Merkezi İstanbul’da bulunan Türk Konseyi’nin çalışmaları ve 2018 planlarına ilişkin Genel Sekreteri, Elçi Ramil Hasanov Yeni Çağ‘a konuştu:
“Üye ülkelerimizin liderlerinin güçlü siyasi irade ve destekleri çalışmalarımızı daha etkili kılıyor”
Türk ülkeleri arasında çeşitli alanlarda ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Devlet Başkanlarının 3 Ekim 2009 yılında Nahçıvan’da yapılan Zirve toplantısında kurulması kararlaştırılan Türk Konseyi 15 Eylül 2010 tarihinde İstanbul’da kuruldu. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan’ın daimi üye olduğu, geçtiğimiz sonbaharda yapılan çeşitli toplantılara Özbekistan’ın üst düzey bürokratlarla katıldığı, kimi toplantılarında Türkmenistan’ın da iştirak ettiği Türk Konseyi’nin 2018 hedeflerine ilişkin olarak Genel Sekreter Ramil Hasanov, İstanbul’da düşüncelerini Yeni Çağ Haber‘le paylaştı.
Yeni Çağ: Çalışmalarınızı izlerken 2017 yılının sizin açınızdan daha hareketli geçtiğini gözlemliyoruz. Sizin değerlendirmeniz nasıl?
Hasanov: Kurulduğu günden itibaren Türk Konseyi’nin ana amacı Türk dilinde konuşan devlet ve toplulukları en geniş yelpazede aynı çatının altında toplamak olmuştur. Devlet olarak Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan açısından Konsey’in kurulmasından beri tüm konularda hiçbir sıkıntı yaşanmadığının altını çizmem gerekir. Bunun başlıca nedeni üye ülkeler arasındaki ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması konusunda devlet başkanlarımızın sergiledikleri sağlam siyasi irade ve hiçbir konuda esirgemedikeri destektir. Kurulduğumuz günden beri Özbekistan’ı ve Türkmenistan’ı tam üye sıfatıyla sıralarımızda görmek istediğimizi ve bunun mutlaka gerçekleşeceğine inandığımızı her fırsatta dile getirdik. 2017 yılını bizim için ayrıca önemli kılan olaylardan biri de önceki yılların plan projelerinin hayata geçirilmesini daha da hızlandırmamızın yanı sıra, 30 Kasım tarihinde İstanbul’da yaptığımız üye ülkelerin Ekonomi Bakanları toplantısına Özbekistan Ekonomi Bakan Yardımcısının katılması oldu. O toplantımıza Türkmenistan’dan bir heyetin katılması bizi aynı derecede sevindiren başka bir olaydır. Özbekistan temsilcisinin beyanatı “Biz buraya daimi üye olarak katılmanın ilk adımını atmak için gelmişiz” şeklindeydi. Şu anda Mart ayında Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yapmayı planladığımız Türk Konseyi Zirve toplantısına hazırlık çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. En üst düzeyde Özbekistan’ı ve Türkmenistan’ı en yakın gelecekte saflarımızda göreceğimize olan inancımızı şimdi daha yürekli biçimde yineleye bilirim.
Yeni Çağ: Bişkek’te yapılması gereken Türk Konseyi Zirve toplantısının iki kere ertelendiğinin farkındayız. Ama bu kez çok kararlı konuştunuz ve hatta tarih verdiniz. Kesin yapıyorsunuz, değil mi?
Hasanov: Zirve toplantılarına ilişkin tavsiye kararları bizim yetkili kurullarımızda alınıyor. Tüm kurullarımızın yanı sıra Dışişleri Bakanlarımızın geçtiğimiz Eylül ayında BM Genel Kurulu dolayısıyla New York’ta yaptığı toplantıdan da Bişkek Zirvesinin önümüzdeki Mart ayında yapılmasına ilişkin karar çıktı. Nevruz Bayramı öncesinde olmazsa, Mart sonunda yapmak için çalışmalarımızı aksatmadan sürdürüyoruz.
Yeni Çağ: Başında durduğunuz örgütün eskiden ismi bile çeşitli iddiların ortaya atılmasına neden oluyordu. Size de “Turancı” suçlaması yapılıyor mu? Türkçe konuşan ülkelerin aynı örgütün çatısı altında bir araya gelmelerinin amacı ne?
Hasanov: Her şeyden önce, bizim bir barış örgütü olmamızı vurgulamam ve bu sözün altını kalın çizgilerle çizmem gerekir. Türk Konseyi’nin kuruluş amacı üye ülkeler arşındaki ilişkileri dostluk ve kardeşlik düzeyine çıkarmak, karşılıklı biçimde gelişen ilişkilerin alanını ekonomik, kültürel, bilim ve sanat alanlarında daha da geliştirmekten ibarettir. Biz bir askeri işbirliği örgütü değiliz, herkesle açık ve şeffaf biçimde konuşarak karşılıklı çıkarların ortak noktada birleşmesini sağlamaya çalışan bir kurumuz. Çalışmalarımızda üye ülkelerin ulusal çıkarlarını mutlaka gözetiyoruz. Bize üye olmayan ülkelerle ilişkilerimizi de aynı sistem üzerinden yürüterek şunu söylüyoruz: bizimle konuşmak isteyen her ülkeye, kuruma, kuruluşa kapımız açıktır. Konuşma üslubumuz da karşılıklı güven ve saygılı yaklaşımdan ibarettir. Türk Konseyi’nin gözünün herhangi ülkenin topraklarında olmayacağından ve olamayacağından dolayıdır ki, bize ithaf edilebilecek hiçbir farklı sıfatın ve yakıştırmanın asla üzerimize yapışmayacağından eminiz.
