Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karadeniz’deki gaz keşfine ilişkin, “Yaptığımız hesaplamalara göre, bugünkü şartlarda ithal ettiğimiz gaza göre çok daha ekonomik üreteceğiz” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk oldu.
Karadeniz’de çalışmaların devam ettiğin, vurgulayan Dönmez, şu anda Sakarya Gaz Sahasındaki sondaj ve testlerin titizlikle yürütüldüğünü aktardı.
Bakan Dönmez, kuvvetle muhtemel 320 milyar metreküplük rezervin yukarı yönlü revize edileceğini belirterek, “İnşallah ekim ortalarına doğru bu çalışmaları da bitirmiş oluruz. Mühendislik çalışmalarını tamamlamadan kamuoyuyla, milletimizle bilgi ve bulgu paylaşmıyoruz. O açıdan şimdi devam eden çalışmalar tamamlanır tamamlanmaz milletimizle paylaşacağız” ifadelerini kullandı.
Hedefin keşfedilen gazı, 2023’te ulusal gaz iletim şebekesine bağlamak olduğunu belirten Dönmez, “Yaptığımız hesaplamalara göre bugünkü şartlarda ithal ettiğimiz gazlara göre çok daha ekonomik olarak biz bunu mal edeceğiz” dedi.
“Yeni keşifler oldukça bizim gazda belki petrolde dışa bağımlılığımız azalacak”
Bakan Dönmez, Türkiye’nin denize kıyısı olan bir ülke olarak sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) gibi bir avantajı olduğuna da değinerek, şöyle devam etti:
“LNG terminallerimiz var. Biri özel sektörde biri BOTAŞ’ın. Son birkaç yıldır FSRU’ları sisteme bağladık. Biri İzmir’de diğeri Hatay-Dörtyol’da olmak üzere FSRU’ları sisteme bağlamış olduk. Bunlarla biz boru gazına alternatif kaynak oluşturduk. Çünkü arz güvenliği çok önemli. Boruyla getirdiğimiz gazda herhangi bir teknik arıza olduğunda ya da kontratlar konusunda anlaşmazlık olduğunda alternatifsiz kalmamanız lazım. Yıllık 45-50 milyar metreküplük tüketimin alternatiflerle tüm hazırlıklarını yapıyor olmamız lazım. Bu kapsamda Türkiye’nin arz güvenliğini hem altyapı hem kontrat olarak güvenli şekilde bugüne kadar yürüttük.”
Türkiye’nin önünde şimdi yeni bir sayfa olduğunun altını çizen Dönmez, “Niyetlendiğimiz, arzu ettiğimiz, yıllarca hayalini kurduğumuz bir keşfi bu yıl içinde yakalamış olduk. Bunu da sisteme dahil edeceğiz. Hesaplamalar devam ediyor. İnşallah işi yukarı yönlü revize etme imkanımız da olacak. Çok kısa ve orta vadede bütün ithalatı kaldıracağız gibi bir durum söz konusu değil ama yeni keşfiler oldukça sahanın dışında hem Akdeniz hem de Karadeniz’de bizim gazda belki petrolde dışa bağımlılığımız azalacak. Uzun dönemde hedefimiz enerjide bağımsızlığı yakalamak. Türkiye’nin güçlü ekonomisi için bu son derece önemli.” diye konuştu.
“İndirim alındığında, fiyatlar düşünce bunu doğrudan satış fiyatlarımıza yansıtıyoruz”
Bakan Dönmez, böyle bir keşfin ortalama gaz alış maliyetlerini teorik olarak düşüreceğini vurgulayarak, “Gaz fiyatlarının düşeceğini bugünden söyleyebiliriz ancak bu gazı sisteme dahil etmemiz lazım. 2023’ü hedefliyoruz. Alış maliyetlerimizde de bir iyileşme olduğunda zaten yansıyacak. 2023’e kadar fiyatlar böyle gidecek gibi bir anlam çıkmasın. Bu kontratlara ilişkin müzakereler de devam ediyor. İndirim alındığında, fiyatlar düşünce bunu doğrudan satış fiyatlarımıza yansıtıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Bir damla suyumuzu canımız pahasına da olsa koruruz”
Türkiye’nin kendi kıta sahanlığında sismik arama ve sondaj faaliyetlerini yürüttüğünü dile getiren Dönmez, Doğu Akdeniz’de şu ana kadar 7 sondajın tamamlandığını ve sekizinci sondajın devam ettiğini söyledi.
Türkiye’nin bölgede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden alınan ruhsat sahalarında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kıta sahanlığındaki ruhsat alanlarında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının bu çalışmalara başladığını ifade ederek, “Bundan sonra da devam edecek. Bizim kimsenin malında, mülkünde, hakkında gözümüz yok ama kimse de bizim hakkımıza göz dikmesin. Bir damla suyumuzu canımız pahasına da olsa koruruz” diye konuştu.
