Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen Koronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı’nın ardından düzenlediği basın toplantısına Çanakkale Deniz Zaferi’nin 105. yıl dönümünde şehitleri hürmetle yad ederek başladı.
Asırlardır Türkiye’nin bağımsızlığı için canlarını feda eden bütün şühedaya, terörle mücadelede, 15 Temmuz’da ve sınır ötesi harekatlarda şehit düşen tüm güvenlik güçlerine Allah’tan rahmet dileyen Erdoğan, “Çanakkale Savaşlarının muzaffer komutanı, İstiklal Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına da burada rahmetle yad ediyorum. Rabbim şehitlerimizin makamlarını ali, mekanlarını cennet eylesin. Rabbim bizi şehitlerimizin kutlu yolundan ayırmasın.” diye konuştu.
Erdoğan, insanlık tarihi boyunca her dönemde salgın hastalıklar ve tabii felaketlerin çok ciddi can kayıplarına yol açtığını anımsatarak, “Tarih kitaplarında, Avrupa nüfusunun üçte biri ile üçte ikisi arasında bir bölümünün ölümüyle sonuçlanan salgın hastalıklardan söz ediliyor. Aynı şekilde kendi tarihimizde de İstanbul nüfusunun yarısına yakınının hayatını kaybettiği salgınlarla ilgili bilgilere rastlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Dünyada ağır sonuçları olan salgınların, aynı zamanda büyük siyasi, sosyal, ekonomik dönüşümlerin de tetikleyicisi olduğuna işaret eden Erdoğan, Osmanlı’nın Avrupa’yı fethi ve Rönesans başta olmak üzere, insanlık tarihine damga vuran pek çok hadisede, bu sürecin izlerini görmenin mümkün olduğunu söyledi.
Yakın zamanda da dünyanın, 2002 yılında SARS ve 2012 yılında MERS adı verilen salgın hastalıklarla mücadele ettiğini hatırlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ayrıca dünyamız, 2009 yılındaki domuz gribi, 2014’teki Ebola salgını, 2016’daki Zika virüsü gibi tehditlerle yüzleşmişti. Koruyucu sağlık ve tedavi hizmetleri ile ilaç sektöründe yaşanan gelişmeler, virüs salgınlarının eskisi kadar büyük can kayıplarına yol açmasının önüne geçmektedir. Nitekim şu anda dünyada insan ölümlerine yol açan hastalıklar arasında, bu tür salgınların payı oldukça düşüktür ancak önüne geçilmediği takdirde, salgın hastalıkların kitlesel ölümlere yol açma tehlikesi hala vardır. Bunun için de her türlü salgın hastalığa karşı hızlı ve etkin önlemler alınması gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle son aylarda hep birlikte şahit olunan gelişmeleri bu perspektifte değerlendirdiklerine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Yaşadığımız sürecin insanlık üzerinde ne gibi sonuçlar ortaya çıkartacağını henüz bilemiyoruz. Sanayileşme, ardından gelen teknoloji ve bilgi devrimleri ile şekillenen bugünkü dünyanın nasıl bir geleceğe evrileceğini kestirmek şu anda zordur. Ancak, artık hiçbir şeyin eskisi gibi gitmeyeceği, gidemeyeceği de açıkça ortadadır. Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye’nin bu fotoğrafı, özellikle kendi içinde avantajlı bir yerde durdurarak, oraya bunu döndürmesi şarttır. Özellikle, son 17 yılda ülkemizin temel hizmet alanlarında ve altyapısında gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüm sayesinde hamdolsun Türkiye, bu sürece olabilecek en hazırlıklı şekilde yakalanmıştır. Ülkemizin uyguladığı dengeli politikalar, bir yandan özel sektörün üretim gücünü desteklerken, diğer yandan eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlardaki hizmetlerin kamu garantisiyle kesintisiz sürmesini sağlamıştır.”
