“Rusya’dan alınan S-400’ler Türkiye’nin gücüne güc katacak” – Askeri uzman Markovçin

ABD yönetimi, Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatı’ndan hemen sonra operasyon düzenlemeyi planladığı Menbiç’ten çekilmeyeceğini açıkladı.

Şu anda Ankara’nın Washington’un bu kararına nasıl tepki vereceği uzmanlar arasında ciddi bir biçimde tartışılıyor. Rus askeri uzman Vladimir Markovçin, konuyu Yeni Çağ Azerbaycan‘a değerlendirdi.

– ABD kendi birliklerini Menbiç’ten çekmeyeceğini açıkladı. Türkiye bu duruma nasıl karşılık verecek?

– Ankara’nın mantığını anlamak için geçmişte yaşanan bazı olayları gözden geçirmeliyiz. Bölgede oluşmuş gerilimin asıl nedeni ABD ve artık darmaduman edilmek üzere olan teröristlerdir. Bunu bilmeyen uzman yoktur. Amerika, NATO müttefiklerini yeni “gösteri”yle sevindirmek için Suriye-Türkiye sınırında güvenlik bölgesi oluşturma kararı aldı. Böylelikle, Türkiye’ye şöyle bir mesaj vermek istediler: “Sizin asıl sorununuz Amerika’nın kanatları altında olan Kürt silahlı güçleri. Ankara ve İstanbul’da onlarca kişinin ölümüyle sonuçlanan terör olaylarını da bu güçler organize ediyor.

Bu durumda Erdoğan ne yapmalıydı? Elbette Kürtlerin kontrolü altında sürekli bir tehdite dönüşmüş topraklara ordu göndermeliydi.

Amerikanın bu “gösteri”ye başlamasında ikinci temel amacıysa, Suriye krizinin çözüm sürecini, öncelikle de Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin çalışmalarını aksatmaktı. ABD ve onun desteklediği güçler, çözüm sürecinden çok fazla uzaklaştı. Ama diğer taraflar bu sürece eskisi gibi etkin biçimde katılıyor.

Orada yaşayan sivil Kürtler, tüm bunların sorumlusunun ABD olduğunu biliyor. Bu yüzden de Türk askerine yardım etmeyi istiyorlar.

Şu durumda Erdoğan’ın seçim imkanları çok fazla değil: Ya Amerika’nın şartlarını kabul etmeli, ya da hiçbir şeye aldırmadan sonuna kadar giderek bu işi bitirmeli. Doğu çok zorlu bir bölge, burada düne kadar dost olduğun bir ülke en acımasız düşmandan daha kötü olabilir. Son kararı 70 milyonun desteğini alan Erdoğan verecek.

– Türkiye ordusunun gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Kaliteli teknolojiye sahip zırhlı araç ve tank birliklerinin çevikliği, iyi askeri eğitim almış hava güçleri, özel timlerin profesyonelliği ve diğer özellikler Türk Silahlı Kuvvetleri’ni çok güçlü kılıyor.

Kuzey Irak’ta ve Suriye’de düzenlenen operasyonlar söylediklerimde yanılmadığım gösteriyor. Rusya’dan alınacak S-400 savunma sistemleri de Türk ordusunun gücüne güç katacaktır.

– Bazı uzmanlar, Türkiye’nin Suriye’de Rusya’yla işbirliği yapmasının ona bazı imkanlar sunduğunu düşünüyor. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?

– Şu durumda Türkiye ve Rusya’nın ortak bir düşmanı var: küresel terörizm. Yıllardır halkları El Kaide, Taliban, Somali korsanları diye korkutup durdular. Gezegenin yararı için bu sürekli “korku üretimi”ni durdurmamız lazım. Bu konuda birlikte hareket eden taraflar mutlaka sonuna kadar sorumluluğunu yerine getirmek zorunda. Afganistan’da yaşanan olaylar bizlere aslında bunu bir kez daha hatırlattı. Afganistan’la komşu ülkeler bu küresel beladan sigortalanmış değil.

Suriye’deki çözüm süreci bize şunu gösteriyor: yaptıklarımız barış için yeterli değil. Çünkü bu topraklarda geriye silahlı Kürtler, DAEŞ’in kaçamayan teröristleri ve harabeler kaldı. BM’in Suriye politikasını desteklemeliyiz, ama tüm bunlar sadece kağıt üzerinde de kalmamalı. Aksi taktirde buna sadece “çene diplomasi”si diyebiliriz.

Bence en iyi yol, Orta Doğu’yu iyi bilen ve çözümün ortadan kaldırılması için tüm samimiyetiyle çalışan birinin bu süreci yönetmesi. Sonunda herkes şunu anlayacak ki, kötü bir barış, iyi bir savaştan daha makbul.

Kafkas Ömerov