“Azerbaycan’la zor ve dayatma dilinde konuşmanın mümkün olmadığını anladılar” – Mahbube Mehdiyeva

27 Eylül öyle bir gün ki bu tarih ne halkımızın hafızasından, ne de askeri tarihimizden asla silinmeyecek.

Çünkü tam da o gün, 32 yıldır devam eden Ermenistan-Azerbaycan çatışmasının çözümünde yeni bir aşamanın başlangıcı oldu. İşgalcilik ve saldırganlık politikasını sürdüren, terörü devlet politikası haline getiren Ermenistan’ın silahlı çeteleri, bir kez daha ateşkes rejimini ihlal ederek kanlı eylemlerini ve güvenliğe yönelik tehdit oluşturan niyetlerini gerçekleştirmeye kalkıştılar. Elbette bu ilk girişim değildi. Çünkü Ermenilerin halkımıza karşı düşmanca politikası 200 yıldan fazla bir süredir, yani Çarlık Rusyası zamanında, aslen Azerbaycan toprağı olan Karabağ’a göç ettikleri dönemde başlamış ve bugüne kadar devam etmiştir.

Ülkemiz bu işgale boyun eğmeyeceğini hem 2016 Nisan çatışmaları, hem 2018 Mayıs ayında Nahçıvan’da düzenlenen Günnüt Operasyonu, hem de 2020 Temmuz’undaki Tovuz çatışmalarıyla kanıtlamıştı. Aslında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Dağlık Karabağ meselesi bizim milli meselemizdir. Dağlık Karabağ sorununun çözümü bizim tarihi görevimizdir. Bunu öyle çözmeliyiz ki tarihi adalet yerini bulsun. Bunu öyle yapmalıyız ki Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü sağlansın” ifadeleri de bu işgale asla razı olmayacağımızı hem Ermenistan’a hem de uluslararası topluma duyurmayı amaçlıyordu. Ne yazık ki, Ermenistan bu uyarılardan sonuç çıkaramadı. Aksine, Azerbaycan’a karşı sabotajlarına devam ederek provokatif açıklamalar yaptı. 2020 yılı 27 Eylül tarihinde Ermenistan tarafından bir askeri provokasyon daha yaşandı. Azerbaycan’ın yerleşim birimleri ve askeri mevzileri şiddetli top atışına tutuldu, bunun sonucunda askerlerimizle birlikte 11 sivil vatandaşımız, 2 çocuk da dahil olmak üzere hayatını kaybetti. Düşmanın bu askeri provokasyonunu bertaraf etmek ve saldırılarına son vermek amacıyla Silahlı Kuvvetler Başkomutanı İlham Aliyev derhal cephe hattı boyunca karşı saldırı emri verdi.

2020’nin 27 Eylül’ünde sadece Ermenistan değil, onlara destek veren uluslararası güçler de karşılarında gelişmiş, güçlü bir orduya sahip ve ne pahasına olursa olsun topraklarını düşman işgalinden kurtarmaya kararlı bir Azerbaycan gördüler. Ayrıca, mevcut Azerbaycan’la ve onun lideri İlham Aliyev’le zor ve dayatma dilinde konuşmanın mümkün olmadığını da anladılar.

Sonuç olarak, 44 gün süren Vatan Savaşı’nda güçlü liderlik, milli birlik, profesyonel askeri yönetim, etkili askeri strateji ve ordumuzun gücü düşmanı teslimiyet belgesi imzalamaya zorladı. Kahraman askerlerimizin cesareti ve fedakârlıkları sayesinde, şehitlerimizin kanı ve canı pahasına, tüm dünya Azerbaycan’ın şanlı zaferine tanık oldu. Çeşitli çevrelerden gelen düzenli baskı ve tehditlere rağmen, Azerbaycan haklı savaşında zafer kazandı.

Şu anda işgalden kurtarılan bölgelerimizde imar, onarım ve yeniden yapılanma çalışmaları yürütülmektedir. Tarihi zaferiyle bölgede yeni bir gerçeklik yaratan ülkemiz, yeni bir gelişim aşamasına girmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı kararlılığı ve sarsılmaz komutanlık ruhuyla, muzaffer ordumuzun gücüne ve halk-devlet birliğine dayanarak düşmanı nasıl mağlup ettiyse, aynı yenilmez ruhla işgalden kurtarılan topraklarda sistemli inşa çalışmalarına ve yüksek teknolojilerin uygulanmasına başlanmıştır. Şimdi herkes, o bölgelerde yeniden yapılanma çalışmalarının nasıl geniş ve kapsamlı bir şekilde hız kazandığını görmekte.

Sonuç olarak, bugün Azerbaycan devleti bir galip devlet olarak varlığını sürdürüyor ve bundan sonra da muzaffer bir halk, galip bir devlet olarak ebediyen yaşayacağından kimsenin şüphesi yoktur. Vatan uğrunda canlarını feda eden, kendilerinden sonra gelen nesillere silinmez, unutulmaz bir destan yazan şehitlerimizin de daima kalplerde yaşayacağı kesindir.

Mahbube Mehdiyeva
Araştırmacı-sosyolog