Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından 75 yıl önce vatanlarından sürülen Ahıska Türkleri, ana vatanlarına dönecekleri günü bekliyor.
Bugün Gürcistan toprakları içerisinde yer alan ve Ardahan’a 15 kilometre uzaklıkta bulunan Ahıska, 1829’a kadar Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı kaldı. Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan Edirne Antlaşması’yla şehrin kaderi değişti. Ahıska, Çarlık Rusya’sının hakimiyetine girdi. Bu da, Ahıskalı Türklerin yıllar boyu yaşayacağı zulümlerin fitilini ateşledi.
Ahıska, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan’a bağlandı. 2. Dünya Savaşı’na kadar askere çağrılmayan Ahıska Türkleri, savaş başlayınca Rusya tarafından silah altına alındı. 40 bin civarında insan, Almanlarla savaşmak üzere cepheye gönderildi. Geride kalan kadınlar ve yaşlılar da Ahıska-Borcom demiryolu inşaatında çalıştırıldı. Bu hat, 1944 Ekim’inde tamamlandı. Ahıskalılar, kendilerini vatana hasret bırakacak trenlerin yolunu, kendi elleriyle yapmış oldu.
Ahıska’da yaşayan 86 bin Türk ve Müslüman, 14 Kasım 1944’de dönemin SSCB lideri Stalin’in kararıyla birkaç saat içinde Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürüldü. Trenlere doldurulan Ahıskalı Türklerin tüm eşyaları geride kaldı. Vagonlara üst üste bindirilen Ahıskalıların zorunlu yolculuğu bir aydan fazla sürdü. Gönderildikleri yere vardıklarında, yaklaşık 17 bin Ahıska Türkü, açlık, soğuk ve hastalık nedenleriyle hayatını kaybetti. Hayatta kalanları ise çok ağır şartlarda hayatlarını idame ettirmek durumunda kaldı. Göçün ardından açlık, salgın ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle 30 bin Ahıskalı daha Orta Asya’nın zorunlu göç ettirildikleri yerlerde yaşamını yitirdi.
Bugün 550- 600 bin Ahıska Türkü vatanlarından uzakta hayatlarını sürdürüyor. Ahıskalı Türklerin en çok yaşadıkları ülkelerin başında Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna ve ABD geliyor.
Ahıska Türklerinin vatanlarından sürülüşünün 75. yılında konuşan Dünya Ahıska Türkleri Birliği (DATÜB) Genel Sekreteri Fuat Uçar, dünyanın Ahıska Türklerinin sürgününe kör ve sağır olduğunu belirterek, “Bu bir soykırımdır ve bu bir insanlık suçudur ama dünya duymazdan geliyor. Bir kaç yıldır anma törenlerini çok daha ses getirecek şekilde düzenlememizin nedeni bu acıyı gündemde tutmak. Özellik bu yıl Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapmamızın sebebi dünya basınına bu sürgünü duyurmak istemimiz. Biz atıp tutmuyoruz binlerce insanın hayatını kaybettiğinin ve sürgün edildiğinin belgesi var.” diye konuştu.
Uçar, 60 bin Türkiye, 200 bin Kazakistan, 110 bin Rusya, 90 bin Azerbaycan, 50 bin Kırgızistan, 50 bin Özbekistan, 8 bin Ukrayna, 2 bin 500 Gürcistan, bin 801 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,16 bin Amerika Birleşik Devletleri’nde olmak üzere 600 bine yakın Ahıskalı Türkün, dünyanın çeşitli yerlerinde vatanlarına hasret olarak yaşadığını söyledi.
Ahıskalı Türklerin en büyük hayalinin Türkiye’de yaşamak olduğunu anlatan Uçar, “1990’lı yıllarda SSCB yıkıldığında Türkiye’den bir insan gittiğinde onu saatlerce kokluyorlarmış vatanımızdan koku geldi diye. Ahıskalı Türkler dünyanın neresinde yaşansa yaşasın evlerinde mutlaka bir Türk bayrağı bulundurur. 15 Temmuz’da Kazakistan başta olmak üzere çeşitli ülkelerden Ahıskalılar Türkiye’ye geldi meydanlarda demokrasi nöbeti tuttuk. Taksim, Bursa ve Antalya’daki meydanlarda nöbete devam ettik. Vatansızlığı en derinden hisseden Ahıska Türkleri, vatanın ne kadar değerli olduğunun bilinciyle yaşıyorlar. Çünkü vatansızlığın acısını onlar çektiler, bir avuç vatan toprağının ne kadar önemli olduğunu en iyi bilen insanlardır Ahıska Türkleri. O yüzden vatan konusunda çok hassaslar. dedi”
Erzincan’a 2015’te getirdiğimiz ailelerden bir teyze, ‘Vatan toprağındaki ilk gecemde sabaha karşı bir ses duydum, birden kendimizi balkona attık ve ilk kez ezan sesini duyduk. Ana vatanımızda ilk kez ezan sesini duymanın verdiği mutluluğu anlatacak bir kelime bulamıyorum. Bundan daha büyük bir nimet olamaz. O yüzden Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a gece gündüz dua ediyorum bu mutluluğu bize yaşattığı için.’ dedi. Ahıska Türkleri için ilk adamı rahmetli Turgut Özal attı bu adımı daha ileriye götürmek istese de ömrü yetmedi. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı döneminde bu konuyu ele aldı ve Ahıska Türklerine yardım elini uzattı.”
Uçar, sürgüne maruz kalmış, vatanlarından uzaklaştırılmış Ahıska Türklerinin hiç bir zaman Türkiye’yi unutmadıklarını dile getirerek, “Yaşadıkları onca zorluğa rağmen Ahıska Türkleri hiçbir zaman Türk olduklarını, örf ve adetlerini unutmadı. 9 ayrı ülkede dimdik ayakta durarak, hayatlarını devam ettiriyorlar. Türkiye ile gönül bağlarını hiçbir zaman koparmadılar. Her Ahıskalı Türkün hayali bir gün Türkiye’ye ana vatana yerleşmektir. O nedenle Türkiye’nin Ahıskalı Türklere yapacağı en büyük yardım, iskanlı göçle gelmelerini sağlamaktır. 75 yıllık sürgün hayatının ardından Ahıskalılar kendi vatanlarında ve Türk bayrağı altında hür bir şekilde yaşamak istiyorlar.
Hatta Türkiye’ye getirdiğimiz bir grubun içinden Muhammed Dede’nin göç kelimesini duyunca bize söyledikleri hepimizi fazlasıyla duygulandırmıştı. Şöyle demişti; ‘Siz gelene kadar sahipsiz olduğumuzu sanıyorduk ama siz gelip bizi Türkiye’ye götüreceğinizi söyleyince arkamızda Türkiye’nin olduğunu anladık. Bir ağaç düşünün bunu bir yere dikiyorsunuz 10 yıl sonra alıp, başka bir yere dikiyorsunuz, 15 yıl sonra ayrı bir yere dikiyorsunuz. Bu ağaç ne kadar verimli olabilir, biz işte o duruma düştük, ayağımız ne zaman bir yere tutundu, bizi alıp atılar bir yana. Hayatlarımız savruldu durdu.’ Hakikaten Ahıska Türkleri sıfırlanan hayatlardan tekrar ayağa kalkmasını bilmişler. 100 yıl içinde 3 defa sürgüne uğrayan bir topluluktur Ahıska Türkleri. Bir toplum üç kez sürgüne uğratılır mı?” dedi.
TRT Avaz
www.yenicag.info