Eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili, Gürcü siyasetindeki taktiğini Ukrayna’da uygulamak istedi ancak bu defa işler istediği gibi gitmedi.
Eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, kendisine ülkesinde siyaset yapma yolunu açan selefi Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze’ye karşı yaptığını Ukrayna’da Devlet Başkanı Petro Poroşenko’ya yapmaya çalışınca pasaportundan oldu.
Yakın arkadaşı Poroşenko ve yönetimine yönelik suçlamalarıyla Saakaşvili, bugün Ukrayna’da muhalefet cephesinde Poroşenko karşıtlarının birleştiği ‘adres’ oldu.
Başkent Kiev’de yönetim karşıtı sokak eylemlerinin ismi haline gelen Saakaşvili, aslında Gürcistan’da uyguladığı siyasi taktiğin benzerini Ukrayna’da uygulamaya çalıştı.
Ancak bu stratejisi Saakaşvili’nin hem Gürcistan hem de Ukrayna vatandaşlığını kaybetmesine neden oldu.
İnişli çıkışlı siyaset tarzı ile bugünlere gelen Saakaşvili’nin Ukrayna ilgisi, Taras Şevçenko Kiev Üniversitesi Uluslararası Hukuk Fakültesi’nde yüksek öğrenimini aldığı dönemde başlamıştı. ABD ve Avrupa’nın farklı şehirlerinde aldığı hukuk eğitimlerinin ardından Saakaşvili, ABD’de bir hukuk firmasında çalışmaya başladı.
Gürcistan’da iki dönem Cumhurbaşkanlığı yapan Saakaşvili’yi Gürcü siyasetine eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze kazandırdı.
Saakaşvili, 1995’te Şevardnadze’nin talimatıyla Tiflis’e getirildi. O zaman Şevardnadze’nin amacı yurt dışında eğitim almış yetenekli gençleri ülkeye geri getirmekti.
Saakaşvili, dönemin iktidar partisi “Gürcistan Vatandaşları Birliği”nden genç yaşta milletvekili seçilerek parlamentoya girdi.
Genç Saakaşvili, siyasette hızla yükseldi ve Şevardnadze’nin en güvendiği siyasetçilerden biri olmayı başardı.
2000 yılında Adalet Bakanı olan Saakaşvili, kısa süre içinde Şevardnadze’ye yakın Ekonomi Bakanı Vano Çkhartişvili, Gürcistan İstihbarat İdaresi Başkanı Vakhtang Kutateladze ile Tiflis Emniyet Müdürü Soso Alavidze’yi yolsuzlukla suçladı.
Cumhurbaşkanı Şevardnadze’den yolsuzlukla mücadelede gereken desteği almadığını ileri sürerek görevinden ayrılan, muhalefet saflarına geçen Saakaşvili, 2001’de “Birleşik Ulusal Hareketi” partisini kurdu.
Bu sefer muhalefetin lideri olan Saakaşvili, “Tiflis Şevardnadzesiz” sloganıyla muhalefetteki cumhuriyetçi ve muhafazakar partilerle siyasi blok kurdu ve 2002’deki yerel seçimlerde Tiflis Belediyesi Meclis Başkanı seçildi.
2003’teki genel seçim sonuçlarını kabul etmeyerek Şevardnadze’nin hile yaptığını savunan Saakaşvili ve diğer muhalif liderler, halkı sokağa çağırdı. Protestolar sonucunda 23 Kasım 2003’te ülkede “Gül Devrimi” gerçekleşti ve Şevardnadze görevden ayrıldı.
Devrim yapan partilerin lideri olarak Saakaşvili, 4 Ocak 2004’te düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 96.27 oy alarak 36 yaşında, o dönemde Avrupa’nın en genç devlet başkanı seçildi.
Saakaşvili yönetimi ülkede birçok alanda etkili reformları uygulamaya başladı. Yolsuzluğa karşı etkili mücadelesinin sonucunda Gürcistan kısa sürede yabancı yatırımcılar için güvenilir ülke haline geldi.
