Putin'in 2018 hedefi...

Rusya’nın 2018’de gerçekleşecek başkanlık seçimi, devam eden hibrit III. Dünya Savaşının gölgesinde geçecek gibi görünüyor.

Rusya 2018’de liderini seçmeye hazırlanıyor. Putin’in devam eden başkanlığı döneminde yaşanan krizler ve Batı’nın yaptırımları Rusya’da iç sorunlara neden oldu; gelir seviyesi düştü ve halk bunu her geçen gün daha da ağır hissediyor. ABD’de Trump’ın seçimleri kazanması sayesinde krizden çıkma hayalleri suya düşen Ruslar, Batı’ya karşı daha sıkı cephe oluşturmak zorunda kalıyor. Rusya’dan yükselen “savaştayız” söylemi, uluslararası medyaya da sıkça yansıyor. Son olarak, Çeçenistan valisi Ramazan Kadirov’un HBO TV’ye verdiği demeçle Ruslar, Kadirov’un ağzından bütün dünyayı ‘apokalipsis’ [kıyamet] ile tehdit etti. Dışarıya sert mesajlar veren Rus yetkililer, diğer taraftan kendi halkını da sakinleştirmeye çalışıyor. “Savaştayız”, “savaşta olduğumuz için ekonomimiz baskı altında” söylemleriyle kendi halkına yönelik bir propaganda yürüten Kremlin, henüz yeni seçim kampanyası PUTİN’18 projesinin lansmanı yapılmadan, faaliyetlere başladı bile.

Rusya’nın 2018’de gerçekleşecek başkanlık seçimi, devam eden hibrit III. Dünya Savaşının gölgesinde geçecek gibi görünüyor. Yeni dönem hibrit savaşların vazgeçilmezi olan darbe ve ulusal seçimlere müdahaleler Rusya’yı da bekliyor. Bu bağlamda PUTİN’18, Rusya’nın bu hibrit savaşta kullanacağı siyasi-teknolojik bir silah olarak düşünülebilir. Tabii ki bu silahın asıl hedefi, Putin’in yeni dönem başkanlık seçimlerin kazanması. Analistlere göre Putin seçimleri ‘bizzat’ kazanmak, meşru bir lider olmak için halkın ‘gerçek’ desteğini elde etmek istiyor. Fakat Kremlin’in uzun zamandır değişmeyen sahibi, yeni stratejisini sadece Kremlin’de kalabilmek üzere geliştirmedi. Onun stratejisinin, giderek artan dış baskılara karşı ayakta kalacak Rusya’yı kurmak olduğu söylenebilir.

PUTİN’18’i analiz etmeye Rusya’nın iç sorunlarından başlamak gerek. Çünkü iç sorunları çözülmeden ‘Yeni Rusya’ kurulmaz. İç sorun derken kastettiğimiz ise Rusya’nın yolsuzluklarla boğulan ve kendi halkına hizmet edemeyen bürokratik sistemi. Rusya’ya yatırım yapanlar da, turist olarak gelenler de bu bürokratik sistemle tanışıyordu. Haliyle Rusya’nın rüşvet sistemi, dünyaca tanınan meşhur bir ‘fasilite’ olmuştu. Dışarıdan gelenlere bile zorluklar yaşatan Rus bürokrasisi kendi halkına hiç acımazdı. PUTİN’18 kampanyasının stratejisi, bürokrasinin halkın üzerindeki bu baskısını azaltmayı hedefliyor. Yolsuzlukla mücadele milli mesele statüsü kazandı ve Putin’e bu mücadele de başrol verildi. Başarılı olup olmadığını söylemek için erken olsa da, Putin’in kendine verilen rolünü iyi oynadığı söylenebilir. Meşhur “Para Nerde?” sorusuyla sahneye giren Putin, son aylarda Rusya’yı dolaşıyor ve halkla buluşuyor.

