Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ‘Türkiye ABD’den daha iyisini hak ediyor’ başlığıyla verilen makalede Türkiye-ABD ilişkileri değerlendirdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Washington Post gazetesi için ABD-Türkiye ilişkilerini masaya yatıran makalesinde “Başlangıç olarak müttefikler ve ortaklar arasındaki dayanışma, uyum ve güveni yeniden canlandırmalıyız. Bu, (aynı zamanda ISIS ya da ISIL olarak da bilinen) DEAŞ’ı yok edecek, Suriye ile Irak’ı parçalayan dinamikleri ortadan kaldıracak, kitlesel kaçak göçü engelleyecek. Belirli sınırların aşılmaması gerektiğini söylediğimizde ciddi olduğumuzu düşmanlarımıza göstereceksek bu çok büyük önem taşımaktadır.” ifadesini kullandı.
Gazetede “Türkiye, ABD’den daha iyisini hak ediyor” başlığıyla verilen makalede, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, başkan seçilen Donald Trump 20 Ocak’ta yemin ederek görevine başladığında dostları ve müttefiklerinin, ABD’nin küresel olarak kendini nasıl konumlandıracağını merak içinde beklediklerini bildirdi.
Ortak güvenliğin, geleneklere uymayan, karmaşık ve ciddi birçok tehdit altında bulunduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu,”Kontrol altına alınmadığında terörizmdeki artış, şiddetli aşırıcılık ve kitlesel kaçak göç gibi tehditler, transatlantik toplumu bir bütün olarak istikrarsızlaştırma potansiyeline sahiptir.” dedi.
Ortaklarla güven tazelemek için ABD’nin, sözü geçen tüm tehditler bağlamında ön cephede yer alan bir devlet olan Türkiye ile başlangıç yapmasının iyi bir tercih olacağını belirten Çavuşoğlu, Türkiye ile ABD arasındaki ikili ilişkilerin ne yazık ki çok gerilimli bir dönemden geçtiğini ifade etti.
Türk halkının, tasarlamadığı yoğun iç ve dış baskılarla karşı karşıya olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, buna rağmen Türkiye’nin, hayati öneme sahip meselelerde göz ardı edildiğini ve eleştirildiğini kaydetti.
Makalesinde, “Burada, Türkiye’de, kamuoyunda ve herkesi ilgilendiren politikalarda hayal kırıklığı belirgindir. Bunun nedeni nedir?” ifadesini kullanan Çavuşoğlu, başlıca sebebin ABD’nin Suriye’de, yapışık ikiz kardeşi PKK gibi Türkiye içinde barbarca ve ardı arkası kesilmeyen saldırıları desteklediği, yönettiği bilinen terörist bir örgütle – YPG/PYD – çalışmakta devam eden ısrarı olduğunu bildirdi.
Çavuşoğlu, yine ABD’nin hiçbir müttefikinin IŞİD tarafından Türkiye kadar hedef alınmadığını hatırlatarak, Türkiye’nin risk alarak, İslam ile hiçbir ortak yanı bulunmayan bu musibet oluşumla mücadeleye herhangi bir başka ülkeden daha fazla katkıda bulunduğu da vurguladı.
“TÜRK HALKI HAKLI OLARAK BAZI ZOR SORULARA YANIT ARIYOR”
Dışişleri Bakanı, “Türkiye’den, başından sonuna kadar, stratejik müttefikimiz ile YPG/PYD arasında ahlaki açıdan iflas etmiş işbirliğine katlanması beklendi. PKK, terörist eylemlerine devam etmesi için durmadan yüreklendirilirken, Türk halkı haklı olarak bazı zor sorulara yanıt arıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ABD’nin, girişimi ancak 4 gün sonra kınayabildiğini, üst düzey bir yetkilinin ziyaretiyle dayanışma göstermesi için ise aradan 40 gün geçmesi gerektiğini anımsattı.
Bakan Çavuşoğlu, “Biz, demokrasimizin ve anayasal düzenimizin yeniden tehdit edilmesini engellemek için almak zorunda kaldığımız tedbirler nedeniyle eleştiri bombardımanına uğrarken, darbe girişiminin arkasındaki isim, Fethullah Gülen, ABD’de serbestçe yaşıyor, milyar dolarlık FETÖ terör örgütünü Pensilvanya kırsalındaki malikanesinden idare ediyor.” ifadesini kullandı.
Makalede, darbe girişiminin mağduru olan Türk milletinin haklı olarak yanıt arayışında olduğu, bunun yerine muhataplarından kanuni prosedürlere, makul gerekçelere ve kanıtlara ilişkin standartlara dair nutuk atıldığı belirtildi.
“ANTİ-AMERİKANCILIK SEBEBİYLE SUÇLAMAYA MARUZ KALIYORUZ”
Çavuşoğlu, “Bizler Türkiye’de bu denli büyük güvenlik sorunlarıyla uğraşırken, bir de ülkede yükselen anti-Amerikancılık sebebiyle suçlamaya maruz kalıyoruz. Türklerin son dönemde, büyük ölçüde ABD’nin ilişkilerimizi zehirleyen sorunlara yönelik kayıtsızlığı sebebiyle, ittifakımızın değerine dair her zamankinden daha şüpheci olduğu sır değil. Ancak Türkiye’deki anti-Amerikancılık kesinlikle radikal bir karaktere sahip değildir, daha çok Avrupa’da gördüğümüz ideolojik tavırlara benzerlik gösterir ki bu da çaresiz bir hal değildir.” değerlendirmesinde bulundu.
kaynak: timeturk.com
Tr.Yeniçağ.Az
www.yenicag.info