"Türkiye Rusya`ya ne kadar muhtaçsa, Rusya da Türkiye`ye o kadar muhtaç" - Mehmet Perinçek

Mehmet Perinçek

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın son Moskova ziyareti, Rusya ve Türkiye`nin savunma teknolojisi alanında işbirliği, birlikte silah üretimi olasılığı ve Rusya-Türkiye ilişkilerinde Suriye ve Ukrayna`nın yeri konusunda Yenicag.info`nun sorularını Türk uzman, Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü’nün profesörü, Türk Avrasyacılık Harekatı’nın lideri Mehmet Perinçek cevapladı.

– Erdoğan’ın son Rusya ziyareti Türkiye’ye ne kazandıracak?

– Erdoğan`la Putin`in Moskova`da görüştüğü gün Fransa Devlet başkanı Macron ülkesinin büyükelçilerine bir konuşma yaptı. Bu konuşmada artık yeni bir dünyanın kurulduğuna işaret etti. Batı`nın dünyadaki hegemonyasının sona erdiğini vurguladı. Burada da özellikle Rusya`yla Çin`in ön plana çıktığını, Fransa`nın da artık kurulan yeni dünyada ona göre tavrını belirlemesi gerektiğine işaret etti. Yani Batı`nın merkezlerinde dahi Avrasya uygarlığının yükseldiği kabul ediliyor. Macronun bu tesbitlerini yaptığı gün de Erdoğan`la Putin`in buluşması da aslında önemli. Türkiye de yeni kurulan dünyadaki yerini almaktadır. Tabi Türkiye bu dünyada yerini alırken çeşitli tehlikelerle, ABD tarafından, Suriye`den, Doğu Akdeniz`den tehditlerle, karşı karşıyadır. Bu tehditleri dengelemek açısından, kendi toprak bütünlüğünü sağlamak açısından Rusya başta olmak üzere Avrasya ülkeleriyle işbirliğine ihtiyaç vardır. Erdoğan`ın Moskova ziyareti bu bakımdan da anlam taşımaktadır.

Diğer taraftan, Türkiye ciddi ekonomik sorunlarla, krizle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu ekonomik sorunlarını aşmak açısından da Rusya`yla ticari ilişkiler büyük önem taşıyor. Bu nokta da Erdoğan`ın Moskova ziyaretinin önemli tarafı. Tabi Türkiye`nin Rusya`ya ihtiyacı olduğu kadar, Rusya`nın da Türkiye`ye ihtiyacı olduğunu da ifade etmek gerekir. Dolayısıyla, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişki sadece Türkiye`nin Rusya`ya bağımlı olması değil, Rusya`nın da Türkiye`ye bağımlı olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Burada karşılıklı bir muhtaç olma durumu söz konusudur. Erdoğan`ın Moskova ziyareti hem Rusya`nın, hem Türkiye`nin karşılaştığı tehditleri bertaraf etmesi, içinde bulundukları ekonomik sorunları aşması ve geleceğin Avrasya uygarlığını yaratması açısından önem taşımaktadır.

– S-400’lerin Türkiye’ye sevkiyatı başladıktan sonra Rusya tarafı Ankara’yla askeri ve teknik işbirliğini geliştirmeye hazır olduğunu belirtti. Peki, Türkiye Rusya’yı ABD’ye alternatif olarak görüyor mu ve Rusya’dan yeni silah alma olasılığı ne kadar?

– İlk başta burada altı çizilmesi gereken nokta Türkiye`nin S-400 tercihinin basit bir tercih omadığı, bunun stratejik bir karar olduğudur. Türkiye Batı`yla yaşadığı sorunlara, Atlantik kampından gelen kendisine yönelik tehditlere Avrasya`da yerini alarak cevap vermektedir. S-400`ler de bu stratejik tercihin bir yansımasıdır ve bunun devamının geleceği çok nettir. Türkiye bir NATO üyesi olmakla birlikte, bu gün aslında ABD`nin, NATO`nun tehditleriyle karşı karşıyadır. Dolayısıyla, bu tehditlere göre bir savunma sistemi kurması gerekir.

Türkiye`nin Batı`yla veya Amerikayla olası çatışması durumunda NATO`ya, ABD`ye bağımlı savunma sistemlerini kullanma imkanı yoktur. Amerika`nın tek düğmeye basarak Türkiye`nin silah sistemlerini kilitlemek imkanı olacaktır. Buna göre de Türkiye`nin NATO ve Amerika`dan bağımsız silah ve savunma sistemlerine ihtiyacı vardır. Bunu da temin edeceği ülkelerin başında Rusya gelmektedir. Tabi S-400`lerin alımında ABD`nin Türkiye`ye Patriot`ları vermemesi de rol oynamıştır. Ve şimdi de Amerika Türkiye`yi F-35 programından da çıkartmıştır. Dolayısıyla, Türkiye`nin avcı uçak ihtiyacı bulunmaktadır. Bunu da Rusya`nın SU-35`leri ile kapatabileceği görülmektedir.

