“Ermeni tarihi ile meşgul olmuş Rusya tarihçileri bile ermeniydi.”
Bu fikirleri Yenicag.ru`ya açıklamasında kendi halkının tarihine farklı bakış açısından yanaşan ermeni tarihçi Philipp Ekozyants seslendirmiş.
-Sizi tanıyalım önce. Sosyal medyayı sallayan Philipp Ekozyants kim?
– Ne cevap vereceğimi bilmiyorum…
– Sizin faaliyetiniz hakkında etraflı konuşmaya lüzum yok. Çünkü sizin YouTube kanalınız rusdilli izleyiciler arasında çok meşhur. Kitap yayınlamak hakkında hiç düşündünüz mü?
-Evet, böyle bir fikrim var. İlk kitabım yakın zamanlarda tamamlanacak. Ümit ediyorum ki halkımızın 17. yüzyılda yaşadıklarından bahseden bu eserim bu yıl yayınlanır.
-Sizi tarihe çeken şey neydi? Sizi, bir zamanlar bir çok halkların, etno kültürlerin ve uygarlıkaların birlikte yaşadığı geniş coğrafi arazini araştırmaya ne sürükledi?
-Merak. Başlangıçta bu sıradan bir meraktı. Bizim hepimizin kabul ettiği tarihte nelerin doğru olduğunu bilmek istiyordum. Çünkü hatta derin bir araştırma yürütmeden bile bir çok sahtekarlığın olduğunu görmek mümkündü. O zaman bu yanlışlıklar beni o kadar da etkilemiyordu, sadece bu meseleleri kendim ve çocuklarım için aydınlaştırmak istiyordum.
Yalanlarla aldatılmaktan ve manipule edilmekten hiç hazzetmem. Ben de diğer ermeniler gibi “vatanseverlik duyguları” ile “cilaya” maruz kalmışım. İlk önce yürüttüğüm araştırmanın sonuçlarını açıklamayı düşünmüyordum. Tüm bunlar hakkında yalnızca arkadaş çevremde konuşuyordum. Kendimin “sakin merak devrim”mde- bu etapı öyle adlandırıyorum- beni sarsan ve şaşırtan çok şey öğrendim. Bizim, sadece yalanla zehirlenmiş gerçeklikte yaşadığımızı değil, hem de bizim gerçeğe taraf boylanmamızı bile engelleyen bir yalanla yaşadığımızı öğrendim.
Rahmetlik dedem Melkseda`nın sözleri bana her zaman yardımcı olmuş. O türkler bizi katletmemişler, aslında kurtarmışlar diyordu. Somut olarak benim dedemi türkler, komşuları kurtarmışlar. O bana türklerle hiçbir problemlerinin olmadığını, aksine çok güzel şekilde yaşadıklarını anlatıyordu. Tüm bunları hatırladığımdandır ki türklere karşı hiçbir kin falan hissetmiyorum. Bu nedenle bulduğum yeni bilgileri çok kolayca hazmede biliyordum.
Bir şeyi anlayamıyorum: Biz nereden gelmişiz. Bizim halkın başlangıcı neresi? Tüm bunlar hakkında bilgiler çoktu, fakat onları nasıl sisteme salacağımı bilmiyordum. Ve o zaman Ukrayna`da Maydan olayları, daha sonraysa ülkenin güneydoğusunda aynı halka mensup olanlar arasında savaş başladı.
Ben ukraynalıların rusça konuşa konuşa, rusça düşüne düşüne ruslardan nasıl kopmaya çalıştıklarını görüyordum. Ve bu Maydan olayları dediğim yönü bulmama yardımçı oldu. Türkler ve ermeniler bir zamanlar bir tam olmuşlar. Onların Hindistan`da yaşayan kesimi ise induslarla bir tam halinde idiler. Ve böylelikle, dünya egemenlerinin lehçeleri dile çevirmekle, tarihi sahteleştirmekle bizi yerli halktan nasıl kopardıklarını anladım. Fakat bu mevzu bir röportaj için oldukça geniş bir konu.
-Çoğu ermeni, eğer siz “kendi halkınıza karşı geliyorsanız, demek ki azerbaycanlılar size büyük miktarda para ödüyorlar” diye düşünüyorlar. Peki bu konuyla ilgili ne söyleyebilirsiniz?
-Hayır, bana hiç kimse para ödemiyor. 2017 yılında anladım ki, Ukrayna artık kendi köklerinden ayrılıyor: o kayığa atıldı ve “yük”lerini bir kenara bırakarak okyanusta sallanmanın tadını çıkarmaya başladı. Bu prosedürün gitgide geridönülemez bir hal aldığını anladım. İnsanların gerçeği nasıl terk ettiklerini ve tarihi ters çevirerek kendi düşmanlarını dost gibi göre göre “yeni geçmiş”e kapıldıklarını, düşmanlarına ibadet ettiklerini görüyordum. İşte o zaman haç çevirdim ve kamerayı açarak ermenilere ilk seslenişimi yaptım.