Rusya Federasyonu başkanlığının resmi web sitesine bakıldığında, Putin’in bir yandan dünya liderleriyle buluştuğu, telefon görüşmeleri yaptığı, diğer yandan ise her hafta halkın ayağına gittiği görülüyor. Maaşı ödenmemiş fabrika işçilerini, inşaat yapan üniversiteli gençleri ve üstün zekalı liseli çocukları dinliyor, sorunlarını çözüyor ve nasihat veriyor. Yani Putin aslında bürokrasiyi yerinde denetliyor ve cezalarını hemen kesiyor; halkın sorunlarını ilk ağızdan dinleyerek halka ne kadar iyi bir lider olduğunu gösteriyor. Seçmene “lider iyi de çevresi (bürokrasi) kötü” mesajı veriliyor. Bu stratejinin getirisi tam olarak seçim sandıkları açıldığı zaman belli olacak. Ama şimdiden olumlu bir etki yarattığı söylenebilir.

‘Halka yakın lider’ stratejisi bu seçimlerde ortaya çıkmadı. Geçen başkanlık seçimlerinde de Putin ‘halkın lideri’ olarak sunulmuştu ama Birleşik Rusya Partisi’nden kopamamıştı. Seçimden sonra Birleşik Rusya Partisi’ni başbakan Medvedev’e devreden Putin, kendisi için kurulmuş Halk Cephesi Platformu’nun (ONF) resmi lideri oldu. ONF Rusya genelinde örgütlenmiş STK’ları birleştiren bir platform. ONF’nin kuruluş sebebi ise devletin ve bürokrasinin sivil toplum tarafından denetlemesi, “halkın lideri” olan başkan Putin’e eksikliklerin bildirilmesi. Yani ONF Putin’in ‘halk’tan geri bildirim alma aracı. Putin’in liderlik yaptığı bu STK platformu ülke genelinde bürokrasiye karşı mücadelesini sürdürüyor. Bu platformun en büyük farkı ise diğer muhalif STK’ların başına gelen baskıların olmaması. Rusya’da Putin’e muhalif olan STK’lar çoktan kapatıldı ve liderleri ülkeden göç etti. Bu muhalif kuruluşlar her fırsatta Batı’ya hizmet etmekle suçlandı. Batı’dan finansal destek aldıkları için eleştirildi, çoğu sefer ‘hain’ ilan edildi. Soros’un vakfı başta olmak üzere bir çok fondan yararlanan muhalifler Rusya’da faaliyet gösteremez hale gelirken Rusya, kendi fonlarıyla beslenen ve Putin’in liderliğinde ‘ülkeye hizmet eden’ yeni STK’ları oluşturdu. Yani Rus devleti kendi ‘sivil toplum’unu inşa etti. Son 7 yıldır yapılandırılan ulusalcı sivil toplum kuruluşları, şimdiye kadar Kremlin’in çizdiği sınırlar içerisinde faaliyet göstermekle yetiniyordu. Fakat gelecek başkanlık seçimlerinde PUTİN’18 projesinin tabanını oluşturacak.

2011-2013 yılları arasında faaliyet gösteren Bolotnaya Hareketi’nin bir alternatifi olarak Kremlin tarafından oluşturulan bu platform, Rusya’nın ‘Arap Baharı’ gibi dışarıdan gelebilecek kitle manipülasyonlarına karşı geliştirdiği bir silah olarak da düşünülebilir. Fakat Kremlin bu platformunu kurarak bir taşla iki kuş vuruyor: Bu sayede, bir taraftan dış müdahaleye karşı bir enstrüman üretilirken diğer taraftan halkın bürokrasiye duyduğu öfke kanalize edilerek Putin’in ‘ulusun gerçek lideri’ koltuğuna oturması sağlanacak. Aslında Putin’i halkının gözünde gerçek bir ‘kahraman’ olarak göstermekte Kremlin’in başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Bir cephede dış baskılara karşı mücadele eden Putin başarılı bir diplomasi yürütürken, diğer cephede terörle mücadele eden orduya önderlik yapıyor ve bunlarla da yetinmeyen Putin bürokrasiye doğrudan müdahale ederek halkına hizmet ediyor.