Erdoğan`ın son yaptığı ziyarette de fuara gitmesi, oradaki rus uçaklarını görmesi, Su-35`leri test etmesi, Su-57`lere bakması bunun en önemli göstergelerinden. Yine Erdoğan`ın Moskova ziyareti sırasında askeri teknoloji alanında, hatta uzay teknolojisi alanında işbirliği yapılacağına dair görüşmeler olmuş, açıklamalar yapılmıştır. Önümüzdeki süreçte Türkiye ile Rusya`nın askeri teknoloji ve savunma sistemleri konusunda ilişkilerini derinleştireceği görülmektedir ve bu ilişkinin de sadece bir alım-satım ilişkisi olmadığı da gözükmektedir. Yani Türkiye sadece Rusya`dan savunma sistemi, uçak satın alan bir ülke durumunda olmayacaktır. Su-57, S-500`lerin birlikte üretilmesi düşünülmektedir. Bununla birlikte, yine başka hava sistemlerinin birlikte yapılabileceği, hatta bazı özel otomobillerin Türkiye ile birlikte üretilebileceği planlanmaktadır. Bu, sadece basit bir alım satım ilişkisinin ötesine geçecektir. Türkiye ile Rusya`nın askeri teknoloji alanındaki işbirliği ortak üretim aşamasına doğru ilerlemektedir.

– Rusya ve Türkiye arasındaki en büyük fikir ayrılığı Suriye konusunda. Suriye meselesi Türkiye ve Rusya ilişkilerine zarar verebilir mi?

– Türkiye ile Rusya`nın Suriye`deki çıkarları ortaktır. Ortak olduğu için zaten Astana sürecinde buluşmuşlardır. İki ülkenin de Suriye`deki en önemli anlaşdıkları ilke ise Suriye`nin toprak bütünlüğüdür. Dolayısıyla, iki ülkenin de Suriye`de kim toprak bütünlüğünü bozuyorsa ona karşı işbirliği yapmaları gerekir. Zaten Moskova`da Erdoğan`la Putin`in buluşmasında yine Suriye`nin toprak bütünlüğüne vurgu yapılmış, iki lider de bunun altını çizmişlerdir.

Olaya somut olarak bakacak olursak, Suriye`de toprak bütünlüğünü bozan iki güç vardır. Bunlardan bir tanesi yobaz terördür. Yani HTŞ, IŞİD gibi İdlib`de yuvalanmış örgütlerdir. Diğeri ise PKK, PYD gibi kürt bölücüleridir. Türkiye ve Rusya`nın yobaz ve bölücü teröre karşı ortak hareket etmeleri gerekiyor. Türkiye İdlib`de HTŞ gibi örgütlerin ortadan kaldırılması konusunda Rusya, İran ve Suriye ile işbirliği içerisinde bulunmalıdır. Buna mukabil, Rusya`nın da Fırat`ın doğusunda yuvalanmış olan, Amerika`dan destekli bölücü terörün tasviye edilmesinde Türkiye`ye destek olması gerekir. Türkiye ile Rusya`nın Suriye`de ortak çıkarları bulunmakta ve bu da işbirliğini perçimlemektedir aslında.

Türkiye İdlib konusunda somut adımlar atmalı, aynı şekilde de Rusya, Fırat`ın doğusu konusunda Türkiye`nin hassasiyetlerini görerek oradaki ABD destekli bölücü terörün ortadan kaldırılmasında Türkiye ve Şam`a destek olmalı. Yine burada iki ülkenin işbirliğini pekiştirecek çözüm önerilerini de ortaya koymamız gerekiyor. Bunlardan birincisi, İdlib`deki silahlı grupların silah bırkaması için Türkiye bir çalışma yürütebilir ve oradaki silah bırakan gruplarla HTŞ bir birinden ayırt edilir. Suriye yönetimi ise silah bırakanların yönetici ve mensupları hakkında af çıkarabilir. Bu tür yöntemle İdlib sorununun çözümünde önemli adımlar atmak mümkündür. Diğer taraftan, Suriye`nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıyla birlikte Türkiye`ye göç etmiş olan suriyelilerin güven içinde vatanlarına, evlerine dönmeleri de sağlanabilir. Atılacak bu tür adımlarla Türkiye ve Rusya`nın Suriye`deki işbirliği pekşiyecek, Suriye`nin toprak bütünlüğü sağlanacak ve bu da tabi Türkiye`nin de, Rusya`nın da ulusal güvenliği için büyük bir önem arz edecektir.

