2018 ilkbahar-yaz koleksiyonları da çok sesli, çok renkli tavırlarıyla bize destek oluyor.
Pastellerin şefkatiyle sarmalanan bir bahar başlıyor! Konu ilkbahar-yaz sezonu olunca daha yumuşak ve açık renklerin gelişi asla sürpriz değil. Ama bu sezon ardındaki nedenler biraz farklı. Yumuşak renk paletinden trençkotun hâkimiyetine, derilerin yerini alan plastik kaplamalardan mutluluk bulaştıran payetlere ve 80’lerin güçlü siluetinin dönüşüne kadar 2018 ilkbaharyaz koleksiyonunda çok sesli, çok renkli, optimist bir sezon bizi bekliyor! Hazır mısınız?
PASTEL TONLAR İYİ GELECEK
Bahar, doğanın yeniden doğuşunu simgeler ve bizim de tüm bu tazelenme hareketine uyarak umutla dolmamızı sağlar. Meteorolojik açıdan olmasa da zorlu bir kışla vedalaşmaya hazırlanırken umuda ve optimist bir bakışa çok daha fazla ihtiyacımız var. Bu nedenle Victoria Beckham’dan Nina Ricci’ye, Céline’den Chanel’e birçok modaevi toz pembe, bebe mavi, taze çim yeşili, limonata sarısı, kemik, süt kayısı ve lila gibi pastel tonlardan oluşan yumuşacık tasarımlar sunarak bize destek oluyor. Kadınların profesyonel hayatta ve toplum içinde güçlerini daha çok göstermek istedikleri neofeminizm dönemi için bu renk paleti size biraz kırılgan görünebilir. Ama mesele aslında hem güçlü yönlerimizi hem de tüm kırılganlığımızı ve duygusallığımızı kucaklayarak kendimizi olduğumuz gibi kabul ettirmek değil mi? Cevabınız evetse bu sezon pastelleri; pembeyi maviye, sarıyı yeşile ve lilaya harmanlayarak kat kat giyinin.
PASTELLERE TEZAT GÜÇLÜ FORMLAR
Geçtiğimiz yaz ve kış sezonunda en çok gördüğümüz şey, 1990’ların izleriydi. Çoğumuz için bu dönem bizzat yaşadığımız bir “çağ”ın geri dönüşüne ilk defa şahitlik ettiğimiz bir süreç oldu. Fakat bu yaz 1980’ler yine flaş bir dönüşe hazırlanıyor. Belki çok kalmayacak ama geniş omuz kesimleri, bacak boyuna iltifat yüksek belleri, form vurgulayan kalem etekleri ve kabarık omuzları ile 80’lerin güç gösterisi siluetine, kuşkusuz bu ara ihtiyacımız var. Off-White markasının son günlerde über popüler olan tasarımcısı Virgil Abloh da böyle bir dönem için ikon olarak Lady Diana’yı seçti. Tasarımcı buram buram geç 80’ler kokan koleksiyonunda kalplerin prensesinin utangaç ve kırılgan tarafını güçlü kesimlerle dengeleyen gardırobundan ilham aldı. İşte o pastel tonları bu sezon abartılı formlarla kullanarak siz de harika bir ters köşe yapabilirsiniz.
