Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, 1999 Düzce depreminin 20. yılında, İstanbul Deprem Çalıştayı’nı gerçekleştiriyor. Çalıştayda konuşan çevre planlamacıları, önlem alınmadığı takdirde İstanbul’da 150 bin bina orta hasar alabileceğine ve 30 bine kadar kişi hayatını kaybedebileceğine işaret ediyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), 1999 Düzce depreminin 20. yılında, İstanbul Deprem Çalıştayı’nı gerçekleştiriyor. Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde çalıştayda konuşan, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi’nden Nur Kardelen Öztürk “Olası bir İstanbul depreminde, 10 bin binada çok ağır, 34 bin binada ağır, 150 bin binada orta hasar oluşabilir. Böyle bir büyük depremde 10 ila 30 bin arasında kişinin hayatını kaybetmesi, aynı aralıkta kişinin ise ağır yaralanması bekleniyor. Olası bir afette kişi başına 1.5 metrekare alan gerekiyor. Her toplanma alanı asgari 500 metrekare olmalı. Bu da toplamda 60 ila 70 metrekare toplanma alanına ihtiyaç olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
1999 depreminde İstanbul’un depremin merkez üssüne 100 kilometre uzakta olmasına rağmen şehirde 3 bin binanın ağır hasar aldığını söyleyen Suna “TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna “1999 Gölcük depreminde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti. 12 Kasım 1999’da gerçekleşen Düzce depreminde ise resmi rakamlara göre 710 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 600 kişi yaralandı. Bu depremin en büyük önemlerinden biri ise sanayi bölgelerinde gerçekleşmiş olması. Bu sebeple bu depremin yaklaşık 20 milyar dolarlık bir maliyeti oldu. 99 depremi İstanbul’u da büyük ölçüde etkiledi. İstanbul, 99 depreminin merkezine 100 kilometre uzakta olmasına rağmen, şehrin genelinde 3 bin binada ağır hasar oluştu” dedi.
2000 yılında kurulan Ulusal Deprem Konseyi’nin varlığına 7 yıl içerisinde son verildiğine işaret eden Suna “21 Mart 2000’de Ulusal Deprem Konseyi kuruldu. Ulusal Deprem Konseyi’nin kurulmasının ardından hükümet birçok vaatte bulundu. Deprem Şurası toplandı, kararlarını açıkladı. Fakat bu şuranın kararları bağlayıcı olmasına rağmen hiçbir karara uyulmadı. Hiçbiri yerine getirilmedi. 2007’de ise Ulusal Deprem Konseyi’nin varlığına son verildi. Bunun ardından bir deprem master planı hazırlandı. Bu plan, 1356 sayfa ve hala internetten erişilebilir vaziyette. Plan, depremin teknik, finansal ve hukuki sorunlarının nasıl çözüleceğini anlatıyor. Ancak Türkiye’deki yöneticiler planın kapağını dahi açmadı. Bu plan 19 yıl önce hazırlanması sebebiyle geçerliliğini yitirdi. Benim önerim, 3 yıl verilerek hazırlanan bu rapor bir an önce güncellenmeli. Yoksa bir sürü emek boşa gidecek ve bu raporun ortaya koyduğu verilerden hiçbir ders alınmayacak” diye konuştu.
Suna “Ulusal Deprem Konseyi’nin hiçbir kararı hayata geçirilmediği için, 20 yıl adeta bir kayıptı. 1999 depreminden sonra, 1135 okul binası, 115 sağlık binası, 38 yurt ve 77 diğer kamu binası güvenli hale getirildi. Halbuki İstanbul’da 6 bin 127 okul binası, 190 hastane, 39 bin sağlık ocağı ve 300’den fazla özel ve devlet yurdu var. Güvenli hale getirilen binalar toplam binaların ortalama yüzde 20’si bile etmiyor. Bu hiç yeterli değil. İstanbul’da 1 milyon konut halen güvenli değil” diye ekledi.