Günümüzde savaşların yapısının değişerek hibritleşmesi, güvenliğin ve savunmanın giderek özelleşmesi günümüzün yeni bir olgusu olan özel askeri şirketleri karşımıza çıkartmaktadır.
Özel askeri şirketler; Ülkelerin özel sektörle birlikte hareket etmeye başlamasıyla birlikte savaşlarda yer alarak güvenlik ve savunma politikalarında kullanılmaya başlanmıştır. 1990’lardan itibaren devletlerin askeri desteği dış kaynaklardan tedarik etmesiyle birlikte özel askeri şirketlerin kullanımı bir anda artmıştır. Bu manada dünya kamuoyunda en çok bilinen özel askeri şirket ABD menşeli ve eski adıyla Blackwater olan akademidir. Şirket özellikle Irak ve Afganistan’da ABD adına yürüttüğü operasyonlarla uluslararası bir üne kavuşmuştur.
ABD’li örneklerinin yanı sıra Rus özel askeri ve güvenlik şirketlerinin kullanımının son yıllarda yaygınlaşması, bu şirketlerin özellikle Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’daki faaliyetleri uluslararası alanda dikkat çekmiştir. Bu şirketlerden en çok bilineni ve dünya gündemine konu olanı Wagner Grubu’dur.
Hakkında Kremlin ile olan ilişkisi ve Rus hükümeti tarafından dış politikada askeri müdahale aracı olarak kullanıldığıyla ilgili çeşitli spekülasyonların ortaya çıkması şirkete ün kazandırmıştır. Şirketin devlet dışı silahlı örgüt olarak Ukrayna, Suriye ve Libya’daki savaşlara müdahil olduğu ve aktif şekilde savaşın bir parçasına dönüştüğü görülmüştür. Rusya’da özel askeri şirketlerle ilgili yasal düzenlemenin mevcut olmaması Wagner’in denetiminin ve sınırlarının belirsiz olmasına neden olmaktadır. Kurumsal bir yapıya sahip olan ancak yasaların dışında kalan Wagner’in paralı askerleri ve danışmanları aracılığıyla çeşitli doğal kaynakları koruma ve kullanma karşılığında ülkelerindeki yöneticilere güvenlik, savunma lojistik destek ve askeri danışmanlık hizmetleri vermekte olduğu ve özel operasyonlar düzenlediği bilinmektedir.
Grubun asker profilini çoğunlukla Orta Asya, Balkanlar ve Kafkasya ülkelerinden olan eski askerlerin oluşturduğunu söyleyebiliriz. Wagner’in askeri eğitim üssünün Rusya’nın Krasnodar yakınlarındaki Molkino bölgesinde olduğu bilinmektedir. Şirketin sahibi Yevgeny Prigozhin’in Rusya yönetimiyle yakın ilişkileri olduğu ve hatta ona ait Concord Food Catering’in Kremlin’e yemek servisi sağladığı bilinmektedir. Bu şirket Internet Research Agency, Evro Polis, Megaline, M-Finance gibi diğer daha küçük ölçekli şirketleri de içinde barındırmaktadır. Wagner özel askeri şirketinin de Concord’un bir yan şirketi olduğu iddia edilmektedir. Bu şirkete 2016 ABD başkanlık seçimlerine siber müdahalede bulunduğu iddia edilen Internet Research Agency adlı şirketi finanse ettiği gerekçesiyle ABD tarafından yaptırım uygulanmıştır.
20 Haziran 2017’de ABD Hazine Bakanlığı, Rusya’nın Kırım ve Doğu Ukrayna’daki askeri müdahaleleri nedeniyle yaptırım uyguladığı şirketler listesine Concord Yönetim ve Danışmanlık şirketini de eklemiştir. Grubun sahibi olduğu düşünülen Rus iş adamının Kremlin`in çıkarları doğrultusunda ticari faaliyet yürüttüğü de iddia edilmektedir. Wagner Grubu’nun kurucusu ve liderinin geçmişte Ukrayna vatandaşı olduğu ve Rusya Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığına bağlı askeri istihbarat servisi Baş İstihbarat İdaresinde (GRU) bir dönem çalışmış Dimitry Utkin olduğu iddia edilmektedir. Utkin’in 2013’te GRU’dan emekli olduktan sonra Moran Güvenlik Grubu’nda (Moran Security Group) ve özel askeri şirket olan Slav Birliği’nde (Slavyanski Korpus) çalışmaya başladığı bilinmektedir.