TRENÇKOTUN HÂKİMİYETİNDE BİR SEZON
Sonbahar ve ilkbahar gardırobunun demirbaşı trençkot, bu sezon neredeyse hiçbir sezon defilesinden eksik olmadı. Ama hepsinde yorumu değişikti. Kimi marka belini iyice kavrayan bir kuşakla elbise gibi kullanmayı tercih etti, kimisi moda düşkünü bir süper kadın kahramanı andıran pelerin olarak yorumladı kimisi de günlük ofis kombinlerinden gece elbisesine hatta mayoya kadar birçok farklı eşleştirmeyle podyuma sürdü. Devir multi-fonksiyon devri, kullanışlı olma devri. Artık tek bir parçadan birçok özelliği aynı anda göstermesini bekliyoruz. Bizden hem çok profesyonel iş insanları, hem kusursuz ebeveynler hem de tüm toplumsal konulara duyarlı özgürlük savaşçıları olmamızı aynı anda bekledikleri gibi…
DERİ DEĞİL KUMAŞ DEĞİL PLASTİK KAPLAMALAR
Kullanışlı olmaktan söz açılmışken, bu devirde plastikten daha kullanışlı daha pratik bir materyal var mı? Doğaya pek saygısı yok belki ama o fiyatta aldığınız kıyafetlerinize de kullan-at parti tabakları gibi davranacağınızı düşünmüyorum. Chanel konunun öncüsü oldu. Ama Christopher Kane, Fendi, Balmain, Balenciaga ve Valentino da eksik kalmadı. Şapka, ayakkabı ve çantalar dışında elbiseler, montlar, trençkotlar ve eteklerde de pek alışmadığımız bir doku olarak önümüze çıktı. Fakat düşünsenize, sakar bir arkadaşınızın sabah kahve dökmesinden etkilenmeyen, anneannenizin plastik kaplı koltukları kadar kolayca temizlenen kıyafetler (ki bazıları görsel olarak da kaplanmış divana benziyor) ne pratik, öyle değil mi? Hatta Manolo Blahnik bile bu esprili trende uydu. Narin ipek satenden, ışıltılı taşlarla bezenmiş özel bir ayakkabı koleksiyonunu şeffaf plastik ile kapladı.
KUTLAMA İÇİN BİR NEDEN
Bu sezon madem sözü optimizmden açtık o zaman hayatı ıskalamadan, bazen Polyannacılık oynamak pahasına biraz mutlu anlar yaratmaya çalışmalı. İşte tasarımcıların koleksiyonlarında sıkça kullandıkları payetler, ışıltılı taşlar, rengârenk otriş detayları ve dizi dizi püskül eklemeler de burada devreye giriyor. Kimi zaman, Oz Büyücüsü’nde gökkuşağının üzerinde bir yerlerin hayalini kuran Dorothy’nin simli Mary Jane ayakkabılarıyla önümüze çıkıyor. Kimi zaman, saten gece elbiselerinin pırıltılı askı detaylarında ya da Calvin Klein’ın tamamen püsküllerden tasarlanmış elbiselerinde ya da Moschino’nun otrişten hazırlanmış kabarık eteklerinde. Sevdiklerimizle, kendimize ufak da olsa bahaneler yaratıp hayatta şükretmemiz gerekenleri hafife almadan mutlu anlar yaratmanın ve özel anlar için giyinip hayatı kutlamanın tam zamanı.
KOVBOY ÇİZMELERİ YENİDEN ŞEHİRDE
Bu sezon Calvin Klein, Maison Margiela ve Givenchy; Amerika’yı biri daha iyi yapacaksa (Make America Great Again) biz taşın altına elimizi koyarız diyerek yeni kıtanın simgesi kovboy çizmelerini yeniden yorumladı. Burunları parlak metal, altın ışıltılı ve optik beyaz versiyonlarıyla kovboy botları sezona ağırlığını koyuyor. Fakat geçen sezonlardan gelen kalın tabanlı spor ayakkabı trendi de Burberry, Louis Vuitton ve Balenciaga’nın desteğiyle zirvedeki yerini koruyor.
BEL ÇANTALARI İLE ELLERE ÖZGÜRLÜK
Sezonlarca süren clutch çanta trendi, küçük ve sevimli olsa da ellerimizi fazlasıyla oyalamıştı. Gucci’nin başını çektiği bel ve göğüs kısmında bağlanan çantalarla artık daha özgürler. Bu sezon clutch modellerden öyle bir vazgeçiş var ki eğer küçük çanta istiyorsak omuz askısı mutlaka yanında geliyor. Ayrıca gün boyu farklı farklı yerlere yetişmeye çalışanlar için de 2 ayrı boy çantanın aynı anda kullanıldığı “multi-bagging” trendi de çantakoliklere göz kırpıyor.
www.yenicag.info