Türk Dünyası Şartı kabul edildi

Dünyanın yükselen gücü Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), gücünü ve birlikteliğini her geçen gün artırıyor.

Türk Dünyası ortak tarih, ortak coğrafya, ortak edebiyat, ortak harita, ortak alfabe, konusunda çok önemli adımlar atıyor. Türk Dünyasının birliği noktasında yeni bir adım daha atıldı.

6 Kasım’da Bişkek’te gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) 11. Zirvesi’nde Türk Dünyası Şartı kabul edildi.

Peki Türk Dünyası Şartı nedir, Türk birliğinin geleceği için önemi nedir? Bayburt Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramin Sadık ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sefa Çakır, TRT Haber’den Ayşe Şimşek’e değerlendirdi.

Amaç: Türk kimliği temelinde tarihsel, kültürel, dilsel ve geleneksel bağları pekiştirmek

Türk Dünyası Şartı, Türk Devletleri arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen önemli bir belge. Bu belge, TDT bünyesinde daha önce kabul edilen kararlar ve belgeler ( Nahçıvan Anlaşması ve Türk Dünyası 2040 Vizyonu) temel alınarak hazırlandı.

Türk Dünyası Şartı, Türk kimliği temelinde tarihsel, kültürel, dilsel ve geleneksel bağları pekiştirmek, Türk Devletleri arasındaki çok yönlü iş birliğinin kapsamını genişletmek ve uluslararası hukuk ilkelerine sadık kalmayı vurguluyor.

Türk Dünyası Şartı kabul edildi: Detaylar ilk kez TRT Haber’de

“Türk Devletleri birlikte hareket ettiğinde daha güçlü”

Doç. Dr. Ramin Sadık, Türk Devletleri’nin birlikte olduğunda daha güçlü, güvenli ve huzurlu bir bölgesel güç olacağını söyledi:

“Türk ülkeleri yerleştikleri konum itibariyle dünyanın ‘kalpgahı’nda yer alıyor. Tarih boyu söz konusu ‘kalpgahta’ birlik oluşturan Türk imparatorlukları, dünyanın geniş coğrafyasına hükmetti. Bugün de içinde bulunduğumuz zaman ülkelerimizi ‘kalpgahta’ ayrı ayrılıkta değil, birlikte hareket etme hususuna yönlendiriyor.

Türk Devletleri birlikte hareket ettiğinde daha güçlü, daha güvenli, daha huzurlu bir bölgesel güç olarak ortaya çıkıyor. Bir birlik şekline gelmemiz halinde ise dünyanın en etkili, güçlü, güvenli birliği olmayı gerçekleştirebiliriz.”

“Enver Paşa’nın Türkistan yaylalarında şehit olması bir hayalin değil, hakikatin ifadelerindendir”

Türk Devletleri Teşkilatı’nın kabul ettiği ortak alfabe, teşkilatı temsil eden birleştirici bir bayrağın yanı sıra ekonomi, enerji, diaspora, kültür vs. alanlarında geliştirilecek iş birlikleri ile daha da güçlü bir hal alacağının altını çizen Doç. Dr. Mustafa Sefa Çakır, “İlk adımların atıldığı 2009 yılından beri yaşanan tüm gelişmeler Türk Dünyası’nın birlikteliğinin hayal olmadığını ortaya koymaktadır. Gazi-i nâmdâr Enver Paşa’nın Türkistan yaylalarında Rus mitralyözleri karşısında şehit olması da bir hayalin değil, hakikatin en veciz ifadelerindendir. ” değerlendirmesinde bulundu.

“Türk Birliği artık gerçekleşme fırsatına sahip”

Doç. Dr. Ramin Sadık da Türk Birliği’nin gerçekleşmesinin hayal olmaktan çıktığını söyledi:

“Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri arasında siyasi, ekonomik, askeri, kültürel iş birliği imkanı her geçen gün arttıkça bu etkileşimin bir birliğe dönüşmesi artık hayal olmaktan çıkıyor. Bir zamanlar hayal olarak görülen Türk Birliği artık gerçekleşme fırsatına sahip. Ülkeler arasındaki yakın temaslar, hemen her alandaki iş birlikleri ve etkileşimi geliştirmeğe yönelik irade bize bunu açıkça gösteriyor. Diğer yandan bugün dünyada çeşitli ülkeleri bir arada tutan siyasi birlikler vardır. Türk Birliği de olmalı, olması da zorunludur. Zira ülkeler arasındaki bu denli üst düzey etkileşimi birlikle taçlandırmak en doğru tercih olacak.”

Bu Şart’ın kabulüyle birlikte Türk Dünyası’nda birçok önemli gelişmenin gerçekleşmesi bekleniyor. Belgenin önsözü, Türk devletleri arasında iş birliğini daha da güçlendirme, dil, düşünce ve eylemde birliği teşvik etme fikrini ortaya koyuyor.

Aynı dili konuşan, aynı dine iman eden, ortak bir maziye sahip olan ve geleceği beraberce inşa etme azim ve kararlılığı sergileyen bu birliktelik zaman geçtikçe daha da anlam ve önem kazanacaktır

Türk Devletlerinin liderleri bu belgeyi imzalayarak kardeşlik bağlarını önceliklendirme, dayanışma ruhunu sürdürme ve Ortak Türk Dünyası fikrini benimsedi. Bu belgeyle, devletler arasındaki iş birliğini geliştirme ve barışı güçlendirme yönündeki yeni ilkeler, uluslararası hukukta genel kabul görmüş ilkelerle uyumlu şekilde tanımlandı. Ayrıca, bu ilkeler gururla bir Türk iş birliği modeli olarak dünyaya sunulabilir.

Bu belge, Türk halkları arasındaki iş birliği için ortak kültürel mirası, ortak alfabe ve ortak Türk dilini gelecekteki iş birliği sürecinin önemli dönüm noktaları olarak tanıyor.

Türk Devletleri Teşkilatı, bu Şartın uygulanmasında önemli bir rol üstleniyor. Teşkilat, Türk Devletlerinin ortak çıkarları doğrultusunda iş birliğini güçlendirerek hem bölgesel hem de küresel ölçekte Türk Dünyası’nın sesi olma görevini yerine getirecek.

Tüm Türk İşbirliği Teşkilatları ise Şart’ta belirlenen hedef ve görevlerin yerine getirilmesinde aktif bir şekilde yer alacak ve faaliyetlerini Koordinasyon Komitesi aracılığıyla koordine edecek.

“Dilde, fikirde, işte birlik”

“Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye’nin gerçekleştirebileceği büyüme ve güçlenme, Türk ülkeleri arasındaki iş birliğini daha da üst seviyeye yükseltebilir, Türk Devletleri Teşkilatı’nı siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel bir birlik haline getirebilir. Dolayısıyla Türkiye bu konudaki sorumluluğunun farkında ve yıllardan beri bunun bilinciyle adımlar atıyor.”

Doç. Dr. Mustafa Sefa Çakır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cesur duruşunun herkese örnek olacağının altını çizdi:

“Ülkemizin başta Filistin konusu olmak üzere Sayın Recep Tayyip Erdoğan örnekliğinde sergilediği cesur duruş herkese örnek olacaktır. Müslüman Türk’ün en gür seslerinden İsmail Bey Gaspıralı’nın ifadesiyle ‘dilde, fikirde, işte birlik’ mefkûresi bugün en canlı hâlini almıştır. Bundan sonra yapılması gereken bu adımların daha ileriye taşınması, emanetin genç nesiller tarafından fedakârca omuzlanmasıdır.”

Kaynak: TRT

www.yenicag.info

232