14 Temmuz cuma günü Mescid-i Aksa’da iki polisin öldürüldüğü saldırıyı gerekçe göstererek Harem-i Şerif’i ilk kez ibadete kapatan, bir gün sonra ise giriş yasağını kaldıran, ancak Aslanlı Kapı’ya metal dedektörleri koyan işgal güçleri, bu uygulamaya direniş gösteren Filistinlilere saldırıyor.
Karar’ın derlediği habere göre Aksa’ya dedektör kontrolünden geçerek girmeyi reddeden Filistinliler, geçen haftadan bu yana namazlarını caminin dışında, Aslanlı Kapı’nın yakınlarında kılıyor.
ARAP DÜNYASI SESSİZ KALYOR
Cami önündeki cemaat her geçen gün kalabalıklaşırlen, İsrail polisi de provokasyonlara başladı. Önceki gece yatsı namazının ardından dağılan cemaate ses bombaları ve plastik mermilerle saldıran işgal güçleri, onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu. Olayın ardından Kudüs genelinde protesto gösterileri düzenlendi.
Saldırıda yaralananlardan biri de Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri’ydi. Sabri, yaptığı açıklamada “Yatsı namazından sonra bir anda cemaat hedef alındı. Müdahalede ben de yaralandım. Daha sonra hastaneye kaldırıldım ve hamdolsun şu anda iyiyim” diye konuştu. “Arap dünyasının Mescid-i Aksa’ya yönelik suskunluğundan dolayı büyük üzüntü içerisindeyiz” diyen Sabri, “Kudüslüler Mescid-i Aksa’yı korumak için ısrarcı olmaya devam edecekler” dedi.
YAZIKLAR OLSUN
Konuya ilişkin Karar’a değerlendirmede bulunan TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi ve AK Parti Hatay Milletvekili Fevzi Şanverdi, “İsrail’in bundan daha şiddetli uygulamalarını gördük ama ilk defa bir Müslüman kendi mabedine girmek için metal dedektöründen geçecek. Böyle bir uygulama olabilir mi? Bunları tamamen reddediyoruz. Oradaki Müslüman kardeşlerimizin direnişe devam etmelerini istiyoruz” dedi. Şanverdi, “Bizler saflarımızı sıklaştırmadıkça daha nice eziyetler göreceğiz. Bu Müslüman ülkelerin utancıdır. Utanın diyorum onlara! Bakın 23 Arap ülkesinin ortasında küçücük bir İsrail var. Bunlar birbirlerine girmekten İsrail neler yapmaya başladı bu bölgede? Yazıklar olsun! Müslüman ülkeleri içerisinde Türkiye’den başka sesini çıkartan bir ülke de görmedik. Bu sadece bizim vazifemiz mi?” diye konuştu.
TBMM Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan da şunları kaydetti: “Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine saygı gösterilmesi bizim kırmızı çizgimizdir. Türkiye kamuoyu bu konuyu çok sıkı bir şekilde takip ediyor. Filistin’de, Mescid-i Aksa’da, Kudüs’de olan her gelişmeyi kendi evinde olan bir gelişme gibi kabul ediyor. Bizim açımızdan Sultanahmet Camii’nde, Fatih Camii’nde, Beyazıt Camii’nde veya herhangi bir camimizde Cuma namazına konulan yasakla Kudüs’te Mescid-i Aksa’da konulan yasak arasında hiçbir fark yoktur. İsrail, Mescid-i Aksa’yı Müslümanların elinden almaya çalışıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. İsrail’i kendi sınırları içerisine çekilmeye, bu konudaki saldırgan tutumundan vazgeçmeye davet ediyoruz.”
GÖRMEZ’DEN TEPKİ
Öte yandan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Twitter’dan yaptığı açıklamayla saldırıyı şiddetle kınayarak “İnanıyorum ki aklıselim, sağduyu, itidal ve barış taraftarları Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf’u bağrında barındıran El-Halil Camisinin başına gelenlerin Mescid-i Aksa’nın başına gelmesine izin vermeyeceklerdir. El-Halil’in, içinde bulunan büyük Peygamberlerle birlikte yıllardır bir hapishaneye dönüştüğünü hiçbir mümin unutmuş değildir” ifadelerini kullandı.
