TSK’nın Münbiç operasyonu bölgesel dengeleri nasıl etkileyecek?

Suriye’de TSK’nın yeni operasyonu gündemde. Erdoğan Fırat’ın doğusunda operasyon yapılabileceğini söyledi.

Bölgede mevcut durum nasıl? Fırat’ın doğusunda TSK operasyonu ne zaman başlayabilir? Peki bu konuda ABD’nin tutumu ne olacak? Operasyon kapsamında hangi bölgeler PYD/YPG teröristlerinden temizlenebilir? Operasyon ekonomiyi nasıl etkiler?

Yeni Çağ Azerbaycan, bu sorulara yanıt bulmak için durumu Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı (SASAM) Süleyman Erdem‘le değerlendirdi:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 25 Ekim’de AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda Fırat’ın doğusuna operasyon için şunları söylemişti. “Şimdi sırada Fırat’ın doğusundaki terör yuvalarının ortadan kaldırılması ve buraların Suriyeli kardeşlerimizin hayat yeri haline getirilmesi vardır. ABD, Münbiç mutabakatını bizi oyalama aleti haline dönüştürmüştür. Şu anda devriye güçlerinin Gaziantep’te bizim askerlerle ABD’li askerlerin birlikte çalışma yaptıklarını biliyorsunuz. Artık Münbiç’te oyalanmak yerine, dikkatimizi Fırat’ın doğusuna çevirmekte kararlıyız. Türkiye buradan tehdit ediliyor. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz. Ben, ABD’nin Münbiç’ten çıkmayacağını, YPG’yi görüntü itibariyle çıkarsa bile Türkiye’nin Münbiç’te hakimiyet kurmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğini ve Münbiç’te ortak devriye vb. vaatlerle Türkiye’yi oyalamaya çalıştığını düşünüyorum ve bunu daha önce verdiğim demeçlerde defaatle ifade ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız, yukarıda alıntıladığım konuşmasında bunu açık bir şekilde ifade etmiş ve Münbiç’te oyalanmak yerine, Fırat’ın doğusuna bir operasyon sinyali vermiş. Ancak Münbiç’te Türkiye’yi oyalayan ABD, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna müdahale etmesine sessiz kalır mı? Bence kalmaz”.

Uzmana göre, ABD’nin bölge için uzun vadeli planları var:

“ABD’nin YPG’ye yaptığı binlerce tır silah yardımı ve YPG’nin devlet kurumları oluşturması için yaptığı yatırım, ABD’nin uzun vadeli planlarına dair açık mesajlar veriyor. Bu kadar yatırım yapan ve Cumhurbaşkanımızın “ya Türkiye’yi seçersin, ya da YPG’yi” şeklindeki ısrarlı ikazlarına rağmen YPG’yi seçen ABD’nin, YPG adına elde ettiği kazanımları kolayca feda edeceğini düşünmek naiflik olur. ABD, muhtemelen Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) devamı niteliğinde bölgede PKK ideolojinde bir Kürt devleti kurmaya çalışıyor ve bundan ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyecek gibi bir duruş sergiliyor”, – türk uzman sözlerine ekledi.

Erdem, Türkiye’nin güçlü bir devlet olduğuna vurgu yaparak operasyonun yapılmasının zor bir görev olmadığını söyledi:

“Türkiye, güçlü bir devlettir. Eğer isterse elbette Fırat’ın doğusuna operasyon düzenleyebilir ve bunda başarılı da olur. Ancak böyle bir hamlenin büyük bedelleri de olacaktır. ABD ve Fransa gibi YPG’ye destek için bölgede konuşlanan güçlerle karşı karşıya gelmek ve belki de bu güçlerle sıcak bir çatışmaya girmek, Rahip Brunson meselesinden sonra 2. bir ekonomik şok yaşanması, şehit sayısının yüksek olması ve Doğu ve Güneydoğu bölgemizde dış destekli toplumsal olaylar yaşanması gibi riskler bizi bekliyor olur.

Daha önce size verdiğim röportajlarda da ifade ettiğim gibi, ben Türkiye’nin böyle bir riske girmek yerine, Rusya ve İran ile hareket ederek Suriye Rejiminin ABD’yi topraklarından çıkarması ve YPG’nin elindeki bölgelerde tekrar egemenliğini sağlayabilmesi için destek vermesinin milli menfaatlerimize daha uygun olduğunu düşünüyorum. Zira maşa varken elimizi ateşe sokmanın bir anlamı yok. Suriye Rejimine bu amaçla verilecek bir destek, 27 Nisan’da İstanbul’da toplanan dörtlü zirvede alınan kararlara da uygun olacaktır. O kararlarda Suriye Arap Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün sağlanması ve komşu ülkeleri tehdit edecek ayrılıkçı taleplerin kabul edilmemesi gerektiği ifade ediliyordu. Bu amaçla Suriye Rejimine verilecek destek, yine İstanbul Zirvesinde deklare edildiği gibi Suriye halkının demokratik bir şekilde yönetimini belirlemesine engel olmaz ve Suriye halkı isterse Esat rejimini yine değiştirebilir. Yani Esat rejimiyle olan sorunlar yüzünden, Suriye ordusunun yapması gereken işleri Türkiye’nin yapmasına gerek yok”.

Son olarak Süleyman Erdem, Türkiye’nin Suriye’de işgal siyaseti yürütmediğinin altını çizdi.

“Türkiye, Suriye’de ele geçirdiği topraklarda kalıcı olmadığını ve Suriye’de barış sağlandığında bu toprakları terk edeceğini defalarca deklare etti. Zaten Suriye’de barış sağlandıktan sonra, Türkiye bu bölgelerde kalmak istese de buna uluslararası toplum sıcak bakmaz. O zaman Suriye ordusunun yapması gerekeni, Türkiye’nin yapmasına gerek yok. Kendi askerimizi feda ederek Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamaya çalışmak yerine, Suriye Ordusuna YPG’yi ezmesi ve ABD’yi topraklarından çıkarması için destek vermek, daha akıllıca ve milli menfaatlerimize uygun bir politika olur diye düşünüyorum”.

Kafkas Ömerov