Yıllar geçtikçe muhalefetin büyük kısmı Saakaşvili’yi artan otoriterlikle suçlayarak istifa etme çağrısında bulunmaya başladı. Önceleri Saakaşvili’ye destek sağlayan iş adamı milyarder Badzi Patarkacişvili, 2007’de Saakaşvili’ye karşı düzenlenen protestolara destek sağladı ve binlerce insan sokaklara döküldü.
Saakaşvili ise protestoları düzenleyenleri Rusya’nın talimatıyla ülkede karışıklık yaratmakla suçlayarak protestoları dağıtıp bazı muhalefet televizyon kanallarını kapattırdı.
Ülkede olağanüstü hal ilan eden Saakaşvili 25 Kasım’da görevinden istifa etti. Yapılan seçimlerde Saakaşvili yüzde 53,47 oy alarak ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilse de ülkedeki desteğinin de düşmeye başladığı ortaya çıktı.
Saakaşvili, Cumhurbaşkanlığı döneminde Acara Özerk Bölgesi’ni merkezi hükümete yeniden bağladı. Acara’daki başarısından cesaret alan genç lider, ayrılıkçı Abhazya ve Güney Osetya’da da aynı adımları atmak istedi.
Ancak Moskova faktörü burada yüzünü gösterdi. Rusya ve Gürcistan arasında 2008’de yaşanan Güney Osetya savaşının ardından, Moskova yönetimi Abhazya ve Güney Osetya’yı bağımsız devletler olarak tanıdı.
İş adamı İvanişvili, 2011’de açık bir şekilde Saakaşvili’ye karşı siyasete adım attı. Ülkedeki muhalefet güçlerinin büyük kısmını birleştiren İvanişvili, 2012’deki genel seçimleri kazandı.
Başbakan seçilen İvanişvili ile Cumhurbaşkanı Saakaşvili arasında siyasi savaş başladı. En sonunda Saakaşvili, 2013’te Cumhurbaşkanlığı görev süresinin dolmasının ardından ülkeden ayrılarak ABD’ye gitti.
Gürcistan Savcılığı, 2007’de muhaliflerin mitingini dağıtmak, İmedi televizyon kanalının kurucusu Badri Patarkaçişvili’nin mal varlığına el koymak, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanmak ve bir milletvekilini dövdürmekle suçladığı Saakaşvili hakkında tutuklama kararı çıkardı.
Son olarak geçen haftalarda Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili’ye bir cinayet davasında af yetkisini kötüye kullandığı gerekçesiyle 3 yıl hapis cezası verdi.
Ukrayna’da siyaset
Gürcistan’da yaşanan batı yanlısı Gül Devrimi’nin etkisi Ukrayna’da da hissedilmişti. Ertesi yıl Ukrayna’da yaşanan siyasi krizin devamında yaşanan Turuncu devrime de destek olan Saakaşvili, 2014’te de Ukrayna’da Rusya yanlısı Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’i yerinden eden batı yanlısı “Onur Devrimi”nde de rol aldı.
Devrim sonrası kendisini ülkeye davet eden Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun danışmanı olan Saakaşvili’ye Ukrayna’ya uluslararası desteğin sağlanması yönünde çalışmalar yapma ve yabancı uzmanları ülkeye çekme görevi verildi.
İleride yitireceği Ukrayna vatandaşlığını 29 Mayıs 2015’te arkadaşı Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko’dan alan Saakaşvili, ertesi günü ülkedeki yönetim sistemini tecrübe edeceği Odessa Valiliğine atandı.
Odessa Valiliği esnasında yolsuzlukla mücadele sözü veren Saakaşvili, bir süre sonra iktidarın oligarklarla iş birliği yaptığını öne sürdü. Saakaşvili, Gürcistan’da yaptığı gibi iktidardaki yol arkadaşlarını hedef almaya başladı.
Ukrayna’daki yolsuzluklar ağında iktidar mensuplarının da bulunduğunu iddia eden Saakaşvili’nin hedefine önce dönemin Başbakanı Arseniy Yatsenyuk ardından İçişleri Bakanı Arsen Avakov girdi.
Bu arada 4 Aralık 2015’te Gürcistan Cumhurbaşkanı Georgi Margvelaşvili, Saakaşvili’nin Gürcistan vatandaşlığına son verdi.