MESCİD-İ AKSA İÇİN KURULAN İİT TEPKİSİZ
1969 yılında siyonistlerin Mescid-i Aksa’ya saldırısı üzerine kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, İsrail’in son saldırılarına sessiz kalması tepki çekiyor. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuya ilişkin açıklamasında “Kuruluş gerekçesi bizzat Kudüs ve Mescid-i Aksa olan İslam İşbirliği Teşkilatı daha fazla sessiz kalamaz. İslam ülkelerinin en büyük çatı örgütü olarak en kısa zamanda Kudüs gündemli toplanmalıdır. Arap Ligi ve Körfez İşbirliği Teşkilatı da üyeler arası ihtilaflardan kafasını kaldırıp ortak sorunumuz olan Kudüs ile ilgilenmelidir” ifadelerini kullandı. İslam İş Birliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay da Karar’a yaptığı açıklamada “İslam İşbirliği Teşkilatı, kendisinden bekleneni hiçbir zaman ortaya koymadı. Katar’ı boğmak için 5 Körfez ülkesinin ve Suudi Arabistan’ın uyguladıkları ambargonun şiddeti ne yazık ki İsrail söz konusu olduğunda hiç gündeme gelmedi” diye konuştu.
AMAÇ İKİNCİ BİR İBRAHİM MESCİDİ VAKASI
İİT Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı tamamen işgal etmeyi hedeflediğini belirterek, “1967’den bu yana İsrail ilk kez böyle bir uygulama yaparak, muhtemelen daha önce İbrahim Mescidi’nde yapmış olduğunun bir benzerini burada yapmak istiyor. Şu anda İbrahim Mescidi’nin yarısı sinagog olarak kullanılıyor, yarısı mescit olarak kullanılıyor. İsrail’in Arz-ı Mevud (vadedilmiş topraklar) hayali adım adım ilerliyor. Bu hayallerinden birisi de Mescid-i Aksa’yı büyük mabet olarak kendi ellerine geçirmek, orayı işgal etmek” dedi. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da “Dünya Müslümanları, Siyonist emellere sahip İsrail’in bu tasarruflarına karşı çıkmazsa, işgalci rejimin bundan cesaret alarak atacağı bir sonraki adım, Mescid-i Aksa’dan Müslümanları tamamen men etmek olacaktır. İşgal rejimi bu adımları atma cesaretini Müslümanların birbirleriyle uğraşmalarından ve Suriye başta olmak üzere İslam âlemindeki iç savaşlardan almaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
İSLAM ÜLKELERİNİN İÇ KAVGALARI İSRAİL’E YARIYOR
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Gözen, Karar için yaptığı açıklamada Kudüs’te yaşanan gelişmeleri şöyle değerlendirdi: “Kudüs 1967’de işgal edildi. O zamandan beri Birleşmiş Milletler’in kararlarına göre İsrail işgalci devlettir. İsral’in bu anlamda tutunacak hiçbir tarafı yok. Maalesef uluslararası hukuk belli ülkeler için çalışıyor ancak İsrail gibi bazı devletler için çalışmıyor.
Eskiden İsrail etrafındaki ülkelerden tehdit duyduğunu söylerdi. Artık etrafında İsrail için tehdit oluşturacak bir ülke yok. Irak parçalanmış, Suriye berbat durumda, Lübnan İsrail ve Suriye etkisinde, Mısır’da Sisi İsrail’in bir şekilde desteklediği bir aktör. Eli o kadar rahat ki haksız ve hukuksuz herşeyi yapma konusunda engel görmüyor. Bölge ülkeleri İslam dünyasının merkezinde olan Kudüs’ü mesele edeceklerine, birbirleriyle kavga ediyor. Suriye, Irak, Yemen ve son olarak da Katar’da kendi içlerinde, birbirleriyle mücadele ederken, İsrail bu boşluktan yararlanıp bu tür şeyleri yapmaktan çekinmiyor. İslam dünyası kendi kendini bitirken İsrail de bu durumdan olumlu bir şekilde yararlanıyor. Kudüs meselesi bütün bu tablonun sonucudur aslında.”
Kaynak: timeturk
Yenicag.Info