Katar üzerinden oluşturulan gerginliğin gün geçtikçe tırmandığı şu dönemde kriz eksenine dahil olan ülkelerin sayısı da yükseliyor.
Suudi Arabistan ve müttefikleri tarafından Katara’ yönelik diplomatik savaşın başlatıldığı andan itibaren ilk tepkiyi İran ve Türkiye verdi. Her iki ülke açıkça Doha’yı destekledi.
İran ve Türkiye tarafından Doha’ya destek verileceğini Riyad da daha önceden tahmin etmiş olmalı. Obama döneminde Suudi Arabistan açıkça Katar’a karşı bir adım atmaya cesaret edemiyordu. Çünkü Katar Ortadoğu’da ABD politikacıları ve Avrupa liberalleri tarafından öncü olarak görülüyordu. Donald Trump’sa Obama’nın aksine İsrail’i destekleyerek Suudi Arabistan liderliğini kumara yatırdı ve böylelikde de her şey bir birine karıştı. Güçlerin yeniden dağılımı durumunda Katar “Şer ekseni”ne dahil oldu. İran ve Türkiye’yse çoktan bu taraftaydı. ABD Trump’ın iktidara gelmesiyle birlikte yeniden politikasını anti İran yönüne çevirdi.
Trump “Twitter” hesabından paylaştığı yazıda Ortadoğu’ya ziyareti esnasında radikal ideyolojinin finanse edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. O aslında bu paylaşımla Katar’ı işaret ediyordu:
“Onlar radikalizmin finase edilmesine yönelik sert tutum sergileyeceklerini belirttiler. Tüm hatırlatmalar Katar’ı gösteriyordu. Belki de bu, terrör dehşetinin sonu olacak.”
Beyaz Saray lideri ve Katar Emiri’nin görüşmeleri hiçbir sonuç vermedi. Waşington’a davet edilen Emir, daveti geri çevirdi. Buysa başlı başına Waşington için küfür sayılabilir.”
Böyle bir zamanda Türkiye parlamentosu Katar’da Türk askerlerinin konuşlandırılmasıyla ilgili yasa tasarısını onayladı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu kararı büyük memnuniyetle imzaladı.
Katar’da Türk askerlerinin konuşlandırılması kararının hemen ardında Pakistan’ın da Katar’a 20 bin askerlik ordu göndereceğine dair iddialar basında yer aldı, ancak Pakistan bu iddiaları yalanladı.
Enerji politikası alanında uzman Rüstem Semeyev, Katarın enerji siyasetinin Suudi Arabistan ve Rusya çıkarlarının tamamen aksi olduğunu söyledi. Semeyev’e göre, bu politika İran için de uygun olmasa bile, Türkiye için etkili sonuçlar verebilir.
Uzman Katar’ın “Büyükler oyunu”nu ustalıkla oynadığını belirtti. Katar’ın kendi içindeki reformlarıyla ilgili olarak Suudi Arabistan kraliyet ailesiyle sorunlar oluştu. Aile şimdiki Emir’in babasını resmen aşağıladı. İşin ilginç yanı, babasını istifa vermeye mecbur eden de, şimdiki Emir’i yönetimin başına geçiren de Suudi Arabistan. Ancak sonunda Türkiye ve İran’ın, aynı zamanda “Rokfellerler”in desteğini kazanan Katar, Suudi Arabistan’dan intikam almaya başladı.
Uzmana göre, Trump’ın ülkelerinden sadece birini ziyaret etmesi sembolik anlam taşıyor. Şimdiki durumda Suudi Arabistan ve Sünni ittifakı “Filistin dosyası”nı kapatarak İsrail’i tanımaya hazır. Böyle bir zamandaysa İsrail, DAEŞ ve İran diktatör rejimini kontrol altına almak isteyecektir.
Katar Ortadoğu’da ve Körfez’de “globalistler”in parlak temsilcisi olarak “yönetilen kaos”ta çok önemli bir taraf. Katar yönetimi “Al-Jazeera” gibi güçlü basın kuruluşlarıyla Arap devrimlerine yön veriyordu. Bundan başka, Katar, İran, Türkiye ve “İhvan”la aynı sırada duran “Anti İsrail Alyansı”na dahil olan önemli Arap ülkelerinden biriydi.
Katar “Anti İsrail Alyansı”nın diğer katılımcılarıyla birlikte ona verilen cezayı çekiyor. Suudi ve Katar hakim sülaleleri arasındaki çatışmanın temeli çok eski zamanlara dayanıyor. Müttefiklerinin desteğini alan Katar aynı oyuna şimdi de devam ediyor. Artık Katar’ın Obama gibi bir koruyucusu olmadığı için bir anda onun üzerine gidilmeye başlanıldı. Bu durumdansa sadece IŞİD faydalanacaktır.
Başka hiç kimse bu durumdan çıkar elde edemeyecek. Enerji taşıyıcılarının ücretinin azaltılması ABD’nin siyasi ve stratejik kararıdır. Başka yolla Katar’a darbe vurması mümkün değildi. Çünkü onun “Al-Jazeera”sı, “globalistler”i ve yönetimi tüm alanlara yatırım yapmıştır. Bu yüzden kimin kimi mağlup edeceğini şimdiden söylemek çok zor.