Türk siyasetinin önemli isimlerinden Adnan Menderes, 1899’da Aydın’da dünyaya geldi. Babası İzmirli Katipzade ailesinden İbrahim Ethem, annesi Aydın’ın büyük toprak sahibi Hacıalipaşazadeler’den Tevfika Hanım’dı. Adnan Menderes, Yunanlıların İzmir’i işgal etmesi üzerine kurulan Ay-Yıldız direniş örgütünün liderleri arasında yer aldı.
Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği başarıdan ötürü İstiklal Madalyası’yla onurlandırıldı. Menderes, 1929’da İzmir’in tanınmış ailelerinden Evliyazadelerin kızı Fatma Berrin Hanım’la hayatını birleştirdi. Bu evlilikten Yüksel, Mutlu ve Aydın adlarını taşıyan çocukları dünyaya geldi.
Adnan Menderes damgasını vuracağı siyaset dünyasına ilk adımını, 1930’da Fethi Okyar’ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası’yla attı. Aydın il başkanlığını yaptığı partinin kısa süre sonra feshedilmesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi’ne girdi.
Menderes, Aydın ziyareti sırasında Atatürk’le tanışma fırsatı buldu. Atatürk’le gerçekleştirdiği sohbet belki de hayatının akışını değiştirdi. 1931 seçimlerinde aday olmadığı halde milletvekili seçildi. Sonradan, kendisini aday listesine koyanın Atatürk olduğunu öğrendi. CHP’de dört dönem boyunca milletvekilliği yaptı. Bu süreçte bir yandan da eğitimine devam ederek Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
Menderes’in siyaset sahnesinde öne çıkması 1945’te Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun Meclis’te görüşülmesiyle oldu. Çok geçmeden parti içi muhalefetin öncülerinden biri oldu. Menderes’in siyaset hayatındaki dönüm noktalarından biri, 7 Haziran 1945’te partiye sunulan ve “Dörtlü Takrir” olarak anılan önergeydi.
Demokratikleşme için yasalarda ve parti yönetiminde değişiklikler yapılmasını içeren önerge CHP Parti Meclisi tarafından reddedildi. Önergenin altında imzası bulunan Menderes ve iki arkadaşı partiden uzaklaştırıldı. Yine önergede imzası bulunan isimlerden Celal Bayar ise hem milletvekilliğinden hem de partiden istifa etti.
Adnan Menderes için asıl süreç bundan sonra başladı. “Dörtlü Takrir” önergesi nedeniyle CHP’den kopan Celal Bayar, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan’la birlikte 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’yi kurdu. Dört yıl sonra yapılan seçimler, parti için tam bir zaferdi. Demokrat Parti 14 Mayıs 1950 seçimlerinde yüzde 53 oy aldı. Seçimin ardından Celal Bayar da Cumhurbaşkanı oldu. 22 Mayıs 1950, Menderes’in Başbakanlık koltuğundaki ilk günüydü. Böylece 10 yıl sürecek DP iktidarı resmen başladı.
Adnan Menderes parti örgütüne hakim kişiliğinin yanı sıra halkla iç içe bir siyasetçi portresi çizerek öne çıktı. On yılık iktidarı süresinde önemli değişimlere imza attı. Bunlardan biri tarım alanında gerçekleşen makineleşmeydi. Karayollarının yapımına hız vermesi, yeni sanayi tesislerinin kurulması ve barajlar öne çıkan icraatları oldu. Böylece ülke kalkınma sürecine girdi.
Yine bu dönemde dış politikada da önemli gelişmeler yaşandı. Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesi ve NATO üyeliği Menderes dönemine gerçekleşti. Bu icraatlar, 1954 seçimlerinde Demokrat Parti’yi daha da güçlendirerek oy oranının yüzde 56’ya çıkmasını sağladı. Demokrat Parti artık milletvekili sandalyelerinin yüzde 93’üne sahipti.
1950’lerin ortasında siyasetin en önemli gündem maddelerinden biri Kıbrıs’tı. Londra Konferansı sırasında Kıbrıslı Rumların kurduğu EOKA örgütü, Türklere karşı saldırılar başlattı. Adadaki olaylar, Türkiye’de büyük tepki yarattı. Tam da o günlerde, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin bombalandığı yalanı kulaktan kulağa yayıldı.
Bu haber üzerine İstanbul’da yaşayan gayrimüslimler bir anda hedef haline geldi. 6 Eylül 1955 günü başlayan olaylar iki gün boyunca devam etti. Gayrimüslimlere ait evler, işyerleri ve ibadethaneler büyük zarar gördü.
1957 seçimlerinde Demokrat Parti, ilk kez oy kaybı yaşasa da iktidarı bırakmadı. Ama seçimlerden sonra tansiyon hiç düşmedi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün çıktığı yurt gezilerinde saldırıya uğraması ve üniversite öğrencilerinin eylemleri birbirini izledi. Öyle ki İstanbul ve Ankara’da tırmanan olaylar nedeniyle sıkıyönetim ilan edildi.
