Irak’ta Türkmenlere bakanlık yolu nasıl açıldı?

Irak’taki gelişmeler Türkiye’yi her zaman yakından ilgilendirmiştir. İkili ilişkilerde inişli-çıkışlı dönemler olsa da Irak coğrafyası bugün bölgesini aşan nitelikte mücadelelerle örülüdür. Nitekim ülkenin siyaseti, ekonomisi ve toplumsal dokusu Türkiye’de kimi zaman bir “beka” meselesi olarak değerlendirilmektedir. Özellikle Irak’ın kuzeyine konuşlanan -başta PKK olmak üzere- terör yapılanmalarının varlığı Türkiye için bir tehdit oluşturmaktadır. ABD’nin ülkeyi işgalinin ardından kuzeyde tahkim ettiği “Bölgesel Kürt Yönetimi” ise en son 2017 yılında Kürdistan adıyla bir devlet kurmak için referandum gerçekleştirmiş ve Türkiye’nin karşı duruşuyla hükümsüz sayılmıştı. Bununla birlikte Irak, Türkiye’nin en uzun üçüncü karar sınırına sahip olduğu, dış ticarette önemli saydığı ülkeler arasındadır. İkili dış ticaret 2016 yılında 7,6 milyar dolar, 2017’de 9,1 milyar dolar, 2018’de 8,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu yıl Ocak-Nisan döneminde ise Almanya, ABD’nin ve İngiltere’nin ardından 2,8 milyar dolar ile Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında bulunmaktadır.

Yani gerek Irak Devleti ile gerekse orada yaşayan insanlarla olan etkileşim, ülkeden aldığımız tehditlerle farklı bir düzlemde değerlendirilmelidir. Türkiye’nin çıkarları, başta kendi ülkesinin milli birliği, bütünlüğü ve güvenliği olmak üzere, komşusu Irak’la da iyi ilişkiler kurmaktan geçer. Bu temel amaç üzerinde o topraklardaki terör bataklığının ortadan kaldırılması ve Irak’ın iç çatışmalardan uzak, huzurlu bir iklime kavuşması son derece önemlidir.

Irak’ın bütünlüğünden, barış ve huzurundan bahsedilecekse bu öncelikle orada yaşayan kurucu unsurlara adaletli davranmakla mümkündür. Geçmişten günümüze Irak’taki temel demografik yapılanma Araplar, Kürtler ve Türkmenlerden meydana gelir. Bir de Hristiyan, Yezidi, Ermeniler gibi azınlık olanlar vardır. Fakat adaletsizlik tam da burada başlamaktadır. Ülkede Anayasa ile Arapça ve Kürtçe iki resmi dil statüsündeyken nüfusu 2 milyonu aşan Türkmenler göz ardı edilmektedir.

Böyle bir yaklaşımın kendisini gösterdiği diğer bir husus Irak Hükümetindeki yönetim erkinin paylaşımıdır. Burada da Türkmenler hiçe sayılmakta ve bugüne kadar ancak dayatılan ismi kabul ettikleri takdirde kabinede temsil edilebilmişlerdir. Oysa Araplara, Kürtlere kendi bakan adaylarının belirlenmesinde verilen özgürlük alanı onlara da verilmelidir.

İşte bunun bir tezahürü olarak kabul edebileceğimiz güncel bir gelişme dikkatle takip edilmelidir.

Öyle ki ülkede bir süredir iktidar boşluğu vardı. Bunun üzerine Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih bu kaosu sona erdirmek için Nisan ayında Mustafa el Kazimi’ye hükümeti kurma görevi vermiş, Kazimi’nin hükümet önerisine ilişkin güven oylaması 7 Mayıs’ta gerçekleşmişti. Ancak kabine tümüyle onay alamamıştı.

Geçtiğimiz gün Irak Parlamentosunda önemli bir tartışma yaşandı. Türkiye kamuoyunda çok bilinmeyen bu diyalog Meclis Başkanı Muhammed el Halbusi ile Başbakan Kazimi arasındaydı. Meclis Başkanı uzun süredir konuşulan ama kapalı kapılar ardında örselenen Türkmenlere bakanlık verilmesi konusunu bir anda meclis gündemine taşıdı. Ve şu diyalog kameralara yansıdı:

Halbusi: “Türkmenlere bakanlık verilmesi için gruplar anlaşsın.”
Kazimi: “İlerisi için neden olmasın?”
Halbusi: “Sizin görüşünüz nedir?”
Kazimi: “İleride olacaktır.”
Halbusi: “Hayır ben sizin görünüzü soruyorum. Bu sizin sorununuz” dedikten sonra Türkmenlere bakanlık verilmesini milletvekillerinin onayına sundu. Oy birliği ile meclis karar aldı. İsmi de sonra vermeleri istendi ki ardından 9 Türkmen milletvekilinin ortak kararı ile 5 isim bildirildi. İçerisinde kadın bakan adayları da var.

Şimdi Kazimi’nin bu 5 isimden birisini seçerek meclise getirmesi bekleniyor. Eğer bu kez de bir oyun yapılacak olursa bunun altından kalkmaları hayli güç olacaktır.

Dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yazılı basın açıklamasında yer alan şu sözleri çok yerindedir: “Türkmenlerin temsil edilmediği bir hükümet ahlaki ve siyasi tartışmalarla itibar kaybedecek, inandırıcılığı ve yaptırımı devamlı sorgulanacaktır. Irak toplumunun siyasi ve ahlaki bütünlüğü Türkmenlerin siyasi sorumluluk almasına bağlıdır.”

Gerçekten de Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihi ve arkadaşları dayatmalara, baskılara boyun eğmemiş, onurlu bir temsiliyet için bu yolu açmışlardır. Türkmenlerin bu şekilde kabinede temsil edilmesi gelecek yıllarda da zımni bir hak sağlayacaktır. En önemlisi, Irak daha huzurlu bir ülke olma hedefine bir tuğla daha koymuş olacaktır.

Prof. Dr. Kürşad Zorlu