelere ABD ve diğer müttefiklerinin eskisi kadar müdahale edebilme imkanları yoktur. Ayrıca ABD ile birçok müttefiki arasında husumet ve anlaşmazlıklar çok daha açık bir biçimde dikkat çekmeye başlamıştır.

Ayrıca ABD böylesi bir ortamda, gümrük hamleleri, ambargolar ve faiz arttırımları aracılığı ile küresel anlamda yeni para politikalarını uygulamaya sokarak, denklemdeki diğer oyuncuların da mecburi refleksler almalarına sebep olmuştur. Yani ortaya çıkan senaryo özellikle Türkiye’nin küresel nizama yönelik söylemleri ışığında yeni stratejilerin ve fırsatların zamanının geldiğini göstermektedir.

Bu bağlamda, özellikle piyasalardaki dolar talebini azaltacak en önemli hamlelerden biri olan yerli para birimleri ile ticaret konusu da çok dikkat çekmektedir. Bu sayede örneğin Türkiye – Rusya arasındaki ticari alışveriş yerel para birimleri üzerinden yapıldığında, karşılıklı olarak TL ve rubleye olan talep artışı ve ilgili hacimler miktarınca dolara olan talep azalışı sebebiyle; kar topu gibi büyüyebilecek bir değişimin ön adımları atılmış olacaktır.

Tabii ki böyle bir süreç, yönetilmesi güç nitelikler taşımakta ve çok dikkatli planlamaya ihtiyaç duymaktadır. Çünkü ilgili ülkeler arasında ithalat – ihracat dengeleri şayet eşit değilse, ilgili para birimlerinin kıymet değişimleri arasında da bazı dengesizlikler vuku bulacaktır.

O halde, belki de yerel para birimleri fikri geliştirilirken, altına endeksli kurgulanacak ortak sanal bir para geliştirme yada karşılıklı bir barter sistemi kurulması konularının da değerlendirilmesi söz konusu olabilecektir. Ki, bu sayede denkleme daha fazla ülke de, daha kolay bir biçimde dahil edilebilecektir.

Bunların yanı sıra, yeni ticari argümanlarla çalışacak ortak bankacılık sistemleri kurulması, mezvuatların hazırlanması gibi hususlar da süreci hızlandıracaktır. Ayrıca, zaten bu minvalde hedefleri olan Şanghay İşbirliği Örgütü’nün imkanları da bu gaye doğrultusunda aktive edilebilecektir.

ABD’nin dolar sayesinde elde ettiği küresel hegemonya ancak böyle bir başlangıç ve bu başlangıca adım adım diğer ülkelerin entegre olabilmesi sayesinde kırılabilecektir. Türkiye ve Rusya arasında başlatılan bu adımın, çok daha geniş alanlarda uygulanabilmesi için çalışılmalıdır.

Aksi halde, faizleri düşürüp, piyasalara dolar sürerken kazandığı gibi, faizleri yükseltip, doları geri çekerken ekonomik krizlerle uğraşmak zorunda kalan ülkelerin kaynaklarını güçlenen para birimleri ile sömürme yoluna giderken de kazanan ABD’ye dur demek imkansızlaşacaktır.

O halde, bu noktada yapılması gereken;

– “Türkiye – Rusya arasında Ruble yada TL üzerinden ticaretin tamamen dolardan kurtulmak anlamına gelmeyeceği”,

– “Böyle hamlelerin ülkelerin ekonomilerine zarar vereceği”,

– “Çin’in bu sürece müdahil olmayacağı”,

– “Avrupa’da böyle bir modelin kabul görmeyeceği”,

– “İhracatta girdi olan dolar hacminin azalması sebebiyle ilgili ülke ekonomilerinin zarar göreceği”

Şu gibi kısa vadeli olumsuz ve göreceli yaklaşım tahminler geliştirmekten ziyade, küresel sistemde yakalanmış fırsatları bir an önce nasıl değerlendirerek, “orta yada uzun vadede bu dolar hegemonyasından kurtuluruz?” sorusu üzerine fikirler geliştirmektir.