– Türkiye, Kırım konusunda Rusya’yla ilişkileri bozmamak için geri adım atabilir mi?

– Türkiye Doğu Akdeniz`de Amerikan tehdidi ile karşı karşıyadır. ABD, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi ortak hareket ederek Türkiye`nin oradaki varlığını tehdit etmektedir. Onlar Türkiye`yi açık bir şekilde hedef alıyorlar. Oradaki enerji kaynaklarının aranması konusunda da Türkiye`nin Batı`yla ciddi problemleri bulunmaktadır. Topdan olarak bakıcak olursak, aslında ABD ve İsrail`in başını çektiği Atlantik kampı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`ni yutmak istemektedir. Tabi, ABD`nin Doğu Akdeniz`de üstünlük sağlaması Rusya`nın da aleyhinedir. Çünkü Kıbrıs, sabit bir uçak gemisi konumundadır. Oradaki Amerikan ve Batı üstünlüğü Suriye`yi, Kuzey Afrika`yı, Orta Doğu`yu tehdit edecektir. Bu bakımdan Doğu Akdeniz`de Türkiye`nin direnişi Rusya`yı da ilgilendirmektedir.

Aynı nokta Karadeniz için de söz konusudur. ABD`nin giremediği tek deniz Karadeniz ve ABD orada varlığını sağlamak istiyor. Bu bakımdan da Amerika Karadeniz üzerinden sadece Rusya`yı tehdit etmemekte, Karadeniz`de Amerikan varlığı Türkiye`yi de kuşatmaktadır. O bakımdan da ben Doğu Akdeniz ve Karadeniz`deki sorunların ortak bir şekilde ele alınması gerketiğini savunuyorum. Türkiye ve Rusya, aslında Karadeniz ve Doğu Akdeniz`de ortak bir savunma hattı politikası belirleyebilir. Bunun da formülü şöyledir: Rusya KKTC konusunda bir adım atarsa, Türkiye de Kırım konusunda bir adım atabilecektir ve bu karşılıklı adımlarla Türkiye ve Rusya, Akdeniz ve Karadeniz`de güvenliklerini sağlayabilecekleri işbirliği politikasına ilerleyebilirler. Buna da ihtiyaç vardır.

– Zelenskiy, devlet başkanı olarak ilk ziyaretini Türkiye’ye yaptı. Bununla o, Rusya’ya bir mesaj mı vermek istiyordu? Ukrayna, Rusya-Türkiye ilişkilerinde ne kadar önem arz ediyor?

– Türkiye`nin bütün bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler kurması lazım. Fakat bölge ülkelerinin, özlellikle de Ukrayna`nın Amerikan planlarında rol oynamayı bırakması gerekir. ABD Karadeniz ve Doğu Avrupa üzerinden Rusya`yı kuşattığı gibi, aslında Türkiye`yi de kuşatmaktadır. Ukrayna`nın da bölge ülkelerine düşmanca olan bu Amerikan politikasından vazgeçmesi önemlidir. Bunun en önemli göstergelerinden biri de, Ukrayna`nın ve ABD`nin 16 Kasım 2018`de Washington`da imzaladıkları stratejik ortaklık anlaşmasıdır. ABD ve Ukrayna arasındaki bu anlaşmada Türk Akımı Projesi`ni durdurmak için iki ülkenin sürekli eşgüdüm içerisinde bulunacakları ifade edilmişti. Yani Türkiye`nin ekonomisi açısından, enerji güvenliği açısından, enerji ihtiyacı açısından büyük önem taşıyan ve stratejik proje olan Türk Akımı Projesi`ni durdurmak üzere ABD ve Ukrayna bir anlaşma imzalamışlardır.

Bu Türkiye`ye karşı da düşmanca bir tutumdur. Bu tutumdan Ukrayna`nın acil bir şekilde vaz geçmesi gerekir. Bu da Türkiye-Ukrayna ilişkileri bakımından önem taşımaktadır. Tabi Türkiye`nin Ukrayna ile ticari ve siyasi olarak ilişkilerini canlı tutması, geliştirmesi önemlidir. Fakat hiçbir zaman Türkiye ile Ukryana arasındaki ilişkiler Rusya karşıtı bir ilişkiye dönmeyecektir. Yani Türkiye ve Ukrayna arasındaki ilişkilerin iyi olmasını hiçbir kuvvet Türk-rus ilişkilerini bozmak için kullanamayacaktır. Bu bakımdan Türkiye, tabi ki, Ukrayna ile ilişkilerini iyi tutmalı, fakat bu Rusya`ya karşı koz olarak ta kullanılmamalıdır. Ukrayna da ABD politikalarında yer almaktan vaz geçerek bölge ülkeleri ile barış, refah temelinde ilişkilerini geliştirmelidir.

Agil Bekir

www.yenicag.info

2.1 K