Ulusal orduda verdiği hizmet süresince ve sonrasında Suriye sahasında deneyim kazanması Wagner Grubu’nu kurup komutanı olmasında büyük rol oynamıştır. Dimitry Utkin hakkında da – Prigozhin’e benzer şekilde – Rusya Devlet Başkanı Putin’e yakın olduğuna yönelik iddialar bulunmaktadır. Utkin’in Kasım 2017’de Yevgeny Prigozhin’in Concord şirketler grubunun CEO’su olduğuna dair çıkan haberler bu iki kişinin arasındaki irtibatın ve Wagner’le olan ilişkilerinin sorgulanmasına sebebiyet vermiştir. Bu olaylar Utkin’in Putin ile ve dolayısıyla Wagner’in Kremlin ile yakın ilişkilerine dair şüpheleri arttırmış ve sonrasında bu iddiaları destekleyen gerekçelere dönüşmüştür.
Rus özel askeri şirketi Wagner, askeri anlamda eğitim, danışmanlık, muharip unsur veya güvenliğin sağlanması gibi çok çeşitli alanlarda profesyonel hizmet veren bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Grubun kurulduğu tahmin edilen 2014’ten şimdiye kadar sıcak çatışma bölgeleri olan Doğu Ukrayna, Kırım, Suriye, Libya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Sudan, Mozambik, Venezuela ve Madagaskar’da faaliyet gösterdiği de bilinmektedir. Bu ülkelerin her birinde ülkelerin ihtiyaçlarına göre hizmet vermektedir. Bu anlamda söz konusu ülkelerin Rus etki sahasında yer aldığı görülmektedir. Ancak savaşın sürdüğü iki ülke diğerlerinden ayrışmaktadır: Suriye ve Libya.
Wagner bu ülkelerde savaşın aktif bir parçası haline gelmiştir. Bilindiği kadarıyla Suriye’de 2015’ten ve Libya’da 2019’dan beri faaliyet yürütmektedir. Suriye’de Wagner varlığının başlangıç zamanı bilinmemekle birlikte Rusya’nın Suriye savaşına müdahil olmasını müteakiben sahada yer aldıkları görülmektedir. Wagner’i Rusya’dan ve Rus dış politikasından bağımsız düşünmek doğru değildir. Bu nedenle Suriye’deki savaşa müdahil oluşuyla birlikte Rusya özel askeri şirketleri de Suriye sahasında faal hale gelmiştir.
Rusya’nın Eylül 2015’te Suriye’ye askeri olarak müdahil olmasının ardından sahada rol almaya başladığı düşünülen Wagner Grubu’nun çeşitli faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir. Stratejik tesisleri, gaz ve petrol sahalarını korumanın yanı sıra muharip güç olarak Suriye’nin birçok noktasında savaştıkları da basına yansımıştır. Ukrayna’da edinilen tecrübeler ve Rusya’da görülen eğitimlerle birlikte çeşitli silahları kullanabilme kapasitesine erişen grup üyeleri çok sayıda ağır silahı kullanabilmektedir. Aynı zamanda Suriye’de rejime bağlı milislerin eğitilmesinde, stratejik ve ağır silahların kullanılmasında, MİG başta olmak üzere savaş uçaklarının pilot eğitiminde rol almışlardır. Bu kabiliyetler muharip unsurlar olarak kullanılmalarının da önünü açmış ve söz konusu gruplara Suriye sahasındaki birçok muharebeye katılma imkânı sağlamıştır.
Özellikle 2016’da Humus eyaletinin doğu kırsalında Palmira’ya ve 2017 itibarıyla Deyrizor’un batısına yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda yer alan Wagner burada Rusya’ya bağlı resmi askeri unsurlarla koordineli bir şekilde çalışmıştır. Palmira’daki gaz sahasının kontrolünü sağladığı ifade edilen grubun Deyrizor’un doğusuna yönelik gerçekleştirilen saldırıda da yer aldığı bilinmektedir. ABD’nin çekilmesiyle birlikte Menbiç, Ayn el-Arab ve Kamışlı bölgelerinde de aktif oldukları görülmektedir. Wagner’in Suriye’deki varlığı diğer ülkelerdeki faaliyetlerinden bir yönüyle ayrışmaktadır. Suriye sahasında Rusya’ya ait resmi askeri unsurların da bulunması Wagner’in oradaki varlığını diğer çatışma bölgelerinden farklılaştırmaktadır. Nitekim Suriye savaşına müdahil olan Rusya sahada yalnızca özel askeri şirketlerini değil resmi olarak ordusunu da kullanmıştır. Ancak çatışmaların yoğunlaştığı ve kayıpların arttığı dönemde devreye Wagner girerek birçok bölgede aktif olarak savaşın parçası olmuştur.