Batı ülkelerinin ise yıllarca tüm temel kamu hizmetlerini, görünüşte özel sektöre terk ederek ama aslında başından savarak, vatandaşını adeta sahipsiz bıraktığını belirten Erdoğan, daha düne kadar liberalizmin en hararetli savunucusu kimi Avrupa ülkelerinin bugün hastaneleri ve diğer kimi temel hizmet kurumlarını devletleştirmeye başladığını hatırlattı.
İnsan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan kimi ülkelerin de salgını kendi haline bırakarak, “Ölen ölür, kalan sağlar ile devam ederiz” anlayışıyla hareket ettiğinin görüldüğüne işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Kriz derinleştikçe bu tür tartışmalar da artacaktır. Yaşadığımız süreci, gerisindeki bu derin arka planı ve belirsiz geleceği göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekiyor. Bir yandan önümüzdeki sorunun çözümü için gayret edecek, diğer yandan da geleceğimizi en güçlü şekilde inşa etmenin mücadelesini vereceğiz.”
Erdoğan, bunun için, büyük ve güçlü Türkiye hedefine, 2053 ve 2071 vizyonlarımıza olan bağlılıklarını artırıp hep birlikte daha çok çalışacaklarını vurgulayarak, “Dünyanın yöneldiği istikamette önceden mesafe katetmiş bir ülke olarak, inşallah 21. asrı Türkiye’nin asrı haline getireceğiz.” değerlendirmesini yaptı.
Hastalığın Tayland, Japonya ve Amerika’da da görüldüğünü, ocak ayının son haftasında Çin yönetiminin Vuhan’dan başlayarak virüsün görüldüğü şehirleri karantinaya almaya başladığını anlatan Erdoğan, virüsün Avrupa’da ilk olarak 27 Ocak’ta Fransa’da tespit edildiğini kaydetti.
Erdoğan, Dünya Sağlık Örgütünün, ocak sonunda “acil durum” ilan etmeye karar verdiğini, şubat başında Çin’de ölümler hızla artarken Avustralya, Kanada, Almanya, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri, Vietnam, Filipinler gibi ülkelerden yeni vaka haberlerinin geldiğini ifade etti.
Yolcu gemilerinden sınır kapılarına, uçaklardan trenlere kadar tüm ulaşım araçlarında karantina tedbirlerinin yaygınlaştırılmaya başlandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şubat ayının 10’una gelindiğinde, Kovid-19 teşhisi konulanların sayısının 40 bini geçtiğini, ölenlerin sayısının 1000’e yaklaştığını ve SARS salgınındaki can kaybını geride bıraktığını vurguladı.
Filipinler, Japonya, Fransa, Güney Kore gibi, Çin dışındaki ülkelerde de ölümlerin başlamasıyla salgının dünya çapındaki faturasının ağırlaştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şubat ayının üçüncü haftasında, İran’da ve hemen ardından İtalya’da virüs salgınının hızla yayıldığının görüldüğünü dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şubat ayının son haftasında virüsün, Güney Asya’dan Kuzey Avrupa’ya kadar geniş bir alanı etkisi altına aldığını, Suudi Arabistan’ın 27 Şubat itibarıyla umre ziyaretlerini askıya aldığını açıkladığını hatırlattı.
Erdoğan, mart ayının ilk haftasında İran’daki, ikinci haftasında ise İtalya’daki ölümlerin dikkat çekici düzeyde arttığını anımsatarak Dünya Sağlık Örgütünün de 11 Mart’ta dünya çapında “koronavirüs pandemisi”, yani salgın ilan ettiğine değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pek çok ülke, hava yolu ulaşımı başta olmak üzere sınırlarını insan trafiğine kapatmaya yönelik tedbirler aldı. Aynı şekilde, insanların günlük hayatlarında evlerinde kalmalarını sağlamaya yönelik pek çok önlem açıklandı. Bugün itibarıyla dünyada Kovid-19 hastalığı teşhis edilen kişi sayısı 200 bine, bu hastalıktan dolayı ölen kişi sayısı ise 8 bine yaklaşmıştır. Hastalık teşhisi konanlardan 80 bini iyileşirken, kalanlarının tedavisi sürmektedir.” bilgisini paylaştı.
