Son dönemde Ukrayna ve Rusya arasında savaş senaryolarından bahsedilmesinin başlıca iki nedeni var:
– Donbas’ta çatışmaların son aylarda giderek yoğunlaşması.
– Rusya’nın Ukrayna sınırına yığınak yapması.
Donbass’la ilgili olarak geçen yıl temmuz ayında yapılan ateşkes anlaşması sonrasında çatışmalar büyük ölçüde azalmış ve 2020’nin ikinci yarısında 5 Ukrayna askeri hayatını kaybetmişti. Fakat yılbaşından bu yana, çatışmalar yoğunlaştı. Böylelikle son 3,5 ayda, 28 Ukrayna askeri hayatını kaybetti. Bu gelişme, bölgede tansiyonun yükseldiğini gösterse de, 7 yılda 14 bin kişinin hayatını kaybettiği bu bölgede 3,5 ayda 28 kişinin hayatını kaybetmesine bakarak savaşın eli kulağında olduğunu söylemek, gerçekçi değil.
Rusya şubat ayından başlayarak, Ukrayna sınırına 40 bin asker, gelişmiş silahlar, S-400 Hava Savunama Sistemlerini kaydırması ve sürekli tatbikatlar yapması ile gerilim tırmanmaya devam etmektedir. Rusya ayrıca; 40 bin askerini ve aynı oranda gelişmiş silahları ile donamasını, Şubat 2014’de işgal ettiği Kırım’da teyakkuza geçirerek, de facto yaratıp, Ukrayna’yı baskı altında tutmakta ve hatta halkı ürkütmektedir.
Ukrayna’da, Rus yanlısı ayrılıkçılar tarafından işgal altında tutulan Donbas Bölgesin de (Donetsk ve Luhansk şehirleri) önemli sayıda askeri birlik bulundurmakta ve kendisine ait olan bu verimli kentleri işgalden kurtarmak için zaman zaman sıcak teması yaratarak, mevcut statüyü kabul etmediğini göstermektedir. Donbas’daki düşük yoğunluklu gerilim, iki tarafta da zayiatlara sebep olmaktadır. Ukrayna bununla birlikte açık ve kapalı şeklimde NATO’dan yardım ve himaye isterken, ABD ile İngiltere, Ukrayna açık destek mesajları vermektedir. ABD ile İngiltere, 2008’de Gürcistan’a da aynı sözlü destekleri vermişti, buna rağmen, Rus ordusunun Gürcistan’ın yarısını işgal ettiğini unutmamalıdır. ABD’nin yeni yönetiminin Rusya’yla açık mücadeleye girdiği ve bu coğrafyanın önümüzdeki dönemde ABD ile Rusya arasında yoğun bir güç mücadelesine sahne olacağı, bir gerçek.
Ukrayna toprağı olan Kırım da, 2014’de Rusya tarafından işgal edildi ve Ukrayna sadece diplomatik girişimler ile Rusya’yı baskı altına almaya çalışmaktadır. Halen Batı’nın Rusya’ya ekonomik ambargoları devam ederken, özellikle Batı Avrupa ve Türkiye’nin Rus Gazı’na duyduğu ihtiyaç, bu ambargoların ne kadar gerçekçi olduğu sorusunu gündeme getirmektedir. Kırım’da Rusya’ya karşı fiilen direne sadece Kırım Tatar Türkleri kalmıştır ve ne yazık ki onlarda Rusların çok vahşi baskısı altındadır.
Peki Ukrayna halkı ve kamuoyu sınırındaki 80 bin Rus askerine karşısında neler yapıyor?
Ukrayna’da yaşayan bizler, sınırına 100 bin yakın asker yığılmış, iki şehri işgal altında ve Kırım Yarımadası tamamen kendisinden koparılmış olduğu halde, bu ülkede, Rusya’ya karşı genel bir reaksiyonun olduğuna henüz tanık olmadık. Bunlarla beraber, son 15 günde Rus devlet yetkililerinin pervasız tehditleri de maalesef Ukrayna halkında bir karşılık bulmamıştır.
