Türkiye Barolar Birliği Başkanı: Rumlar Karpaz'ı kiliselerden dolayı değil doğal gazdan dolayı önemsiyorlar  

Kıbrıs konusundaki görüşmeler bir daha çıkmaza girerken bir dönem Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın hukukçular heyetinde yer almış ve süreçleri çok yakından takip eden Prof.Dr.Metin Feyzioğlu Yeniçağ‘a konuştu.

Yeniçağ: Kıbrıs konusunda Ocak başındaki görüşmeler öncesinde İstanbul’da geniş katılımlı toplantı düzenleyerek gereken uyarıları yapmıştınız. Sonuçsuz kalan görüşmeler birkaç ay sonra yeniden başladı ve yine sonuçsuz kaldı gibi gözüküyor. Neler söylemek isterdiniz?

Feyzioğlu: İş dönüp dolaşıp rahmetli Cumhurbaşkanımız Denktaş’ın savunduğu noktaya geliyor: Ada’da iki bağımsız devletten oluşan bir yapı dışında alternatif gözükmemektedir. AB ve ABD şimdi de Ada’da “Kıbrıs milleti” kavramını ortaya atarak bunu Türk tarafına kabul ettirmeye çalışıyorlar. Tamamen yapay olan o kavramın rumlara hiçbir zararı olmayıp doğrudan Türkleri hedef almaktadır. Olmayan bir “Kıbrıslılık” ikame edilirse, azami bir jenerasyonun sonunda Ada tümüyle rumların olur. Oradaki Türkler tamamen asimilasyona maruz kalırlar. “Kıbrıslılık” kavramının rumlar üzerinde baskısı bulunmamaktadır, o kavram Türkler üzerinde baskı yaratıyor.Bu tuzağa düşülmemeli, Kıbrıs Türkü Ada’daki tarihten gelen kimliğini olduğu gibi korumalıdır.

Yeniçağ: Görüşmelerde Türk tarafına karşı kurulan daha hangi tuzaklar sözkonusu olabilir?

Feyzioğlu: Toprak paylaşımı konusunda Rumlar Karpaz burnu üzerinde çok durmaktadırlar. Sizinle çok önemli bir bilgiyi paylaşmak istiyorum, şu anki görüşmelerin perde arkasında Türkler bakımından oluşturduğu gizli tehdit de bundan ibarettir. Sizce, Rumlar Karpaz burnunu oradaki 2-3 kilisede ibadet yapmak için istiyorlar mı? Akdeniz’deki doğalgaz kaynaklarının Kıbrıs”ın Güneyi ile Afrika arasında olduğu hesaplanmaktadır. Oysa Hacettepe Üniversitesi öğretim görevlilerinin ortaya koydukları bulgular sonucu en önemli doğalgaz yataklarının Karpaz ile Hatay arasındaki sahada anlaşılmştır. Rumların Karpaz üzerinden izledikleri politikalar sonucunda Hatay’dan Karpaz’a kadar uzanan İskenderun körfezi Batı’nın Ada’da kurmayı hedeflediği Rum devletinin eline geçecektir. Kilisede ibadet konusu bu işin bahanesi ve kılıfıdır. Zaten anlaşma olursa, Rumların gelip Karpaz’daki birkaç kilisede ibadet etmelerine kimse engel olmayacaktır. Olay bölgedeki zengin doğalgaz yataklarının hakimiyetini ele geçirmektir. Şimdi de Ada’daki Türk gençlere “Denktaş politikalarının peşinden gitderseniz, fakir kalacaksınız”- diye telkin ve propagandalar yapılıyor. Düşünün ki, doğalgazla zengin olan Hatay-Kapraz çizgisi Rumların hakimiyetine geçerse, Ada’daki Türklerin en önemli doğal kaynakları ellerinden çıkacaktır. Kıbrıs Adası Türkiye’nin uçak gemisidir, insan kendi uçak gemisini başkalarına teslim eder mi? Türk milleti devletiyle, iktidarı-muhalefetiyle bu mücadeleden bir milim de geri adım atmayacaktır.

Yeniçağ: Bu bağlamda hükümetin atması gereken öncelikli adımlar hangilerdir?

Feyzioğlu: Rumlar hangi oyunları oynarlarsa oynasınlar Türkiye kendi çizgisinden geri adım atmayacaktır. Hiçbir hükümet Kıbrıs konusuna “Ver kurtul” yaklaşımını sergileyemez. Hükümetimiz Kıbrıs politikasında radikal değişikliklere gitmeli ve oraya nakit para gönderme siyasetini rafa kaldırarak tarıma dayalı sanayi kurulmasına destek vermelidir. Nakit para göndermek oradaki genç nesli rumların cazibesine sokuyor. Çünkü gençlik çalışmak, mücadele etmek yerine refah içinde yaşamayı tercih ediyor ve yarın Rumlar nakit para vermeye kalkarsa, onların cazibesine kapılması gündeme gelebilir. Dediğim gibi, tarıma dayalı sanayi politikası geliştirilmelidir. Şimdiye kadar hiçbir hükümetin yapmadığı Mersin gümrüğündeki işlemlerin basitleştirilmesi konusu da bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Dolayısıyla biz bir yandan Rumların tuzaklarına karşı mücadele ederken öte yandan Kıbrıs Türklerinin üretime, tarıma,sanayiye gönül vermesini teşvik etmenin yollarını bulmalıyız.

Yenicag.Info

www.yenicag.info

948