Erdoğan, her ülkenin, Kovid-19 tehdidine karşı farklı tedbirlerle mücadele ettiğini, kiminin hızla sınırlarını kapatıp sıkı karantina yöntemlerine başvururken, kimilerinin de hastalığın serbestçe seyrine izin vererek doğal bağışıklık sistemini harekete geçirmeyi tercih ettiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye, en başından itibaren bu hastalıkla ilgili gelişmeleri yakından izlemiş, tedbirlerini de süratle alarak hayata geçirmiştir. Henüz işin çok başında, 6 Ocak’ta Sağlık Bakanlığımız bünyesinde bir operasyon merkezi, 10 Ocak’ta da Bilim Kurulu oluşturarak gelişmeleri anbean takibe aldık. 14 Ocak’ta Kovid-19 Hastalığı Rehberinin ilk versiyonunu hazırlayarak konuyla ilgili herkesi, teşhisten tedaviye kadar tüm süreçlerle ilgili bilgilendirdik. 20 Ocak’tan itibaren, hastalığın görüldüğü Çin’in Vuhan şehri, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Tayvan, Amerika, Rusya ve Vietnam’dan gelen tüm yolcuları ülkemize girişte taramadan geçirmeye başladık.
YÖK’ten ve 12 üniversiteden akademisyenlerin katılımıyla oluşturulan Bilim Kurulumuzun belirlediği tedbirlerin ilgili kurumlar tarafından süratle hayata geçirilmesini temin ettik. 27 Ocak’ta, Dışişleri Bakanlığımız seyahat uyarılarını yayınlamaya başladı. 1 Şubat’ta, Dışişleri, Sağlık ve Milli Savunma Bakanlıklarımızın iş birliğiyle, Çin’in Vuhan kentindeki vatandaşlarımızı askeri bir uçakla ülkemize getirerek karantinaya aldık. Karantina sonunda bu yolculardan hiçbirinde, hamdolsun, virüs çıkmadı. Riskli bölgelere yapılan tüm uçuşlarda, yolcuların termal kamerayla taranması ve uçakta bilgilendirilmesi işlemine geçtik. 3 Şubat’ta, Çin’e olan tüm uçuşları durdurduk. Bu tarihten sonra da aşamalı olarak önlemleri genişlettik.”
Erdoğan, 23 Şubat’ta hastalığın ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı İran’dan Türkiye’ye olan tüm hava, kara ve demir yolu geçişlerini kapattıklarını, 27 Şubat’ta İran, Irak ve Gürcistan’la olan 8 sınır kapısında sahra hastaneleri kurduklarını, 29 Şubat’ta İtalya ile Türkiye arasındaki tüm yolcu trafiğini durdurduklarını anlattı.
Umreden dönen herkesin 2 Mart’ta sağlık muayenesinden geçirilmesini kararlaştırdıklarını ve vatandaşlara 14 günlük karantina kuralına uymalarını tavsiye ettiklerini aktaran Erdoğan, 6 Mart’ta, son 14 gün içerisinde İtalya’da bulunan yabancı uyrukluların Türkiye’ye girişini yasakladıklarını, Türk vatandaşları için de 14 günlük evde karantina zorunluluğu getirdiklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Mart’ta, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’de ilk defa, Avrupa’dan gelen bir vatandaşta Kovid-19 testinin pozitif çıktığı bilgisini kamuoyuyla paylaştığını belirterek 12 Mart’ta başkanlığında yapılan toplantıda, oldukça önemli tedbirler alarak hemen uygulamaya geçirdiklerinin bilgisini verdi.
Erdoğan, “Bunlar arasında, okulların tatil edilmesi ve uzaktan eğitime geçilmesi, kamu çalışanlarının yurt dışı görevlerinin ertelenmesi, spor müsabakalarının seyircisiz oynanması gibi hususlar da yer alıyordu. Birileri farklı şeyler söyleyebilir, bütün hedefimiz insan hayatıdır.” dedi.
