"Trump’ın hakikatin yanında yer alması gerçekten manidardı" - Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi dolayısıyla gittiği İngiltere’nin başkenti Londra’da medya temsilcileriyle bir araya geldi.

Erdoğan, NATO, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un açıklamaları, Suriye’deki terör örgütlerinin Türkiye’ye yönelik tehditleri ve Libya ile varılan mutabakatı değerlendirdi.

Türkiye’nin NATO’nun en güçlü müttefiklerinden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK/YPG, DEAŞ ve FETÖ başta olmak üzere pek çok terör örgütüne karşı mücadele eden tek üye ülkenin Türkiye olduğunu şu sözlerle vurguladı:

“Bunu da konuşmamda özellikle vurguladım. Fakat bazı dostların bir taraftan terörle mücadeleyi öne çıkartırken diğer taraftan bu terör grupları ile el ele olduklarını da üzülerek görüyoruz. Biz nasıl ittifakın güvenlik tehditlerini ciddiye alıyorsak bütün müttefiklerin de bizim güvenlik kaygılarımızı ciddiye alması gerekir. Bunun üzerinde durduk. Biz müttefik olmadan bu dayanışmanın gerçekleşemeyeceğini de ortaya koyuyoruz. Müttefik olmanın gereği budur. Bunun üzerinde tüm ortakların durması gerekir. Bu konuları hem zirve oturumunda hem de ikili görüşmelerde dile getirdik.”

Erdoğan, Dörtlü Zirve’de Barış Pınarı Harekatı ile detaylı bilgi verdiklerinin altını çizerek şunları söyledi:

“Bunun daha da ötesinde üzerinde durdukları bir konu var; “buradan ne zaman çıkacaksınız?” Biz de kendilerine “Peki sizin burada ne işiniz var?” diye soruyoruz. “Sınırınız mı var burada?” Yok. “Peki size karşı taciz mi var?” Yok. “Taarruz mu var?” Yok. “Peki, ne işiniz var burada?” Bizim burada 911 kilometre sınırımız var.

Tacizse bize, taarruzsa bize… Bizler şehitler veriyoruz.

‘Sizin herhangi bir can kaybınız, yaralınız var mı?’ Yok. ‘Peki burada ne işiniz var?’ ‘Bize bu soruyu sorma hakkını nereden elde ediyorsunuz?’ ‘Bakın’ dedim, çok açık ve net söylüyorum, Tel Abyad ve Resul Ayn’da -malum buranın uzunluğu 420 kilometre, derinliği 32 kilometre- belirlenen o barışı tesis etmeden buraları terk etmemiz mümkün değil. Çünkü biz buraya bir barış için girdik ve bu barışı burada tesis edeceğiz.'”

Bölgenin güvenliğinin de Türkiye’de olacağını anlattığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak üyesi ülkelerin teröre verdiği destekten üzüntü duyduklarını da şu sözlerle belirtti:

“Ayrıca şunu da söyledik, ‘Bizim üzüntümüz şudur ki siz maalesef terör örgütü PKK/YPG ile berabersiniz ve bunlarla DEAŞ’ı yok ettik’ diyorsunuz. Kusura bakmayın DEAŞ’ı yok ettiğiniz falan yok. DEAŞ yine bulunduğu yerlerde. Biz ispatlı konuşuyoruz. Hala toplamaya devam ediyoruz. 7 bini aşkın DEAŞ’lıyı biz derdest ettik. Ülkelerine geri gönderiyoruz. Hala girmeye çalışanlara da kapılarımız kapalı.”

Sığınmacı konusunda Avrupa Birliği’nin (AB) kendilerini yalnız bıraktığını, yardım sözlerini tutmadığını söylediklerini hatırlatan Erdoğan şöyle konuştu:

“Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’le de bunu konuştuk. ‘Sen göçten yana sıkıntılarım var diyorsun, ben ne yapabilirim diyorsun. İlk etapta bunu yapman lazım. AB üyesisin. Bu konu ile ilgili gayretlerini ortaya koy ve sen AB ülkelerini sıkıştır’ diyerek bu konuyu onunla da işledik.

Göç konusunda daha olumlu davranmamızın önünü açacaktır. Bakın biz size karşı şu ana kadar öyle bir şey yapmadık. 2 bin kadar mülteciyi geri gönderdiniz. Biz de aldık. Tekrar size göndermedik. Dolayısıyla bu dayanışmayla olacak bir iştir. Sizin bir avantajınız da şu an AB’desiniz. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte de bu dayanışma içerisinde arkadaşlarımız bu çalışmaları yürütsünler’ Sayın Miçotakis’le de bu görüşmemiz verimli geçti diyebiliriz.”

Dört Zirve’de de göç konusunun görüşüldüğü bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin en az yılda bir kez yapılması konusunda karara vardıklarını söyledi:

“Dörtlü Zirve’de kendileri de buna hak verdiler. Gerek Almanya Başbakanı Merkel, gerek Fransa Cumhurbaşkanı Macron. Tabi hepsinden öte İngiltere Başbakanı Johnson o bu işe çok önem veriyor. Bu Dörtlü Zirve’yi en az yılda bir kez yapmayı karara bağladık. Şimdi ikinci zirveyi de Şubat ayında İstanbul’da yapacağız. Onu aramızda kararlaştırdık.”

