Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milli paralarla ticaret gibi, ekonomimiz ve ticaretimiz üzerindeki kur baskısını ortadan kaldıracak özgün çalışmalara hız vermeliyiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip koronavirüs (COVID-19) nedeniyle çevrim içi düzenlenen 36’ncı İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) Toplantısı’nın Açılış Oturumu’na canlı bağlantıyla iştirak ederek katılımcılara hitap etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
“Bu salgın, aynı gemide olduğumuzu hatırlattı”
Bu salgın bize din, dil, ırk ayrımı gözetmeden tüm insanlığın aynı kaderi paylaştığını, aynı gemide olduğunu hatırlattı. Salgının ekonomik etkilerini azaltmak, üretim ve talebin devamlılığını sağlamak için elimizdeki imkanları seferber etmeliyiz. Dış ticaretimizin salgın sürecinde ağır tahribat yaşamaması için ticareti teşvik edici ve kolaylaştırıcı önlemleri devreye sokmalıyız.
İstanbul Tahkim Merkezi
2021 yılı başında yapılmasını teklif ettiğimiz Ticaret Müzakereleri Komitesi Toplantısı sistemin yürürlüğe girmesi için kritik bir adım olacaktır. İstanbul Tahkim Merkezi’nin kurumsal yapısını tamamlayabilmesi için gerekli kurulların teşekkülünü de hızlandırmalıyız.
Müslümanlar olarak bu sene sadece salgınla değil aynı zamanda Batı ülkelerinde yükselen İslam düşmanlığı ile de mücadele ediyoruz. Bu ülkelerde yaşayan kardeşlerimize ait iş yerleri, evler, ibadethaneler, okullar hemen her gün Neonazilerin saldırısına maruz kalıyor. Müslüman kadınlar başörtülerinden dolayı sokakta, çarşıda, otobüste, vapurda ya hakarete ya da fiili tacize uğruyor. Düşünce ve basın özgürlüğü kılıfı altında mukaddes değerlerimiz çiğnerken Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselam’a yönelik alçakça saldırılar düzenleniyor.
“Hiçbirimizin bu vahim tablo karşısında sessiz kalma lüksü yoktur”
Bugün “lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmayan birçok Batılı devlette” Müslümanlara yönelik hukuksuzluklar sıradan bir vaka haline geldiği. Hatta İslam ve Müslüman düşmanlığı kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet başkanı seviyesinde himaye edilen bir politikaya dönüşmüştür. Açık konuşmak gerekirse İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’daki Musevilere karşı yürütülen linç ve nefret kampanyasının aynısına bugün Müslümanlar muhatap olmaktadır.
Tıpkı 1940’ların Avrupalı Yahudileri gibi Müslümanlar dışlanmakta, ötekileştirilmekte, medya ve siyasetçiler eliyle bir günah keçisi haline getirilmektedir. Bu nefret furyasında sadece Müslümanlar değil etnik kimliği, dış görünüşü, kökeni, dili, dini, farklı olan diğer kesimler de nasibini almaktadır. Hiçbirimizin bu vahim tablo karşısında sessiz kalma lüksü yoktur. İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı ile mücadele etmek, o topraklarda yaşayan kardeşlerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir.
Milyonlarca insanımızın hak ve hukukunu kifayetsiz siyasetçilerin ihtiraslarına kurban edemeyiz. Medyanın tiraj kaygısının geleceğimizi zehirlenmesine izin veremeyiz. Hukuk ve demokrasi içinde uluslararası platformları da kullanarak Batı’yı veba gibi saran kültürel ırkçılıkla mücadele etmek durumundayız. Hiç şüphesiz bunun yolu da güç birliği yapmamızdan geçiyor.
Tasarruflarımızı yatırımlara tahvil ederek hem kendi insanımızın istihdamına hem de coğrafyamızın kalkınmasına katkıda bulunmalıyız. Toplumlarımızı, özellikle gençlerimizin geleceğinin dünyasına, geleceğin teknik, ekonomik ve sosyal şartlarına en iyi şekilde hazırlamalıyız. Son günlerde şu gerçeğin herkes tarafından idrak edildiğine inanıyorum, geleceğin dünyasında faize ve tahakküme dayalı mevcut ekonomik sistem, yerini risk paylaşımının esas olduğu katılımcılığa bırakacaktır.
“Kur baskısını ortadan kaldıracak özgün çalışmalara hız vermeliyiz”
Uzun vadeli büyük altyapı yatırımlarının finansmanı için “Sukuk” gibi ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılması bu noktada önemli. Ayrıca milli paralarla ticaret gibi, ekonomimiz ve ticaretimiz üzerindeki kur baskısını ortadan kaldıracak özgün çalışmalara da hız vermeliyiz. Tüm bu hususlar için İSEDAK bize eşsiz bir platform sunuyor.
Filistinli kardeşlerimizin refahını artıracak İSEDAK Kudüs Programı’na siz üye ülkelerimizin de gerekli desteği vereceğine inanıyorum.
İSEDAK Çalışma Grubu toplantılarının düzenli şekilde yapılmasını takdirle karşılıyorum. Bu çalışmalarda yer alan tüm üye ülkelerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Koronavirüs salgınının başlangıcında İSEDAK Başkanı olarak tüm üye devlet başkanlarımıza bir mektup yazarak bu sıkıntılı dönemden daha da güçlenerek çıkacağımızı dile getirmiştim. Süreçte birçok devlet başkanı kardeşimden çok müspet cevaplar aldım.
Sizlerin katkılarıyla başlattığımız İSEDAK Kovid Müdahale Programı’nın hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye olarak destek ve dayanışma çağrımızı sadece sözde bırakmadık. Yaptığımız yardımlarla bir fiil gerçeğe dönüştürdük. Talep eden tüm ülkelere ve uluslararası kuruluşlara ayrım gözetmeksizin tıbbi malzeme ve ekipman desteğinde bulunduk.
Şu ana kadar 44’ü İslam dünyasından olmak üzere 156 ülke ve 9 uluslararası kuruluşa toplamda yardımlarımızı ulaştırdık. Kudüs, Hazreti Nebi’nin ‘Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin.’ diyerek ümmetine emanet ettiği mübarek bir beldedir. Filistin Meselesi, hepimizi oraya getiren İslam İşbirliği Teşkilatının da kurulmasına vesile olan yapı taşlarından birisidir.
Kudüs’e sahip çıkmak için İSEDAK kapsamında yeni bir proje başlattık. İSEDAK Kudüs Programı’yla hem burayı ekonomik olarak güçlendirmeyi hem de Kudüs halkının sosyoekonomik şartlarını bir nebze olsun iyileştirmeye hedefliyoruz. Filistinli kardeşlerimizin refahını artıracak bu programa siz üye ülkelerimizin de gerekli desteği vereceğine inanıyorum.
Kudüs’e yönelik tacizlerin arttığı, işgalci İsrail rejiminin saldırılarını yoğunlaştırdı bir dönemde bizim dayanışmamız çok önemlidir. Aramızdaki birlik, beraberlik ve etkin bir işbirliği, Filistin davasında da diğer alanlarda da başarımızın anahtarı olacaktır.
www.yenicag.info