Yeni Çağ: Çalışma alanlarınızı giderek çeşitlendirdiğinize söylediniz. Konsey olarak uluslararası örgütlerle kurduğunuz işbirliği mekanizmaları nereleri kapsıyor?
Hasanov: AGİT, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, İslam İşbirliği Örgütü, Birleşmiş Milletlere bağlı UNESCO, Dünya Turizm Örgütü, Azerbaycan’ın çok önem verdiği Kültürlerarası Diyalog gibi çeşitli kurumlarıyla eşit düzeyde ilişkiler kurduğumuzu söylemem gerekir. BM’nin Kalkınma Programı (UNDP) ve Güney-Güney Ofisi her sene ortak etkinlikler düzenlediğimiz örgütlerdir. Güney-Güney ofisiyle en son toplantımızı geçtiğimiz sonbaharda 1000 delegenin katılımıyla Antalya’da yaptık. Ekonomi alanındaki çalışmalarımızın ana amacını ekonomik gelişmenin ülkeler arasındaki dengesini tutturmak, milli gelir düzeyinin yükseltilmesinde ve dağıtılmasında daha önde olan ülkelerin deneyimini diğer ülkelerde uygulamaya çalışmak ve diğer konular oluşturuyor. XXI. yüzyılda teknolojik gelişmeleri kendi imkan ve kapasitelerini genişleterek yakalayamayan ülkelerin çağdaş standartları da yakalamaları da imkansız olacaktır.O nedenle, Devlet Başkanlarımızın isabetli tavsiyeleri ve güçlü siyasi iradeleriyle Konsey olarak biz bu alana ciddi biçimde el atmış bulunuyoruz. Üye ülkeler arasındaki işbirliğini artırılmasının en önemli koşullarını oluşturan deniz, demiryolu ve karayolu ulaşımını entegre etme amacıyla büyük projelerin hayata geçirilmesinde Konsey kendi üzerine düşen koordinatör rolünü en iyi şekilde oynamaktadır. Merkezi Kazakistan’ın başkenti Astana’da bulunan Türk Akademisi bilim alanında,eskiden bağımsız olup şimdi bizim çatımız altında bulunan TÜRKSOY örgütü kültür-sanat alanında, yine bizim çatımız altında olan TürkPA üye ülkelerin Parlamentoları arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde kendi üzerlerine düşen görevleri başarıyla yerine getirmektedirler. Genel sekreter olarak koordine ettiğimiz tüm konularda ben, Türkiye’nin , Kırgızistan’ın, Kazakistan’ın Başbakanları, ilgili bakanlarıyla fikir alışverişi yapıyorum. Her sene yaptığımız Devlet Başkanlarının Zirve toplantısında ise bir önceki sene alınan kararların uygulanma düzeyi değerlendiriliyor, yeni dönemde çalışmalarımız için Sayın Devlet Başkanları Konseyi’mize değerli tavsiyelerini veriyorlar.
Yeni Çağ: Türk Konseyi’nin saflarının öteki ülkelerin (Özbekistan’ı ve Türkmenistan’ı kastetmiyoruz) katılımıyla genişleme ihtimalı bulunuyor mu?
Hasanov: Bölgemizde ve dünyada barış, ekonomik ve kültürel kalkınma isteyen her bir devlete kapımızın açık olduğuna bir daha vurgu yapmak isterdim. Sorduğunuz soruya gelince; ben bunu bir ihtimal olarak değil, ihtiyaçtan doğan bir realite olarak değerlendiriyorum. Örnek vermemi isterseniz, tereddütsüz Macaristan’ın bizimle işbirliği girişimlerinin hepimiz için olumlu sonuçlarını göstermem gerekecektir. Türk Konseyi’ne bağlı bir dizi kurumda gözlemci üye statüsü bulunan Macaristan’ın yakın gelecekte ilişkilerimizi daha ileri düzeye götürecek adımlar atacağını gözlemekteyiz. Şunu rahatlıkla söyleye bilirim: bizi izleyen ülkeler gerçekleştirdiğimiz isabetli projeleri gördükçe Türk dilinde konuşup konuşmamasına bağımlı olmaksızın diyaloğun ve işbirliğinin önemini yeniden değerlendirme fırsatı buluyorlar. O nedenle her geçen gün farklı ülkelerle ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla diyalog ve işbirliği zeminimiz daha da genişliyor. Mart ayında yapacağımız Bişkek Zirvesi Devlet Başkanlarımızdan alacağımız güçlü destek ve yeni tavsiyelerle yolumuza daha güvenle devam edeceğimize inanıyorum.