Rusya`nın Libya politikası: Geçmişten günümüze Libya ve Rusya

Rusya’nın Libya’da uyguladığı taktik Rusların deyişi ile bir nevi “tekrar dönmek için geriye adım atmak” prensibine benzetilebilir.

Biraz geçmişe dönelim. 2015 yılında Tobruk’taki parlamento ile irtibata geçen Moskova, Abdullah Sini hükümeti tarafından ülkede daha aktif olması ve maddi destek sağlaması için Libya’ya davet edilmiştir. 31 Mayıs 2016’da Moskova’dan gelen bir askerî uçak, Tobruk Parlamentosu’na Rusya’da basılan Libya dinarlarını getirmiştir. Anlaşmaya göre 4 milyar dolarlık Libya parası Moskova’da basılacak ve Libya genelinde Tobruk Parlamentosu’na bağlı olan ülkenin Merkez Bankası aracılığı ile piyasaya sürülecektir.

Bu destek sadece o dönemle mi sınırlı kalmıştır? Ya da Hafter, söylenildiği gibi CIA ajanı mı yoksa bilmediğimiz başka örtülü bağlantıları da mı vardır? Yine geçmişe bakalım…

Moskova’da hiç yabancılık çekmeyen Hafter, Sovyet döneminde – 1977-1978 ve 1983’te iki yıla yakın burada üst düzey subaylar için askerî akademide verilen özel askerî taktik dersleri ve sosyalist sistem konusunda eğitim almış biri. Rusçası da ileri seviyede olan Hafter, resmî görüşmelerini tercümansız yapıyor. 2016 Aralık sonunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, yaptığı bir konuşmada Hafter için, “O Libya’nın iç sorunlarının çözümü için Libya hükümetinin bir parçası olabilir ve de olmalıdır” demiştir. 11 Ocak 2017’de Suriye’den Akdeniz üzerinden Rusya’ya geri dönen askerî uçak gemisi Amiral Kuznetsov, Libya’nın Bingazi Limanı’na uğradığında resmî konuk olarak Hafter’i güvertesinde ağırladı. Rus televizyonları gemideki Hafter ve Moskova’daki Rusya Savunma Bakanı Şoygu arasında geçen görüşmeyi canlı yayınladı. Görüşmede taraflar Libya’daki teröristlere karşı ortak mücadele verileceğini duyurdu. Hafter ayrıca, Arap ve Rus medyasına verdiği demeçte, Rus askerleri için Libya üslerini ve limanlarını vermeye hazır olduklarını da söyledi.

Askerî olarak Akdeniz’de var olmak isteyen Rusya için, Avrupa’nın 700 kilometre güneyinde bulunan Bingazi liman şehri büyük önem arz ediyor. Kaddafi döneminde bu isteğini gerçekleştiremeyen Rusya, şu günlerde bu konuyu yeniden gündeme getirmeyi planlıyor. Ayrıca Libya, Rus silah sanayisi için de çok cazip bir pazar oluşturuyor.

Rusya için kaybettiği eski yatırım imkânlarını geri kazanma ve yeni anlaşmalarla Libya’ya silah satması önündeki en büyük engel ise BMGK’nın Libya’ya uyguladığı silah ambargosu. Hafter ambargonun kalkması konusunda da Rusya’nın kendilerine söz verdiğini söylüyor ve Libya’nın petrol karşılığında Moskova’dan silah almaya niyetli olduğunu belirtiyor.

21 Şubat 2017 tarihinde Londra’da Rusya’nın en büyük petrol şirketi RosNeft ve Libya’nın devlet petrol şirketi NOC arasında, içeriği ve detayları açıklanmayan bir anlaşma imzalandı. Anlaşma, genel hatlarıyla Libya petrollerinin RosNeft tarafından çıkarılmasını ve satışına iştirakini kapsıyor. İç savaş ve belirsiz ortama rağmen Libya’daki yabancı şirketlerin petrol ve doğal gaz alanındaki çalışmaları ise hiç azalmamıştır. Buradaki şiddetli rekabet içinde İngiliz ve İtalyan şirketleri yeni bir oyuncunun piyasaya girmesinden bir hayli rahatsız. Ancak bu duruma İtalya ile İngiltere farklı tepkiler veriyor. Roma’daki yetkililer Rusya’nın Libya’da aktif olmasıyla İtalya’ya olan mülteci akınının azalacağını ümit ediyor.

Batılı ülkelerin Rusya’nın Libya’da var olma çabalarının askerî boyutundan tedirgin olmaları sebepsiz ve boşuna değil. Zira Hafter’ın yaralı subaylarının Moskova askerî kliniklerinde tedavi edilmelerinden sonra Libya içinde görülen Rus askerleri bu kaygıyı iyice arttırmış durumda.

Bölgede çalışan medya kuruluşları Mısır’ın Sidi Barrani şehrindeki askerî üste 200’e yakın Rus askerî ve teknik uzmanı olduğu yönünde haberler yaptı. Libya-Mısır sınırındaki bu askerî üs, 1970’li yılların ortalarına kadar Sovyetler tarafından kullanılıyordu. Kremlin ise Rusya’nın Libya savaşına doğrudan askerî müdahalede bulunduğu yönündeki iddiaları reddediyor. Lakin bu bölgede (Mısır ve Libya) Rusya’ya ait RSB Grup adlı özel sektörden bir askerî şirketin faaliyet gösterdiği biliniyor. Şirket sahibi Oleg Krinitsın eski bir istihbaratçı. Krinitsın, şirketinin Libya’da yerli özel sektör kuruluşları ile anlaşmaları olduğunu ve onların güvenliğini sağlamak için burada bulunduklarını söylüyor. Bu tür Rus askerî şirketlerinin çalışmaları şeffaf değil ve herkesin malumu olduğu üzere, Ukrayna ve Suriye’de de Moskova’nın buralara müdahalesinden önce sahada ilk bu şirketler vardı.

Ukrayna ve Suriye örneklerinde RSB Grup ve Vagner gibi sözüm ona özel şirketlerin elemanları istihbarat bilgisi toplama ve eğitim çalışmalarından tutun sıcak operasyonlara kadar askerî alanda geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerde görevli olan kişilere güvenlik uzmanı deniliyor ancak bu sadece göstermelik bir görev tanımı, zira bu şirketlerin hem yaptıkları iş hem bu sistemin işleyişi hem de rütbe hiyerarşisi askeriye ile aynı.

Bölgede proaktif hale gelen Rusya açısından Suriye’de elde ettiği başarı, Libya’daki motivasyonunu da arttırıyor. Libya’da farklı çıkar hesapları yapan yerel siyasi aktörler de Rusya’yı Suriye rejimi gibi kendi arkalarına almak istiyor. Zira Suriye sonrası süreçte Libya’da Rusya’ya olan güven iyice artmış durumda. Moskova’nın izlediği politikalar, kararlılığı ve asker-silah potansiyeli bu motivasyonu daha da güçlendiriyor.

Trablus’taki hükümet ve başta ABD olmak üzere arkasındaki güçler de bu durumun farkında. Trump idaresinin Libya politikası henüz belirgin değil ve bu ortamda Rusya, oyunun yeni kuralları netleşene kadar ölçülü davranmayı sürdürecek görünüyor…

Eylem OKUMUŞ – özel olarak YENİ ÇAĞ için