Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Azerbaycan halkının mücadelesine karşı haksız ve önyargılı tutumundan dolayı Fransız halkını bazı konularda bilgilendirmeye karar verdim.
Azerbaycan halkı, kadim tarihî kültür örnekleriyle her zaman büyük Fransız halkına sevgi ve saygı göstermiştir. Bu saygının temelinde çok kültürlülük ve yüksek medenî değerler vardır.
Azebaycan halkı Fransız kültürüne, sanatına ve edebiyatına aşinadır. Çünkü bizim halkımız kültür, sanat ve edebiyatı değer verir. Bu nedenle, dünyaca ünlü dehamız Nizamî’yi incelerken, alegorik şiirin ilk örneğinin yazarı Guillaume de Lorris’in Fransız çağdaşını da inceledik. Orta Çağ divan edebiyatının devi Fuzûlî’yi incelerken dönemin Fransız edebiyatıyla da ilgilenendik. O dönemde İtalya’yı ele geçirmiş olan Fransızlar, kendi rönesansını yaşamakta olan İtalyan edebiyatı ve kültüründen faydalanarak François Rable gibi edebî şahsiyetler yetiştirmişlerdi. Fuzûlî’nin çağdaşı Rable’nin hiciv türünde yazılmış olduğu ilk eserlerini keyifle okuyoruz.
Evet, kabul etmeliyiz ki, Descartes, Voltaire, Montesquieu, Russo, Balzac, Hugo gibi büyük yazarlardan faydalanmış Ahundov, Cavid, Cabbarlı, Vezirov, Çemenzeminli, Mirza Celil, Üzeyir bey Hacıbeyli gibi yazarlarımız olmuştur. İsmini andığım bu kişiler Azerbaycan halkının millî, manevî değerleri ve kültürel hazineleridir. Bugün evrensel kültürden yararlanan bu viziyon başarıyla devam ediyor.
Fakat dünya kültürel mirasına böyle büyük şahsiyetler ve dâhiler kazandırmış Azerbaycan halkı, 1990’lardan beri komşu Ermenistan’ın işgal politikasından mustariptir. Azerbaycan halkının tarihî ve ezelî ata yurdu olan Yukarı Karabağ ve etrafındaki 7 il, Kelbecer, Laçin, Gubadlı, Zengilan, Cebrayil, Fuzuli ve Ağdam Ermeni işgaline uğradı. Sözünü ettiğim bölgede yaşayan bir milyondan fazla vatandaşımız mülteci durumuna düştü ve Azerbaycan’ın çeşitli bölgelerine yerleştirildi.
Azerbaycanlılar hoşgörülü, çok kültürlü, barışsever bir millet olarak her zaman savaşa ve çatışmaya karşı çıkmış, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Yukarı Karabağ sorununun uluslararası örgütlerin çabaları ve yardımıyla çözülmesinden yana olmuşlardır. Halkımızın büyük önderi Haydar Aliyev’in kararlılığıyla başlayan barış görüşmeleri Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ilkeli tutumuyla devam etmiştir. Güçlü bir orduya ve modern silahlara sahip Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 27 seneden beri barış görüşmelerine bağlı kalmasına rağmen, halkımız Ermeni devlet adamları ve üst düzey ordu mensuplarının hakaret ve baskısına maruz kalmıştır. Azerbaycan ordusu 2016 senesi Nisan ayı savaşında düşmana cephede haddini bildirdi. Fakat onlar bundan ders çıkarmadılar. Ermenistan devleti barış görüşmelerine saygı göstermemekle kalmayıp, 12 Temmuz 2020’de Tovuz bölgesini işgal etmek için saldırıya geçti. Karabağ’dan uzak bölgelerimizi işgal etmekle tehdit ettiler. Fakat Azerbaycan ordusu düşmana ağır kayıplar verdirerek saldırıyı geri itti. 2020 Ağustos’unda Ermeni ordusu, sivilleri öldürmek ve devlet ve sivil tesisleri havaya uçurmak için bir sabotaj grubu gönderdi. Sabotaj grubunun yakalanan komutanı tüm bunları itiraf etti.