O sesleniş çok duygusal, hatta çok abartılı alınmıştı. Bu da benim çok dikkatli davranmamdan kaynaklanan bir şeydi, çünkü nasıl bir fırtınanın başlayacağını, yakınlarımla tüm bağlarımın kopacağını aklıma bile getiremiyordum. Fakat yavaş yavaş sakinleştim ve ermenilerin açık nefretine rağmen beni dinlediklerini gördüm. Bundan sonra onları gerçeklerle tanıştırmaya başladım. Bir şeyi çok iyi biliyorum: Soydaşlarım bu konularla hiç de benden az ilgilenmiyorlar. Bu ise onları bizim geçmişimizle bağlı çok sayda şaşırtıcı açıklamaların beklediğini gösteriyor.
-Sizi çok açık bir şekilde tehdit ediyorlar. Bazıları sizinle meselelerini halledeceklerini açıklamışlar. Doğruyu söyleyin, korkmuyor musunuz?
-Korkuyorum. Ben sıradan bir insanım, kahraman değilim.
-Onları öfkelendiren ne? Neden ermeni tarihçileri Rusya tarihçilerinin yardımı ile ermeni halkını bu hale salmışlar? Tarihin sahteleştirilmesi ermenilere hiçbir şöhret getirmemiş ve dünya bu masallara inanmıyor. Bu siyaset sadece dünyada her şeyi kendisinin sanan çok sayda ermeniyi zombileştirmiş…
– Bu soruların cevabını bilmiyorum. Bu konularla meşgul olmaya zamanım da yok. Konunun üst taraflarını siz de biliyorsunuz: hakimiyet, tüm halkla manipule etmek… Yalnızca şunu belirteyim ki ermeni tarihi ile ciddi şekilde meşgul olmuş Rusya tarihçileri bile ermenilerdir. Bunu netleşdirmek gerekiyor. Rusya, çokmilletli bir devlet ve orada yaşayan halkların her birinin beklentisini göz önünde bulundurmalı. Fakat bu bazen hiç de kolaylıkla olmuyor. Ermeni tarihinin sahteleştirilmesine geldikte ise, bu işte hiç kimse Roma Papasının yezuitler ordusu ile karşılaştırılamaz.
-Mesela ben böyle zann ediyorum ki bizim halklarımız arasında savaş tohumları ekenler tarihi sahteleştirenlerdir. Onlar olmayan şeyleri insanların zihnine sokuyorlar. Nasıl düşünüyorsunuz, zombileşmiş, yürütülen propagandalar zihinlerinde yer etmiş insanların beyinlerini nasıl temizlemek olur?
-Bunu ben de biliyorum. Ama bunun mümkünlüğüne inanıyorum. Bu sebepden dolayı şimdiki işimle meşgulum.
-Sizin aydınlar arasında ermeni faşizminin halkınızı nasıl bir çıkmaza sürüklediğini görenler çok mu?
-Yeterince çok. İki yıl önce İrevan Devlet Üniversitesinde çalışan bir tarihçiyle konuştum. Onun 19. yüzyılın ikinci yarısında ermeni masonların Osmanlı İmparatorluğunda yürütdükleri propagandacı faaliyetleriyle ilgili araştıma eseri var. Ondan bu kitabı niye basdırmadığını sordum. “Beni mahvedeceklerinden korkuyorum. Bunun için ermeni elitinden çok güçlü birisi beni desteklemeli.” diye cevap verdi. O tarihçi, “Soykırım” ile ilgili, bu sözün kendisinin bile halkımızı çok zarara uğratdığını bildirdi ve ekledi: “Fakat biz bu konuyla ilgili o kadar fazla konuşmuşuz ki. Şimdi böyle bir şeyin olmadığını nasıl söyleyelim. Ayıptır!”
-Ekozyants`ın da bir süre sonra kendi sözlerini geri çeken Martirosyan olacağı yönünde fikirler sesleniyor. Böyle düşünenlere ne demek istiyorsunuz? Ha, bu arada, bu fikirde olan azerbaycanlılar da var…
-Martirosyan`ın kim olduğunu bilmiyorum. Ermeni ve azerbaycanlılar arasında olan çok şeylerden habersizim. Ben Karabağ meliklerinin 17-18. yüzyıldaki durumlarının köküne daha çok aşinayım. Ben araştırmayla sabah erkenden ve akşamdan çok geçmiş meşgul ola biliyorum. Geri kalan zamanımı ise ailemle geçiriyorum. Haa, bir de kendi sözlerimi ise geri çekmeyeceğim.
Konuştu: Kafkaz Ömerov
Çeviri: Agil Bekir