Washington Post gazetesinin yayın kurulu, “Çin, Batı Çin’deki Müslümanlara yönelik cezai savaşında yeni bir cephe açtı” başlıklı bir makale yayımladı.
Makalede, geçen hafta Küresel Politika Merkezi tarafından geçen hafta yayımlanan rapor ele alınarak, “Pamuk hasadı, Çin’in, Uygurların geleneksel zihniyetini ve yaşam tarzlarını silme çabalarının bir başka penceresidir.” değerlendirmesi yapıldı.
Uygur Türklerinin, pamuk tarlalarında çalışmayı reddetmesi halinde “eğitim kampı” denilen toplama kamplarına götürülmekle tehdit edildiği kaydedilen makalede, “Çin hükümeti, Uygurların dillerini ve geleneklerini ortadan kaldırarak sosyal olarak yeniden yapılandırmak için çalışma ekiplerini kullanıyor.” ifadelerine yer verildi.
Makalede, Çin’e yönelik uygulanan pamuk ürünleri ithalatı yasağının genişletilmesi gerektiği belirtilerek, “Ayrıca Çin’e, Uygurları toplama kamplarına koyduğu ve onları zorla çalıştırmaya mahkum ettiği sürece, dünyanın en prestijli spor organizasyonu olan 2022 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapamayacağını söylemenin de zamanı geldi.” ifadeleri kaydedildi.
“Yasa dışı dini faaliyetlere bilinçli şekilde direnme eğitimleri veriliyor”
Washington’daki Komünizm Kurbanları Anma Vakfı üyesi ve Çin konularındaki çalışmalarıyla bilinen Adrian Zenz, Çin’in Uygur Türkleri ve diğer azınlıkları pamuk tarlalarında zorla çalıştırdığına dair, 14 Aralık’ta Küresel Politika Merkezi’nde rapor yayımlamıştı.
Zenz, raporunda, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yüz binlerce kişinin pamuk tarlalarında zorla çalıştırıldığını öne sürmüş, resmi belgeler ve haberlerden elde ettiği sonuçların “tarihsel ölçekte” önem taşıdığını vurgulamıştı.
Belgelerde, işçilere “yasa dışı dini faaliyetlere bilinçli şekilde direnme” eğitimlerinin verildiğine dair ifadelerin yer aldığını belirten Zenz, bunun, zorla çalıştırma politikalarının ağırlıklı olarak Uygurlar başta olmak üzere Müslüman gruplara yönelik olduğunu gösterdiğine dikkat çekmişti.
Dünyaca ünlü firmalar “zorunlu çalıştırma” nedeniyle pamuk almayı durdurmuştu
İsveç merkezli giyim firması H&M, ekimde, etnik azınlıkların “zorunlu çalıştırılması” nedeniyle Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden pamuk tedarik etmeyeceğini duyurmuştu.
Uluslararası denetim, kontrol, belgelendirme, uygunluk değerlendirmesi, işçi haklarının sağlanması ve çevrenin bilinçli şekilde kullanılması gibi konularda hizmet veren Sümerra, Bureau Veritas SA, TUV SUD, RİNA SpA ve Dünya Çapında Sorumlu Akredite Üretim (WRAP) şirket ve firmaları da Sincan’dan pamuk tedarik etmeme kararı almıştı.
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsünün (ASPI) mart ayında yayımladığı raporda da, Çin’in 2017-2019 yıllarında 80 binden fazla Uygur Türkü’nü fabrikalarda çalışmaları için zorla gönderdiği ortaya konulmuştu. ASPI, İsveç şirketi H&M’nin boyalı iplik üreticisi Huafu Fashion firması ile olan ilişkileri nedeniyle zorunlu iş gücü transfer programından yararlananlardan biri olduğuna işaret etmişti.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki tartışmalı kamplar
Çin’de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise “yeniden eğitim kampları” diye tanımladığı yerlerde, BM verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor. Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.
Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.
www.yenicag.info