Çünkü şu anda ABD’nin sömürdüğü küresel sistem nezdinde gerçekten de önemli bir fırsat yakalanmıştır.

Şimdi yukarıdaki eleştirilere sırasıyla kısmen değinecek olursak;

– Tabii ki Türkiye – Rusya arasındaki yerel para birimleri ile gerçekleşen ticaret tamamen dolardan kurtulmak anlamına gelmeyecektir. Zaten hedeflenen de bu değildir. Burada hedeflenen güvenli bir şekilde dolarsız ticaretin temellerini inşa edebilmek ve daha sonra diğer ülkelerin de müdahil olabileceği bir sistem geliştirmektir.

– Böyle hamlelerin ekonomiye zarar vereceği söylemleri de, ABD’nin para politikaları sebebiyle zaten ciddi bunalımlar içerisine girmiş ülkelerin kale alacağı bir yaklaşım değildir. Kısmen böyle hamlelerin sınırlı ve kısa vadeli etkileri olsa da, artık Türkiye ve Rusya gibi cihanşümul hedefleri olan ülkelerin daha vizyonel yaklaşımlar sergilemeleri ve geleceği tasarlamaları gerekmektedir. Aksi halde yapılan bu eleştiri, “vücudu bakteri enfeksiyonu sebebiyle ateşler içinde olan yatalak bir hastaya, antibiyotik kullanırsan ishal olursun” demek gibi bir şeydir.

– Çin’in de bu sürece müdahil olmayacağını iddia etmek, küresel dengeleri ve ABD ile eski müttefikleri arasındaki görüş farklılıklarını idrak edememenin bir neticesidir. Çin şuanki konjektürde ABD ile rekabet içinde olan Avrupalı para baronları ile işbirliği içerisindedir. Ve hali hazırda ABD için en büyük tehdit olduğunun farkındadır.

– Avrupa’da şu anda böyle bir model kabul edilmese de, orta vadede ilgili modelin yaygınlaşması, güven kazanması ve açıklarının ilgili devletlerce garanti altına alınarak geliştirilmesi sayesinde makbul hale gelecektir. Kaldı ki, Euro para birimi de bu minvalde ortaya atılmış ve küresel dolar hakimiyetini ve etkisini kırmayı hedefleyen bir projedir.

– İhracatın ilgili ülkelerin para birimi ile yapılması sebebiyle, dolar tedarikinin azalacağı ve ekonomik dengelerin zarar göreceği söylemi de gerçekçi değildir. Çünkü bu kısa vadede dahi çift taraflı dolar talebini azaltarak, yerli para birimi talebini arttıracağı için, kur dengelerini olumlu etkileyerek, ekonomiye katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak, Rusya da, Türkiye de, Çin de halen ticaretlerinin belki neredeyse %90’dan fazlasını dolar üzerinden yapıyor olsalar da, artık bu hegemonyayı kırmak için bir yerden başlamak gereklidir. “Rus Merkez Bankası Yuan yatırımı sebebiyle 2,2 milyar dolarlık kayıp yaşamış” gibi kısa dönemli etkilere takılarak, asıl hedeften sapılması mevcut sömürü sisteminin devam etmesini kabullenmek anlamına gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, “Rus Merkez Bankası” dolara endeksli çalıştığı için ilgili meblağlardan çok daha fazlasını kaybetmiştir. Ve bu süreç, bu fırsatlara rağmen değiştirilmez ise bundan sonra da kaybetmeye devam edecektir.

Bu tablonun farkında olan Türkiye ve Rusya uzun vadeli ortak stratejileri ile artık dengeleri uzun vadede değiştirecek bir sistemin temellerini atmaya başlamıştır. Süreç sancılı, uzun ve zordur. Lakin akıbet muvaffakiyettir!

İlgili sistemin ilk adımlarıyla birlikte doğalgazın, tarım ürünlerinin, S-400’ler gibi askeri ürünlerin ticaretlerinde yerli para birimleri kullanılabilecek ve bu süreçlerde elde edilen tecrübeler ile diğer ülkelerin de davet edilebileceği bir sistem tasavvur edilebilecektir.

Kafkas Ömerov

www.yenicag.info

3.6 K