Saakaşvili’nin istikameti netleşmişti. Hedef Ukrayna’da siyaset yapmaktı. Saakaşvili, Ukrayna’da devlet başkanı olma iddiasının bulunmadığını açıklasa da, bu başbakan olmak istemediği anlamına da gelmiyordu.
Zira ileriki günlerde yönetim karşıtı protesto gösterilerinde ve mahkemelerde Saakaşvili’ye destek veren eski başbakanlardan Yuliya Timoşenko aslında gelecekte Saakaşvili’nin siyasi planlarında hangi rolü üstlendiğinin de işaretini veriyordu.
Saakaşvili’nin muhalif tutumunu artırması yönetimi de harekete geçirdi. Ukrayna Güvenlik Servisinin Odessa Valiliğine baskın yapması bardağı taşıran son damla oldu. Saakaşvili 7 Kasım 2016’da Odessa valiliğinden istifa etti.
Aslında Saakaşvili, kitlesel olarak muhalefet çalışmalarını ilk olarak vali iken 2015’te “yolsuzluklarla mücadele için bağımsız toplum hareketi” ile başlatmıştı. Kiev’de yüzlerce kişinin katıldığı Yolsuzlukla Mücadele Forumunda Saakaşvili yolsuzluklara karşı geniş toplum hareketinin başlatıldığını ilan etmiş, yüksek sesle yönetime karşı eleştirilerini dile getirmişti.
İlk muhalif denemesinin başarılı olduğunu ve destek aldığını tespit eden Saakaşvili, Kiev’de kurduğu “Yeni Güçler Hareketi Partisi” adı altında ilk kitlesel protesto eylemini de yaptı ve Poroşenko’yu hedef tahtasına oturttu.
Ancak Poroşenko, 26 Temmuz 2017’de Saakaşvili ABD’de iken bu eleştirilerine, onun Ukrayna vatandaşlığını iptal ederek cevap verdi.
Öte yandan Gürcistan Başsavcılığı, Ukrayna Adalet Bakanlığına gönderdiği yazıyla eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili’nin gözaltına alınması ve Gürcistan’a iade edilmesini istedi.
Sahte imzasının üzerinde bulunduğu gerçek olmayan bir belgeye dayanarak Ukrayna vatandaşlığından çıkarıldığını savunan Saakaşvili, 10 Eylül’de eski Ukrayna Başbakanı Yuliya Timoşenko ve bazı Ukraynalı milletvekilleri eşliğinde Polonya-Ukrayna sınır hattını taraftarlarının da yardımıyla sorunsuz bir şekilde geçti.
Saakaşvili, 17 Ekim’de Ukrayna Parlamentosu önünde protesto mitinglerine başlayacağını duyurdu ve dediğini de yaptı. O tarihte parlamento önünde Saakaşvili taraftarları onlarca çadır kurarak protesto mitingine başladı. Saakaşvili’nin talebi, yolsuzlukla mücadele mahkemesinin kurulması, seçim yasasının değiştirilmesi ve milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılmasıydı. Daha sonra buna Devlet Başkanı Poroşenko’ya yargı yolunun açılması talebini ilave etti.
Saakaşvili eylemlerin sayısını ve eleştirilerin dozunu arttırdıkça da şimşekleri iyice üzerine çekti. Eylemleriyle Rusya’nın ekmeğine yağ sürdüğü eleştirilerine neden olan Saakaşvili, Ukrayna Göçmen Servisine iltica başvurusu yapsa da talebi reddedildi. Böylece hem Gürcistan hem de Ukrayna vatandaşlıklarından çıkarılan Saakaşvili pasaportsuz kaldı.
Geçen ay, protesto gösterilerinin Rusya’dan gelen sermaye ile desteklendiği ve suç örgütlerine bu yolla yardım ettiği gerekçesiyle Saakaşvili gözaltına alındı. Ancak çıkarıldığı mahkemede Saakaşvili serbest bırakıldı.
Saakaşvili böylece iktidara karşı elini güçlendirmiş oldu.
Savcılık karara itiraz etse de başta eski Başbakan Timoşenko ve bazı milletvekillerinin Saakaşvili’ye kefil olması önümüzdeki günlerde Ukrayna siyasetinde Poroşenko yönetimine karşı kurulabilecek ittifakların da şimdiden habercisi oldu.