Türk basınını takip eden Ukraynalı dostlarımız, bizim medya haberlerini şaşkınlıkla izlediklerini ve her şeyin aslında normal olduğunu, biz Türklerin abarttığını söylemektedirler. Aslında haklılar. Çünkü biz millet olarak farklı duyarlılıklar sahip yapıdayız. Sanırım sınırlarımıza 100 bin asker dayansaydı, Türkiye’nin bütün Askerlik Şubeleri 24 saat görev yapmak zorunda kalacaktı.
Peki burada durum nedir?
Ukrayna medyasının bu gerilime Türk medyasından daha az yer verdiğini söyleyerek başlayalım. Ukrayna-Rusya gerginliğini bizim facebook gruplarında paylaşılan haberlerden okuyan Ukraynalı takipçiler, “olası savaş” haberlerini şaşkınlıkla izlemektedirler. Tabi ki olaylara duyarlılık görecelilik arz eder. Çünkü doğu toplumlarının klasik duygusallığı ve heyecanı, Batı toplumlarının soğukkanlılığı bizi yanıltmamalı. Fiilli bir Rus saldırısı olduğu taktirde, Ukrayna halkının neler yapacağını açıkçası bilmiyoruz. Ukrayna tarihi de bu konuda emsal olacak manzumelerden yoksun. Çünkü Rus ve Ukrayna halkının bin yıllık bir beraberliği ve çok sıkı bir iç içe geçmişliği var. Kiev; 882-1132 yılları arasında hüküm süren, Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna’nın atası sayılan Kiev Knyezliği’nin (Kievskaya Rus) başkentiydi. Hem Ruslar hem Ukraynalılar “Kievskaya Rus”u kendi tarihlerinin parçası olarak görmektedir. Her iki ülkenin milliyetçileri de bu devletin kendilerine ait olduğunu öne sürmektedir.
İki toplum arasında derin çatlak ise; 1932-1933 SSCB Başkanı Stalin’in tarım politikası ve temel gıda maddelerinin toplanarak devlet eliyle dağıtılması neticesinde, Ukrayna halkından bazı tarihçilere göre 7-8 milyon insanın açlıktan ölmüş olmasına dayanır. Ukrayna bunun “soykırım” olduğunu savunmakta ve ülkede her sene Kasım ayının son Cumartesi gününü “Holodomor (açlık felaketi) kurbanları”nı anmaktadır.
Ukrayna Toplumu;
Ukrayna, 24 Ağustos 1991 tarihinde Sovyetler Birliği’nden ayrıldı, Leonid Kravçuk ülkenin ilk devlet başkanı oldu. Sonrasında meydana gelen olayları tekrar etmeden kısaca,Turuncu Devrim, Batı Bloğu ile Rusya arasında sıkışan bir devlet ve bedel ödeyen toplum şeklinde özetlemek mümkündür. Büyük tarım alanları, ormanları, akarsuları, madenleri ve teknik üretim kapasitesi ile çok zengin bir coğrafyaya sahip olan Ukrayna halkı, maalesef Türkiye’nin 1980-1990’lı yıllarının şartlarını yaşamaktadır. Ülkenin bu geniş imkanları ve yarattığı ekonomik verimin halka yansıdığını söylemek mümkün değildir. Özellikle geniş tarım alanlarının tekelleştiği, yabancı şirketlerin büyük miktarda arazi kiraladığı, büyük fabrikaların da yabancı yatırımcıların denetimine girdiğini söylemek mümkündür. Ukrayna batı bölgesi bu konuda daha duyarlı ve daha milliyetçi duruş sergilemektedir. Bu sosyal adaletsizlikten dolayı maalesef 20 milyon Ukrayna vatandaşı Avrupa ülkelerine göç etmiştir. Halen 40 milyon civarından olan nüfusu, ortalamanın altında artmaktadır.
Kültür, edebiyat, şiir, sanat, sinema ve yazılı erserlerde yeni yeni Rus dominant baskısından kurtulmak için çalışmalar yapılmaktadır. Bütün Ukrayna vatandaşları Rus dili ve edebiyatını iyi seviyede bilmektedir. Bu yıl resmi yazışmalar ve medyada Rus dili kullanımı yasaklanmıştır. Unutulmamalıdır Ukrayna halkının önemli bir kısmı Rus kökenlidir, özellikle doğu bölgesinde baskın Rus çoğunluğunun olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Rusların Donbas ve Kırım işgaline rağmen Ukrayna’nın doğu gölgesi Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açacağına inanmamaktadır.
