Mustafa Kemal’in gazetede çıkan, bilinen ilk fotoğrafı…

Çanakkale Savaşı sırasında Albay Mustafa Kemal’in adı inanılmaz cesareti, üstün ve başarılı kumanda yeteneği ile düşmanı yenmiş bir komutan olarak öne çıktı. Mustafa Kemal’in adı ve Çanakkale Savaşı’ndaki kahramanlığı bütün Osmanlı ülkesinde dilden dile anlatılarak bir anda yayıldı. Osmanlı halkı bu efsane isme karşı büyük bir ilgi ve sevgi gösterdi.

I. Dünya Savaşı’nın devam ettiği uzun yıllar boyunca ve Çanakkale Savaşı’nda yayınlanmış olan gazete ve mecmualarda ne yazık ki Çanakkale’de çok büyük hizmeti geçen Mustafa Kemal ile ilgili olarak ne yazık ki çok az bilgi bulunur. Bunun nedeni Enver Paşa’nın kıskançlığı ve gazetelere özel olarak koyduğu sansürdü. Mustafa Kemal’in ismini ve resmini yayınlamak o tarihte sansür nedeniyle imkansızdı ve aynı zamanda suçtu. Gazeteler onun Çanakkale’deki kahramanlıklarını anlatmak şöyle dursun bir fotoğrafını bile yayınlayamıyorlardı.

Tasvir-i Efkâr gazetesi sansür engelini aşarak Mustafa Kemal’in savaş sırasında basında çıkan ilk fotoğrafını yayınladı. 29 Ekim 1915’de yayınlanan bu fotoğraf Mustafa Kemal’in Sofya’da Askeri Ataşe olduğu dönemde çektirdiği bir fotoğraftı.

O yıllarda Tasvir-i Efkâr gazetesinde yardımcı muharrir olarak çalışan Abidin Daver (Enver Paşa’nın torunu Arzu Enver Hanım’ın anne tarafından dedesi. Cumhuriyet gazetesinin çok değerli bir yazarı.) Mustafa Kemal’in basında çıkan bu ilk fotoğrafının hangi şartlarda yayınlandığını şöyle anlatır:

“– 1914 Dünya Savaşı’nın başlangıcında “Tasviri Efkâr” ın baş yazarı Yunus Nadi Bey’di. Çanakkale savaşları yeni başlamıştı. Boğaz Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa idi, ihtiyatta bulunan 19 uncu tümen kumandanı Mustafa Kemal Bey (Atatürk merhum) emir almadan karaya çıkan düşmanın üstüne atılmış, “Anzak” 1ar denilen Avustralyalı, Yeni Zelandalı düşman birliklerini (Arı burnu) mıntıkasında bir avuç yere tıkamış, ilk defa İstanbul’u o kurtarmıştı.

Mustafa Kemal Bey, Yunus Nadi Bey’le tanışıyorlar ve mektuplaşıyorlardı. Gazetede bu kahramanca müdafaayı canlandırmak için büyük resimli ve haritalı bir yazı hazırladık. Haritanın bir tarafındaki yuvarlağın içine Boğazın deniz cephesinin kahraman müdafii Cevat Paşa’nın resmini, ikinci yuvarlağa da kara cephesinin celâdetli müdafii Mustafa Kemal Bey’in resmini koyduk. Askeri sansür zabiti Mustafa Kemal Bey’in resmini çıkardı. Meğer devrin Harbiye Nâzırı ve Başkumandan Vekili meşhur Enver Paşa Mustafa Kemal Bey’den hoşlanmaz, onu kıskanırmış. Bizim bunlardan haberimiz yok ya, bu resmin çıkarılması bizi çok üzdü. Evvelâ o resmi bin bir müşkülâtla elde etmiş ve güzel bir sayfa hazırlamıştık, sonra da Çanakkale haritasının iki tarafındaki yuvarlaklardan biri boş kalıyor, gazetenin tenazuru bozuluyor, bilhassa müdafaanın gerçek kahramanını gerçek olarak tanıtmak imkanı kalmıyordu.

Telefonla sansür zabitlerinin âmirini aradık:

“– Ben müsaade edemem. Karargâhı Umumî ikinci istihbarat Şubesi Müdürü beyefendiye müracaat ediniz!” Cevabını aldık.

O zamanki istihbarat şubesi müdürü Kaymakam Seyfi Bey ise gazetecileri, kendi “hizmet neferi” sayan mağrur, sert bir zattı. Bizimle konuşmaya bile yanaşmaz, silsile-i meratibe riayet edilmesine son derecede riayet ederdi. Her müracaatımıza da:

“– Sansüre müracaat ediniz!” Cevabını verirdi.

Nitekim telefonla:

“– Bir ricamız var beyefendi!…” Diye daha söze başlarken:

“– Sizinle konuşamam, sansür zabitine müracaat edin; o bana söylesin!.,” Dedi.

Sansür zabitine müdürün böyle dediğini söyledik:

“– Aman beni mazur görün! Ben ona bir şey söyleyemem, korkarım!” Deyip kestirdi, attı.

Bu durum karşısında taarruza geçmek lâzım geldiğini anladık; kararı da verdik.

Biraz sonra sansür zabitine tekrar müracaat ederek Karargâhı Umumi İstihbarat Şubesi Müdürü beyefendinin telefonla resminin neşri müsaadesini verdiğini söyledik. Zavallı da inandı, amirine bir şey sormaktan çekinerek provanın kenarına imzayı bastı. Ertesi günü de gazetede Arıburnu kahramanının yani Mustafa Kemal’in ilk resmi yayınlandı. Sansürü atlatmıştık, diğer gazeteleri de.. Bizdeki sevince diyecek yoktu.

Enver Paşa’nın Mustafa Kemal’i fena halde kıskanıp çekemediğini söylemiştim ya, Paşa merhum bu resmi görünce küplere binmiş; İstihbarat şubesi Müdürü Seyfi Bey de esasen fena halde köpürmüş, ve önce sansür zabitini üç gün hapsettiler, bizi de cepheye göndermek tehdidiyle müthiş surette haşladılar. Bereket versin ki, Yunus Nadi Bey mebustu. Bu yüzden gazeteyi kapamaktan çekindiler. Fakat sonra bir bahane icat ettiler, “Tasvir-i Efkâr” ı on gün müddetle kapattılar. Buldukları bahane şuydu:
Şehremini İsmet Bey’in kardeşi Avni Bey Yeniköy dairesi belediye reisi tayin edilmişti.

“– Vay “kardeşi” kelimesini ilave ederek bu haberi yazdınız, bunda kötü niyet var “dedilerdi.”

Kaynak: Cemalettin Saraçoğlu 20. Asır: 28/1/1956
Hilmi Yücebaş, Atatürk, (s.175-176) Kültür kitapevi, İstanbul, 1963

Tr.Yeniçağ.Az

www.yenicag.info

2 K