Son olarak 27 Eylül 2020’de Ermenistan silahlı kuvvetleri cephe hattında sınır ihlali yaparak ağır topçu ateşi ile ilerlemeye çalıştı, ordumuzun mevzilerine, sivil yerleşim birimlerine şehir, kasaba ve köylerimize saldırdılar. Silahlı kuvvetlerimiz buna karşı saldırı ile cevap verdi. Düşman tekrar saldırmak istediğinde, 30 yıl boyunca temas hattında inşa ettikleri derin mühendislik tahkimatlarını tahrip ettik ve işgal etdikleri topraklardan çekilmek zorunda kaldılar. Düşman bu yenilgiden sonra daha saldırgan hale geldi, sivilleri hedef aldı ve cephe hattına yakın yerleşim yerlerini ağır toplarla bombaladı. Çocuk, yaşlı ve kadın demeden onlarca sivilimiz öldürüldü. Terter, Ağdam, Goranboy ve Ağcabedi’nin sivil yerleşim birimlerine her gün düzenli olarak yüzlerce top mermisi düşmekte. Yıkıcı ve ölüm kusan balistik füzelerle Gence, Berde ve Migeçevir gibi cephe hattından uzak şehirle haince hedef alındı. Balistik füze saldırılarında siviller, özellikle çocuklar öldürdü ve yaraladı. Lütfen bu vahşete karşısında adil davranın etmeyin! Büyük Victor Hugo “iyi olmak kolaydır; zor olan adil olmaktır” demişti. Siz de adil olun sevgili Fransızlar.
Düşmandan farklı olarak kendi gücüne güvenen ve uluslararası savaş kurallarını bağlı kalan Azerbaycan ordusu karşı taraftaki sivillere ateş etmeden savaş alanında düşmanı kendi kanında boğuyor. Son düşman askeri topraklarımızdan çıkana kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Bu bizim haklı savaşımız olduğu için Büyük Vatan Savaşı’nı yürütüyoruz. Azerbaycan’ın uluslararası camiada resmen tanınan 86,6 bin kilometre karesinin 20% işgal edilmiş durumda. Ermeniler, Fransız devletinin desteğiyle 1993 yılında kabul edilen BM Güvenlik Konseyi’nin 822, 853, 874, 884 numaralı kararlarını gereklerini görmezden geliyorlar. AGİT Minsk Grubu’nun arabulucularından olan Fransız devleti bugüne kadar işgalci Ermenistan’a hiçbir zaman “DUR” demedi. Ancak Fransız devletinin, daha doğrusu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, bugün toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmek için tam hak ve güce sahip olan Azerbaycan devletine yönelik baskısının hiçbir hukuki veya manevi gerekçesi yoktur. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in dediği gibi: Çatışmayla ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasına yalnız biz uyuyoruz.
Sayıdeğer Fransız halkı, Sizlerle 22 Haziran 1940 tarihli “Compiegne barış antlaşması”nın imzalandığı Compiegne ormanına küçük bir seyahat etmek istiyorum. Bu mütareke sonucu Fransa Alman orduları karşısında yenilgisini resmen kabul etmiş oldu. Sonuç olarak Vichy Fransası adlı kukla devlet meydana çıktı. Fakat işgal ve mütarekeyi kabullenmeyen büyük Fransız lider Charles de Gaulle radyoda ulusa ve dünyaya şöyle seslendi: “Fransa bir muharebe kaybetti, henüz savaşı harbi kaybetmedi!”. Alman Nazi ordusu, 1940-1945’te Fransızlara eşi görülmemiş trajediler yaşattı.
Ne de olsa zorluklar yaşamış bir milletin temsilcilerisiniz! Başımıza gelen trajedilerde benzerlikler var. Böylece 10 Haziran 1944’te sizlere yapılan ,642 sivilin yakıldığı, işkenceye tabi tutulduğu ve öldürüldüğü d’Oradour-sur-Glane katliamını Azerbaycan halkı hiç unutmamış ve unutmayacaktır. Çünkü halkımız bu tür zulümlere karşı taviz vermiyor. Sizin hükümetiniz ve devletiniz tarafından savunulan ve desteklenen Ermeni faşistlerinin milletimize bu trajediden on kat daha fazlasını getirdi. 25-26 Şubat 1992 gecesi Ermeni faşistleri Hocalı kentini yıktı. Kaçarak kurtulmak isteyen Hocalı sakinleri o gece ormanlarda, kanları kar ve buzun üzerine akarak akılalmaz vahşetle öldürüldü ve yok edildi. O gece 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı olmak üzere 613 kişi öldürüldü. Bu soykırımda 8 aile tamamen yok edildi, 150 kişi halen kayıp. d’Oradour-sur-Glane şehri gibi bizler de Hocalı’yı işgalden kurtarmak ve harabe şehre “Şehitler Köyü” adını vermek ve yaşadığımız trajediyi yansıtan bir anıt dikmek istiyoruz. Bu nedenle, haklı savaşımız sonucunda Hocalı’yı özgürleştireceğimize dair tüm dünyaya güvence veriyoruz. Bizi büyük bir zafer bekliyor. Çünkü Başkomutan Sayın İlham Aliyev defalarca “muharebe kaybettik, savaşı kaybetmedik!” söyledi.