Altyapısı uygun Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerini, dezenfektan ve cerrahi maske üretimi yapabilecek hale getirdiklerini, uzaktan eğitimi, hem internet, hem televizyon aracılığıyla vererek tüm çocukların erişebilmesine imkan sağladıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Haziran ayında yapılacak Liselere Geçiş Sınavı ve üniversiteye giriş sınavının soru hazırlıkları da tatil süreleri göz önünde bulundurularak yapılacaktır. Gelişmelere göre, bu sınavları da ileri bir tarihe ertelemeyi gündemimize alabiliriz. 20 bin öğretmenimizin daha atamasını gerçekleştirdiğimizin müjdesini milletimizle paylaşmak istiyorum, hayırlı olsun. Hani diyorlar ya ‘istihdam durdu’, 20 bin öğretmen…”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Mart’ta, Türkiye’deki vaka sayısının 5’e çıktığını, aynı gün, yine başkanlığında yapılan kapsamlı bir toplantıda yeni kararlar aldıklarını hatırlattı.
Almanya, Fransa ve İspanya dahil 9 Avrupa ülkesi ile olan hava yolu ulaşımını durdurduklarını, hastanelere ziyaretçi sınırlaması getirdiklerini, kamuda çalışan hamilelere, süt izninde olanlara, engellilere ve 60 yaş üzeri personele 12 gün idari izin verdiklerini, özel kreşleri, gündüz bakım evlerini, özel çocuk kulüplerini tatil ettiklerini, kışlalardaki askerlerin çarşı izinlerini durdurduklarını ifade eden Erdoğan, ceza-infaz kurumlarındaki görüşler ile nakillere ara verdiklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, acil olmayan duruşmaların ve diğer adli işlemlerin ertelenmesinin yolunun açıldığı bilgisini verdi.
İhracatçıların alınan önlemlerden etkilenmemesi için gümrük kapılarında gereken her türlü tedbirin alındığına işaret eden Erdoğan, salgının yaygın olduğu İran üzerinden yapılan Orta Asya ihracatlarının tır güzergahlarının Gürcistan ve Azerbaycan’a yönlendirildiğini, Bakü-Tiflis-Kars demir yolundan yapılan seferleri de günlük 2 bin 500 tondan 6 bin tona çıkartacak çalışmaları başlattıklarını, İtalya ve Fransa’ya yapılan Ro-Ro seferlerini, insan teması olmaksızın gerçekleşir hale getirdiklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Vatandaşlarımıza fahiş fiyatlarla mal satmaya çalışan firmalara özellikle bütün birimlerimizi devreye sokarak denetimlerimizi yoğunlaştırdık ve cezai müeyyideleri etkinleştirdik. İş dünyasıyla ortaya çıkan yeni durum karşısında alınabilecek tedbirleri sürekli istişare ettik ve çözümleri hızla hayata geçirdik. 14 Mart’ta umreden dönen bir vatandaşımız yeni vaka olarak kayıtlara geçti. 15 Mart’ta, umreden dönen vatandaşlarımızın, öğrenci yurtlarında karantinaya alınması uygulamasını başlattık. Sadece Ankara ve Konya’da, umreden dönen 10 bin 330 vatandaşımızı karantinaya aldık. Bar, gazino, gece kulübü gibi eğlence yerleri ile müze ve kütüphanelerin faaliyetlerini durdurduk. Aynı gün, Avrupa’dan ve Amerika’dan gelen yeni vakaların belirlenmesiyle Kovid-19 teşhisi konan hasta sayısı 18’e ulaştı. 16 Mart’ta uçuşların durdurulduğu ülkelerden gelen her vatandaşımızın 14 gün karantinada tutulmasını kararlaştırdık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığının, cuma namazlarının ve vakit namazlarının cemaatle kılınmayacağını, herkesin namazını evinde veya isterse camide ferdi olarak eda edebileceğini Din İşleri Yüksek Kurulunun kararı olarak açıkladığını ifade ederek, böylece yaşları sebebiyle en yüksek risk grubunda bulunan cami cemaatinin korunması konusunda önemli bir adım atıldığını söyledi.