“Sevilla Haritası, Yunanistan’ın ısmarlama çalışması”
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki tezlerinin uluslararası hukuka uygun olduğunu vurgulayan Dönmez, şöyle devam etti:
“Kıta sahanlığı bir ülkenin karadaki topraklarının deniz altındaki doğal uzantısıdır. Doğu Akdeniz’de en uzun kıyısı olan ülkelerden birisiyiz. 1740 kilometrelik kıyı uzunluğumuz var. Uluslararası deniz hukukuna göre kıta sahanlığı belirlenirken, ülkelerin kıyı uzunluğu dahil olmak üzere çeşitli parametreler kullanılıyor. Biz de adanın dışında kalan bölgede coğrafyamızın da verdiği üstünlüğü kullanarak kıta sahanlığımızı ilan etmişiz. Bugün gelinen noktada da araştırmalarımıza devam ediyoruz.”
Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki tutumuna değinen Dönmez, Yunanistan’ın 2011-2012 yıllarında İspanya Sevilla Üniversitesine ısmarlama bir çalışma yaptırdığını ve Sevilla Haritası’nın bu çalışmadan çıktığını anlattı.
Dönmez, bu haritanın temel fikrinin adaların da ana karada yerleşik ülkenin bir uzantısı olduğunu ifade ederek, “Buradan hareketle de Meis Adası’na aynı hakkın verilmesini istiyor. Meis Adası 9-10 kilometrelik bir alan. Böylece, Yunanistan burada 40 bin kilometrelik bir alanı kapatarak ‘buraya giremezsiniz’ demek istiyor. Biz de adaların kara sularına saygı duyduğumuzu söylüyoruz. Türkiye’nin burada uluslararası hukuk açısından da hakkı var” diye konuştu.
“Fransa, 1977’de Türkiye ile aynı tezleri savunmuş ve kazanmış”
Meis Adası’nın Kaş’a 2 kilometre mesafede olduğunu dile getiren Dönmez, adada yaşayanların sosyal hayatlarının büyük bir kısmının Türkiye’den sağlandığını aktardı.
Dönmez, Fransa’nın da Yunanistan’ın tarafında yer aldığını fakat geçmişte benzer bir sorunla karşı karşıya kaldığını belirterek, 1977’de İngiltere ile yaşadığı sorunu şu şekilde özetledi:
“İngiltere de bir ada ülkesi ve Fransa ana karada yerleşik bir ülke. O zaman İngiltere’ye bağlı ve Fransa’ya yakın Kanal Adaları var. İngiltere, bu adaların ana ülkenin uzantısı sayıldığını ve kıta sahanlığının bu adalardan başladığını söylüyor. Fransa ise buna itiraz ederek, adaların sadece kara suları olduğunu ve ancak eşit mesafede bir paylaşım yapılabileceğini ifade ediyor. Nitekim anlaşamıyorlar ve Uluslararası Adalet Divanı’na başvuruyorlar. Adalet Divanı, Fransa’yı haklı buluyor. İngiltere’ye ‘adaların kıta sahanlığından bahsedemeyiz, sadece kara suları olabilir. Bunun dışında siz alanlarınızı belirlemek durumundasınız’ diyor. Fransa aslında o zaman Türkiye’nin bugünkü tezlerini savunuyor. İngiltere de Yunanistan’ın bugünkü sözlerini savunuyor ama adalet doğruyu bulmuş. Bu aslında bir emsal karar da teşkil eder. Avrupa Birliği (AB) Güney Kıbrıs Rum Yönetimini ve Yunanistan’ın tezlerini tek taraflı dinleyip karşı tarafa kulak vermeden hareket ediyor ama AB’nin de bu tezleri savunmakta güçlük çektiğini söylemesi gerekiyor. Biz kendi tezlerimizi de anlattıkça lehimize açıklamalar gelmeye başladı. Cumhurbaşkanımız en başından beri diyalogdan yana olduğumuzu söylüyor. Dünkü görüşmelerde de bunun altını çizdi. İnşallah masaya da oturulur ve biz tezlerimizi orada da anlatırız.”