Fransa halkı olarak bilmelisiniz ki, başınıza gelen trajedilerin düzenleyicilerinden biri, bugün savunduğunuz Ermeni milletinin oğlu Nijde Garegin gibi faşist unsurlardı. Arşivlerde bununla ilgili birçok tarihi gerçek var. Lütfen genç nesilleri daima tarihi hainler hakkında doğru bilgilendirin.
İkinci dünya savaşında Fransızların bizden daha iyi bildiği Fransız Direniş Hareketi’ne onlarca Azerbaycanlı katıldı. Aralarında, hareketin en önde gelen kişilerinden biri ve binlerce Fransız’ın Almanya’daki toplama kamplarında çalışmasını engellemek için demiryollarını havaya uçuran Fransız Direnişi’nin efsane gerilla lideri Charles de Gaulle’nin yakın arkadaşı da vardı. Fransa’nın en yüksek kahramanlık madalyaları ile ödüllendirilen Mişel lakaplı Ahmediye Cebrailov, Fransızlar tarafından çok iyi bilinir. Kendinizi yüksek demokratik değerlere sahip bir millet olarak gördüğünüz için, bu değerlere saygı duymak doğrudan vicdan ve onur görevinizdir. Bu nedenle efsanevi Mişelin hizmetlerini unutmayıp genç Başkanınıza anlatmanız daha iyi olur.
Bir vatandaş olarak, Fransızlara yapılan bu çağrıda, Azerbaycan halkının Fransız halkına olan saygısından, Fransız kültürüne ve edebiyatına olan takdirlerinden ve en önemlisi, Fransızlarla birlikte Fransızların hayatları pahasına benzersiz yardım ve kahramanlıklarından bahsettim.
Unutma! 1940’larda Ulusal Direniş Hareketi sırasında, büyük güçler sizi mağlup bir devletten muzaffer bir duruma geçmekten alıkoydu. Ancak Fransız halkının birliği ve kararlılığı ile bu engeli aşmayı başardınız. Bu nedenle adalet mücadelemizde her zaman adil bir pozisyon almaya çalışın. Çünkü Azerbaycan halkını adalet mücadelesinden hiçbir güç çeviremez. Yeter ermeni yalanlarına inanmanız! Bugün size gösterilen Ermenilerin sefil yüzünü değil, Ermeni vandalizminin yırtık maskesini görmek için Azerbaycan’ın kurtarılmış Cebrail, Fuzuli, Zengilan ve Gubadlı bölgelerinin tamamen yıkılmış köy ve kasabalarına bakmanız yeterlidir. Bütün bunlara rağmen, milli ve dini hoşgörü gösteren Azerbaycan halkı, Ermeni vatandaşlarıyla eşit statüde yaşamakta ısrar ediyor. Teminat olarak, Ermeni asıllı binlerce Azerbaycan vatandaşını ve Bakü’nün merkezinde, Gence’de bulunan korunmuş ve yenilenmiş Ermeni kiliselerini örnek olarak verebiliriz.
Sizi daha iyi tanıyan ve size her zaman saygı duyan Azerbaycan halkının haklı mücadelesini desteklemeye çalışın. Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un makamını kötüye kullanarak Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı haksız suçlamalarda bulunmasını, zalim ve gaddar Ermeni faşizmine karşı sergilemiş olduğu, sözüm ona, hümanizmi ve desteği sizler de kınayın ve asla kabullenmeyin. Zamanı geldiğinde haklı mücadelemize verdiğiniz destekten dolayı büyük onur duyacaksınız.
Azerbaycan Devlet Pedagoji Universitetinin Guba filialı rektörü, Doçent Yusuf Aliyev
www.yenicag.info