"Trump’ın Jerusalem kararı o kadar da kesin değil" - İsrailli uzmandan çarpıcı tespitler

İsrailli uzman, “Davut Evi” Harekatı’nın Genel Sekreteri Rami Suris, Kudüs’ün statatüsü ve Türkiye-İsrail ilişkilerini Yeni Çağ Haber’e değerlendirdi.

– Kudüs’le ilgili son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Olaylar nasıl sonuçlanacak?

– Trump’ın Jerusalem’i İsrailin başkenti olarak tanıma kararını sakin karşılamalıyız. Trump’ın kararı o kadar da kesin değil. Kararda kentin statüsünün görüşmeler yoluyla belirlenmesi gerektiğine vurgu yapılıyor. Ayrıca ABD’nin Büyükelçiliği Jerusalem’e taşıması birkaç yıl sürebilir. Aslında Jerusalem sadece bölünmüş bir kent.

Bu yüzden de Trump’ın Jerusalem kararı küresel sonuçlara neden olmayacak. Evet, onun Jerusalem kararını onaylayacağını beklemiyorduk, ama bu karar, İslam dünyasının sinirlenmiş liderlerine işlerine yarayacak “kart”lar verdi. Söz konusu politikacılar, Jerusalem’le ilgili “gürültülü” açıklama verme yarışına girmiş ve “popülerlik yorganı”nın altında saklanmaya çalışıyorlar. Başka bir durum yok.

– İsrail Türkiye’nin Kudüs konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyor?

– Yine de tamamen sakin ve nasıl sonuçlanacağını bilerek… Çünkü Arap dünyasında eski ağırlığını kaybeden Erdoğan’dan başka adımlar beklemek zor. Ama şunu itiraf etmeliyiz ki, Erdoğan’ın abartılı konuşmalarına rağmen, “medalyon”un diğer yüzü de var. Türkiye ve İsrail arasında farklı alanları, özellikle de askeri alanı kapsayan bir işbirliği söz konusu. Şu olgulara dikkat edin:

  • 2017’de Türkiye’den İsrail’e ihracat yüzde 30 arttı. Türkiye, önümüzdeki 5 yıl içinde İsrail’e yiyecek ihracatını 2 defa arttırmayı planlıyor.
  • 26-27 Kasım’da Tel Aviv’de ve Jerusalem’de “Türkiye günü” nedeniyle kültür fuarları düzenlendi. İki gün sonra – 30 Kasım’da “IsraFood 2017” uluslararası fuarda Türkiye’nin yiyecek çeşitleri sergilendi.
  • İki hafta önce Türkiye ve İsrail arasında Isuzu otobüs parkının modern hale getirilmesi için mutabakat imzalandı.
  • TSK’nın “mekanik park”ının modern hale getirilmesi yönünde işbirliği yeniden başladı.

Siyasi konularda, özellikle de Suriye krizinde Türkiye ve İsrail’in ortak çıkarları var: Türkiye de İsrail gibi İran’ın Suriye’de güçlenmesini istemiyor. Bu yüzden de taraflar Suriye’deki adımlarını koordine ediyor.

Son olarak Haziran 2016’da Türkiye ve İsrail arasında diplomatik ilişkilerin iyileştirilmesine dair 3 dilde – İbranice, Türkçe ve İngilizce imzalanmış belgelerde taraf olarak Ankara ve Jerusalem gösterilmiştir. Bu da şu anlama geliyor: Aslında Türkiye Trump’ın kararından çok önce Jerusalem’i İsrail’in başkenti olarak tanımış. Ayrıca Türkiye Büyükelçisi ülkesinin nota ve mektuplarını İsrail hükümetine Jerusalem’de ulaştırıyor.

Tüm bunları dikkate alırsak, Türkiye, bu tür adımlarla 2019 seçimi öncesi popülerite kazanmak için “rol yapıyor”.

Aynı şeyleri diğer Müslüman ülkelerinin liderleri hakkında da söyleyebiliriz. Onlar hem İslam dünyasında, hem de İsrail ve ABD’yle ilişkilerinde kendi çıkarlarıyla hareket ediyorlar.

– İsrail Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıyabilir mi?

– Tanıyamaz. İsrail çoktan Jerusalem’i kendi başkenti ilan etmiştir. Bu Anayasa’da da belirtilmiştir ve İsrail’in temel hükümet binaları da Jerusalem’de bulunuyor.

Çözüm sürecinde belirli şartlar vardr. Eğer süreç esnasında gerçekleştirilemeyecek bir hüküm varsa, o zaman bu hüküme alternatif hükümlerin üzerinde duruluyor.

Şunu da söylemem gerekir ki, çözüm süreci siyasi değil, daha çok finansal özellikler taşıyor. Bu öyle bir süreç ki, İsrail’in yanı sıra Arap dünyasının binlerle devlet memuru, BM, Avrupa Birliği, UNESCO ve diğer uluslararası kurumların üyeleri, hatta Ebu Mazen gibi milyarderler de “yem” olabilir. Artık Hamas da İsrail topraklarının onun kontrolünde olmayan gruplar tarafından bombalanmasında ilgili taraf olmadığını söylüyor.

Bu yüzden de Jerusalem’le ilgili oluşmuş durumu siyasi yöntem ve tanıtım gibi değerlendirmemiz daha doğru olur.

Nicat Hacıyev

www.yenicag.info

1.5 K