Dünyanın en tuhaf 11 yeri

Dünyamız, evrenin en çarpıcı güzellikteki gezegenlerinden birisi. Dünya çoğrafyası üzerinde serpilmiş o kadar çok olağanüstü yer var ki, çoğu zaman buraları sözlerle tarif etmek pek mümkün olmuyor.

Bu yazımızda sizlere Dünyanın en tuhaf 11 yeri hakkında bilgi ve fotoğraflar sunacağız. Uçak mezarlıklarından antik manastırlara, dünyanın en yüksek şelalesinden tuhaf ve gizemli adalara. Eğer dünyadaki bu tuhaf güzellikleri keşfetmeye hazırsanız dilerseniz sanal turumuza hemen başlayalım.

Dünyada gidip görülecek pek çok eşsiz yer var fakat buralara ulaşmak her zaman o kadar da kolay olmayabiliyor. Dünyanın en tuhaf yerleri listemizin en başında yer alan uçak mezarlığıda bu yerlerden birisi.

ARİZONA’DAKİ UÇAK MEZARLIĞI

Uçaklar ölünce nereye gider ? Arizona’da çölün ortasındaki bu ıssız mekana tabii ki. ABD hava kuvvetlerinde görevini tamamlayan yaklaşık 5.000 adet civarındaki bu B-52 bombardıman uçakları güneşin altında öylece yatıyor.

Peki neden Arizona ? Böyle bir mezarlığın çölün ortasına kurulmasının sebebi, nemsiz ortamın metaldeki bozulmayı geciktirmesi. Ama ne olursa olsun, bu uçaklar son uçuşlarını çoktan tamamlamış.

NEW MEXİCO’DAKİ SHİPROCK

New Mexico çölünde zeminden 500 metre yüksekliğe ulaşan bu kayalık aynı zamanda Navajo yerlileri için de kutsal bir mekan. Halen Navajo ulusu tarafından yönetilen bu yer, 17 km. uzaktaki bir kasabayla da aynı adı taşıyor.

Çölün ortasında yol alan bir gemiyi andıran dev kayalık, birçok filme ve hikayeye konu olduğu gibi, tırmanışçıların ve tabii ki fotoğrafçıların da ilgi odağı.

BHUTAN’DAKİ KAPLAN YUVASI TAPINAĞI

3.000 metre yükseklikteki 400 yıllık Taktsang tapınak kompleksi birçok mağarayı da içerisinde barındırıyor. Bhutan’daki doğal mağaralardan oluşan bu mekanın aynı zamanda Budistler için kutsal değeri var.

Tapınağın asıl önemi, Bhutan’a Budizm’i tanıtan Padmasambhava’nın 8. yüzyılda burada 3 yıl, 3 ay, 3 hafta, 3 gün ve 3 saat meditasyon yaptığına inanılması.

TÜRKMENİSTAN’DAKİ CEHENNEM KAPISI

Cehennem kapısı olarak adlandırılan bu tuhaf yer 1970’li yıllarda insan eliyle yaratılmış. Bölgede bulunan doğalgaz rezervlerinden kaynaklanan olay, çukurun içinden sızan fazla doğalgazın Sovyet mühendisler tarafından tutuşturulmasıyla meydana gelmiş.

Türkmenistan’da bulunan bu arazi sınırsız bir metan gazı rezervine sahip. Kaynaklara göre, 70’li yıllarda gaz elde etmek için, bu bölgede kazı çalışmaları yapan jeologlar çok derine inerek metan gazının yüzeye çıkmasına sebep olmuşlar.

Jeologlar korkudan ekipmanlarını bile almadan bölgeyi terk etmişler. Bu yaşananlardan sonra, metan gazının bölgedeki insanları zehirlememesi için de rezervi yakmaya karar vermişler.

Ateşin birkaç hafta içinde söneceği düşünülmüş ama rezerv o günden bu yana hiç durmadan yanmaya devam ediyor. Buraya “Cehennem Kapısı” deniyor çünkü alevlere fazla yaklaşırsanız kendinizi cehennemdeymişsiniz gibi hissetmeniz olası.

YENİ ZELANDA’DAKİ ŞAMPANYA HAVUZU

Maori savaşçılarının ağrıyan kaslarını ve ruhlarını dinlendirmek için geldikleri bu hidrotermal oluşum, yaklaşık 900 yıl önce (jeoloji bilimine göre çok taze sayılır) meydana gelmiş.

Oluşuma bu eşsiz rengini veren şey, yeraltından kaynayarak gelen suyun içindeki farklı mineraller. Suyun içerdiği yüksek orandaki karbondioksit ise onun sürekli şampanya gibi köpüklü olmasını sağlıyor.