Rejimle birlikte faaliyet gösteren kara muharip unsurların içerisinde İran destekli Şii milislerin varlığı, dolayısıyla İran varlığı, Rusya’nın özel askeri şirketleri, askeri polisi ve kurmay düzeyde danışmanlık faaliyetleriyle dengelenmek istenmiştir. Rusya bir yandan savaşı sürdürürken diğer yandan da Esed rejiminin müttefik bloğu içerisinde, saha ve diplomasinin belirleyici aktörü olarak stratejik noktaya erişmiştir. Bunun yanında diplomasi sahasında da Eylül 2018’de Türkiye ile varılan Soçi mutabakatına Rusya bu bloğun karar alıcı temsilcisi olarak katılmıştır. Nihayetinde Wagner faaliyet gösterdiği sahanın şartlarına ve Rusya’nın yereldeki müttefiklik ilişkilerine göre hareket etmektedir. Suriye gibi aktif savaşın sürdüğü sahalarda ise yeri geldiğinde muharip güç olarak savaşın seyrine etki eden bir aktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Rusya’nın Libya sahasındaki çatışma ortamında 2016’da Hafter ile temas kurmasıyla başlayan Hafter-Rusya ilişkileri 2017-2018 arasında üst seviyeye çıkmış, Wagner’in de 2019’da savaşa Hafter birliklerinin yanında dâhil olmasıyla birlikte stratejik bir noktaya evrilmiştir. Rusya, Suriye sahasındaki kazanımlarını Doğu Akdeniz’de ve Afrika Kıtası’nda da sürdürmek istemiş ve Hafter cephesindeki boşluğu iyi değerlendirerek savaşın etkili aktörlerinde biri konumuna gelmiştir. Nitekim 2020’ye gelindiğinde Rusya, Türkiye’nin yanı sıra UMH ile Hafter unsurları arasındaki ateşkesin öncüsü olarak karşımıza çıkmıştır. Hafter destekçilerinin özellikle kara unsurları bakımından UMH karşısındaki başarısızlığı Rusya’ya dolayısıyla Wagner’e alan açmıştır. Wagner unsurlarının tam anlamıyla hangi tarihte Libya’ya girdiğine ilişkin bir bilgi bulunmasa da medyada bu ülkede savaştığına dair haberler Eylül 2019’da sıklaşmaya başlamıştır. Bu noktada Wagner unsurlarının özellikle “tecrübeli savaşçı” ve kara birliklerin organize etmek noktasındaki becerisinin kullanılmak istendiği görülmektedir.
Rusların dolayısıyla Wagner’in sahada şu an için kara birliklerini organize ettiği, tecrübeli saha elemanlarının yanı sıra teknik elemanlarıyla da çeşitli askeri bakım faaliyetleri yürüttüğü anlaşılmaktadır. Hafter, Libya sahasında kısıtlı halk ve milis desteğine sahip olduğu için Rus güçlerine ihtiyaç duymaktadır. Hatta buna ilaveten Rusya’nın Suriye’nin Duma kentinden Libya’da savaştırmak üzere milis topladığı belirtilmektedir. Nitekim Hafter saflarında –Rusya’ya bağlı paralı askerlerin yanı sıra– Sudan ve Çad gibi ülkelerden gelenler başta olmak üzere yaklaşık 5 bin yabancı paralı askerin bulunduğu belirtilmektedir. Esasen bölgede bu tip örgütlenmeler son dönemde BAE/Suudi Arabistan etkisiyle giderek artmaktadır. Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’de de benzer milis örgütlenmeleri para karşılığında savaştırdığı bilinmektedir. Söz konusu milis örgütlenmeler olsa da bu yapılanmaların ciddi bir kurmay aklın ürünü olmadığı ifade edilebilir. Ancak Wagner’in alt yapısında Rus kurmay aklı ve Rus askeri teknolojisinin olduğunu ve sıradan milis veya paralı asker örgütlenmelerinden daha etkin hareket ettiklerini ifade etmek yerinde olacaktır.
