Bundan 28 yıl önce Sovyetler Birliği’ni oluşturan 15 cumhuriyetin liderleri tarihi bir anlaşma için Kazakistan’daydı. O anlaşma ile Sovyetler Birliği tarih sahnesinden silindi. Anlaşmaya Kazakistan adına imza atan isim bugünkü modern Kazakistan’ın kurucusu Nursultan Nazarbayev’di.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Baltık Denizi’nden Çin’e kadar uzanan geniş bir coğrafyada siyasi harita yeniden şekillendi.
Bağımsızlığını kazanan Sovyet cumhuriyetlerinden biri de Kazakistan’dı.
Yüzölçümü olarak artık dünyanın dokuzuncu büyük ülkesiydi.
Enerji piyasalarında dengeleri değiştirecek ölçüde hidrokarbon kaynaklarına sahipti.
Peki Kazakistan’ın geleceği nasıl şekillenecekti?
Bu sorunun yanıtı Almatı’daki o tarihi anlaşmaya imza atan Nazarbayev’in hayallerinde saklıydı.
Nazarbayev, bağımsızlığın hemen ardından yapılan seçimlerle cumhurbaşkanı seçildi.
İlk işi, Çin sınırı yakınlarında bulunan Semey’deki nükleer deneme sahasını kapatmak oldu.
Sovyetler Birliği’nin nükleer mirasını reddetmesi, izleyeceği barışçı dış politikanın işaretiydi.
Kazakistan bu sayede; Rusya, Çin ve Batı arasında dengeli bir ilişki kurdu.
Nazarbayev’in 28 yıllık iktidarı süresince önceliği, zengin yeraltı kaynaklarının ekonomik kalkınma için kullanılmasıydı.
Bunun için Sovyet dönemindeki planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçişi sağlayan yapısal reformlara imza attı.
1993’te ülkenin ilk anayasasıyla beraber milli para birimi Tenge de tedavüle çıkarıldı.
İzlenen başarılı strateji sayesinde ülke ekonomisi son 30 yılda 15 kat büyüdü.
Kazakistan artık Avrasya’nın parlayan yıldızı.
Ancak Nazarbayev için ekonomik kalkınma tek başına yeterli değildi.
Milli kimlik inşa etme hedefi
Nazarbayev, Kazakistan için iki temel strateji belirledi. Önceliği ekonomik kalkınma ve kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeydi. Bir diğer hedefi ise kurulan ulus devlete has bir milli kimlik inşa etmekti, bir başka deyişle Kazak kimliğini yeniden tanımlamaktı.
Sovyetler Birliği döneminde yok sayılan Kazak tarihi, Nazarbayev’in izlediği eğitim ve kültür politikası çerçevesinde yeniden yazıldı.
Ders kitapları baştan aşağı yenilendi, Kazak halkına kendi tarihini anlatan sayısız proje hayata geçirildi.
İzlenen kültür politikasıyla Rusça’nın ülkedeki hegemonyası da sona erdi.
Uzun bir hazırlık döneminden sonra, Latin alfabesine geçiş süreci de geçtiğimiz yıl resmen başladı.
Türk dünyasının “aksakalı”
Kazakistan Nazarbayev döneminde köklü bir değişim yaşadı. Öyle ki başkent bile değişti. Astana sıfırdan inşa edildi. Nazarbayev görevi bırakınca da kentin adı Nur-Sultan olarak değiştirildi.
Nazarbayev, Türkiye ve Türkiye dünyasına verdiği önemle de akıllarda yer etti.
Bu nedenle Türk dünyasının “aksakalı” olarak anılmaya devam ediyor.
“Elbaşı” yani “ulusun ebedi lideri” unvanına sahip Nazarbayev’in görev süresi 2020 yılında sona erecekti.
Ancak 2020’yi beklemedi, görevi neden bıraktığını ise Kazak halkına şu sözlerle duyurdu.
“Bağımsız Kazakistan’ın kurucusu olarak önümdeki görevim, yeni nesil liderlerin gelmesini sağlamaktır”
Nursultan Nazarbayev halen Kazakistan Güvenlik Konseyi Başkanı, Nur Otan Partisi Genel Başkanı ve Anayasa Komitesi üyesi olarak ülkesine hizmet etmeye devam ediyor.
TRT Haber
www.yenicag.info