Kanlı 20 Ocak faciasının üzerinden 35 yıl geçiyor. Halkımızın milli kimliğinin tezahürüne dönüşen Kanlı Ocak faciası, Azerbaycan’ın bağımsızlığa giden yolda yeni bir dönemin başlangıç noktası oldu. 1990 yılının Kanlı Ocak olayı, Azerbaycan halkı için sadece büyük bir trajedi değildi. O, onurunu korumak için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olan halkın tarihinde şerefli bir sayfadır. 20 Ocak faciası, aynı zamanda hem ulusal bir trajedi hem de bağımsızlık, özgürlük ve hürriyet uğrunda halkımızın yürüttüğü milli özgürlük hareketinin zirvesi olarak Azerbaycan tarihine kazınmıştır.
1980’li yıllarda SSCB liderliğinin himayesiyle Ermeni ayrılıkçılar tarafından başlatılan Karabağ olayları, Azerbaycan halkına karşı işlenen kitlesel katliamlar ve soykırımlar, tarihi Azerbaycan topraklarında kurulan Ermenistan topraklarındaki ata yurtlarından soydaşlarımızın zorunlu göçü, imparatorluğun halkımıza karşı politikasının aşamalarıydı. 1990 yılında 19 Ocak’tan 20 Ocak’a geçen gece, doğrudan eski Sovyet liderliğinin, doğrudan Genel Sekreter Mihail Gorbaçov’un emriyle SSCB birlikleri Bakü’ye ve Azerbaycan’ın birkaç bölgesine girdi.
Sivil halk ağır makineler ve çeşitli silahlarla katledildi. Aynı zamanda o dönemde uygulanan olağanüstü hal hakkında halk bilgilendirilmemişti. Bu kanlı planın sonucu olarak Sovyet ordusunun özel kuvvetlerinin ve iç birliklerinin büyük bir kontenjanının Bakü’yü işgali özel bir vahşetle gerçekleşti.
20 Ocak olaylarıyla ilgili ilk resmi protesto, Ulu Önder Haydar Aliyev tarafından dile getirilmişti. Tehlikelerden çekinmeyerek Sovyet iktidarının bu eylemine karşı çıkan Haydar Aliyev, Azerbaycan halkının başına getirilen kanlı trajedinin ilk siyasi ve hukuki değerlendirmesini yaptı. 1990 yılının 21 Ocak’ında Sovyet rejiminin yasaklarına rağmen, hayatını tehlikeye atan Ulu Önder Haydar Aliyev, kanlı trajedinin organizatörlerini dünya kamuoyu önünde suçladı. Cesur bir açıklama yaparak silahsız halkın katledilmesini hukuka, demokrasiye, insanlığa aykırı, Moskova’nın ve devlet yöneticilerinin günahı nedeniyle yapılmış büyük bir siyasi hata olarak ifşa etti.
1990 yılının 20 Ocak tarihinde Azerbaycan halkı, özgürlük ve bağımsızlık ideallerine karşı uzanan ellere karşı birlik, dayanışma ve kararlılıkla mücadele ettiği gibi, 30 yıl sonra tarihi topraklarımızın düşman işgalinden kurtarılması sürecinde de aynı birliği, eşitliği sergilemiştir. Böylece, Azerbaycan halkının Kanlı 20 Ocak faciasıyla başlayan milli kimliğine dönüşü, özgürlük, bağımsızlık ve toprak bütünlüğü uğrunda mücadelesi, Muzaffer Başkomutan İlham Aliyev’in liderliğinde “Demir Yumruk” gücüyle vatan topraklarının işgalden kurtarılmasıyla sonuçlanmıştır. Azerbaycan bir kez daha tüm dünyaya kanıtladı ki, kendi toprak bütünlüğünü yeniden sağlamaya, kan hafızasının intikamını almaya muktedir galip bir ülkedir. Aynı zamanda, ebedi ve ezeli Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılması, Azerbaycan halkının milli bilincinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.
Artık her Azerbaycanlı, galip bir devletin, halkın temsilcisi olarak bu gururu yaşıyor. Bugün 20 Ocak faciasının 35. yıldönümünde dünya başka bir Azerbaycan’ı tanıyor. Bugünkü Azerbaycan, Karabağ’da insanlık trajedisi yaşatanları mahkeme önüne çıkaran, bilerek veya beceriksizlikten dolayı uçağının vurulması nedeniyle Rusya’dan özür dilemesini talep eden, dünyanın tüm güçleri karşısında milli çıkarlarını koruyan bir güçtedir.
Halkımızın özgürlüğe ve zaferlere giden yolunun başlangıcı, tam olarak 20 Ocak gecesi atıldı. Geçen süre zarfında Azerbaycan tanınmaz derecede değişti, benzersiz bir gelişim yolu izleyerek bölgede ve dünyada söz sahibi oldu, bağımsızlığımız ebedi ve geri dönülmez bir nitelik kazandı. Zamanın hızlı akışında değişmeyen tek şey, halkın şehitlere olan saygı ve hürmetidir.
Azerbaycan Milli Meclis üyesi Tenzile Rüstemhanlı
www.yenicag.info