İnsanların toplu olarak bulunduğu kahvehane, kafe, sinema, tiyatro, konser salonu, düğün salonu, hamam, spor salonu, internet kafe, kapalı çocuk oyun alanı, taziye evi gibi mekanların da faaliyetlerine geçici süreyle ara vermesinin de kararlaştırıldığını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Genel kurullar ve eğitim çalışmaları gibi insanların zorunlu olarak bir araya geldiği faaliyetleri de erteledik. Ben partimin bu noktadaki bütün faaliyetlerini şu anda MYK, MKYK bunların hepsini erteledik. Hızlı sonuç veren Kovid-19 testlerinin yapıldığı laboratuvar sayısının 4’ten 16’ya çıkartılmasına karar verdik ve bu gerçekleşti. 17 Mart’ta İngiltere ve Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu 6 ülkenin daha ilavesiyle, uçuş yasağı koyduğumuz ülke sayısı 20’ye ulaştı.”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yeni tip koronavirüs tanısı konulan kişi sayısının 47’ye yükseldiğini kamuoyuyla paylaştığını, dün itibarıyla koronavirüs tanısı konulan hastaların sayısının 98’e çıkarken 89 yaşında bir kişinin hayatını kaybettiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu süreçte, Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar olarak aldığımız tedbirlere destek veren, ikazlara riayet eden, meseleye ahlaklı ve vicdanlı bir şekilde yaklaşan herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Elbette bu süreçte, adeta virüs ülkemize gelmekte niye geç kaldı diye dizlerini dövenler, yalan haberlerle milletimizin moralini bozmaya, kaos çıkarmaya çalışanlar da çıktı. Ama milletimizle birlikte ülkemize yönelik her saldırıyı nasıl dirayet ve kararlılıkla göğüslemişsek, bu sıkıntıyı da aynı şekilde karşıladık. Ellerini ovuşturarak, bu virüsün ülkemizi esir almasını bekleyen muhterislere aradıkları fırsatı vermedik, vermeyeceğiz. Hep söylediğimiz gibi Türkiye’nin en büyük gücü birliğidir, beraberliğidir, kardeşliğidir. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu sıkıntılı süreci de bırakınız tökezlemeyi veya yıkılmayı, daha da güçlenerek atlatacağımıza tüm kalbimle inanıyorum.”
Yeni tip koronavirüsün, pek çok insanın farkında olmadan virüse maruz kalması ve yine farkında olmadan virüsü başkalarına bulaştırmasıyla yayıldığını belirten Erdoğan, sağlıklı bireylerin hastalığı rahatça atlattığını, herhangi bir rahatsızlığı olan ve bağışıklık sistemi zayıf olanların ise ölümcül sonuçlarla karşı karşıya kalabileceğini hatırlattı.
Aşısı ve kesin tedavisi olmayan bu hastalıktan en iyi korunma yolunun, virüsün bulaşmasını engellemek olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Alınan ve tavsiye edilen tedbirlerin tamamı hem kendimizin hem de diğer insanların sağlığını koruma amaçlıdır. Kovid-19 hastalığından en iyi korunma yöntemi herkesin kendi kendine alacağı tedbirlerdir. Hiç kimse, bencilliği veya özensizliği sebebiyle, tüm toplumun sağlığını tehlikeye atma hakkına sahip değildir. Toplumun tamamının sağlığı ve huzuru için bireyler olarak her birimizin fedakarlıkta bulunma sorumluluğu vardır.
Dünyadaki diğer ülkeler gibi Türkiye’deki tedbirler de salgın riski ortadan kalkana kadar geçici olarak uygulanacaktır. Açıklanan tedbirlere hep birlikte hassasiyetle riayet edersek, evde kalma süresini 3 haftayla sınırlı tutabiliriz. Bu süreçte en çok hassasiyet göstermemiz gereken husus, bireysel temizliğimize ve diğer insanlarla olan mesafemize dikkat etmektir.”
