Bakü’de “Kayıp Kişilerin Akıbetinin Belirlenmesi İçin Milli ve Küresel Çabaların Artırılması” konulu uluslararası konferans düzenlendi.
Konferansa Esir, Kayıp ve Rehine Vatandaşlar Devlet Komisyonu Başkanı Ali Nağıyev, Hırvatistan eski Cumhurbaşkanı Stepan Mesic, Kuveyt Esir ve Kayıp Devletler Dışişleri Bakanı Müsteşarı Büyükelçi Rabea Saad Al-Adsani, ABD’nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri eski Müsteşar Yardımcısı David Merkel, Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Fariz Rzayev, ICRC Merkezi Arama Ajansı Başkanı Florence Anselmo ve diğer yetkililer katıldı.
Azerbaycan Esir, Kayıp ve Rehine Vatandaşlar Devlet Komisyonu Başkanı, Devlet Güvenlik Servisi Başkanı Ali Nağıyev, konferansta konuşma yaptı.
Nağıyev’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“İrevan’ı esir ve rehine vatandaşlarla ilgili konularda daha sıkı iş birliğine davet ediyorum”
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in talimatı ve ayrılan ödenek ile Devlet Güvenlik Servisi’nin Askeri-Tıbbi Genel Müdürlüğü bünyesinde genetik laboratuvarının kurulması ve modern ekipmanlarla donatılması, ülke liderinin bu alana büyük önem verdiğini gösteriyor.
Artık kayıp olduğu bilinen 25 kişiden 13’ünün Devlet Güvenlik Servisi’nin Askeri-Tıbbi Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan genetik laboratuvarında kimlikleri belirlendi.
Askeri saldırı sonucunda ülkemiz, çok sayıda insan kaybı, yüzlerce şehir ve köyümüzün tamamen yok edilmesiyle birlikte korkunç mahrumiyetlere maruz kalmıştır.
Birinci Karabağ Savaşında 3 bin 890 kişi kayıp olarak Devlet Komisyonu’nda kayıt altına alınmıştır. Bunların 3 bin 171’i asker, 719’u sivil. Sivillerin 71’i çocuk, 267’si kadın ve 326’sı yaşlı. Vatan Muharebesi’nde ise 6 asker kayboldu. Elde edilen deliller, kayıp askerlerimizin çoğunun savaş alanında değil, esir kamplarında korkunç işkenceler sonucu öldürüldüğünü gösteriyor.
Doğru mayın haritaları, aynı zamanda kayıp kişilerin akıbeti ve mezar yerlerine ilişkin bilgilerin Ermenistan tarafından Azerbaycan’a sunulmasını umuyoruz. Biz bu yönde kapsamlı iş birliğine hazırız. Ancak geçtiğimiz bu süre zarfında Ermenistan’ın bu alanda yapıcı bir tavır alacağını umsak da beklentilerimiz gerçekleşmedi. Bu konferansın oluşturduğu fırsatlardan yararlanarak, Erivan’ı esir ve rehine vatandaşlarla ilgili konularda daha sıkı iş birliğine davet ediyorum.
Halihazırda bazı Ermeni ideologlar tarihe atıfta bulunarak, Ermenilerle Azerbaycanlıların bir arada yaşamasının imkansızlığı konusunu gündeme getiriyorlar.
“Azerbaycan’ın Ermeni nüfusunu da bizimle yaşamaya davet ediyoruz”
Şöyle bir soru ortaya çıkıyor: nasıl oluyor da askeri çatışma başlamadan önce Ermeni halkı uzun süre Bakü şehrinde ve Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde, aynı zamanda Dağlık Karabağ’da saygın vatandaşlar olarak rahat koşullarda yaşamış ve toplumda yeterince nüfuza sahip olmuş? Monoetnik Ermenistan’ın aksine, bugün Azerbaycan’da yaşayan Ruslar, Gürcüler, Yahudiler ve diğer halklar çok uluslu ve çok mezhepli bir devletin temelini oluşturmaktadır. Biz Azerbaycan’ın Ermeni nüfusunu da bizimle yaşamaya davet ediyoruz. Azerbaycan Devleti ve Azerbaycanlılar savaş istemiyor. Biz bugün askeri saldırılar sonucu tahrip edilmiş yerleşim birimlerimizin daha hızlı bir şekilde imarı ve kendi vatanında mülteci durumuna düşmüş 750 bin insanımızın kısa sürede evlerine dönmesini düşünüyoruz.