BELİZE’DEKİ BÜYÜK MAVİ ÇUKUR
Belize’nin 70 km. açığında yer alan Denizfeneri Resifi’nde bulunan “Mavi Çukur”, dalgıçların isimlendirdiği diğer birçok mavi çukurdan biraz daha farklı. 124 metre derinliğindeki bu tuhaf çukurun dalgıçlık camiasında oldukça özel bir yeri var.

Burayı özel kılan şey ise efsane dalgıç Jacques Costeau’nun Mavi Çukur’u dünyanın en önemli 10 dalış mekanından biri ilan etmesi olmuş. Daha sonra UNESCO’nun dünya mirası olarak tescil ettiği mavi çukur, türünün en derini değil aslında. Bahamalar’daki “Dean’s Blue Hole”, 200 metre derinliği ile bu rekoru elinde tutuyor fakat onun dibini görebilecek kadar çılgın dalgıçlar da kolay bulunmuyor.

Çapı 0,4 km olan bu kusursuz bir daire şeklindeki delikte suyun derinliği 145 metreyi buluyor. Dairenin koyu renge çalması, bu coğrafi oluşumun çevresiyle arasında derinlik farkının olmasından kaynaklanmaktadır.

SİBİRYA’DAKİ YEDİ DEVLER KAYALIKLARI

Kuzey Urallar’da, Sibirya’nın ortasında yer alan kayalıklar efsaneye göre, kaçarken donan gerçek dev askerlermiş.

Bu tuhaf yer dünya çapında çok fazla bilinmese de Rusya’da oldukça ünlü. Yedi devler kayalıklarının yüksekliği 30 ila 40 metre arasında değişiyor. Yanlarına ulaşmak normal şartlarda oldukça zorlu bir yolculuk gerektiriyor ama tecrübeli tırmanışçı Stefan Glowacz “Red Bull 7 Giants” projesiyle zirvelere ulaşmayı başarmıştı.

VENEZUELA’DAKİ ANGEL ŞELALESİ

Venezuela bulunan ve yaklaşık 1.000 metre yüksekliğindeki Angel Şelalesi, kesintisiz olarak dökülen dünyanın en yüksek şelalesi olarak kabul ediliyor. Auyantepui Dağı’ndaki Canaima Ulusal Parkı’nda yer alan şelale aynı zamanda Pixar yapımı UP isimli filme de konu olmuştu (orada “Cennet Şelalesi” olarak anılıyordu).

Angel Şelalesi ismini, şelalenin üzerinden ilk defa uçarak geçen ve daha sonra buraya inerek 30 yıl kadar burada yaşayan Amerikalı havacı Jimmie Angel’dan alıyor.

BULGARİSTAN’DAKİ BUZLUDZHA ANITI

Hayır, bu gördüğünüz tuhaf şey Dart Vader’ın saldırıya uğramış uzay gemisi değil. Burası, Sovyetler Birliği tarafından 1981 yılında inşa edilen ve şu an bir harabe halinde olan Buzludzha anıtı.

Duvarlarında Sovyet ve Bulgar tarihini anlatan çeşitli resimler bulunan yapının çatısı bakırdan yapılmış ve zamanla bu değerli maden sökülüp çalındıkça bina da soğuk kış şartlarının insafına bırakılmış.

YENİ ZELANDA’DAKİ AYRIK ELMA KAYASI

Tasman Körfezi’nde hemen sahilde bulunan bu tuhaf doğal yapı, ortadan bölünmüş bir elmayı andırmasından dolayı bu ismi almış. Bunun nasıl olduğunu ve nereden geldiğini bilen olmasa da turistler için önemli bir uğrak noktası olmuş bile.

MEKSİKA’DAKİ PERİLİ BEBEK ADASI

Meksika’nın Julian Santana Barrera Xochimilco bölgesinin 1 mil yakınında bulunan ormanlık alanda ürkütücü bir adacık var.

Bölge halkı buraya “perili bebek adası” diyor. Bu garip ve tuhaf yerin hikayesi bundan yaklaşık 50 yıl öncesine dayanıyor. 50 yıl önce bu adanın girişinde bir genç kızın cesedi bulunuyor. Cesedin yanında ise bir oyuncak bebek. Köylüler cesedi gömüp oyuncak bebeği atıyor. İşte ne oluyorsa bunun üzerine oluyor.

O gece bütün köyden kızın çığlıkları duyuluyor. Kız bebeğini istiyor. Bunun üzerine köylüler adaya gidip oradaki ağaçlara bir bir bebek koymaya başlıyor. Kız çığlık attıkça bir bebek ağaca bağlanıyor. 50 yıldır bu gelenek devam ediyor.

Her ağacında onlarca bebek bulunan ada şimdi turistlerin gözdesi durumunda. Meraklı ve cesur turistler adaya gelip bu ilginç hikayenin görüntülerini çekiyor.

yenicag.info