Virüse karşı en etkili tedbirin temizlik olduğu konusunda bilim insanlarının hemfikir olduğunu aktaran Erdoğan, hem inanç hem kültür değerlerinde kalp temizliği yanında vücut, hane ve çevre temizliğinin de büyük önem taşıdığını kaydetti.
Temizliğin imandan geldiği öğüdüne uygun şekilde günde 5 vakit elini, yüzünü, ağzını, burnunu, kollarını, başını, ayaklarını yıkayan kişinin, İslami olarak da tıbbi olarak da en ideal temizliği yapan kişi olduğuna vurgu yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kültürümüzde musafahalaşmak, sarılmak, küçüklerin yüzlerinden, büyüklerin ellerinden öpmek elbette önemli bir yer tutar. Zira sevgisini dokunarak göstermeyi seven bir milletiz. Ancak, yaşadığımız süreç, bir müddet buna ara vermemizi gerektiriyor. Salgın tehlikesi tamamen ortadan kalkana kadar, sevgimizi yüreğimizle göstermekle ve dilimizle ifade etmekle yetineceğiz. Onun için gönül selamı vereceğiz. Peygamber Efendimiz, ‘Veba olan yere gidilmemesini, veba olan yerden de çıkılmamasını’ tavsiye ediyor. Bugün bize düşen de, Hadis-i Şerife uygun şekilde, Kovid-19 virüsünün bulaşma ihtimali olan yerlerden uzak durmak, virüse maruz kalmışsak da iyileşene kadar diğer insanlarla teması kesmektir.
Hazreti Ömer, Şam’a gitmek üzere yola çıkacakken, orada bir salgın hastalık başladığının haberini alıyor ve yolculuktan vazgeçiyor. Bunun üzerine sahabeden birisi Hazreti Ömer’e, ‘Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun’ diye soruyor. Hazreti Ömer’in bu soruya cevabı, ‘Evet, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz’ şeklinde olur. Bugün bize düşen görev de gereken her türlü tedbiri alarak, takdiri Allah’a bırakmaktır. İşte bu anlayışla, ülkemizin de maruz kaldığı bu virüs tehdidinin en kısa sürede bertaraf edilmesi için devlet olarak tüm imkanlarımızı seferber ettik. Bu süreçte en büyük görev, fert fert milletimize düşüyor.”
Vatandaşlardan salgın tehlikesi geçene kadar evlerinden çıkmamalarını isteyen Erdoğan, “Kontrol altında tutamayacağımız her türlü temas, bizi virüs taşıyıcısı haline getirebilir. Kendimiz zarar görmesek de, taşıdığımız virüsü, Allah muhafaza, sevdiklerimize bulaştırarak, hastalanmalarına, hatta ölümlerine yol açabiliriz.” ifadesini kullandı.
Kişiler arası sosyal mesafenin korunmasının yanı sıra sosyal hareketliliğin azaltılması halinde virüsün yayılma hızı ve yol açacağı tehdidi o derece düşeceğini anlatan Erdoğan, toplu ulaşım araçları ve kapalı mekanlar başta olmak üzere insanların çok yakın mesafede bulundukları ortak kullanıma açık yerlerin virüsün potansiyel yayılma alanları olduğuna değindi.
Basın açıklamasının yapıldığı salonda birer koltuk ara vererek oturma düzeni oluşturduklarını vurgulayan Erdoğan, salgın geçene kadar hassas davranmak ve dikkat etmekten başka çarelerinin olmadığını anlattı.
Virüse maruz kalmış bir kişinin, ikazları dinlemeyip gereksiz yere dışarıda dolaşması halinde gün içinde yüzlerce kişiye bunu bulaştırma ihtimali olduğuna değinen Erdoğan, vaktin gezme değil, tedbir, tefekkür, tevekkül, okuma ve dinginlik vakti olduğunu ifade ederek, “Vakit, yapabileceğimiz her şeyi evimizden yapma, dış dünya ile fiziki irtibatımızı asgariye indirme vaktidir. Vakit, sevdiklerimiz başta olmak üzere, toplumun tamamı için kendimizden fedakarlık etme vaktidir. ” diye konuştu.
