Hazar Denizi’ni bekleyen felaket

Uzmanlar Hazar Denizi konusunda son yıllarda Aral Gölü’nün kurumasına benzer yeni bir ekolojik felaket olasılığı konusunda uyarıda bulunuyorlar. Bunun önemli sebeplerinden biri Ural nehrinin suyunun yıldan yıla azalmakta olmasıdır.

Ural nehri Rusya Federasyonu ve Kazakistan üzerinden Hazar’a ulaşmaktadır. Başkurdistan’daki Necim Dağı’ndaki kaynaklardan doğan nehir Rusya’nın Çelyabinsk, Orenburg ve Kazakistan’ın Atırav bölgelerinden geçerek 2.543 km mesafe kat etmektedir. Bu, uzunluk ile Ural nehri Avrupa’nın üçüncü büyük nehridir.

Uzmanlar 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren Ural’daki su seviyesindeki azalma hakkında ikazlar yapmaya başladılar. 2018’den itibaren çevreciler bu ikazlar ile birlikte “felaket” kelimesini de sık kullanır oldular.

Ural Nehri’nin ekolojisi konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olan ve Rusya’nın Orenburg şehrinde yaşayan Alexander Chibilev 1980’lerde nehri incelemeye başladı ve konuyla ilgili birçok bilimsel yazı yayınladı. Ona göre, Ural’ın sığlaşması ilk olarak 1970’lerde gözlemlendi. Bu, hidroelektrik santrallerinin ve dolayısıyla membadaki büyük rezervuarların inşaatının başladığı zamana denk gelmektedir. Bugün Ural havzasında 19 baraj ve büyük rezervuar inşa edilmiş bulunmaktadır. Hepsi Rusya Federasyonu topraklarında, Orenburg ve Chelyabinsk bölgelerinde yer almaktadır. Toplamda Ural nehrinin 58 kolu vardır. Bu kolların en büyükleri Sakmara, Elek ve Çağan’dır. Yukarı Ural’da Iriklinsky rezervuarının inşa edilmesinden bu yana, nehir suyunun %80’i Sakmara’dan gelmektedir.

Bunun dışında 1970’lerde Ural havzasında yeni tarım ve sanayi kuruluşlarının faaliyetleri yoğunlaştı. Büyümeleri ve Sovyet standartlarına göre oldukça yüksek olan gelişme oranlarına sahip sebze, meyve ve hayvan çiftlikleri için giderek daha fazla su kullanılmasını gerektirdi. Bunlara ek olarak karasal iklimin iniş çıkışları ve genel olarak dünyadaki küresel ısınmanın da nehrin suyunu olumsuz etkilemekte olduğu da bir gerçektir.

Okyanus ve denizlerle bağlantısı olmayan Hazar Denizi yılda 7 cm küçülmekte ve sığ kuzey kısmı şu anda sadece 4-6 metre derinliğinde bulunmaktadır. Uzun yıllar boyunca denizin bu kısmı bir zamanlar Hazar Denizi’nin balıklarını ve havyarını avlayan kıyı insanları için geçim kaynağı olarak hizmet ediyordu. Bu bölge suda yaşayan beluga, mersin balığı, Hazar fokları ve diğer balıklar ile pembe flamingolar gibi göç eden kuşlar gibi canlılar için bir yumurtlama alanıydı. Kuzey Hazar’ın suyunun sığlaşması, içlerinde zaten nesli tükenmekte olan Hazar foklarının bulunduğu, bu eşsiz ekosistemin yok olma riskini gündeme getiriyor. Petrol üretimi ve kanalizasyon deşarjının neden olduğu kirlilik, aşırı kullanım ve geçimini sağlamaya çalışan yerliler tarafından kaçak avlanma sebebiyle risk zaten yüksektir.

Hollanda Leiden’deki Naturalis Tabiat Müze ve Araştırma Merkezi’nde deniz biyoçeşitliliği üzerine araştırmalar yapan Dr. Frank Wesselingh “Kuzey Hazar civarındaki önemli balıkçılık alanlarının çoğu yok olabilir” demekte ve önlemler alınmazsa bunun özellikle bölgede yaşayan halk açısından olumsuz sonuçlarının çok büyük olacağına vurgu yapmaktadır.

Araştırmalar gerekli çalışmalar yapılmadığı takdirde, Hazar Denizi’nin 9-18 metre düşebileceği ve bu yüzyılın sonuna kadar %25-30 yüzey alanını kaybedebileceğini göstermektedir. Düşen deniz seviyesi, sadece komşu ülkelerin çevresi ve ekonomisi üzerinde değil, aynı zamanda belirsiz deniz sınırları, nakliye su yolları ve balıkçılık hakları nedeniyle zaten gerginlik içinde olan jeopolitik durum üzerinde de yıkıcı bir etkiye sahip olacaktır. Sorunu görmezden gelmek kesinlikle hayalet limanları ve ölmekte olan Aral Denizi’nden geriye kalanlara benzeyen çevresel bir felakete yol açabilecektir.

Ural nehrinin felakete giden durumunu iyileştirmek için Rusya ve Kazakistan birlikte çareler aramaktadırlar. Ülkenin sınır aşan doğal varlıklarının ortak kullanımı ve korunmasına ilişkin ilk Rus-Kazakistan anlaşması 1992’de imzalandı. Daha sonra hükümetler arası bir komisyon da oluşturuldu.

2018’de de pratik çevre çalışmalarının yönlerinin önemli ölçüde ele alındığı bir Rus-Kazak Komisyonu toplantısı düzenlendi. Haziran 2019’da Uluslararası Çevre Forumu’nda Uralların korunması için ikili bir hükümetler arası organ oluşturulmasına karar verildi. Ural ekosisteminin restorasyonu için ayrıntılı bir program geliştirildi, bu program çerçevesinde belirli bir eylem planı ve yol haritası onaylandı ve bir çalışma grubu oluşturuldu.

Rusya ve Kazakistan’ın yakın zamanda yürüttüğü ortak çabalar, Ural Havzası’ndaki ekolojik krizin ciddiyetinin anlaşıldığını, ancak şu ana kadar acil sorunları çözmek için somut adımlar atılmadığını gösteriyor.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev 29 Haziran 2022’de Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta düzenlenen 6. Hazar Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Ural Nehri’nin durumunu iyileştirmek için ortak bir eylem planı hazırlama çabalarına katılma çağrısında bulundu.

Konuşmasında Tokayev “Ural Nehri’ni kurtarmak için ortak ve etkili önlemler alma sorumluluğumuz vardır, aksi takdirde gelecekte kurtarılacak hiçbir şey kalmayacaktır. Tüm tarafları çabaları birleştirmeye ve Ural Nehri’ni iyileştirmek için ortak bir eylem planı hazırlamaya çağırıyoruz”, dedi.

Sonuç olarak, Hazar Denizi’nin Aral Gölü’nün akıbetine uğrayarak suyunun büyük ölçüde kuruması istenmiyorsa, kaybedilen değerli zamanı telafi etmek için acil ve koordineli bir eyleme ihtiyaç vardır. Bu meyanda Kazakistan ve Rusya’nın sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik çıkarlarını da dikkate alan, karşılıklı yarar sağlayan, bilime dayalı bir iş birliğini sağlayarak Hazar’a önemli ölçüde su sağlayan Ural nehrini kurtarma tedbirlerini hayata geçirmeleri önemlidir.

Prof. Dr. Abdulvahap Kara

www.yenicag.info

406