“Tarihte Ermeni zulmü ve Hocalı katliamı unutulmayacak” – Bedrettin KELEŞTİMUR

Tarihi tersyüz edemezsiniz…

26 Şubat 1992 tarihi, “insanlık tarihinin en utanç verici, en vahşi, en acımasız günüdür!”

İnsanın, insan olmaktan çıktığı, ‘adileştiği, basitleştiği, rezilleştiği, vahşileştiği gündür!’
İnsanlık, ‘Ermeni Soykırımını…’ 31 yıl önce, bugün ürpererek yaşıyor!

Küresel Vahşetin cinayetleri bitmez ki…
O vahşeti işleyenler, ‘yalan ve iftiralarla…’ bu millete utanmadan,
sıkılmadan, arlanmadan;
Beyin yıkama melanetlerini üstüne üstlük işleyebiliyorlar…

Hocal’da, ‘riya kokan yüzünüz…’ bir daha deşifre oldu!

Tarihin en ağır şamarı olarak yüzünüze her ’26 Şubatlara…’ inecektir.
Tarihten kaçamazsınız… İnsanlığa hiçbir zaman da, “Hak, hukuk, hürriyet dersleri vermeye…” yeriniz, sıfatınız yoktur.

Hocalı ’da resmi kayıtlar; ‘613 savunmasız insanın katledilişini…’ anlatır!

Hocalı, “dünyanın gözüne sokulan çomaktır!”
Onlar, ‘çocuk, kadın, ihtiyar, savunmasız insan…’ dinlemezler. Gözlerinde, ‘kan çanağı…’

Merhametin sille yediği, şefkatin yerle bir olduğu bir dünyadan bahsediyoruz.
Yeri geldiğinde, “Nemrutlaşan bir dünya…”
Yeri geldiğinde, “Firavunlaşan bir siyaset…”
Yeri geldiğinde,  “Karunlaşan bir felaket…”
İnsanlık tarihi, “Ermeni Katliamlarını…”  okumayı öğrensin!
Evet, Ermeniler tarihte;

Hocalı katliamının onlarca benzerini, Rusların ve batı dünyasının ‘maddi ve manevi desteklerini’ alarak Anadolu’nun birçok ilinde çıkardıkları isyan hareketlerinde gerçekleştirdiler.

Bugün olduğu gibi de, dünde bütün lobilerini Avrupa’nın önemli merkezlerinde oluşturdular.

O günlerde de, batı medyası iftira kampanyalarıyla dolu yaygaralarını
yapıp durdular.

Bugünkü, İsviçre’de, ‘çan sesleri…’ anlamına gelen, ‘Hınçak’ komitesini kurdular.

Komite daha sonra faaliyetlerini, sözüm ona demokrasi beşiği olarak
adını lanse eden, Avrupa’nın önemli merkezlerinde gösterecekler

‘Hınçak…’ komitesi bir yandan Anadolu’nun önemli merkezlerinde şubeler
açarak teşkilatlanırken, beri tarafta da, Anadolu’da; Osmanlı’nın, ‘Vilayet-i Sitte’ ismini verdiği;
Erzurum, Van, Mamurat’ül Aziz, Diyarbakır, Sivas, Bitlis bölgelerinde kendi akıllarınca, ‘hayali devletin’ sınırlarını çiziyorlardı!.

Bu arada, Ruslarda boş durmuyor; kendi emellerine hizmet edecek olan,
‘Taşnak’ komitelerini oluşturacaklardı!
Tarihin o karanlık, biz Türkler için en sıkıntılı bir dönemde,

Sevr’in ana çanağı olacak haçlı saldırılarını; işgalci ve istilacı bütün batı dünyası başlatıyordu!

Maraş’ta, Urfa’da, Antep’te, Erzurum’da, Bitlis’te, Van’da velhasıl bütün Anadolu;

Bir ortak inancın, bir ortak kaderin tecelli edeceği omuz omuza vereceği savunmasıyla haklı olan davasında inancın kutsi zaferini;

İstiklâl mücadelesini kazanıyordu!
Her zaman için söyleriz, “Azerbaycan-Türkiye…” ortak tarihin, ortak
kaderin ismidir…

27 Eylül 2020- 10 Kasım 2020 tarihleri arasında 44 gün devam eden,
Karabağ’ın İstiklal Zaferi…

Yıllarca “Karabağ’ın işgali…” O işgalin sebepleri arasında neler olabilir?
Anadolu Türk’ünün bağlarını bir duvar örerek; köklerinin bulunduğu Ata
yurdundan kesmek!

Günümüzde devam eden, “böl-parçala-yut” veya “böl-parçala-idare et” politikaları!
Yüce inancımız bizlere, “bölünmeyiniz…” diyor.

İnancımız bizlere, “bölünürseniz devlet kudretiniz elinizden gider!” diyor.
Tarihi bizler nasıl tarif ediyoruz; “Mazinin aynası, istikbalin tarağı…”

Mazisini bilmeyenlerin, “gözleri kör, kulağı sağır, vicdanları katılaşmıştır!”
İstiklal, ‘hür yaşama’ insanın mayasında vardır.

Esaret,  ‘en büyük zillettir’
Bizler, Hocalı ‘de ‘tarihi tefekkür’ ediyoruz.
O derin düşünceler bizlerde, ‘hürriyet meşalesini gönüllerde yakacaktır’
Doğu Türkistan, Kıbrıs, Batı Trakya, Bosna-Hersek, Kafkaslar,
Filistin, Kırım, Kerkük…
Ortadoğu gözlerimizin önünde… Gözyaşı ve Kan…
Acımasız işgaller, yıkımlar, insanlık katliamı…
Suçluların güçlü olduğu bir dünya… Düşünmek bile istemiyorum…
İnsanlığın ayaklar altında olduğu bir dünya; kesinlikle olamaz!

Ecdat, “insanı yaşat ki, devlet yaşasın…”
Bugünleri daha iyi gözlemleyebilen Azerbaycan’ın güçlü şairi Bahtiyar Vahapzade,

“Türk’ün Türk’e adaveti olmaz/ olamaz!” diyor. Ne kadar haklılar…
Şubat Soğuğu dünde, bugünde yüreklerimize dokundu!

Gönül dünyamda keder, tasa okundu!
Sabırla asrın zorluklarına direneceğiz…
Sabırla aşılmaz denilen dağları aşacağız…
Rahmetli Bahtiyar Vahapzade ’yi dinleyelim;
“Ne çok imiş bu toprağa göz diken,
Baka baka gözümüze mil çeken.
Düşmanımız dostumuzdan çok iken,
Türk’ün Türk’e adavete hakkı yok.

Sesini yarmalıyız zulmetin,
Bu maksada gittiğimiz yol çetin.
Her gün neçe şehit veren milletin,
Birbiriyle adavete hakkı yok”