Karadaki petrol üretiminde rekor
Öte yandan, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki sondajlarıyla gündeme geldiğini anımsatan Dönmez, kara sondajlarında da yoğun bir şekilde çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
Dönmez, “Geçen yıl 120 kara sondajı yapıldı ve son 20 yılın en büyük yurt içi üretimini gerçekleştirdik ki günlük 47 bin varildi. Şu anda dün gelen rakamı paylaşayım. Dün günlük üretimimiz 55 bin 260 varil oldu. Biz karada da üretimlerimizi artırıyoruz. Yıllık üretimimiz 48 milyon varil ama çok büyük bir ülkeyiz. Petrolde İhtiyacımızın yüzde 7-8’ini karşılayabiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Trakya ve Güneydoğu’da kara sondajlarına devam ettiğine işaret eden Dönmez, “Önümüzdeki günlerde burada da yeni keşifleri paylaşacağımıza inanıyorum” dedi.
Dönmez ayrıca Diyarbakır’da çatlatma yöntemiyle petrol üretimine başladığını anımsatarak, bu yöntemi biraz daha geliştireceklerini söyledi.
“Karadeniz sadece Türkiye açısından değil, bölge için önemli”
Bölgedeki gazın üretime dönme sürecindeki maliyetler ile ilgili olarak somut verilerin oluşmadığını dile getiren Dönmez, öncelikle kuyulardan elde edilecek sonuçlar, açılacak olan kuyularda devam eden çalışmalar, su altı yapıları ve gazın kıyıya getirilmesi gibi mühendislik işleri ve ekipmanların tamamlanmasıyla yaklaşık maliyetin ortaya çıkabileceğini söyledi.
Dönmez, Türkiye’nin öz kaynaklarından gerçekleştireceği üretimi finanse edebilecek güçte olduğunu aktararak, “Bu tip sahalarda yıllık üretimi belirlemek için başlangıç üretimine ve 3-4 yıl içinde maksimum üretime geçene kadar süreye ihtiyaç var. Bu planlamalardan sonra yıllık ve günlük üretimleri hesaplayacağız” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Karadeniz’in Avrupa’nın doğal gaz ve petrol üretiminin çoğunluğunu karşılayan Kuzey Denizi gibi olma potansiyeline sahip olduğuna dikkati çeken Dönmez, “Avrupa son 20-25 yılda Kuzey Denizi’nde petrol ve doğal gaz üretimi yapıyor. Kuzey Denizi’ndeki üretimle tüketiminin yaklaşık yüzde 30-35’lik kısmını karşılıyor. Ancak Kuzey Denizi’nde artık üretim düşmekte. Bu nedenle Karadeniz sadece Türkiye açısından değil, bölge için önemli” değerlendirmesinde bulundu.
Dönmez, Türkiye’ye sondaj ve sismik araştırmalarla ilgili komşu ve yakın ilişki içinde olduğu ülkelerden talepler geldiğini belirterek, gerekli planlamalardan sonra bu imkan ve hizmetlerin sunulabileceğini ancak önceliğin Türkiye’nin Akdeniz ve Karadeniz’deki kendi işlerine yoğunlaşmak olacağını söyledi.
Yenilenebilir enerjide yerli üretim
Enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın yolunun ülke kaynaklarını kullanmak olduğunu vurgulayan Dönmez, Türkiye’nin elektrikte yerli üretime büyük ağırlık verdiğini ve önceliğin yenilenebilir kaynaklarda olduğunu belirtti.
Dönmez, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında verilen destek ve teşviklerle Türkiye’nin toplam kurulu gücünün yaklaşık 93-94 bin megavata, yenilenebilir enerjide kuru gücün ise 46 bin 811 megavata ulaştığına değinerek, söz konusu gelişimin özel sektörün yatırımlarıyla gerçekleştiğini söyledi.
YEKDEM teşviklerinin 2020 sonu itibariyle sona ereceğini ancak salgın sebebiyle bazı aksamalar yaşandığını ifade eden Dönmez, “Sahada yüzde 80-90’ını tamamlanmış projeler var. Desteklerin devamı ile alakalı talepleri Cumhurbaşkanımıza ilettik. Kararname çıktı ve 6 aylık bir uzatma süresi kazanıldı. Bu 6 ay içerisinde tesislerin geliştirilip temiz kaynaklı tüketime katkı sağlamasını umuyoruz” dedi.
Dönmez, öte yandan mini Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmaları kapsamında toplam 1000 megavat kapasiteyle kurulacak güneş santrali projesiyle Türkiye’nin, dünyanın sayılı güneş enerji santrallerinden birine sahip olacağına işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Mini YEKA’lar yaklaşık 36 ilimizde 10 ila 20 megavat arasında değişen kapasitelere sahip. Buradaki yenilenebilir kaynakların diğerlerinden farkı, yerli aksam, parça üretim şartı getirilmesi oldu. Bu ürünler artık Türkiye’de üretilmeye başlandı. Süreç, ekim ayı içinde sona ermiş olacak. Böylece güneşten azami derecede faydalanmak için YEKA’ları doğudan batıya yaymış olacağız.”
www.yenicag.info