Birçok sahada elde edilen tecrübelerin özellikle Suriye sahasındaki zorlu savaşların ardından Wagner’in tecrübesi yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Rusya askeri müdahalelerinde maliyeti düşürmek, uluslararası ve iç hukukunun açmazlarından faydalanmak ve pratik ilerleyiş sağlamak adına yalnızca Wagner’i değil çok sayıda Rus özel askeri şirketi kullanmaktadır. Eylül
2015’e değin Suriye’de Esed rejiminin yanındaki en büyük aktör İran ve İran destekli Şii milis örgütlenmeler olmuştur. Rusya’nın müdahalesiyle birlikte Moskova yönetimi yavaş yavaş Tahran’ın etkinliğini kırmış hatta bölgedeki İran varlığı üzerinden bölgesel anlamda ABD ve İsrail ile dirsek temasında bulunarak etkinliğini arttırmıştır. Rusya faydacı anlayışı çerçevesinde Libya sahasında da – Suriye’de olduğu gibi – mevcut yerel aktör ve uluslararası ittifakları nezdinde kendisini kilit bir noktaya getirmek isteyecektir. Bu nedenle saha aktivizmini uzun vadeli kazanımlara endeksleyerek Suriye’nin ardından Akdeniz sahasında kalıcı askeri üslenmenin yollarını arayacaktır. Rusya şu an için Libya’da Hafter ittifakı içerisinde – Suriye’de olduğu gibi – birincil aktör değildir. Ancak Hafter ittifakının Rus askeri aktivizmine olan ihtiyacı, Rusya’nın ittifak içerisindeki konumunu giderek güçlendirmektedir.
Libya’da kalıcı ateşkes sağlamaya yönelik olarak gerçekleştirilen görüşmelere Kremlin’in ev sahipliği yapması ve Türkiye ile birlikte ilan edilen ateşkes çağrısı da Rusya’nın Hafter ittifakı içerisindeki rolünün giderek güçlendiğini göstermektedir.
Wagner grubu konvansiyonel ve vekâlet savaşlarının sıklık kazandığı bir ortamda ülkelerin orduları dışındaki askeri yapılanmaların bir örneği olarak Rus siyasetinde yer almaktadır. Rusya askeri müdahalelerinde maliyeti düşürmek, uluslararası ve iç hukukunun açmazlarından faydalanmak ve pratik ilerleyiş sağlamak adına yalnızca Wagner’i değil çok sayıda Rus özel askeri şirketi kullanmaktadır. Ancak bu yapılanmalar içerisinde Wagner genişlettiği askeri ağı, Rus Savunma Bakanlığına ve dolayısıyla Putin’e yakınlığıyla, nitel ve nicel manada güçlü yapısıyla ve aktif muharip gücü olarak ön planda yer almaktadır.
Wagner’in hükümet destekli ya da tamamen özerk bir aktör olmasından bağımsız olarak bir dış politika aracı haline gelmesi, güvenlik veya askeri müdahale görevlerinin bir kısmını devralması, Rusya’nın askeri maliyetlerini, ulusal ve uluslararası kamuoyu baskısını hafifletmesi bakımından da onu önemli bir aktör haline getirmiştir. Wagner kısa bir zaman içerisinde iç ve uluslararası hukuktaki yasal mevzuatın boşluklarından faydalanarak genişlemiş, bugün bilinen ve basına yansıyan ölçüde sekiz ülkede operatif pozisyona erişmiştir. Wagner Grubu örneği artık güçler dengesini sağlayan unsurların sadece devletlerin resmi orduları olmadığını ve savaş alanının sırf resmi kurum ve yapılanmalarının yer aldığı bir tanımın ötesine geçtiğini bir kez daha ortaya çıkarmaktadır.
Özel şirketler ve paralı askerler dış politikada güç aracı olarak askeri müdahale kavramlarının yeni bir hüviyet kazanmasına neden olmuş ve bunun sonucunda post modern savaşlarda önemli bir pozisyona yerleşmişlerdir. Grubun son yıllarda sıcak çatışma bölgelerine yayılarak Rusya adına operasyonlar düzenlemesi ve buna bağlı olarak elde edilen kazanımlar Moskova’nın dış politikasında askeri müdahale araçları arasındaki konumunu gösterir niteliktedir.
Wagner Grubu’nun özellikle Suriye ve Libya’daki operasyonlara bilfiil katılımı, Rusya’nın –Libya başta olmak üzere pek çok bölgede politik karar alma mekanizmalarının aktörü olmasına katkı sağlamaktadır. Wagner örneğinden hareketle özel askeri şirket kullanımının Rusya için siyasi, hukuki ve ekonomik boyutlarda fayda sağlaması – hem şirket hem de devlet açısından fayda ve maliyet denklemi de dikkate alınarak düşünüldüğünde – Rusya’nın günümüzde ve gelecekte yürüteceği muhtemel askeri müdahalelerde yer almayı sürdürmesi kuvvetle muhtemeldir.
Eylem OKUMUŞ
www.yenicag.info