Ankara-Moskova stratejik araştırmalar merkezi analisti Engin Özer Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Hindistan, Çin, Avrupa ülkeleri ve ABD’ye ziyaretini Yeniçağ.Ru’ya değerlendirdi.
-Bildiğiniz üzere, Erdoğan bir dizi dünya ülkelerine turneye çıktı. Bu çerçevede Hindistan, Rusya, Çin ve bazı Avrupa ülkelerine resmi ziyarette bulunulacak. Erdoğan’ın söz konusu ziyaretlerini nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu Türkiye’ye ne verebilir?
-Öncelikle şunu iyi anlamamız gerek: Türkiye önümüzdeki ay içerisinde gerçekten de çok ciddi bir karar verme aşamasına gelecek. Osmanlı İmparatorluğu yıkıldığından beri ciddi anlamda ilk kez cumhuriyet yüzünü doğuya çeviriyor ve Avrupa ile ilişkilerini tamamen gözden geçirme kararı alıyor. Bu ziyaretler aslında Avrupa Birliği’ne bir mesaj niteliğinde ve bu birlik için ciddi anlamda Türkiye’yi kaybetme riski barındırıyor.
Ankara’nın Hindistan’dan beklentisi, Türkiye’ye yatırım, bunun yanı sıra iki ülke arasındaki ticaretin arttırılması ve uluslararası ticarette kendi ulusal para birimlerinin kullanımı.
Çin’den beklenti yatırım, ticaretin arttırılması, ulusal para birimleri ile ödeme, Şangay İşbirliği Örgütü ile ilgili detaylar ve Suriye’de Kürt devletine karşı diplomatik destek.
Rusya’dan Türkiye’ye karşı ticari engellerin tamamen kaldırılması, vizelerde kolaylık, iki ülke ticaretinde ulusal paraların kullanılması, Suriye’de Kürt devletine verilen desteğin durdurulması istenecek.
Bu görüşmelerin ardından AB ile gümrük birliği ve mülteciler konusunda verilen, ancak tutulmayan sözler görüşülecektir. Türkiye, Yugoslavya örneğinde olduğu gibi Avrupa Birliği ve Avrasya Birliği arasında “imtiyazlı üye” rolü oynamak istiyor. Konumu itibarile Türkiyenin bu rolü oynamayı istemesi jeopolitik gerçeklerle örtüşüyor.
Bununla beraber referandum sürecinde tüm Avrupa basını Erdoğan karşıtı tavır almıştı, hatta bazı akademisyenler Erdoğana suikast yapılmasını önermişti, bu “öneriler” görüşmeler esnasında ciddi yer arzedecektir.
-Erdoğan Putin’le görüştükten sonra, Trump’la da bir araya gelecektir. Erdoğan Rusya ve Türkiye arasındaki dengeyi koruyacak mı veya taraflardan birini mi seçecek?
-Türkiye gerçekten de NATO üyesi sıfatı ile NATO dışı unsurlarla arabulucu rolünü üstlenebilir. Ankara konumu itibarı ile NATO’nun yada ABD’nin Rusya yada komşu ülkelerle ile her gerginlikte NATO’yu destekleyemez. Türkiye’nin konumu Kanada ile aynı değil bu yüzden bazı ayrıcalıkları hakediyor.
Putin’le görüşmenin ardından Erdoğan anlaşma olasılığı olan noktaları yakalamaya çalışacaktır. Taraflar için bazı yapıcı çözüm önerilerinde bulunacaktır. Zaten şu an itibarı ile Suriye ve Ukrayna konusunda ABD ve Rusya arasında Türkiye dışında arabuluculuk yapabilecek başka ülke bulunmamaktadır.
-Söz konusu ziyaretler Türkiye’ye yeni yatırımlar getirebilir mi?
Bu ziyaretlerin tümünde ortak amaç ülkeye yatırım çekebilmek. Özellikle Çinden bazı uzun vadeli kredi ve yatırım kararları gelebilir.
Ankara’nın Avrasya Birliği, Arap Birliği gibi yeni pazarlara ihtiyacı var. Örneğin Türkiye ABD ile ilişkileri günden güne kötüleşen Suudi Arabistan sermayesini Rusya’ya taşımada arabulucu rol üstlenebilir. Bu tür arabulucu ve imtiyazlı gümrük anlaşmaları Türkiye ve bölge ülkelerinin stabil kalkınmalarına olanak sağlayacaktır.
Ankara jeopolitik konumunu maddiyata çevirebilmeli, Erdoğan bu gezilerle tam olarak bunu yapmaya uğraşıyor.
Nicat Hacıyev
Tr.Yeniçağ.Az