Kamu ve özel iş yerlerinde virüsün yayılma ihtimalini en aza indirecek tedbirlerin tamamının alınması gerektiğini kaydeden Erdoğan, çocukların da evde kitap okuyarak ve derslerine çalışarak vakitlerini değerlendirmelerini istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, risk grubunu oluşturan yaşlıların evden çıkmamakla yetinmeyerek bir süre ailenin dışarıyla irtibatı olan diğer fertleriyle de mesafeli şekilde hayatlarını sürdürmelerinin daha doğru olacağını vurguladı.
Erdoğan, Bilim Kurulunun önerisiyle önce İstanbul ve Ankara’da başlatılacak bir çalışmayla 65 yaş üzerindeki tüm yaşlılara koruyucu maske ve kolonya dağıtacaklarını belirterek yalnız yaşayan 65 yaş üzeri vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanmasında, devlet kadar, yakınlarına ve komşularına da görev düştüğünün altını çizdi.
“Bu insanlarımıza hep birlikte yardımcı olarak, süreci suhuletle geçirmelerini temin etmeliyiz.” diyen Erdoğan, kamu bankalarının 76 yaş üzeri emeklilerin maaş ödemelerini, isterlerse evlerinde yapacaklarını, huzurevlerindeki doktor sayısını da artırarak yaşlıların sağlığını daha yakından takip edeceklerini bildirdi.
Bir diğer önemli konunun da sağlık sistemini güçlü bir şekilde ayakta tutmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun için sağlık kuruluşlarımızın üzerine binecek yükü hafifletmemiz gerekiyor. Vatandaşlarımızdan, hayati olmayan sağlık sorunlarına, mümkün olduğu kadar aile hekimleri vasıtasıyla çözüm aramalarını özellikle rica ediyorum. Unutmayınız, salgın hastalık durumlarında hastaneler, aynı zamanda virüs bulaşma ihtimali en yüksek yerler haline gelmektedir.
Yüksek ateş, kuvvetli öksürük ve nefes darlığı gibi hastalık belirtileri ortaya çıkan vatandaşlarımız ise paniğe kapılmadan, öncelikle Sağlık Bakanlığımızın ALO 184 hattını aramalıdır. Buradan yapılacak yönlendirmeye göre hareket edilmesi halinde, sağlık kurumlarımızdan en yüksek verimle istifade edebiliriz. Bu vesileyle takdire şayan bir fedakarlıkla ve sabırla görev yapan tüm sağlık personelimize şükranlarımı şahsım ve milletim adına sunuyorum.”
Yaşanılan bu kritik süreçte, gıda, temizlik, su, iletişim ve diğer temel ihtiyaçların kesintisiz devam ettirilebilmesi için üretimden lojistiğe kadar her türlü tedbiri aldıklarına dikkati çeken Erdoğan, “Kovid-19 hastalığına karşı aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarını da tüm hızıyla devam ettiriyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ar-Ge çalışmalarını yürüten Sanayi ve Teknolojimiz Bakanlığımız, bu konudaki tüm önemli araştırmacıları ve kurumları bir araya getirdi. Tanı kiti konusunda çok iyi bir üretim potansiyelimiz var.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, önceki gün Almanya, Fransa, İngiltere liderleriyle dün de İtalya Başbakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, Türkiye’nin bu salgın hastalık konusunda muhataplarına yapabileceği katkıları ele aldıklarını belirtti.
Salgının ilk başladığında Çin’e de tıbbi malzeme desteği verildiğini hatırlatan Erdoğan, aynı şekilde Türkiye olarak bu ülkelerin tecrübelerinden de istifade edeceklerini kaydetti.
www.yenicag.info