Ukrayna Halkının Rus tehdide tepkisi?
Ukrayna’da asker alam şubeleri var mı? Açıkçası hiçbir şehirde kamu kurumları önünde bir kuyruk görmemektedir. Bize göre bunun iki temel sebebi var.
Birincisi; gerek Rus Çarlığı ve gerekse Komünizm dönemde Rusların Ukrayna halkı üzerinde yarattığı korku ve kültürel asimilasyon. Aynı etnik yapıdan geldiklerine ve temelde aynı millet olduklarına inandırılan ve Moskova Patrikhanesine bağlı Kilislere yolu ile bu argümanları zenginleştirerek toplumun hafızasına kazılmış olması.
İkincisi de; halkın, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmayacağına olan inancı. Özellikle aydın kesim, Batı Bloğu ile Rusya’nın Ukrayna üzerinde bilek güreşine tutuştuğunun farkındadır. Siyasilerde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmayacağını, Rusya’nın sadece güç gösterisi yaptığını beyan etmektedirler. Rusya’da; Ukrayna’nın Donbas bölgesini geri almak için askeri hazırlık yaptığını iddia ederek bölgeye asker kaydırmıştır. İki tarafta, aralarındaki bir savaşın yıkıma sebep olacağının açık bir şekilde farkındadır. Buna rağmen Ukrayna Hükümeti, Rus tehdidini çok ciddiye alarak özellikle NATO’dan açık ve kapalı destek istemektedir. ABD savaş gemilerini bu nedenle Karadeniz getirmeye çalışmaktadır. Aynı gerekçe ile Ukrayna’nın Türkiye’den de destek beklentisi vardır. İHA’ların satın alınması ve işbirliğinin geliştirilmesi için Devlet Başkanları bu ay görüşmüştür.
Rusya’nın iddiasına rağmen Ukrayna’nın son dönemlerde Donbas’a asker ve ilave teçhizat gönderdiği görülmedi.
Peki olası bir Ukrayna-Rus Savaşında neler olur?
2014’de Donbas ve Kırım Ruslar tarafından işgal edildiğinde Ukrayna ordunsun kağıt üstünde olan sayısının gerçekçi olmadığı, eğitimli, savaşacak asker sayısının 5-10 bin civarında olduğunu basından okumaktayız. Bu gün ise Ukrayna ordu mevcudu 250 binin üstündedir. Savunma veya Taarruz doktrini olarak halen Rus Konsepttini uygulamaktadır. Ayrıca eğitim ve teşkilatlanma sistemi Rus konseptte dayanmaktadır. Çünkü elindeki harp silah, araç ve gereçleri SSCB’den kalmadır. Deniz kuvvetleri oldukça zayıf, havada ise 1980’lerin uçaklarını kullanmaktadır. Füze motoru ve uçak motoru üretebilmekle beraber, Rusya karşısında bu alanda da oldukça geridedir.
Rus ise tartışmasız dünyanın halen ABD’den sonraki ikinci askeri gücüdür. Binlerce uçak, onbinlerce tank, uzun ve kısa menzilli füzeler, devasal deniz gücü ile beraber yine ikinci Nükleer güce sahiptir. Bu iki ülkeyi askeri alanda mukayese etmek bile mümkün değildir.
Bu orantısız güç mukayesesine rağmen Ukrayna ordusunun ve halkının Rusları “beyaz bayrak” ile karşılayacakları da beklenmemelidir.
Batı Bloğu tarafından Rusya’nın sürekli sıkıştırılması, onun saldırganlığını körüklemektedir. Aralarındaki güç mücadelesinin oyun alanlarından biri olan Ukrayna, Rus ile sorunlarını diplomatik kanallardan çözmenin yollarını bulmak zorundadır. Rusya ile olası bir savaş girmesi halinde büyük kayıplar vereceği, içeride de, Rus kökenli vatandaşlarının yine Rusya tarafından kışkırtılacağı ve büyük bir bunalımla karşı karşıya kalacağını değerlendiriyoruz.
Yazar: Avukat Evren Damyan, / E. Albay Dr.Yaşar ERTÜRK