İkili görüşmelere de değinen Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile S-400 ve F-35 konularının masada olduğunu söyledi:

“İkili ilişkilerde özellikle bu 100 milyar dolarlık ticaret hacmi üzerindeki çalışmaya ağırlık vereceğiz. Ayrıca NATO Zirvesi ve bölgesel konuları ele aldık. S-400 ve F-35 konusunda ise daha önce görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız çalışmalarına devam edecekler.”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” açıklamaları da zirvenin ana gündem maddelerinden biriydi.

Erdoğan, Trump’ın Macron ile görüşmesinde Türkiye’yi savunmasını ve Fransa’nın tavrını da şöyle değerlendirdi:

“Macron ile bu konulara hiç girmedik. Ama tabi Sayın Trump ile görüşmesinde Sayın Trump’ın hakikatin yanında yer alması gerçekten manidardı. Çünkü bizim Fransa ile çok farklı bir anlaşmamız var. Fransa-İtalya-Türkiye olarak bu adımı atacağız. Ama bu hala savsaklanıyor. Bunun yanında ikinci bir anlaşmamız daha olacak. Onunla ilgili de yine hala adımı atamıyoruz. Aradaki bu tür sıkıntılar nedeniyle maalesef yürümüyor.

Halbuki onların bize ihtiyacı var, bizim de onlara ihtiyacımız var. ‘Gecikiyor bu işler. Bu adımları atalım ve neticeye yürüyelim’ dedik. O da kabullendi.”

Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile yaptığı görüşmede ülkeden terörle mücadele konusunda destek beklediklerinin söyledi:

“Dün akşam Sayın Miçotakis ile de görüşürken dedik ki ‘Bakın bu DHKP-C, PKK/YPG, FETÖ mensupları devamlı size geliyorlar ve aldığımız istihbaratta da Syriza bunların sığınma odağı yeri. Dolayısıyla bunlara karşı biz sizden tavır almanızı bekliyoruz, destek bekliyoruz. Ki bu destek bilesiniz ki bizim de size karşı olan desteğimizi arttıracaktır.”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Türkiye’den yana açıklamalar yaptığını hatırlatan Erdoğan, NATO’nun Baltık planına evet dediklerini ama terörle mücadelede de somut destek istediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Barış Pınarı Harekatı bölgesindeki saldırıların sadece terör örgütünden değil rejimden kaynaklı olduğunu da belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Bölge, nüfusu itibarıyla büyük bir yer. Ama orada da tabi can yanıyor. Can yandığı zaman bunu da görmemezlikten gelemezsin. Şimdi Ayn el-İsa’da olanlar var. Münbiç’te hala verilen sözler tutulmuyor. Bakıyorsunuz Tel Rıfat’ta, Tel Abyad’da, Resul Ayn’da pazar yerleri zaman zaman bombalanıyor. Hatta işte en son bir cezaevinin bombalanması olayı var.

Cezaevinin bombalanması olayında maalesef kadın çocuk ölenler var. Şimdi bunlara nereye kadar sessiz kalacağız. Biz de gerek Dışişleri Bakanımıza gerek Savunma Bakanımıza gerek istihbarata diyoruz ki hemen muhataplarınızla bu görüşmeleri yapın, bu işin önünü alalım. Olmadı tekrar Sayın Putin ile bu işi görüşelim.

Biliyorsunuz Ocak ayının 8’inde Sayın Putin’in buraya gelişi var ve İstanbul’da inşallah Türk Akımı açılış törenini yapacağız. O zamana kadar bekleyebilir miyiz bekleyemez miyiz, bir de bu var. Bütün bu olaylar devam ederken nasıl olsa 8’inde gelecek diye de beklemeyebiliriz. Belki bu arada görüşmemiz gerekirse telefon diplomasisi yolunu çalıştıracağız.”

Suriye’de güvenli bölgenin inşasında ülkelerin duyarsızlığına dikkati çeken Erdoğan, isim vermeden tek bir ülkenin bu konuda destek verdiğini vurguladı:

“Diyoruz ki en azından biz imkanlarımız çerçevesinde Tel Abyad ve Rasulayn arasındaki bölgede bir çalışma başlatalım. Bu çalışmayla ortaya bir mülteciler şehri çıkartalım.”

Doğu Akdeniz ile ilgili Türkiye ile Libya arasındaki mutabakatı da değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dörtlü Zirve’de konunun ele alındığını belirterek şunları söyledi:

“Başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), İsrail rahatsız olduğu gibi Avrupa Birliği’ni de tahrik ediyorlar. Şimdi Dörtlü Zirve’de de Fransa ve Almanya da bu konunun üzerinde durdu. Biz gerekli açıklamaları yapınca da gene tabi Fransa maalesef bu işte hala rahatsızlığını devam ettiriyor. Ondan sonra dedim ki ‘Sen niye bunun üzerinde bu kadar duruyorsun? Burada senin bir hakkın var mı? Buranın garantör ülkesi Türkiye’dir, garantör ülkesi Yunanistan’dır, İngiltere’dir. Peki sen nereden buraya giriyorsun? Biz garantör ülke olma hakkımızı burada kullanıyoruz.’

Biz buradaki hukuku ve hukukumuzu soydaşlarımız başta olmak üzere koruyacağız. Bu yapılanlar uluslararası deniz hukukuna da kesinlikle uygundur. Dolayısıyla bundan da taviz vermek söz konusu değil. Adımlarımız buna göre atılıyor. Şu anda da Libya’daki meşru hükümet yeter ki ayakları üzerinde dik durduktan, sağlam durduktan sonra bu atılan adım yerini bulacaktır.”

www.yenicag.info

681