Takvimler 17 Şubat 1959’u gösteriyordu. Adnan Menderes ve beraberindeki heyet Kıbrıs görüşmeleri için Londra’ya hareket etti. Menderes’in uçağı, Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan kalkış yaptı. Viscount tipi dört motorlu “Sev” isimli uçakta 8’i mürettebat 24 kişi vardı.
Uçağın yakıtı, uzun Londra yolculuğu için yeterli değildi. Bu nedenle İtalya’nın başkenti Roma’da yakıt ikmali yaptıktan sonra tekrar havalandılar. İniş için planlanan adres Heathrow Havaalanı’ydı. Ancak yoğun sis nedeniyle Heathrow’a iniş izni verilmedi.
Bunun üzerine uçak rotasını Gatwick Havaalanı’na çevirdi. Ne var ki yoğun sis Gatwick Havaalanı’nda da etkiliydi. Sis içerisindeki yolculuk hayli zorluydu. Derken havaalanına ulaşmaya 5 kilometre kala olanlar oldu. Önce kuleyle telsiz irtibatı kesildi. Ardından uçak kontrolden çıktı. Menderes’in uçağı Surrey bölgesindeki Newdigate Köyü yakınlarında yere çakıldı. O sırada saatler tam 16.58’i gösteriyordu. Uçak yere düştükten sonra sürüklenmeye devam etti. Sürüklenme sırasında iki kanadı birden koptu. Üstüne, bir de ters döndü. Sürüklenme 250 metre boyunca devam etti.
Kazada aralarında bakan ve milletvekillerinin de bulunduğu 14 kişi yaşamını yitirirdi. Basın-Yayın ve Turizm Bakanı Server Somuncuoğlu, Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Muzaffer Ersü ve Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şerif Arzık kazada hayatını kaybeden isimler arasındaydı. Menderes’in ayağı uçağın yarılan tabanına sıkışmıştı. Yardım bekleyen Başbakanın imdadına Demokrat Parti Sakarya Milletvekili Rıfat Kadızade yetişti. Menderes, Kadızade’nin yardımıyla uçaktan çıkmayı başardı.
Uçak kazası çevredeki bazı köylüler tarafından görülmüştü. Çok geçmeden soluğu, uçağın düştüğü yerde aldılar. Margaret ve Anthony Bailey çifti de onlar arasındaydı. İki İngiliz, Başbakan Adnan Menderes ve iki arkadaşını hemen evlerine götürerek ilk müdahaleyi yaptı. İngiliz çift, pansuman yaptıkları sırada yardım ettikleri kişinin Başbakan Menderes olduğunu öğrendi.
Kazadan hafif yaralarla kurtulan Başbakan Menderes, hemen Londra’da bir klinikte tedavi altına alındı. Dönemin İngiltere Başbakanı Harold Macmillan ve Yunanistan Başbakanı Constantine Karamanlis, Menderes’i hastanede ziyaret etti. İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth de Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği ile temas kurdu ve Menderes’in sağlığıyla ilgili yakından ilgilendi. Olay İngiliz basınında geniş yankı uyandırdı. İngiltere gündeminin ilk sırasına uçak kazası yerleşti. Ertesi gün yayımlanan her gazetenin manşetinde uçak kazası yer alıyordu. Başbakan Menderes geçirdiği büyük kazaya rağmen Kıbrıs görüşmelerini ertelemedi. Klinikteki hasta yatağında Londra Anlaşması’nı imzaladı. İyileştikten sonra yurda dönen Menderes, İstanbul’da büyük bir coşkuyla karşılandı.
Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki cunta, 27 Mayıs 1960’ta yönetime el koydu. Darbe gerekçesi olarak da “Demokrat Parti’nin ülkeyi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü” iddiası ileri sürüldü.
Başbakan Adnan Menderes, darbe sırasında Kütahya’daydı. Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara’ya götürüldü. Ardından tutuklandı ve Yassıada günleri başladı. Menderes ve Demokrat Partili arkadaşlarının yargılanmalarına 14 Ekim 1960’da, Yassıada’da başlandı.
Yargı süreci 15 Eylül 1961’de tamamlandı. Askeri savcı, 592 sanıktan 288’i için idam istedi. Yüksek Adalet Divanı 15 sanığın idamına karar verdi. Cumhurbaşkanı Celal Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevrildi.
Ancak idam verilen 15 kişiden üçünün cezası infaz edildi. Önce Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan 16 Eylül 1961’de idam edildi. Peşinden bir gün sonra, 17 Eylül 1961 günü Başbakan Adnan Menderes, İmralı Adası’nda darağacına çıkarıldı.
11 Nisan 1990’da TBMM tarafından kabul edilen kanunla Adnan Menderes ve arkadaşlarına itibarları iade edildi. Ardından her üç devlet adamının naaşları, İmralı’dan alınarak devlet töreniyle Vatan Caddesi’nde yapılan anıt mezara taşındı.
TRT Haber
www.yenicag.info