Putin’in ulusal lider olarak seçilmesi için bütün unsurların oluşturulduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Rusya’da Putin’in karşısında bütün bunları aynı anda yapabilecek bir aday yok. Adaylığını ilan eden Aleksey Navalnıy ise ulusalcı kitleden oy alamayacağını bilerek küskün azınlıklara, liseli gençlere ve liberallere hitap etmeye çalışıyor. Fakat aynı sepete konulamayacak bu kitlelere hitap eden Navalnıy sürekli skandallara sebep oluyor. Son olarak Ukrayna’da savaşı başlatan eski FSB ajanı İgor Girgin-Strelkov ile Dojd TV’de yaptığı tartışma programında Navalnıy bir çok skandala sebep oldu. Kendisine destek veren liberaller tarafından ağır bir bombardımana tutulan Navalnıy, bir teröristle masaya oturduğu için eleştiriliyor. Bu eleştirilere Navalnıy’ın Ukrayna savaşını kınamaması da eklenince, artık muhalif liderin Putin’den ideolojik olarak farklı olmadığını söyleyen yorumcuların sayısı artmaya başladı. Muhalif lider Navalnıy’ın sanki seçimlere girip kazanma niyeti yokmuş gibi görünüyor. Onun asıl niyeti belli bir kitleyi 2018 seçimlerinin meşru olmadığına ikna edip devrim yapmak. Navalnıy bunun için liselileri örgütlüyor, Nazilerin kulağını okşuyor ve devrimci-demokrat güçlere hitap ediyor.

PUTİN’18 ise tam tersine, seçimleri meşrulaştırmak üzere üretilmiş bir proje. Çünkü Rusya kitlesel olaylara sert şekilde müdahale etmeye hazırlanıyor. Yaptığı müdahaleyi aklamak için ise Putin’in kendisini seven ve onu gerçekten seçmiş bir kitleye ihtiyacı var. Kremlin, (geçmiş seçimlerde olduğu gibi) devlet imkanları kullanılarak toplanmış oyların sokak çatışmalarda faydası olmayacağını anlamış olmalı ki ulusalcı kitleyi sokak çatışmalarına hazırlıyor.

Putin’in ‘sokak savaşçıları’ olarak başka bir gücün daha örgütlendiği gözleniyor. Sokakta Putin’e destek verecek diğer bir oluşum da ‘Gece Kurtları’. Rusya genelinde yaygın şubeleri olan bu motorcular kulübü ‘vatanseverlik’ propagandasını yapan bir STK ve bu iş için Kremlin’den epeyce mali destek alıyor. Gece Kurtları’nın başında, yine Putin’in yakın bir dostu olan, “Cerrah” takma isimli Aleksandr Zaldastanov var. Putin ve Zaldastanov bir çok kez beraberce motosiklet kullanmış ve ulusal basın da bunu bir şov haline getirmişti. Zoldastanov’un başka bir özelliği ise Ramazan Kadirov’la yakın dost olması. Her ikisi de “kardeş olduklarını” her fırsatta dile getiriyor.

Özetlemek gerekirse, PUTİN’18 stratejisiyle Rusya’ya ve dünyaya yeni bir lider sunmaya hazırlanılıyor. Eski-yeni lider Putin, artık halk tarafından gerçekten sevilen ve gerçekten seçilen bir lider olacak. Sadece dünya veya Rus halkı değil, analistlere göre öncelikle buna Vladimir Putin inanacak. Kremlin ise yeni dünya düzenine hazırlık yapıyor. Yapılan hazırlıklara bakılırsa Rusya’nın uzun zamanlı bir mücadeleye hazırlandığını söyleyebiliriz. Batı’yla girdiği hibrit III. Dünya Savaşında ayakta kalmak için Rusya hem içeride hem de dışarıda başarılı olmak zorunda. İşte PUTİN’18 bu savaşta ayakta kalmaya yönelik bir hamle.

kaynak: AA

Yenicag.Info

www.yenicag.info

960